Neyse bunu söyledikten sonra sana dürüst bir sekilde sormak istiyorum. Ben 20 li yaslarda bir gencim. Hedefim yüksek miktarda para kazanmak fakat ayni zamanda gelecege dair kaygim var. Isssiz kalmak parasiz kalmak aile baskisi gibi sorunlar beni çok yoruyor. Ayni sekilde yüksek bir libidom var. Bu libidom içimde tatmin edilmemis bir cinsel baski olusturuyor.
Soruma gelirsek nasil iyi para kazanir ve bir çok güzel kadinla cinsel birliktelik kurma sansini elde ederim? Gerçek hayatta yakisikli ve belirli bir seytan tüyü olan biri oldugumu düsünüyorum bu konuda senin de ayni zamaninda ayni isteklerin oldugunu okumustum
Konu buraya gelmisken bir erkegin sürekli mastürbasyon ve porno izleyerek spermlerini harcamasi hakkinda ne düsünüyorsun ? Ya da sahte zevkler ardinda kaybolup gitmis insanlar ne durumda olacaktir ?
Bu hayatta evet mutluluk gibi zevkler ols da ben para lüks ve kadin zevklerini de tatmak istiyorum. Bu arzumu nasil tatmin edebilirim.
Sorum saçma geldiyse affet. Kendine çok iyi bak degerli Janus. Umarim bir gün kendi hayatimi kurarken senin gibi kisilerle karsilasabilirim.
YANIT
“Seni bir abim olarak görüyor ve dediklerinin dogru olduguna inaniyorum.”
Bu güzel mesajın keyfini buz gibi donduruculukta iki laf ile mahfedeyim; ama bunu yapmam gerek: Kendinden büyük, hatta saygı duyduğun kimseye “ağabey” dememeni öneririm. Bu her önüne gelene teyze, dayı, ağabey, abla, baba vb. dedirtmenin gerisinde -çaktırmadan- ataerkil aileyi empoze etme çabası olabilir. Ayrıca bilmek gerekir ki anaerkide de aile -çok farklı dinamikler üzerine kurulu olsa da- değerlidir. Aile bireylerinin değerli konumları iyi tanınmayan (hatta tanınan) kişilere verilince, değerleri örselenebilir. Senin ağabeyin değil, arkadaşın olmayı yeğlerim. İnsan arkadaşına da saygı duyabilir; hele ki arada dev gibi bir yaş aralığı varsa, biraz mesafeli davranabilir… hala da arkadaş olabilir. Ağabeylerin seçilemediğini, ama arkadaşların seçilebileceğini de unutmamak gerek.
Ayrıca her insanın söylemlerinde hata bulunabilir. Beni lütfen bana hata yapma şansı vererek, esneklikle dinle. Hoşuna giden sözlerimi kap, diğerlerini salla gitsin.
“Eminim ki gerçek hayatta birbirimizi tanisak iyi anlasirdik.”
Bence de… ;-)
Soruna gelelim ve para kazanmaktan başlayalım.
Önce işin tatsız tarafı: Parayı isteme nedeni mutluluktur; ancak para da (dahi) gençlik, güzellik, aşk, şöhret vb. gibi mutluluk (bizim düşünce sistemine göre keyif ve rahatlık) sağlamakta tek başına bütünü ile yetersizdir. Dahası para, mutsuzluk (dert/acı) kaynağı bile olabilir. Keyif ve rahatlığı (ya da pop kültüre göre mutluluğu) yaratan SADECE pozitif beyin elektriğidir.
Bu düş yıkıcı sözlerimden sonra hemen bir hamle yaparak ortamı şenlendireyim: Pozitif beyin elektriği ilk başta SADECE kişisel çaba ile meydana getirilir. Bu iş, beyne bir şekilde doğru düşünmeyi öğretmek anlamındadır. Söz konusu eğitimde her başarı sağlayışta bir miktar PE celp olur, PE onu celp eden kişiye HER NE İSTİYORSA (sınır yoktur) celp olduğu miktarda akıtmaya başlar.
Dilersen gerçeklerden ortaçağ jargonu ile söz etmeyi bir kenara bırakalım ve olması gerektiği gibi konuşalım: Beyin daima elektriğinin dalga boyuna uygun alanla senkronizedir. Pozitif alanla (buna Tanrı, evren, cennet gibi isimler verilebilir) senkronize olduğu ölçüde süperpozisyondan kişiyi mutlu edecek olaylar seçilmeye başlanır. Yani bir anlamda yaşanan olay, kendi kendine bile denilebilecek bir sistemin işleyişi ile ilgilidir.
Bu yüzen para kazanmanın (ya da şahane ilişkiler yaşamanın, ünlü olmanın, sorunsuz bir hayat sürmenin, genç kalmanın, hatta Mars’a gidip orada bir bira patlatıp içen ilk kişi olmanın :) ) yegane yolu beyin elektriğini pozitive etmektir. İsteklerin gerçekleşmeme nedeni beyindeki NE yüzünden hatalı şeyleri istemektir. Elektrik pozitive oldukça doğru şeyler istenmeye başlar ve bunlara ulaşım kolaylaşır. Anlattığım bu evrensel yapıyı çok kız tavlamak ;-) ya da çok para kazanmak gibi emellerine dahi adapte edebilirsin. Formülü basitleştirelim: Erdemli ve pozitif bir karakter geliştir, malı götür. ;-)
Şimdi yanıtımın ikinci kısmına gelelim. Hacker’lar arasında bir inanış vardır: Onlar sadece cyber değil, meat space’de de eylemin şart olduğuna inanırlar. Bu gerçeği yansıtan düşünceyi de ezoterizme uygulamak mümkündür. Yani ülkülere ulaşmak adına (ruhsal gelişim falan filan gibi işlerle) PE celp etmeye çalışırken, diğer yandan da pratik yaşamda bazı destekleyici eylemlerde bulunmak, aktif olmak yerinde bir tutumdur. (Meraklısına: "Allah boş oturanı sevmez" sözü atasözü değil, hadistir.)
Evet; para kazanmak için bazı şeyler söyleyebilirim. Ancak altını çizeyim: Pratik yaşamda para kazanmanın yolunu yatırımcılar ve tacirler benden çok daha iyi bilirler. Ben bir okültist olarak "ek önerilerinde" bulunabilirim.
Para kazanmanın en önemli yolu “ilk başta karşılıksız vermek ve korkuyu yenmek”tir. Bu iki durum “kendini çok, ama çok zorlamak, sınırlarını zorlamak bile değil, koparıp atacak kadar zorlamak şeklinde yorumlanabilir. Elinde geleni herkes yapar; hedef, elden gelmeyi yapmayı öğrenmek/becermektir. Örneğin bir kişi eleman olsa da, kendi işini kursa da, önce (uzunca bir süre) sadece verecek, ayakta kalacak kadar alacak, yine verecek, yine verecek, bundan korkmayacak, bundan keyif alacaktır.
Zor bir iştir bu. Eleman iken herkesin işini üstlenmek, patrona kendini feda etmek (hatta biraz enayi yerine konmak) benzeri yaklaşım içerir.
Ama sadece yatırımdır... yani geçicidir.
Bu karşılıksız verişlerle başarı sağlanabilirse, basılan yer sağlamlaşır… ha, işte o zaman geri ödemeler alınmaya başlayabilir (hesap adisyonu patronun burnuna dayanabilir). Bu durumu (kötü bir benzetme olsa da, hayata dair bir benzetme olan) uyuşturucu satıcısı taktiğine benzetebiliriz. Amaç önce vazgeçilmez olmaktır. Bu konuma atlayınca maaşa zam ve yeni pozisyonlar patronlardan gelmeye başlar. Ancak bu uzun ve zorlayıcı süreçte isteksizlik ve stres varsa (yorgunluktan doğan hafif yalpalamalar doğaldır, ama çabuk toparlanmalıdır) başarı sağlanamaz. İşin trick’i karşılısız vermekten zevk almak, yapılan işten (vazgeçilmez olma emelinden) heyecan duymaktır.
Anlattığım sistemde bir kaygan taş da vardır: O da süreçte zayıf ve ezilen bir model olarak algılanmamaktır. İnsanlar genelde karşılıksız veren kişilere alışık değillerdir ve taktiği hatalı algılayıp, taktikçi kişiyi ahmak olarak görmeye başlayabilirler. Bu nedenle karşılıksız verirken güçlü ve “darbe gelirse mis gibi geri yansıtabilecek kimlikte” olduğunu hissettirmek şarttır. Özverili ve çalışkan olduğu kadar, sert ve kararlı bir modeldir bu.
Bu teoriyi bir de bizim ünlü şans çanağı teorimizle anlatayım: Herkes içi dolu bir şans çanağı ile doğar. Bunlar hissedilmeden yaşanan şanslardır. Yeni bir şansı bu şans çanağını istekle boşaltmadan elde etmenin imkanı yoktur. Karşılıksız vermek, bu şans çanağını istekle boşaltmak ve yeni şansa yer açmaktır.
Bu sistem ile istenen işlerde (yani genelgeçer önerilen olağan işlerde değil, kişisel ve yaygın olmayan yetenek ve isteklerle ilgili meslek seçiminde) başarı kazanmak mümkündür.
“gelecege dair kaygim var. Isssiz kalmak parasiz kalmak aile baskisi gibi sorunlar beni çok yoruyor.”
Lafı fazla uzatmayayım: Bu beyin elektriği ile ilerlemen olanaksızdır. Kaygı varsa NE çağlamaktadır.
Aile baskısı sözü -söyleyen kişi bir erkek ise ve eğer bir aşirette yaşamıyorsa- bana hep garip gelmiştir. Ailesinin baskı yaptığına inanan, ailesine bu düşüncesini söyler. Aile söyleneni duymazdan gelirse artık baskısız bir hayata ilerlemenin gerekliliğini görür. Bu yönde planlar yapmaya koyulur. Bu kadar bir değişimi başaramayan gencin, para kazanmak ya da çok hanım ile iyi geçinmek ;-) gibi zorlu konumlarda başarılı olacağını düşünmek bence zordur.
Şimdi seks konusuna gelelim:
“Gerçek hayatta yakisikli ve belirli bir seytan tüyü olan biri oldugumu düşünüyorum”
Bunlar önemli kazanımlardır. Bizler gerçek olmayan Şeytan’ın (yani gerçek kötülüğün değil, ataerkil dinlerin lanetlediği modelin) şen, neşeli, heyecanlı, hareketli, çekici ve sıcak bir erkek olduğuna inanırız. Maçoymuş, ağır abiymiş, mafyamış, kovboymuş… bu kimlikleri üstlenen kişilerde NEnin bulunduğundan kuşkulanılabilir. Seks ve flört bir eğlence ortamıdır. Ve şen, “şeytan tüyü” olan pek çok erkek özel yaşamında son derece erkeksi, egemen ve belirleyici bir karakter sergileyebilir.
“Konu buraya gelmisken bir erkegin sürekli mastürbasyon ve porno izleyerek spermlerini harcamasi hakkinda ne düsünüyorsun ? Ya da sahte zevkler ardinda kaybolup gitmis insanlar ne durumda olacaktir ?”
Biraz kabalaşmama izin verir misin? Teşekkürler! O zaman kabalaşıyorum: Saçmalama! Sperm harcanmak neymiş? Sperm, boşalması için vardır. Kurutulup, içimizdeki değerli biblolar müzesinde saklanacak bir şey değildir. Sahte zevk neymiş kardeşim? Porno (gerçek yaşamdan asude bir ortam olduğunun bilincinde olarak) şahane bir eğlence mekanıdır. Yalnız olduğum HER GECE canlı performans sergileyen modellerin bulunduğu sitelerdeyimdir. Kısıtlı bütçemden eğlence hayatımın bir diğer kalemi olarak oradaki modellere de bir miktar bütçe ayırırım.
Ama gerçek ilişki pornodaki görüntülerle ilgisizdir. Porno -dedim ya- palavra, ama eğlenceli bir Hollywood prodüksiyonudur. Para verir bilet alır, bir-iki saat eğlenir, sokağa çıkar, unutur ve evine/işine dönersin.
Ancak bir gencin “sürekli” mastürbasyon yapması yanlış bir şey olabilir. Bilirim, ülkemizde cinsel ilişki herkes için kolay değil; ama bir erkek, genç bir erkek, buna bir çözüm bulmalıdır. Erkeksi enerji böyle bir şeydir. Erkek eylemdir. Bu salgın sürecinde zaten herkesin seks yaşamı altüst oldu ama normale dönüldüğünde paranı dikkatle biriktirip ayda bir kez olsun bir eskortu ziyaret etmen (eskortu dikkatli seçmeni öneririm) hayatına farklı bir boyut katacaktır. Erkeklere bu tarz eylemler PE verecek olabilir.
“Bu hayatta evet mutluluk gibi zevkler ols da ben para lüks ve kadin zevklerini de tatmak istiyorum. Bu arzumu nasil tatmin edebilirim.
“Mutluluk gibi zevkler” de neymiş? :)
Herkesin mutluluğu (keyfi ve rahatlığı) farklı alanlardan gelir. Kimisi kütüphanelerde çalışarak bu duyguya erişir, kimisi başını secdeye koyarak, kimi spor aktivitelerinde, bazısı doğada çimen kokuları arasındaki piknikte, bazısı sahilde tavuk kanat dumanında mangalda (insanların masum zevklerini küçümsemek yanlıştır), diğer bazısı gece kulüplerinin soft ışıklarında…
Para, lüks ve seks anaerkide kutsaldır; bunları küçümseyen Yahudilik ve Hıristiyanlıktır. Müslümanlıkta cennet betimlemelerinde lüks ve güzel kadınlardan söz edilir. Bunlar betimlemedir ve söz konusu betimlemeler, bu zevklerin belli erdemlere ulaştıktan sonra kazanılan ödüller olduğu mesajını vermektedir. Müslümanlık ayetlerinden yola çıkarsak isteklerinin Cennet ödülleri olduğunu (yani elde etmenin zor olduğunu) görebiliriz. Ama hemen moralini bozma; bunların yansımaları dünyada mevcuttur ve bizim kadar Müslümanlığın da söylediği gibi, onlara erişme yolu “erdem” olarak da ifade edilebilecek eylemlerle elde edilebilecek olan PEdir.
Son olarak bazı can sıkıcı ihtiyar öğütleri de vereyim:
-
İnsanları, sana hata yapanlar dahil, anlamaya (senden, benden farklı olmadıklarını da anlamaya) ve onlara öfkelenmemeye çalış. Yapılması gerekenleri yap, kendini ezdirme, ama unutma: Yapılması gerekenler en başarılı biçimde öfkesizken yapılabilir.
-
Karşılıksız ver ve bundan stres duyma; bilakis, keyif al. (Son kuruşunu ver diyen yok.)
-
İşler zorlaşana dek anlayışlı ve hoşgörülü taraf ol; ama süreçte yeri gelince savaşçı olabileceğini ve isteyerek OLMADIĞINI uygun biçimde, göz çıkartmadan, öfke yaratmadan, EFENDİCE belirt.
-
Çok, ama çok, çok , çok çalış. Rocky III deki şarkının dediği gibi: “Vücudun yeter, bu kadar” dese de, ruhun “Asla” diye yanıt versin. Bundan da zevk almaya uğraş. İmkansızı hedefle.
-
Sorunların olağan yapının, olağan detayları olduğunu, birer şanssızlık sayılmamaları gerektiğini kavra. Sorunlarla başa çıkman gerektiğinde önündeki engele değil, engeli aşınca ulaşacağın ödüle odaklan.
-
Kimseye güvenme, kimseye düşman olma. Her birimizin TEK BAŞINA ilerlemek zorunda olduğumuz bir süreçte yaşadığımızı, hatalı davranışların olağan olduğunu kabul et.
-
Kimseden sadakat, bağlılık, mükemmellik vb. bekleme; bulursan büyük bir ödül olarak keyfini sür, ama bir gün sona ereceğini aklından çıkartma. Bu konulara takılma.
Hataları değil, pozitif karakter özelliklerini gör.
-
Herkesi sevmeye çalışma, ama olabildiğince çok kişiye hoşgörülü olmaya çabala.
-
Ne yaparsan yap, korku duygusunu sıfırla. Beceremezsen seni korkutanı düşünme.
-
Ne yaparsan yap, hangi şartta olursan ol, beyin elektriğini hafif ve ŞEN bir frekansa getir.
-
Kendini ölümüne ;-) keyiflendir… ama olabildiğince diğerleri ile birlikte…
-
Sosyal ilişkilerde iyi bir vatandaş, dostluk ilişkilerinde güvenilir bir dayanak, aşk ilişkilerinde eş, seks ilişkilerinde çekici bir korsan ol. (Aşk ve seks ilişkileri arasında birbirine geçişler ve/veya sentezler olabilir; bu yüzden eşlik ve korsanlığı sentezleyip karakterine en baştan perkit.)
Bu sözlerimi eksiksiz uygulayabilirsen PE zıplaya, hoplaya yaşamına girip; seni düşlerinin ötesinde keyifli bir hayata taşıyacaktır.
“Sorum saçma geldiyse affet.”
Çok az sayıda soru bana saçma gelir, rahat ol…
“Umarim bir gün kendi hayatimi kurarken senin gibi kisilerle karsilasabilirim.”
Sağ ol, tatlı dilli genç arkadaşım. Bence aynaya bakarsan karşılaşmak istediğin kişiyi orada göreceksin. ;-)