722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

YAŞAM ve İLİŞKİLER

SORULAR ANA SAYFA | TÜM YAŞAM ve İLİŞKİLER SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Çeşitli İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

8 Haziran 2020
hayvan sömürüsü niçin son bulmuyor ve daha etik kararlar alamiyoruz?

merhaba janus,
insanlik olarak niçin bizim gibi duygulari olan canlilara etik degerler çerçevesinde davranamiyoruz? toprak bize bunca seçenek sunarken, içinde bulundugumuz çagin teknolojisiyle bir çok seye alternatif bulabilirken, neden ilkel çaglardaki gibi hayvanlari öldürüp yemeye, kendi bebekleri için olan sütlerini çalip tüketmeye, tavugun regli olan ve bize kolesterolden baska faydasi olmayan yumurtasini yemeye, alternatif seçenekler varken ve beden yapimiz farkli oldugundan aslinda ise yaramayacak deneyleri hayvanlarin üstlerinde yapmaya, yani dünyayi paylastigimiz dostlarimiz olan hayvanlara bunlar ve daha pek çok sayabilecegim sekilde eziyet etmeye niçin bir son veremiyoruz? üstelik bitkisel beslenme temelli yasamin sagligimiz için de daha iyi oldugu kanitlanmisken.

büyük oranda bir degisimin olmasi için disil bilincin artmasi, sefkat duygusunun çogalmasi mi gerek?

dünyayi paylastigimiz canlilara olan yaklasimimiz beni çok üzüyor, buna kendi türümüz insanlara yaptiklarimiz da elbette dahil. fakat "kendi türüne bunlari yapan, diger türlere neden yapmasin" gibi bir yaklasimi mantikli bulmuyorum. çünkü duyarlilik, ilgi, sefkat ve saygi bir bütün olarak varsa, anlamlidir bana göre. diger türlere sefkat gösterebildigimizde, kendi türümüze de bunu sunabilecegimizi düsünüyorum. siz bu konuya nasil bir açiklik getiriyorsunuz?

sayfanizi yaklasik bir haftadir takip ediyorum ve çok faydalandigimi söyleyebilirim. paylasimlariniz için çok tesekkür ederim.

yolunuz güzelliklerle bezensin dilerim.
içten sevgilerimle.

YANIT

“hayvan sömürüsü niçin son bulmuyor?”
Neden savaşlar son bulmuyor? :)

Yanıt basit: NEnin var olduğu bir evrende yaşadığımız için.

Bu basit açıklamadan sonra konuya ciddiyetle girelim ve sorunuza farklı alanlara/konulara atlayarak yanıt vermeye çalışayım.

İki kuantum yorumundan söz ederek başlayalım: Hugh Everett’e ait Many Worlds Interpration’a göre (“Çoklu Dünya Yorumu”) süperpozisyon içinde (buna kabaca kader seçenekleri topluluğu diyelim) iki milyondan fazla kader seçeneği, birine ATLAMAMIZ (quantum jump) için beklemektedir.

Stapp ve benzerlerinin yorumuna göre ise dalga fonksiyonunu bilincinizin yapısı çöktürür. Yani süperpozisyondaki olasılıklardan (abartalım, "kaderlerden" diyelim) bir tanesi bilinç tarafından seçilir veya yaratılır; diğerleri yok olur. Orch OR yorumu (diğer QM teorilerinde olduğu gibi) bu işlemin nöronların mikrotübüllerinde meydana geldiğini söyler. Evren, nöronlarda yapılmaktadır.

Bu yüzden olasılıklardan birine ister atlayalım, ister çöktürelim, düşünce yapımız, içinde yaşadığımız şartları belirleyicidir.

