UV isinlari seytani alana aitse en büyük UV kaynagi günes te mi seytanin kendisi midir ?
Eger UV isinlari seytani alana aitse en büyük UV isini kaynagi günes te mi seytanin kendisi midir ?
Ayrica mikrop öldürücü özellige sahip olan UV isinlarini seytani alana ait oldugunu ifade etmeniz bana ilginç geldi.
YANIT
Yine bir email'siz soru… Son kez olarak -uzun süre yanıt beklemeyin diye- soruyu yanıtladım. Eğer email verseydiniz, yanıtı uygun bir zamanıma atar (email verilen sorular için bir hafta yanıtlama süresi istiyoruz), böylece daha birçok ek konuda açıklayıcı olabilirdim. Email olmayınca ise "aman soranın merakı dağılmasın" diye iki ayağımız bir pabuca girdi. :D Ama bu sefer gerçekten son; bir daha soruyu sıraya alıp sorucuyu iki-üç ay bekleteceğiz. :)
Önceden pek çok kez söylediğim gibi, sorulara bir makale ciddiyeti ile yanıt vermeme olanak yok; çünkü buna zamanım yok. Majisyenlik ve okültistlik benim mesleğim veya hobim değil (ama mesleğim ve hayatımdaki her şeye yön veren ana temel). Önüme soru geldiğinde ilk fırsatta vakit arıyor, bulunca, seri olarak yanıtlıyorum. Bu yüzden kimi zaman kullandığım sözcükler, gerçek anlamı yerine, güncel yaşamda kullandığım şekli ile metne yansıyor; bu durum yanlış anlaşılmalara neden olabiliyor.
Sorunuzda yer alan "UV Şeytandır" cümlesini nerede kullandığımı hatırlamıyorum; keşke alıntı yapsaydınız, düzeltmem kolay olurdu. Altını çizmem gerekir ki, bizler neredeyse hiçbir şeyi "bu şeytandır, bu kutsaldır" diye kırmızı çizgi, ya da kesin çizgi ile ayırmamaya çalışırız. Oysa güncel hayatta negativiteyi "Şeytan" olarak etiketlemek bir alışkanlıktır; ben de yanıtımda sanırım bu etiketi kullanmışım. Ancak yanıtlarımda şu sözü de sıklıkla söylerim: Makroda düz çizgi, siyah ve beyaz yoktur. Yani her şerde bir hayr vardır. Hayırlı sanılan şeyler, aşırılıkla zarar verici şekle dönüşebilirler.
Ve sorunuza geleyim: 722ye göre tayfın sağında (ya da tayfı dik şekilde konumlandırırsanız üst tarafında) bulunan her şey, orta noktadan uzaklaştıkça insan bedenine uzaklık ölçüsüne koşut olarak zarar vermeye koyulur; çünkü frekans ve buna bağlı olarak enerji miktarı artar, ama dalga boyu düşer. Söz konusu zarar "iyonize radyasyon" olma nedeniyledir. (Burada okurları sıkıntıdan bayıltmamak için iyonize radyasyonu açıklamaya girişmeyeceğim; eğitimlerde bu konularla milleti yeterince bayıltıyoruz. :) )
Tayfın en sonunda (orta noktadan en uzakta) bulunan gama ışınları en zararlılarıdır. Orta noktaya en yakın EM dalga olan UV ise en az zararlı olandır… ama hala da iyonize radyasyondur. UV'nin enerjisi 10 eV üzerine çıktığında, dalgaboyu 125 nm altına indiğinde (ki bu durum merkezden uzaklaştıkça artar) yarattığı zarar güneş yanığından başlar, deri kanserine dek vardır. Güneşin D vitamini veren yararlı etkisini yaratan dalgaboyu, merkeze en yakın olandır.
Güneşten yayılan UVnin zararına insanlar hala da az maruz kalmaktadırlar; çünkü atmosferdeki (teknoloji ile beter etmeye koyulduğumuz) ozon tabakası, UV ışınlarının çoğuna geçit vermez.
" Eger UV isinlari seytani alana aitse en büyük UV isini kaynagi günes te mi seytanin kendisi midir ?"
Düşünsel arayışlarda Oklid'in "Aynı eye eşit olan iki şey birbirine eşittir" aksiyomu kullanmak ya da "düz mantık" yürütmek doğru değildir. ;-)
" Ayrica mikrop öldürücü özellige sahip olan UV isinlarini seytani alana ait oldugunu ifade etmeniz bana ilginç geldi."
UV ışını UVA, UVB ve UVC olarak üç ayrı tiptedir. UVA en düşük frekanslı olandır.
-
İnsanların güvenle bronzlaşması için sadece UVA frekansındaki UV ışınını yayan lambalar icat edilmiştir. Solarium Center'lardaki lambalar bunlardır. Ancak zaman içinde bunların bile –en azından yaşlanma etkisi yaratarak- zararlı olabildikleri ortaya çıkmıştır.
-
UVB, cilt yanığı ve giderek kanser yapan frekanslı UVdir.
-
UVC, bakteri ve virüslerdeki DNAyı etkileyen frekanstır; Aynı etkiyi insan DNAsında da gösterir. Fakat bir araştırmaya göre virüsleri öldürmemekte, sadece çoğalmalarını önlemektedir.
Ancak modern teknoloji ile sadece virüslere etkili UVC lambaları yapıldı ve bunların bildiğim kadarı ile (konuya hakim değilim) korona salgını ile savaşta kullanılması düşünülüyor.
Kısaca; zararlı bir şeyden, yarar sağlanacak olabilir; ozonu yırtan teknolojik gelişmeler, bir salgını olumlu etkileyebilir… yani görülmekte ki, her şerde bir hayr gizlidir.
O zaman diyoruz ki: Yüksek UV filtreli kremlerle güneşlenmeye (Güneş'in tadını çıkartmaya, ondan yararlanmaya) devam. :D
Ekleyeyim: Zaman bulup Moon Magic adını verdiğimiz (fikir anamız Hilal'e bir kez daha teşekürler) yeni eğitime çalışabilsem, orada anlattığımız gibi AY ışığı altında da güneşlenmek(!) mümkündür... hatta yararlıdır.