722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

YAŞAM ve İLİŞKİLER

SORULAR ANA SAYFA | TÜM YAŞAM ve İLİŞKİLER SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

17 Mart 2021
Antidepresan ve türevi ilaçlar hakkinda ne düsünüyorsun ?

Merhaba Janus,

Umarim iyisindir,

Antidepresan ilaçlar ve türevlerinin beyine olan etkisi , libidoya , duygulara ve ruha yani genel olarak sagliga olan etkisi konusunda görüsün nedir ? Sence zararli ve sakincali midir bu ilaclar ? Ülkemizde ve dünyada daralan insanlar zaman zaman bu ilaçlardan medet umuyor.Bu konuda görüsünü merak ediyorum.Tesekkur edip keyifli zamanlar diliyorum senin için , saglicakla kal.

YANIT

Merhabalar arkadaşım!

İlaçların etkileri araştırma konumuz değil, ancak beyin elektriği, sinapslar ve nörotransmiterler hakkında araştırma yaparken anti-depresanlar karşımıza çok çıktılar. Bu vesile ile sahip olduğum bilgileri –arkadaş sohbeti kapsamında- aktarayım.

Beyinde bilindiği gibi (ve de psikolojinin temeli olan standart bilinç teorisine göre) nöronların ateşlenmesi ile bilinç meydana gelmektedir. Nöronların ateşlenmesinin anlamı ise beynin ürettiği elektriğin komşu nöronlara geçişidir. Beyinde elektrik vardır ama bu elektrik bir bio-elektriktir, bilgisayarımızı çalıştıran elektrik değildir; nöronlar arasındaki sinaps denilen bölgelerde (aralıklarda) yer alan iyonların hareketi ile oluşan elektriktir.

[Bu elektrikte kuantum olayları olduğu üzerine ciddi teoriler vardır. Kuantum olayları olarak nitelenenlerden biri de süperpozisyondur. Süperpozisyon, “kader olasılıkları” diyebileceğimiz olasılıkların iç-içe konumda (süperpoze halde) seçilmeyi bekleyerek var olduğu bir oluşumdur. Bu teorilere göre "Kader beyindedir". :) ]

Sinapslarda iyonların geçişini sağlayan kimyasallara nörotransmiterler (NT) denir ve bunlar –çok kabaca- kişinin ruh halini meydana getirirler.

NTlerden bazıları geniş alanda etkindir, bunlara ise nöromodülatörler (NM) denir. Pop kültüre bile sızan ve mutluluk hormonu diye lanse edilen (oysa hormon değildir) serotonin bir nöromodülatördür ve sinapsta görevi bitince yeniden bir önceki nörona (yani salgılandığı nörona) geri alınır. Anti-depresanlar ise bu geri alınmayı (yıkımı) engellerler.

Bu iyi bir şey midir?

Yanıtım “Evet, iyi bir şeydir” ve “Hayır, iyi bir şey değildir” şeklindedir. (Tabidir ki kendi bakış açımdan.)

Hayır iyi bir şey değildir; çünkü anti-depresanlar sempatik bonbonlar değil, kimyasallardır. Tüm kimyasallar gibi çeşitli riskler taşırlar. Bu yüzden bonbon gibi kullanılmaları, tatlı dostlar olarak görülmeleri, arka cepte taşınmaları yanlıştır.

Evet iyi bir şeydir; çünkü kişilerin başa çıkamayacakları beyin elektrikleri süredurumunda onları -YENİDEN bireysel çabaya başlayacakları- bir düzlüğe çıkartmak için (uzman kontrolunda) kullanılabilirler. Ve hemen bir dipnot: "kişilerin başa çıkamayacakları beyin elektrikleri süredurumu" şeklinde ifade edilen süreçler insan yaşamında 1, bilemedin 2 kez yüzleşilecek nadir süreçlerdir.

[Bir kriter olmadığımın bilincinde, belki merak eden vardır diye hakkımda bir iki laf edeyim: Bu güne dek tek bir kez dışında anti-depresan yutmuşluğum yoktur. Neden? Çünkü kendi gücümden başka, bir diğerinden aldığım gücün, bende güçsüzlük yaratacağını uzun yaşamımda öğrenmişimdir. Kullandığım tek ilaç asprindir. Yılda bir-iki kez –geceleyin fena dağıttımsa- baş ağrısı için ilaç alırım. Hepsi bu kadar... (Ama çok yaşlıyım, yarın ne gibi bir rahatsızlığa tutulacağımı bilemediğim için, gerektiğinde tabidir ki gereken ilaçları kullanacak olabilirim. Anaerkil ezoterizme girmeden önceki süreçte evimde içi tıka-basa ilaç yüklü, dev bir ecza dolabı olduğunu fısıldayayım. )

Şu da var: Çağdaş gençler gibi anti-depresanlarla büyüsem, ya da 30lu yaşlarda onlarla tanışsam korkarım ki ben de kullanırdım.]

