YANIT
Flört; çok farklı ve hepsi de insan ruhuna yararlı dinamikleri sinesinde toplayan bir ortamdır; bu yüzden sadece seksin başlangıcı olarak, ya da sadece cinsel platformda değerlendirilmemelidir.
Flört, farklı bir sosyalleşme (sürtüşmeleri aşarak bütünleşme, hayat ile iç/içe geçme) ortamdır. Beğenilme, seçilme ve avlanma (yani av olma), beğenme, seçme ve avlanma (yani avcı olma) gibi yaşamda çok gerekli iki unsuru içeren, ayrıca bunları elde etmek adına girilmesinde büyük yarar olan ortamlara girmeye teşvik eden bir faktördür. Evrim, yukarıda sözü edilen süreçlerdeki başarı sonucu elde edilebilir. Söz konusu dinamikler salt iki kişi arasında olunca ortaya “kıran kırana” bir görünüm çıkabilir, ya da geliştirici olması gerekli şartlar kısır kalabilir. Oysa flörtün üstünlüğü, tek bir kişi seçilene dek, çok kişi ile “iç-içe” olmakta, farklı olayları yaşamakta, bunları flörtün uyandırdığı cazip duyguların desteği ile aşmakta yatar.
Farklı kimliklerin talepleri, bunları değerlendirmek, bazılarını onaylamak, bazılarını reddetmek, bazılarını geliştirmek adına uğraşa girmek şeklinde gelişen süreç hem eğlenceli, hem oyalayıcı, hem de bilgilendiricidir. Flörte -diğer salt dostluk bazlı- sosyal ortamlara göre üstünlük veren içerikte libido olmasıdır. Libido yaşamdır, yaşam enerjisidir, yani sadece eğlence değil, üstelik ruhsal ve bedensel sağlıktır.
Çok eşlilik ataerkil sistemlerce bu yüzden -aslında hiç olmadığı gibi, yani insanların farklı beyin yapılarından kaynaklanan üstünlüklerini yok eden, niteliksiz bir karmaşa olarak- gösterilmektedir. Ataerkinin çok eşlilik hakkında yaydığı gerçek dışı “martavallar” ile sakladığı şudur: İnsan beyni, eşini seçtiği anda otomatikman tek eşli olacak yapıdadır. Aşk, kural olarak kendi sadakatini ve tek eşliliğini yaratır. Gerçek eş bulununca/seçilince (ki bunun yegane görünümü aşktır) artık çok/az/orta eşlilik diye bir şey kalmaz.
Diğer yandan flört (işin başında çok kişiye şans tanımak) gerçek eşin saptanabilmesi için kaynağın geniş çaplı tutulmasını da hedeflemektedir.
Ancak negativite flört ortamına da sızabilir; bu ortamı da kirletebilir!
Örneğin çok eşlilik ortamında insanlar ideal eşi arama itilimini yitirip, sadece farklı şeylerden “otlanmaya” yönelebilirler… ve mutsuz olurlar; çünkü bunun anlamı doğanın idealize ettiği sistemi bozmaktır. Flört bir girizgahtır; bir son hedef değil.
Diğer yandan iyilik “tek eşliliğe” de destek verebilir; bu ortamı idealize edebilir!
Örneğin görücü usulü ile eşleşme benzeri tek eşlilik ortamında kişiyi mutlu edecek şanslar yaratabilir. Küçük yaşta evlenmiş ve uzun yıllar “bir yastığa baş koymuş” kişilerin çok da güzel mutlu olabildikleri bilinmektedir. Hata, bu modelin “en iyi ve doğru” diye dayatılmasındadır.
Görülmektedir ki aslında katı kurallar yoktur. “Doğanın belirlediği genel doğrular” (örneğin flört) ile “beyin pozitif elektriğinin düzeltebildiği/yeniden biçimlendirdiği ortamlar”dan (örneğin görücü usulü ile evlenme) ve de bunların çekilen/yansıtılan/üretilen enerjiye göre değişebileceğinden/biçimlenebileceğinden söz etmek daha doğrudur.
Bu bilgiler sonrasında son kez altını çizeyim: Hiç kimse “Ben hayatımda doğanın öngördüğü gibi flört edemiyorum, ideal eşi arayamıyorum” diye yeise kapılmasın, genel-geçerin dışına zorlayıcı olarak çıkmaya yeltenmesin. Beyinde pozitif enerji varsa en doğadışı yapılarda yaşarken bile şartlar insan ruhuna mutluluk verecek şekillere evrilecektir.
[Bu konuda çok sevdiğim bir roman karakterinden bir alıntı yapayım: Agatha Christie’nin ünlü dedektifi Hercules Poirot bir yandan nazik ve ince ruhlu, diğer yandan dikkatli ve zeki, asıl en önemlisi bu nitelikler kombosuna rağmen ciddi oranda pratik düşüncelidir. Hem zariftir… hem de “hayat adamı”dır. Felsefe yaparak vakit yitirmez; olayın özünü görecek yeteneğe sahiptir… ama buna rağmen yaşam hakkında felsefi olmayan -dinlenmeye değer- düşünceleri de vardır. Romanlardan birinde şöyle demektedir: “İkinci dünya savaşında bir sığınakta başımıza bombalar inmekteydi ve herkes öleceği endişesi ile büyük bir panik içindeydi. Benim aklımdaki yegane düşünce ise nasırımın acısıydı.”
Görüyorsunuz ki sığınakta bile şartları istenen şekilde algılamak mümkün. Bunun adı da PE celbi.]