“onunla hiç iletisim kurdunuz mu?”
Evet kurdum.

İzin verirseniz hem onunla iletişimimden söz edeyim; hem de rüyalar hakkında biraz farklı şeyler anlatarak konuyu biraz dağıtayım:

Bu sitede rüyalar hakkındaki soruları yanıtlamadığımı beni sürekli izleyenler bilirler. Ancak bu durum rüyalarla ilgili çalışmalar yapmadığımız anlamına gelmez. Soruları yanıtlamama nedenim -hakkında kesin bilgi edinemediğim, yani hakim olmadığım- bir konu hakkında konuşmak istemememdir. Oysa sizin sorunuza yanıt verebilmem için kapalı kutumuzu bir ölçüde de olsa açmam gerekiyor. Yine de bir kez daha altını çizmeme izin verin: Yazacaklarımın bir hiçbir kesinliği yoktur. Eş deyişle elde ettiğimiz verilerin sürekliliğini (gerçekliğini) doğrulayacak bilgilere/sonuçlara ulaşabilmiş değiliz. Sözlerim, kişisel kanılara dayalıdır.

Yanıtlarımda sıklıkla söz ettiğim gibi gelecek olayları rüyalarımda görme becerisini zaman içinde, kendi emeğim ile elde ettim. Aldığım bilgileri birer uyarı olarak görüyor ve majikal çalışmalarla bu uyarıları değerlendiriyorum. Yani rüyalar bana yabancı oluşumlar değiller; onları kullanarak bazı çalışmalar yapmaktayım.

Ölüm ötesindeki kişilerle ilk kez Bülent ile kontak kurdum. O zamanlar rüyalarla bu kadar ilgili değildim. Uzun zaman -neredeyse gördüğüm tüm rüyalarımda- yanımda -yüzünü ve bedenini görmediğim- bir arkadaşım vardı. Onunla olmaktan mutluydum. Hepsinde hoş ve hafif bir eğlence ortamındaydık. Genelde şakalaşarak konuşuyorduk.

Bir keresinde bir kapıdan geçmemi istedi. Kapının nereye açılacağını biliyordum ve “Ya, emin misin geri döneceğime, ya dönemezsem?” diye göremediğim arkadaşıma şaka ile karışık bir soru sorduğumu anımsıyorum. O kişi ise bir şey olmayacağı hakkında güvence verdi… ve kapıdan girdim. Ne yazık ki rüyanın detaylarını anımsayamıyorum.

Ezoterizmde ve Müslümanlıkta kapılar diğer aleme açılırlar ve katlar arasındadırlar. Hz. Muhammet Miraç yolculuğuna kapılardan geçerek çıkmıştır. Mitolojide diğer alem ile madde evreni arasında (Yunan mitolojisi cehennemi olan -ki, biz orasının cehennem değil, başka bir yer olduğuna inanıyoruz- Hades ve Tartaros'da) geçilmez kapılar vardır.

Sonra rüyaların arkası kesildi, zaten üzerinde durmadığım için fark etmedim bile.

Birkaç yıl sonra bir varlık tarafından yanımdaki arkadaşımın Bülent olduğu ve bana çeşitli bilgiler vermek için geldiği sonra farklı katlara geçtiği için fazlaca gelmediği bilgisini aldım. Varlığın verdiği bilgiler ile rüyalarım örtüşmekteydi. Ancak bu durumu ben -sahip olduğum bilgiler nedeni- kendi başıma yaratmış olabilirim. Bu yüzden varlığın sözlerini fazla önemsemedim.

Çalışmalar böyle başladı. Hayli önemli sonuçlar elde ettik. Her şey yolunda gibiydi. İşler ciddileşince -her zaman yaptığımız gibi- diğer alemden onay (tebliğ) alma sürecine girdik. Yanıt ise çok iyi düşünmemiz ve sonuçları kalıcı olabilecek bir karara varmamız mealindeydi (fazla anlatmama ne yazık ki olanak yok). Ben de o gün -içinde Bülent ile de kontak kurmak benzeri çalışmaların da yer aldığı- tüm projeleri durdurdum.

“Bugün Bülent Kisa'nin ögrencileri ne yapiyorlar?”
Hiç mi hiç bilmiyorum. Kimse ile en küçük bir bağlantım yok. Yirmi yıl kadar önce anaerkil ezoterizme geçince ortamdan ayrıldım. Zaten onun çevresi (grup arkadaşları kadar öğrencileri ile de) ile büyük bir yakınlığım hiç bir zaman olmamıştı.

“Bülent kisa çok sigara mi içiyordu ölüm sebebi bu yüzden mi”
Olabilir. Sürekli sigara yakmak ve sigara yarıya gelince söndürüp yenisini yakmak gibi ilginç bir huyu vardı. Onunla yıllar süren, en küçük bir sürtüşmenin yaşanmadığı arkadaşlığımızdaki yegane sorun geldiğinde kül tablası sorunu yaşamamızdı. Bir gün bana “Benim yaşgünümde kendinize bir kül tablası alsanıza” diye takılmıştı.

[Ben keyifle -günde 2-3 taneyi geçmemek kaydı ile- sigara içmenin zararlı olduğuna inanmayanlardanım. Aşırı kaçmamak koşulu ile kişide zevk ve tatmin yaratan şeylerin zarar vereceğini düşünmüyorum.]

“Son olarak Kblan Tragna da çekicilik asik etme uygulamalari vs vardi bunlari kullandi mi kendi hayatinda?”
Sistemi hangi konularda kullandığını bilemem; majisyenler çalışmaları hakkında konuşmayı sevmezler. Ama söz ettiğiniz sistemi kullandığını biliyorum. Bana ve eşime (ilk eşime) de bazı çalışmalar verdi. İlk başta iştah ile üzerlerine atlasam da, başarılı olamadım. (Yine de bu gün hala arada kullandığım gümüş bilekliğimin üzerinde onun sisteminden siciller durmaktadır. :)

[Zikir üzerine kurulu tüm sistemler (örneğin İslami maji) bana hep ters gelmiştir. Her insanın beyni, gerçekliği gündelik olarak yaratmaktayken zikir yapmamaktaysa, zikir yapmadan da gerçeklik yaratılıyor demektir. Ayrıca günde üç-dört saatini meditasyona ayıran bir Budist rahip değilseniz, 1000+ adetli zikirde aklınızın dağılmayacağını varsaymak zordur.

Bizim ezoterik anlayışımız geleneksel majiden çok farklıdır. Bu sistemi kurduğumuza göre, en baştan zikirli sistemlere yakınlığımın olmadığı, Bülent'in sistemindeki başarısızlığımın nedeninin de buna bağlanması gerektiği ortadadır. Bir sistemde çalışırken başarı elde etmek için sistemin yapısının majisyenin beyin yapısına benzer olması, yani arada sempatizasyon ilişkisi bulunması gereklidir.

Ben az da olsa bilimsel dayanağı olmayan olaylara inanamadığım için majikal geçmişim uzun yıllara dayalı başarısızlıklarla doludur. Bu yaklaşımım nedeni ailemin bilime yatkın olmalarıdır. Sözlerimde “bilim asıl olandır, ezoterizm önemsizdir” gibi bir sonuç sakın çıkartılmasın. Sadece “Bilimsel kafa, geleneksel ezoterizm için handikaptır” demek istiyorum. (Bilim adamlarının çoğunun imana yatkın olmama nedenleri de aynı yapıya dayalı olabilir.) Başarılarımı kuantum mekaniğini ilk tanımaya başladığımda elde etmeye koyulma nedenim bizim sistemin büyük gücü değil; maji diye bir şeyin varlığına (saçmalık, ya da ürkütücü bir şey olmadığına) İNANCIMI böyle elde edebilmemdir. Bu yüzden 722 sistemini en başka kendim için yarattığımı söyleyebilirim.]

“açikçasi onu tanimak isterdim hakkinda daha fazla sey merak ediyorum."
Bence onu sadece ben tüm gerçekliği ile, belki de biraz sınırımı aşarak (bu konuda varlığımdan bana küçük bir uyarı geldi), ama yine de vaz geçmeden, tanıtmaya çalışıyorum.

İnsanlar kimi zaman ölümlerinden sonra olduklarından başka şekle sokulabilirler. Bence Bülent olduğu gibi tanınmalıdır; çünkü onun kimliğinden alınacak (onun hakkındaki sözlerimde sadece anılardan söz etmeyip, yaşananları bazı ezoterizm teorilerine gönderme yaparak anlattığım için) bazı önemli bilgiler vardır. Ayrıca bence onun aslında son derece hayırlı bir yanı olduğu ancak böyle (yaşanmış somut olaylardan söz etmemle) diğer kişilere yansıyabilecektir. Zaman içinde gerçek kişiliğinin unutulup, ona fazla benzemeyen bir Bülent Kısa yaratılacağı endişesi taşımaktayım.

Bence bu şekilde konuşmama kızıyor; çünkü benim onu gördüğüm şekilde olduğu fikrinden hiç hoşlanmazdı… ama çevresindeki bazı kötü adamlara neden sadece kendinin karşı çıktığını kendine sormayı hiç akıl etmedi. (Ayrıca maji ortamında da bazı olumsuz majikal çalışmaları engellemişliği vardı.) Eğer ona "Sen sandığın gibi biriysen, neden bu ölçüde düşünceli, özverili ve naziksin; ayrıca neden falanca, filanca konulardaki çalışmaya engel oldun?" diye sorsam, sevdiği bir konuda uzunca konuşacağı ya da heyecanlanınca hep yaptığı gibiyine ayağa fırlayacak, bacaklarını iki yana açacak, ellerini arkadan birleştirecek, gözlerini yarı kapayıp transa geçmiş gibi argümanlar sunarak kendi haklılığını kanıtlamaya girişecekti.

Sözleri genelde çok değerli bilgiler içerse de, yıllar içinde beni tatmin etmemeye başlamışlardı. Bazı konularda yanılıyordu bana göre… Tıpkı kendinin, kendi sandığı gibi biri olduğu konusunda yanıldığı gibi!

Cevaplarımı tatmin edici bulmanız beni gerçekten mutlu etti, teşekkür ederim; çünkü bu konuda ciddi kuşkularım var. Ama böyle olması da daha iyi. Kendinden fazla emin olmak berbat bir şey. :)