Bu bilgi paylaşımından sonra, gel, bu konuya yaşam-dinamikleri açısından bakalım, konuyu dağıtarak biraz daha sohbet edelim:

Yaşamda (makrokozmozun yapısında) değiştirilemeyecek kanunlardan biri “güvenlik sağlayanın tutsak edeceği”dir. Kimse bu yasayı değiştiremez. Her aldığınız yardım, kişisel gücünüzden bir şeyler götürür. Tabidir ki tek başına aşılamayacak engeller de vardır; ama bunlar insanın hayatında -yukarıda söz ettiğim gibi- BELKİ 1, bilemedin 2 kez karşısına çıkarlar. Geride kalan ve berbat sorunlar olarak nitelenen pek çok şeyi kişi TEK BAŞINA bal gibi aşabilecek donanımda dünyaya gelir.

Bir başına başarmak, kişiye “güç” adlı bilgiyi verir. Güçlü olmak; ona buna zart-zurt etmek, diğerlerinin üstüne çıkmış olmak değil, kendi kendine yetebilmektir. Peki bu neden iyi bir şeydir? İyi bir şeydir; çünkü hem her istediğine daha kolay ulaşmak manasına geldiğinden, hem de başarıdan kaynaklanan kişisel hayranlık yarattığından farklı bir rahatlık ve gerçek bir güven duygusu da var eder.

Aslında "kendine güven" ve "güç" pek farklı şeyler sayılmamalıdır. Bu olguya sahip olduğunuzda sorunlar “hop” diye önemlerini yitirmeye başlarlar; çünkü güçlü ve bundan doğan güvenli kişi, gücüne paralel ölçüde korkusunu yitirmiş, yani RAHATLAMIŞ olandır. Yaşamda korkuyu yenmek ve rahatlamaktan BAŞKA DA DEĞERLİ HİÇ BİR ŞEY YOKTUR. Bu iki kavrama ulaşmaktır varlığımızı nedeni. Gerisi bütünü ile tangır tungur boş tenekeden boştur. Diğer önemli sandığımız her bir şey, bizi bu sonuca çaktırmadan götürmeye yarayan pagliaccio di carnevale’dirler.1

"Yoğun ve yorgun" insandır yaşamakta olan; bir şeyleri birilerinden, ya da bir şeylerden bekleyen değil… Bu öyle bir yasadır ki, daha da güçlenmek isteyen bir diğerinin yükünü de -güçlenme arzusu oranında- omuzlar. Karakter gücü de -tıpkı bodybuilding antrenmanlarında olduğu gibi- ağırlık kaldırarak (omuzlayarak) meydana gelir. Bu gerçeklerdir ben ve arkadaşlarımı “erkekler kadınları, ya da ailelerini taşımalı” düşüncelerine yönlendiren. Güç ve kendine güven ile elde edilen bir sağlamlık, bize göre –tüm anaerkilliğimize rağmen- erkeğe daha bir yakışan nosyonlardır. (Hanımlar daha ince, daha tiril-tiril, üste titrenmesi gereken varlıklardır bizce.)

Doğrudur, hayat mucizeler ortamıdır; çünkü hayatı var eden mutfakta (mikrokozmosta) parçacıklar –enerjinin sakımı tasasına nanik yapar gibi- birden var olmakta, birden yok olmakta, aynı anda iki veya daha fazla yerde olmakta, kapılardan geçip, bacalardan süzülmekte, hatta hayaletler gibi içimizden, oramızdan buramızdan geçmektedirler. Benim devrimde (TV siyah-beyaz ve tek kanallı olduğu günlerde) yayınlanan Stingray adlı dizide, her introda "24 saat içinde her şey olabilir" sözü geçerdi. Bu sözü çağdaş bilim ile rafine edelim: Makrokozmos uzayında "24 nano-saniye içinde her şey olabilir". :)

Ama mucizelere ulaşmak için ÖNCE biraz "hengame karnavalda" (ya da jeep safari’de) TEK BAŞINA ilerlemekten başka de zerrece yol yoktur.

Yolun solunda ise pagliaccio da, karnaval da yok olur; kişi kendini kelimelerle anlatılamayacak kolaylık ve güzellikte bir yaşamda buluverir. Artık o kişi evrimini tamamlamanın şenliğinde, püfür püfür yüzünü okşayan cennet esintileri içinde, asıl mekana ulaşacağı güne kadar zevk-ü sefa içinde yaşayacaktır.

Teşekkür etme inceliğin, nazik üslubun ve güzel dileklerin için benden de sana misli ile teşekkürler arkadaşım.

(Bu konudaki diğer yanıtlarım:
Antidepresanlar Hakkinda Ne Düsünüyorsunuz?
Antidepresanlar )



DİP NOTLAR

1800lü yıllardaki İtalyan karnavallarında uzakta durup, karnavalı sadece izlemek isteyenlerin koluna giren, onları dansa çeken ve akmakta olan "halaya" katan karnaval palyaçoları.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -