722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

YAŞAM ve İLİŞKİLER

SORULAR ANA SAYFA | TÜM YAŞAM ve İLİŞKİLER SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

30 Nisan 2021
Disarida birakilma hissi ve yalnizlik (Asosyallik Korkusu)

Sevgili Janus Geminus. Arkadas grubum yemeklere partilere artik davet etmiyor. Kendimi dislanmis ve yalniz hissediyorum. Onlar kendi aralarinda daha yakinlar evet ama insan yine de üzülüyor. Ne yapmali, bu hisle nasil basa çikmali? Çokça selamlar, bolca sevgiler :)

YANIT

Bu ve benzeri soruları soran, daha doğrusu söz ettiğiniz sorunu yaşayan o kadar çok kişi var ki…

Bana kalırsa söz ettiğiniz durumun bir değil, birkaç nedeni var. Tek bir kişide birden fazla nedene de rastlanabiliyor. Ancak farklı nedenlerden kaynaklanan bu durumun özetini tek olduğunu söyleyeyim: Neden, beyin elektriğindeki çekim yapısının düşük olmasıdır. Bu yapıyı “itici” olarak da adlandırmak mümkündür. “İtici” sözcüğünün anlamı çirkin, ya da kötü değildir kesinlikle; olaya lütfen fizik olarak bakın: Bu sözcüğü “Bir araya getirmeyen, ayrı tutmaya eğilimli, celp edemeyen” manasında kullanmaktayız.

1 - Bu yapıyı oluşturan bildiğim ilk sebep ya NE temelli –itici, birleştirici olmayan- bir elektrik ile (reenkarnatif nedenlerle) doğulduğu; ya da yaşanan bazı olumsuz olaylar –amiyane tabiri ile “kalp ve düş kırıklıkları” yaşama ve bunları yönetememe yüzünden- elektriğini zedelendiği ve çekme gücünü yitirdiğidir. “Elektrik zedelendi” derken tabidir ki beyinde oluşan bazı negatif düşünce kalıplarından söz ediyorum. Bu kalıplar çerçevesinde üretilen düşünceler ile salgılanan kimyasallar anılan elektrikteki çekim gücünü azaltmaktadır.

Başlangıcı eskilere dayalı bu iki çıkışlı yapı onarılabilir. Kişi karakterinde yaratacağı değişimlerle (ki, bu “değişimler” renk zevkinin değişmesine kadar varan radikal ve zorlu değişimleri içerir) elektrikte yeniden çekim adlı doğal yapıyı yaratabilir. Tabidir ki bu değişim adına istek, kararlılık, çabadan korkmama, çabuk vaz geçmeme, sabırlı olma, kolay yıkılmama, ısrarcı olmak; başka biri olmayı göze almak; bir iki deneme ile böylesine köklü bir değişim elde edilemeyeceğini kabul etmek şarttır.

2 - İkinci neden –ki, müşahede etmek kolay olmasa da, en yaygın nedenin bu olduğuna inanıyorum- kişideki (kişinin sandığının aksine) “birleşme isteği”nin az olmasıdır. Birey görüntüde dost, arkadaş, tanış, sosyallik, gezme, eğlenme arzusundadır… oysa bu bir halüsinasyondur. Kişi aslında bu topluluklarda birden fazla olabilecek farklı nedenlerle yer almayı istemektedir. Yani asıl amaç birliktelik (birleşmek) olmadığı için gerekli çekim de yoktur.

3 - Son neden ise kişinin olumsuz düşünce kalıpları (örneğin “bir insanın mutlu ve tam olması için popüler olması şarttır” ya da “yalnız olmak bir felakettir” benzeri) nedeni ile topluluklarda genelde kaygılı, stresli olması; “kimse beni sevmez”, insanlar beni istemiyor”, hatta sizinki gibi “kimse beni davet etmez” benzeri thought formlar ile topluluklara girmesidir. Bu kaygı, 1/1oranında bireysel EM alana yansır; daha doğrusu, EM alanın itici şekilde var olmasına neden olur.

Çözüm nedir peki? Psikolojide “Kişilik sorunları” adı altında sunulan (biz olaya böyle bakmasak da, derdimi anlatabilmek adına ataerkil söz öbeği kullanmak zorundayım) bu durumlar psikologların alanıdır. Yani önereceğim çözüm belki de psikoloji gerçeklerine terstir; gerçekten bilmiyorum. Çam devirmiş olmamak adına bu paragrafı “çözüm önerisi” öncesi girmekteyim. Lütfen sözlerimi bu aspetten dinleyin.

Benim öğrencim olsanız size pop kültür modasına paralel şekilde “sen her şeyi yaparsın, güven kendine, yapacağım de” –af edersiniz- “martavallarını” sıkmayacağım. Hepimizin yapamayacağı, başaramayacağı tonlarca şey vardır. "Başarırım dersem başarırım"cı yaklaşımla kendine gerçekdışı yapılarla "gaz vermek" ve başarısız olmak, öncekine oranla daha büyük oranda NE celp edebilir. Tamam, aslında her şeyi başaracak gizli gücümüz de vardır; ama sıradan olaylarda bu gizli gücü tetikletmek –yine bence- gereksiz zaman ve enerji kaybıdır. Kişi gerekli olduğuna gerçekten inanınca kendi kendine o gücü tetikler. (Bu duruma örnek, odaya uzaylı örümcek girse, hepimizin sahip olduğumuzu bilmediğimiz bir hızla tabanları yağlamamızdır.)

Yerine; ben size bu işin ucunu bırakmanızı önerirdim; çünkü sadece üstüne giderek (aynı beyin EM alanı ile yeniden denemek) çabalamak ile başarı neredeyse imkansızdır. Başarısızlık pek çok kişide NE celp edebilir. Böylece beyninizdeki birleştirMEME frekansı güçlenebilir. Elektriği değiştirmek adına karakteri –bir anlamda, neredeyse- ters yüz etmek şarttır. Tabidir ki gücünüz varsa bu işe soyunabilirsiniz. Doğru yaklaşımlarla başarı da elde edebilirsiniz. Ancak karakteri değiştirmek her zaman önerilecek bir şey değildir; çünkü bir bütünü yok ettiğinizde sadece kayıpları değil, kazanımları da sıfırlayacak olabilirsiniz. Birileri sizi bir yere çağırsın diye var olan dengelerle oynamak bilmem ne kadar rantabldır?

Ayrıca unutmayın; diğer kişilerle (örneğin sosyal ortamlarda) yekpareleşme frekansına sahip olmayan insanlar; hayvanlarla, bitkilerle, çocuklarla olunan ortamlarda; iş/seks hayatındaki ilişkilerde vb. güçlü bir yekparelik frekansı taşıyor da olabilirler.

Oraya-buraya çağrılmak (aktif bir sosyal hayat) rahat, keyifli, şen, doyum dolu bir yaşam için bir şart değildir. Ayrıca hepimizin hayatında eksik kalan (istediğimiz ama elde edemediğimiz) bir şeyler vardır. Bu da sizin hayatınızdaki eksiktir ve üzerinde fazlaca durulacak bir eksik de hiç değildir. Kendinize yalnız bir insan modeli çizin. Topluluk içinde yalnız durabilmenin bir eksiklik değil, bir güç gösterisi olduğunu görün. Bu konuma gösteri yapmak için geçmeyin; yalnız olmanın tadını almak için çabalayın. Bir anlamda belki de var olan “yalnızlık korkunuzu” yenin. Unutun grupları. Sizin kaderinizde bu yok… Siz bir yere çağrılmayan kişilerdensiniz. E? Ne olmuş ki? Bir insanın bence yapabileceği en-en-en büyük hata, hatta kendine yapabileceği en-en-en büyük kötülük, kendine, diğer insanlardan ataerkil kalıplar (örneğin son 30 yılın modası"sosyalleşmek") yönünde aldığı onaya göre değer biçmesidir. Görece yalnız yaşamak, hatalı enerjilerin üretildiği grupların yaratacağı zararları bile önleyebilir. Hepsinin ötesinde bir insan -yanında çok sayıda insan olmadan yaşarken- birleştirici/yekpareleştirici olabilir. İnsanlara onlar istenilen şekilde davranmadıkları için küsmek NE, hataları affederek "uzaktan sevmek" PE celp nedenidir.

Hem bilin ki insanlar yekpareleştirme frekansını sezseler de -ataerkil yönlendirmeler yüzünden- “değer” adlı kavramı her zaman doğru teşhis edeyemebilirler!

İşte birkaç örnek:

  • Einstein fizikçi olarak iş bulamadığı için bir yakının “sahibi kart yakînimdir” zorlaması ile –rica minnet- ancak bir patent bürosunda eleman olarak iş bulabilmiştir.
  • Pavorotti ilk bir ülkede(!) konservatuvara alınmamıştır.
  • Hala hayatta olan büyük fizikçi Alan Gutt’ın mezuniyet tezi cümleten reddedilmiştir.
  • Dahi fizikçi Feynman okulda, klasik zeka testinde sadece 125 puan alabilmiştir.
  • Higgs bozonunun bulucusu Higgs’in dışlanmaya sonunda dayanamamış –kendi sözleri ile- arabayı yolun kenarına çekmiş, başını direksiyona dayamış ve sunuma gitmekten vaz geçme noktasına gelmiştir.
Benim hayatımda şu ve şu ve de şu (ne olduklarını söyleyecek değilim ;-) ) güzellikler yoktur, Mali (moderatör Mehmet Ali)’de bu yoktur, editör Uğur’da bu ve bu yoktur (Editörün notu: Yanıt 02-01-2021 tarihindi Uğur hastalanıp aramızdan ayrılmadan verilmiştir ); site sahibi Süleyman bey’da başka bir şey yoktur… Bu liste böyle sürer gider. Kimsenin hayatı tam değildir ve senaryo istenmeyen bir dolu rol ile doludur. Bizlerin yaptığımız şey ise arzu büyükse, bu büyüklüğe paralel büyüklükteki kararlılık ve azimle onların üstesinden gelmeye çalışmamız; ama genelde eksiklere “vız gelirsin bebeğim” yaklaşımımızdır. Siz de eğer başarırsanız; eğer sizi davet etmeme eğilimine "vız gelirsin bebeğim çekebilirseniz", yalnız olmanın tadına varabilirseniz, eğer “beni birileri davet etmezse mutsuz olurum” kalıbını silebilirseniz; böylece beyninizde olan bir korkuyu (NEyi) sıfırlamış olacağınız için “birleştirememe” etkisi KENDİLİĞİNDEN dağılmış olacaktır.

Ancak alanı dağıtmak için “yalnızım ve mutluyum” rolüne girerseniz NE artabilir. Kesinlikle rol yapmayın kendinize… sadece en köklü, en gerçek şekilde bu hayatta bir yere davet edilmeyeceğinizi kabul edin. Keyfi farklı alanlarda arayın. Alanı dağıtıp çekim etkisi yaratamayacak olsanız bile, farklı bir mutluluk kaynağı var edeceğiniz için hiçbir kaybınız olmayacaktır.

Keyif ve doyum dolu güzel bir hayatı tek tipe indirgemeyin. Bir yerde bulmadınızsa kurnazca (oportünistçe ;-) ), o alana “ay zaten ben bunu çok da istemiyoduğmmm” diyerek çalım atın, başka alana zıplayıverin. Keyif ve doyumun doğuş/kazanım noktası değil, elde edilip edilemediği önemsenmelidir. Hem bir yerde keyif ve doyumu elde ederseniz, celp olacak PE diğer alanlardaki örselenmiş dokuyu da onaracaktır.

Selam ve sevgi bolca Janus GEMINUS'tan da... :) (Geminus için ek teşekkürler… :) )


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -