YANIT
Bu soruyu özellikle bu günde yayınlanması için sırlamaya sokmadık. Bizlere göre (İlk Çağlardan beri anaerkil ve/veya pagan inançlarda kutlandığı için) Ana Tanrıça’nın bayramı olan bu güzel bayramda sorunuzun yanıtı TÜM HANIMLAR için verilmiş olsun.
[İnançsız, ya da paganizme sempati duymayan kişiler bu günü astronomik (bilim çıkışlı) bir “yeni başlama” noktası olarak görebilirler.]
Sorunuza geçelim:
Bir paganist olarak önerim -karakterinize çok ters değilse (tıpkı erkeklerin kadınsı karakter özellikleri taşıyabilecekleri gibi, kadınlar da erkeksi karakter özellikleri taşıyabilirler; ancak bu yapı azınlıktadır)- “Venüs kadını” olmanızdır!
Kadın-erkek ilişkilerinin temel yapısı, içinde yaşanan milenyumun eğilimine göre değişmez. Yarattıkları sonuçlar fizyolojik ve spiritüel açıdan değiştirilemeyecek olan iki tip hormon vardır. Bunların uzantısı olan iki de ana kimlik ve görünüm… Genetik yapı ve geçmiş yaşamlardan getirilen unsurlar anılan "hamur"dan benzersiz karakterler yaratırlar.
Düşüncemize göre kadınların ezici çoğunluğu “ana kimlik” denilebilecek temel modele -Venüs kadınlığına- yatkındırlar; çünkü bu kimlik son derece köklü, öncel, etkin ve kalıcı bir alandır. Sadece son yüzyılda -tıpkı besin zinciri gibi- değiştirilebilmiştir. Kültür yaratan insanoğlunun 10.000 yıllık geçmişinde hep aktif kalmayı başaracak kadar güçlüdür. 1
Söz ettiğim bilgiler yüzünden her kadın bir kez olsun Venüs kadınlığına (yani “doğanın özgün İNSAN DİŞİSİ” olarak, baskın şekilde var ettiği modele) geçme şansı olup olmadığını kontrol etmelidir; çünkü bu model orijinal/katkısız olduğu için pek çok kişiye uygundur; eğer kabullenilirse (öze dönülebilirse) ciddi oranda rahatlatıcıdır.
Ataerki; bu kimliği (böylece PE celbini) engellemek adına düzeneği kurmuştur; çünkü PE, onun yok olması anlamındadır. Dişilik olarak nitelenebilecek nice şeyin çağımızda, en çağdaş denilen ortamlarda bile küçümsenmesi, NEnin ne kadar yaygın/güçlü/etkin olduğunun üzücü bir kanıtıdır bence.
Klasik dişilik binyıllardır Venüs ile sembolize edilir. Astrolojide de, okült öğretilerde de, hatta tıpta bile Venüs nitelikleri daima ideal kadın nitelikleri olarak görülür.
Venüs TÜM ezoterik ekollerde mutluluk planetidir.
Yani kadınları mutluluk planeti yönetir!
İlk Çağ paganizminde evrenin yaratıcı tanrıçası da daima Venüs planeti ile nitelenir ve Venüs özelliklerini taşır. Öncel inançları silmek adına Hıristiyanlık, Venüs gezegenini ünlü şeytanı Lucifer’a çevirmiştir. Lucifer adının anlamı “Işık getiren”dir. Yani asıl şeytan kadındır. :) (Bu konuda bilgi edinmek adına Lucifer/Şeytan... Yani Venüs! adlı yazımı okuyabilirsiniz.) Yahudilik ezoterizminde ise cennetteki yılan, Samael ve Lilith adlı varlıkların androjen (bölünmemiş) bütünüdür. Kabala’ya göre bu androgynous bütünlük içinde Lilith baskındır. Bu yüzden Yahudilik gizemciliğinde cennetteki yılanın dişi olduğu inancı vardır. (Adrogynous bütünlük hakkında bilgi edinmek adına 722 RAKAMININ SIRLARI
Bölüm 2: ANDROGYNOUS EFSANESİ adlı yazımı okuyabilirsiniz.)
Oysa Ophites adlı Gnostik grup cennetteki yılanın aslında insanı korumaya çalıştığını iddia etmiştir. Bu düşünce bize ters değildir; çünkü Yahudilik cenneti ile Müslümanlık cennet betimlemeleri taban tabana zıttır. Kişisel kanım ise, Yahudilik cennetinin “insanoğlu” adlı yaşam formunda çökecek dalga fonksiyonuna (ruha) ters yapılı olduğu yönündedir. Müslümanlıkta -erdem çerçevesinde yaşanmak kaydı ile- onurlandırılan dünyasal zevkler; Yahudilik ve Hıristiyanlıkta lanetlenir.
Ancak kadının Venüs olduğu halde “zevk kumkuması, önemsiz, ikinci sınıf, geri planda kalmaya mahkum, edilgen bir model” olmadığı Ana Tanrıça’nın niteliklerinden anlaşılabilir: Ana Tanrıça -neredeyse her mitolojide hem anaç, hem seksi bir Venüs olsa da- hiçbir mitolojide pasif nitelikler taşıyan bir tanrıça değildir. Kocası ile paylaştığı yönetime bir alt tanrı saldırınca cengaverce -komutan konumunda- dövüşür… ama savaşı yitirir. Alt tanrı onu parçalar, evreni yaratır… kendine yaratıcı der. Oysa sadece bölmüştür. (Bu konuda bilgi edinmek adına 722 RAKAMININ SIRLARI - Bölüm 3: BÖLEREK YARATAN TANRI adlı yazımı okuyabilirsiniz.)
Aynı şekilde tarihe savaşçı kadınlar olarak geçen kadın modeli (ki, Amazonlar miti bu gerçekten kaynaklanmıştır), örneğin Enyo-MA rahibe-savaşçıları, anaerkil ve Ana Tanrıça tapımının yoğun olduğu kültürlerde görülmüştür. Ataerki ise Venüs kadınlığı ile, savaşçılığı DA (dahi) ayırır. Kadınlar, erkekleşmeden (Venüs kadını kalarak) savaşçı olamamaktadırlar artık. Daha da doğrusu; pek çoğu ne gerçek Venüs kadını olabilmektedir, ne de savaşçı.
Venüs dişiliği, hayvanlarınkinden farklı yapıdaki insan beyninin yarattığı -bence- yegane üstünlüktür. PE celp eden dişilik özellikleri hayvanlarda yaygın değildir. Venüs dişiliği, insan üstünlüğüdür. Ne yazık ki “akıl” adlı, son derece zararlı ve gerçek dışı kavramlar yaratılarak bu gerçek üstünlük yok edilir. (Akıl adlı kavramın ne derece yıkıcı olacağı en iyi Tarot kartları ile belirir; Tarot’ta en belalı kartı serisi olan Hava serisi, aklı ve yıkımı sembolize eder.) Yerine akıl adı verdikleri doğa dışı bir şey ile enjekte edilen yıkıcı idealar üstünlük olarak empoze edilir.
Artık insanlar üstündür… Hayvanlardan topyekun üstündür. Felsefe ve ağır düşüncelerin, sorgulanamaz dinlerin, politik izmlerin ve bunların doğal sonucu tartışmaların, beyin fırtınalarının (Ana Tanrıçaya saldıran ve evren egemenliğini ele geçiren TÜM baş tanrılar fırtına, yıldırım ve hava tanrılarıdır) ve gizemli mistik ekollerin egemenliğidir bu ortam. Yaşamı kolaylaştıracak gerçek akıl, yani pratik zeka, lanetlenmiştir.
Halikarnas balıkçısı bu durumu -o eşsiz eğlenceli üslubu ile- Thales bazında anlatır. Anadolulu düşünür (ki, kendilerine filozof değil, “füsiolog” derler) Thales, bazı konularda daha iyi kâr sağlamaya yarayacak hesaplamaları halka arz ettiğinde diğer ulu düşünürlerden “Bu gereksiz işlerle boş vaktinde uğraştığını” söyleyerek özür dilemek zorunda kalmıştır.
Akıl propagandası ile -çok nadir fark edilse de- asıl hedef/amaç dişiliği yok etmektir. Bunun en pratik yolu ise kadınlar ile dişilik arasında uçurum yaratmak; kadınları -içgüdüsel, pratik, duygusal, keyifli, hafif, yaratıcı, sezgisi güçlü ve de savaşçı yanlarına- yabancılaştırmaktır.
Peki; Venüs dişiliği nedir?
Öncelikle güzelliktir!
Kesinlikle her kadın güzeldir! Çünkü her kadının kendine özel (tıpkı parmak izi gibi), sadece kadın olduğu için, doğa tarafından verilen bir çekiciliği vardır.
Bu şaşmaz gerçek fark edilmeli ve işlenmelidir.
Adı geçen özelliği işleyebilen her kadın güzel olur… yani ÇEKER… Celp eder.
Hayır, sadece erkekleri değil… Tüm insanları ve hayvanları çeker. Onu herkes sever. O herkesi ısıtır. O varlığı ile ona bakanları bile “anlık da olsa” mutlu eder. Aurasından yayılan radyasyon insanları rahatlatma gücündedir.
Venüs kadınlığı adlı dokuyu işlemenin diğer yolu sıcaklıktır. Tayftaki insan dostu dalgalar sıcaktır. Sıcaklık, kadınların uzman olduğu bir alandır. Soğuk, kadına uymaz… kadına terstir. Sıcak, kadının kendidir.
İşlemenin daha pratik yolu süstür… şıklıktır… erotizmdir… kendine bakmaktır… buna zaman ayırmaktır… ve bunları yapmaktan zevk almaktır.
İşlemenin bir yolu da neşedir… Gülüştür… Kahkahadır. (Haddimi aşayım ve kendimden ekleyeyim: Bence cilvedir. Hafifliktir. Kıvraklıktır. Biraz daha arsızlaşayım: Kapıyı aralayıp, sonra gülüşlere kapatıvermektir. Gösterip vermemektir. ;-) (Adamı canından bezdirecek kadar değil tabi ki…)
Ayrıca eğlenmektir… Her şartta eğlenmeyi, keyiflenmeyi bilmektir…
Ve en-en-en önemli işleme yolu: DENGEDİR.
Aslında güzellik de, aşk da ikincildir; ana hedef dengedir. Denge, zıtlıkları bir araya getirmekle olur. Bu yüzden aslında “yeniden birleştirmektir”. Aşk ve güzellik, birleştirme/denge var edilince akmaya, coşarak akmaya başlar.
Venüs, Terazi burcunun yöneticisidir; Terazi burcunun sembolü bu yüzden dengede duran terazidir.
İşlemenin son yolu, ataerkinin asla yok edemeyeceği temel yapıyı, evrensel gerçekleri ERKEĞE ÖĞRETMEK, bu modelin erkeğe çekici gelmesini sağlamak, birçok erkekteki (Kova burcu çağı nedeni ile) bozulmuş doğal dengeleri yeniden tesis etmektir. Söz konusu “erkeğe öğretme” sürecinde yansıtılacak en önemli bilgi “Bu bedava armağanın değerinin bilinmesi gerekliliği"dir.
Sözün özü, ataerkil dinlerle "alt edilemeyen kadınlar"ı çağdaş lanetleme yolu, kadınlara maskülen düşünce yapısı (akıl diye kakalıyorlar :D), maskülen görüntü ve maskülen savaşma taktikleri (saldırganlık, şiddet, kabalık vb.) empoze etmektir.
Milenyumun Cadı Avı budur.
Artık kadınlar kendi kendilerini avlamaktadırlar.
Ataerki tarafından empoze edilen akıl adlı tehlikeye sırtını dönen (kendi olabilen) kadın ne kadar yapıcı, onarıcı, çözümleyici… yani belirleyici olabileceğini görecektir. Bu yapı asla ahmak, aptal ve boş kafalı olmasını gerektirmez. Kendi olan kadın beynini ne zaman, nerede, ne kadar, nasıl çalıştıracağını sezecek gücü yeniden ele geçirmiştir. Sezgi gücünün önüne hiç bir şey geçemez; çünkü sezgi, cennetten yollanan yönlendirmedir. Akıl adlı "bir şey" ile yok edilmeye çalışılan, kadınlara özel olan ve cennet (ya da Yaratıcı) ile aralarındaki etkileşimdir.
Bu yüzen size ve birçok hanıma mutluluk ve ilişkilerde başarı için mutluluk planeti Venüs kadını olmalarını önerebilirim.
Bu yapıdaki bir kadın çekeceği şahane PE ile BONUS OLARAK SADECE DOĞRU ERKEKLERİ ÇEKİCİ BULACAĞI ve yakınına alacağı için, çevresinden onu bu güzel yapısı nedeniyle örseleyecek, küstürecek, erkekleştirecek kişi de kalmayacaktır.
Yasakları delmeden kendiniz olamayacaksınız hanımlar… Kadın olmak ise milenyumda -Orta Çağdakinden bile- daha yasak. İşiniz biraz zor… Bu sefer fena bastırıyorlar. Dikkatli olun derim. Ancak size güvenimiz tam. Bu boş bir iyi niyet dileği değil; evrensel bir gerçeğin/yapının görülmesi ile doğan bir duygu.
70li yıllarda yayınlanan Uzay Yolu TV dizisinden bir alıntı:
Mr Spock sorar: “Makineleşme kadını değiştirdi mi? Kadınlıkları kayboldu ve bireyler haline mi geldiler?”
Kaptan Kirk ise gülümseyerek yanıtlar: “Dünyalar değişebilir, galaksiler bile sönüp gidiyor; değişmeyen tek şey kadın. Bir kadın her zaman kadındır."
Tüm -her parmak izindeki- kadınların ve kadınları gerçekten seven erkeklerin eski devirlerin "Ana Tanrıça bayramı" ve diğer tüm farklı görüşlerdeki öğrencilerimin, arkadaşlarımın ve site ziyaretçilerinin bahar bayramı kutlu olsun.
DİP NOTLAR
[1]
Kova burcu çağında özgün prototipler değişmeye yüz tutmuşlardır (bu konuda bilgi edinmek adına
KOVA BURCU ÇAĞI - 4. Bölüm: Kehanetler adlı filmi izleyebilirsiniz); çünkü Kova Burcunun yöneticisi Uranüs; terslik (olumsuz anlamda değil, yön olarak), zıtlık, eşcinsellik ve cinsiyet değişimini yönetir. Tanrı Uranüs, penisi kopmuş öncel bir evren yöneticisidir. Onun farklı versiyonları olan Attis’in de penisi kopar, bu yüzden rahipleri penislerini keser ve kadın kılığında yaşarlardı. Hindistan versiyonu olan Shiva’nın da penisi kopmuştur ve bu tanrının orijinal yapısının yarısı kadındır (bkz. Shiva Ardhanarishvara).