Bu yorumlar esas alındığında (ki, 722 teorisi bu yorumlar üzerine kuruludur), hayvanların istediğimiz standartta ilgi, destek ve bakım görmediği evrenin yapılanmasındaki aktörlerden birinin de kendimiz olduğu ortaya çıkar. Siz, ben ve çevremizdekilerin evreninde bu tatsız olaylar var oluyorsa, bu olayların var olmasında bilincimizin katkısı bulunmaktadır. Beyin elektriğimiz bütünü ile pozitive olduğu zaman, kendimizi tüm canlıların birbirine uyumlu ve mutlu olduğu bir evrende bulacağız; çünkü ya Everett’in yorumuna göre oraya atlayacağız, ya da Stapp (ve hatta kısmen) Bohr’un yorumuna göre bu evreni biz yaratacağız.

İkinci olarak bir hatanızı düzeltmeme izin verin: Bazı hayvanlar -belki tanrı tarafından, belki kendi kendine gerçekleşen fizik ve kimyasal proseslerle (bizler, söz ettiğimiz proseslerin gerisinde bir ilahi ve insan beyni yapısının kavrayamayacağı oranda iyicil bir bilinç olduğuna inanmaktayız) sonucu insan besini olarak vardırlar. Yaşam, mutlak olarak ölümle beslenir; vejetaryenler bile bu yasayı değiştiremezler. Fizyolojik yapımızın sağlıklı olması adına bazı canlıları ne yazık ki yememiz (tüketmemiz) kaçınılmazdır.

Anaerkide bu gerçek benimsenir, reddedilmez. Ancak seçim yapılması gerekliliği de savunulur. Zaten doğa ya da tanrı, hangi hayvanların yenmesi gerektiği konusunda ipuçları vermiştir. Bir tip bilinç (örneğin balıklar) sağlığa yararlı; insan bilincine yakın bilinç taşıyan, örneğin duygulanan, yüksek algı ve hafızası olan hayvanlar (büyük ve küçükbaş hayvanlar) sağlığa son derece zararlıdırlar. (Bilimdışıdır, bize ait bir görüştür, üzerinde fazla durulmaya değmeyecek olabilir; ancak biz grup olarak yaşadığımız Coronavirüs salgınının nedenini köpekler gibi insanlara dost hayvanların yenmesine bağlamaktayız.)

Peki bu düzen neden böyle kurulmuştur? Neden iyicil yaratıcı başka bir çözüm getirmemiştir? Bu sorunların yanıtı Bölünen Evren teorisindedir. Orta dünya olan bizim evren, kötülüğü de içinde taşıyan, bütünü ile yaratıcıya ait olmayan, ancak ona yakın EM dalga boyunda olursak çözümlere ulaşılabilecek bir mekandır.

Hayvan deneyleri ise bambaşka bir konudur ve bütünü ile erkek bilimin (genellemek yanlış olur, düzelteyim: bazı erkeklerin yarattığı bilimin) suçudur. Bilimin insan ömrünü uzattığı halde insan mutluluğuna en küçük bir katkısının olmama nedeni budur. Kötülük ederek iyilik yaratılamaz. Hedef sorun çözülse bile, insan acısı başka bir alandan, fazlalaşarak yeniden doğar. Sonuç, yöntemi haklı kılmaz.

Ben bu gibi kişilerin yaptıkları hatayı anlamaları için bir dahaki enkarnasyonlarında insandan çok daha gelişmiş bilinç seviyesi olan canlıların yaşadığı bir planette, o planet canlılarının daha kaliteli yaşamalar sürmeleri adına -sadece yaptıklarının hatasını görene dek- hayvanlara uyguladıkları deneylere tabi tutulmalarını diliyorum. Bu bir lanet değil, bilgilendirme süreci dileğidir; çünkü dünya üzerine “insanı kurtarma” adına kötülük getirmemeyi başka türlü öğrenemeyecekleri ortadadır. Bizlerin yazılarımızda “bilim insanı” sözünü hala kullanmama, ısrar ile “bilim adamı” deme nedenimiz budur. Bilime kadınlar yön verseler, taşıdıkları enerji ile farklı bir çözüm üretebileceklerdir.

Ancak kuantum mekaniği ve kozmoloji uzun süre bazı erkeklerin tekelinde kalmayacak olabilir. Kadınlar bu iki alanda büyük hızla yer almakta ve önemli (gerçekten kurtarıcı) teoriler yaratmakta, raporlar yayınlamaktadırlar. Söz konusu hareketin nedeni kadınların eskiye oranla özgürlük kazanmış olmaları olmayabilir; çünkü hala bir çok alanda, örneğin politikada, kadın sayısı aynı hızda artmamaktadır.

Yanıtlarımda sıklıkla söz ettiğim bazı bilimsel konuların pek çoğunun gerisinde kadınlar vardır. İşte örnekler: Evrenin muhteşem birleştiricisi (bize göre PEnin maddeleşmiş hali) Karanlık Madde’yi keşfeden (hem de iki çocuk büyütürken keşfeden) Vera Rubin’dir. LHC (Hadron Collider)’nin “patronu” (CERN Genel Direktörü) Fabiola Gianotti’dir. Sıklıkla söz ettiğimizi ETC teorilerinde Susan Pockett’in imzası bulunmaktadır.

Dişil bilince gelelim: Bir erkeğe dişil bir nitelik iblağ etmek adına yola çıkmak doğru değildir. Bir erkek genelde kadın gibi düşünemez, hissedemez. Bu bir eksik değil, bir bütünün kötü değil, farklı yarısı olmakla ilgilidir. Ancak beni mutlu edecek kadar açıklıkla müşahede edebildiğiniz “şefkat” duygusu bambaşka bir şeydir… ve erkekler de yoğun şekilde (ama erkeksi kişilik yapısına uygun biçimde) şefkat duyabilmektedirler.

Şimdi farklı bir konuya geçip bir örnekleme yaptıktan sonra, konuyu bağlayalım: Majide en gerekli beyin dalgaboyu gamadır. Başarı, gama dalgaboyunun yüksekliği ile ölçülür. (Bir arkadaşımızın bu konuda büyük başarı elde ettiğini, EEG ile saptanan hertzinin 100lerde olduğunu söylemeden duramayacağım. Konu ile ilgili bilgi edinmek isteyen kendisine yagizgkce@gmail.com adresinden soru yöneltebilir.) 2005 yılında bir üniversitede Dalai Lama tarafından yollanan Tibetli Budist rahipler üzerinde bir deney yapılır: Rahiplerin gama dalgaları ölçülür ve bu güne dek elde edilen en yüksek seviyeler şaşkınlık yaratır. Rahiplere bu seviyeye nasıl ulaştıkları sorulduğunda, deney sırasında tüm canlılara kelimelerle ifade edilmesi güç olan bir çeşit şefkat duyduklarını söylemişlerdir.

Dalai Lama’nın deneye yolladığı kişilerin tümü erkektir.

Quantum Mind teorilerinden Orch OR adlı yoruma göre evren (gerçeklik), beynimizdeki kuantum olayları ile meydana gelir. (Zaten maji, evreni bilinçli yaratma sistemi olduğu için gama frekansına gerek duyar.) Teoriye göre söz konusu mekanizma mikrotübüllerdeki gama dalgaları ve gama senkronizasyonu ile meydana gelmektedir. Yani evreni yaratan dalganın en güçlü (yüksek) frekansının gerisinde şefkat duygusu vardır.

Dişil olarak nitelenen pek çok duygu -farklı modellerde olsa da- özde aynı biçimde erkekte de yer alır. Pek çok konuda kadının erkeğe üstünlüğünü vurgulamak, erkeği evrim adına kadınlaştırmaya yöneltmek demek olmamalıdır. Önceki yanıtlarımdan birinde anlattığım gibi anaerkide erkek olarak görülen elektron PE açısından protonun (ya da çekirkdeğin) yanında ikincildir. ("Negatif" yüklü olarak nitelenmesinin gerisinde -bilim adamları reddetseler de- bir insanî seziş olabilir.) Ancak o kötü değildir; bütünün, bir level negatif tarafında kalmış olandır. Söz edilen negativite olmasa elektrik de olmaz… Elektrik olmazsa, anaerkinin baş kutsalı “manyetizma” olmaz. Manyetizma olmazsa, EM olmaz. EM olmazsa evren dağılır gider.

Erkekler, bazen kadınların pek hoş göremedikleri bazı özellikleri ile evrenin pozitif yapısını desteklemektedirler. (“Bazı özellikler”in kapsamı da dikkatli belirlenmeli. ;-) )

Son olarak sizi eleştirmeme izin verin. Eleştirimin gerisinde kesinlikle bir küçümseme, ya da hor görme değil, bir bilgi aktarma isteği var: Kelimler, beyin elektriğinin yapısı tarafından yaratılırlar. Sizin bir cümlenizde (ki, onlar asıl duygularınızın yansımasıdırlar) yer alan “ilkel çağ, sütü çalmak” sözcükleri, yumurta adına yaptığınız yorum vb. beyin elektriğinizde öfke olduğunun kanıtı sayılabilir. Öfkenin gerisinde neredeyse her zaman (özellikle hanımlarda) acı vardır. Acı; en haklı nedenler (örneğin "sevilenin kaybı" benzeri durumlar) için olsa bile NE celp eder.

[Bu yüzden anaerkide yas, matem yoktur; yaşanan kayıplar sonrası onurlandırılan davranış, sakin olmaya çalışmaktır. (Müslümanlıkta ölüm sonrası tatlı şeyler yenme, helva pişirilme, lokma dökme adetini araya sıkıştırıvereyim. Bu güzel alışkanlık acının -NEnin- lezzetli şeyler yiyerek AZALTILABİLECEĞİNİ göstermesi açısından ne kadar değerli!.. Aynı adet, İlk Çağ Ana Tanrıça tapımlarında, örneğin Aşera tapımında, kek ve kurabiye pişirme geleneği olarak izlenmiştir, yani paganizmde de yer alır.) ]

Beyninde -sevgi nedeni ile bile olsa- (örneğin aşırı insan veya hayvan sevgisinden kaynaklanan) acı, hatta bu konudaki hatalı davranan kişilere yönelik aşırı öfke varsa, mutlu canlıların yaşadığı bir evrende olmak olanaksızdır. (Ancak acı duygusu ile baş edebilmek ve öfkelenmemek, yapılması gerekenlerin yapılmayacağı şeklinde yorumlanmamalıdır.)

Hakkımdaki mutlu edici sözlerinize teşekkür ediyorum. Umarım sizi üzecek şeyler söylememişimdir.

“yolunuz güzelliklerle bezensin dilerim”
Bu cümle çok hoşuma gitti! Bizim dünyamızda güzellik, en kutsal kavramlardan biridir. Ancak bilirsiniz; güzellik, bakanın gözünde, yani beyin elektriğindedir. Dün bana Ekinoks bayramımız hakkındaki yanıtımdan dolayı “karşıma hep Venüs kadınları çıkmasını” dileyen bir hanımefendiyi “Benim için her kadın Venüs kadınıdır” diye yanıtlamıştım. Size de benzer bir şey diyeyim: Herkes gibi, benim de yolumu güzelliklerle bezeyecek olan sadece kendi beynim, yani bilinç yapımdır. Umarım bilincim, yoluma güzellikler katacak yapıda kalır.

Ancak bu süreçte alınan güzel dilekler, çevreyi süsleyen çiçek buketleri gibidirler. Şık buketler arasındaki bir yolda ilerlerken güzellik (PE) celbi de daha kolay oluyor. :)

Bir kez daha teşekkürler.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -