Adept Majisyen
Manyetik Maji
Pozitif Enerji
BİLGİ ALIN >>
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

YAŞAM ve İLİŞKİLER

ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR        |        SORULARIN KABUL EDİLME KRİTERLERİ        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

722 Ekolü ve Eğitimleri | Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Astroloji
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Fal/Tarot |
Ruhsal Sorunlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

13 Şubat 2023
pismanlik ve özgür irade,satanitik isyan enerjisi (Anne ile sorunlar)

Merhaba güzel januscum umarim iyisindir benim sorum pismanlik ve özgür irade,satanitik isyan enerjisi üzerine olucak. Spiritüalistler gibi kaderci olup,ruh planim buymus ödevim buymus demeyi çok isterdim ama ben, tüm eylemlerimin sorumlulugunu üstlenip özgür irademle öyle yaptim,söyle de yapabilecekken; öyle yapmamaliydim diyerek suçluluk psikolojisine giriyorum..
Kendi özgürlügüme müdahele eden bir anneyle büyüdüm.dayattiklarina karsi çikmam gerekti kendim olabilmem için.bunun iyi bir sey oldugunu biliyorum ama sonuçta isyan enerjisi içerdigi için NE beni sardi sarmaladi yillarca. Öyle ki beni kizdiran birine beddua etmesem de o kisi zarar görüyordu. Sizi okuyunca anladim ki ben tatlisu satanistlerinden daha satanistmisim.kimseye zarar vermeye çalismiyordum öfke attachlerim öyle güçlüydü ki o kendisi zarar veriyordu. telefonuma gelen bildirimi "sen de bi s*git de bu arada" diyerek ittirdigim oldu ve sonrasinda (eski sakin huzurlu kisiligimi bildigimden) bu duruma sasirmaktan dumura ugradim. Ben kendi alanima isgal edilmesine karsi koyarken olusan NEden su sekilde zarar gördüm:hayallerim için çalisamadim,aklimda olan tek sey o olmasina ragmen baslayamadim,her gün kurulu saat gibi hayati sorguladim burayi açip okudum,kuantum fizigi çalistim metafizikle ilgilendim, dünya alemi de kaldi öyle. Amacima hayalime tutkuma ulasmak için yakitim pozitif olmaliymis. Ben kinle nefretle dur sunlara gününü göstereyim diyerek çalisabilecek biri degilim çünkü. Ama bunu anlayana kadar zaman geçti ve kariyerim sekteye ugramis oldu.
Ben, varolussal felsefi sorgulamalari birakip , iyicil yaraticimi buldum istedigi kadar sekteye ugrasin oh canim bitanem benimle desem de içten içe geç kalmis hissediyorum,önceleri annemi suçlu görürken suan annem öyle davransa da ben o tepkileri vermeyip isime yoluma bakabilirdim diyen iç sesimle savasiyorum ve derin bir suçluluk moduna giriyorum.ruhçular hayirlisi buymus derdi. Ben o zaman aptallik yapayim ve hayirlisi buymus diyim.özgür irade ve hayirlisi buymus dengesi nasil olmali? Artik hayallerimin olmasi için çalismak istiyorum ama bir türlü baslayamiyorum, bir insan neden baslayamaz?? inanin ben tembel biri degilim günde 10 saatten fazla kuantum,spiritüalizm,metafizik vs arastirdim bu süreçte. Ama bu edinimlerin bir belgesi olmadigi için bana bir diploma belge verilmedigi için, maymun beynim bunu anlamiyor ve dünyasal pay offlari soruyor bana,hani diyor sen kölesin bak hala, baskasinin isinde üç kurusa tüm zamanini satiyorsun? Özgür müsün sen, bu dünyaya bunun için mi geldin diyor? Ve ben de o zamanlara üzülmeye baslayan yanimla, yaraticini buldun aptal misin ne kadar kirici ona ayirdigin zamani vakit kaybi görmen diyen sesim arasindaki kavgayi dinliyorum öylece uzaktan..
Napmaliyim??
Januscum senin fikirlerine deger veriyorum umarim NE içeriyor diye beni yanitsiz birakmazsin, huzur rahatlik sevgi ve ask dolu günler diliyorum sana ve bebegine

YANIT

Merhaba tatlı öğrencim. :)

Mesajların (soruların) kabul ya da reddedilmesine ilk etapta Serdar karar verir. Ortalama %80 kabul eder. Kimi zaman arada kalır, bana bir uyarı ile yollar; bunun anlamı "İstersen okuma"dır. Ben tabidir ki genelde okurum. Çok nadir olarak ise "Bence kesin okuma" anlamında iki uyarı yapar. Sizin mesajınızı böyle yollamış.

Editörün notu: Bu soru 17.10.2022 tarihinde sitemize ulaşmış Janus tarafından 19.10.2022 tarihinde yanıtlanmıştır. Bir süreden beri soruların kabul/red edilmeleri sitenin yetkili koordinatörü tarafından yapılmakta, Serdar bey redaksiyon yapmaktadır.

Cümleleriniz üzerinden konuşacağız; ama önce bir genel bilgi aktarmak istiyorum.

Çok iyi bir insan var diyelim. Özde pozitif. Yardımcı, neşeli, saygılı… ama çok kötü bir yanı var: Sosyal medyaya ve sinemaya düşkün. Bunun da nedeni sevdiği arkadaşları. "Kişi refikinden azar" ve "üzüm, üzüme baka baka kararır" sözleri bunak moruk lafları değil, gerçeklerin basitleştirilmiş ifadesidirler. Onların etkisi ile gereksiz yere kitap okuyor, film izliyor, sosyal medya takip ediyor… Ve bu ortamlardaki KESİNLİKLE var olan pesimizim, öfke ve acı nedeni ile beyninde olumsuz NTler salgılanmaya AN BAZINDA başlıyor. Bunlara önce karşı koyuyor; beyin elektriğini normale getirecek düşünceler üretip PE veren NTler salgılanıyor. Ama sonra yine öncelikle yakınları tarafından pompalanan toplumsal baskı etkisinde kalıyor ve yeniden akıma kapılıyor, böylece olumsuz NTler yeniden salgılanıyorlar.

İşin berbat yanı bundan sonra başlıyor. Bu NTler artık salgılanmayı "adet haline getiriyorlar". Buna da nörobilimde neural pathway adı veriliyor. Söz konusu kişiyi sıkan "NT çorbası" (bu söz bana ait değil, kullanılan bir tamlama) artık bir pattern'e (yapıya diyeyim) dönüşüyor.

Size geleyim.

Sıkıntılarınızın nedeninin anneniz olduğundan yakınmışsınız. Bence haklısınız. Ama sormam gerek: Bu dünyada kaç kişi ailesine kırgın değil? Ebeveynlerle ilişkilerimizin çoğu –insanın özünde olan- "özgün anne sevgisi" yönlendirmesindendir. Yoksa kırgınlıklar, hatta kötü etkilenmişlikler boldur. Ebeveynler bize –doğamıza bütünü ile ters olan- ataerkil prensip ve doğruları empoze eden hatalı kişilerdir aslında. Ve hala da sevilesidirler, hala de evlatlara –büyük ekseriyetle- en sevgi dolu kimliklerdir. Bu düzeni değiştirmek mümkün değildir. Siz anne ya da baba olduğunuzda benzer şekilde davranmak zorunda kaldığınızı göreceksiniz.

Abarttığımı düşünenler için –bir kriter olmadığımın bilincinde- kendimden örnek vereyim: Delikanlılığımda beni İstanbul'un en ünlü ve işlek caddesinde TV anteni ile dövmüş olan babamla yıllar süren dargınlıklar yaşamış biriyim. Erişkinliğimde rastlantı eseri yeniden kurulan iletişim sonunda iki ayrılmaz arkadaşa dönüştük. Yıllarca en iyi arkadaşım oldu. Bu gün birçok sevdiğimi kaybetmiş olsam da, en aradığım ve yeniden birlikte eski günleri yaşamayı EN özlediğim kişidir babam. Geriye (geçmişe) bakarak ileri adım atan tökezlemeye mahkumdur. Hiçbir ayrıldığım sevdiğimi, hiçbir yitirdiğim dostumu onun kadar özlemiyorum.

Bu girizgahtan sonra size geleyim: HERKES kadar yaşadığınız ailesel zorluklar -bence kesinlikle- farklı etkilerle (bunların ne olduğunu bilemem, ama bence kültürel etkilerdir) beyninizde pathway var etmiş. Yaşanan tatsız olaylar bu yapıyı güçlendirmiş. Olay bu kadar basit…

Yapmanız gereken "canınızı dişine takıp" (içimden gelen söz bu) olumsuz duygu aklınıza gelir gelmez "Öff… ama sıktım kendimi ha… bi çay demleyim (bira/porn/kankaya telefon/oynak müzik açıyım), daha fazla kimmmse için cancağızımı sıkamam walla" diyerek, PARALEL EVRENE ATLAMAKTIR.

Evet, beyindeki sıkıntı ANLIK OLARAK, İRADİ ŞEKİLDE dağıtılabilirse, bunun anlamı paralel evrene atlamaktır.

Başka hiçbir çıkış yolu yoktur.

Bir daha rezüme edeyim: Var olduğuna inandırılan sorunlar büyük ölçüde illüzyondur. Yeterli beyin gücünüz varsa ve "Yok ol" diyebilirseniz biterler… tıpkı "Hayal kurmak (imagination beyinde var etmek, düşünmek) yoksa, korku yoktur" sözündeki gibi.

Depresyon diye bir şey yoktur!
- Tabi ki vardır; ama sadece belli bir beyin kimyası ile var olan sıkıntıdır.
- Yoktur, yani bir "hastalık" değildir; çünkü ruhu rahatlatacak bir şey bulunduğunda beyn kimyası AN BAZINDA değişir, sıkıntı olur.

Evrenin işleyişi budur. Acayip isimli şeylerin sürüp gitme nedeni, bunların HASTALIK olduğuna inandırılmışlıktır.

Ataerki sadece böyle çalışır. Tıpkı şeytan gibi KANDIRMAKTAN başka HİÇ BİR GÜCÜ YOKTUR. Var etme gücü YOKTUR. Ama makroda insanın seçim şansı vardır ve iyiliği/tanrıyı SEÇMEME DURUMU BULUNUR.

Hiçbir dert yok… Bunlar sadece var olduğuna inanan beynin var edişleridir. Bu doğal ve basit mekanizma anlaşılmasın diye ataerki dört değil, binlerce koldan saldırır. Bu aldatıcı bilgilerden/doğulardan etkilenen birkaç kişi bir salgını başlatır.

Her salgın gibi, yapılması gereken eve kapanmak DEĞİL; büyük, çok büyük, biraz zor gelecek olan önlemlerle, kendine konacak -dostları dikkatli seçmek, modalara uymamak, doğru diye empoze edilenlere biraz kuşku ile bakmak benzeri- pozitif kısıntılarla yaşamayı sürdürmektir.

" Spiritüalistler gibi kaderci olup,ruh planim buymus ödevim buymus demeyi çok isterdim"
Spiritüalist arkadaşlara saygımız büyük, ancak bu görüş bize uygun değil. Kuantum mekaniğinde Wigner, von Neuman, Wheeler, Stamp gibi dehaların teorisine göre kaderi bilinç var eder. Her şey tanrının güdümündeyse, acılara bakınca tanrının şeytan olabileceği gibi berbat bir düşünce bile doğacak olabilir.

[Zaten bir çeşit (ben buna "gerçekten satanizm (kötülük etmek) olmayan satanizm" demekteyim :) ) satanizm böyle doğmuştur.

Tanrı, İsrailiyat (Yahudiliğin Müslümanlığa sızması) nedeni ile öyle bir Yahveh benzeri hale sokulmuştur ki, "Ulan bu iyiyse ben gider satansit olurum" diyen arkadaşlara hak vermemek zordur. :) Basit bir satanist sorgulaması vereyim: "İslam iyilikse, IŞİD nedir?" :DD

Bu Yahveh'e benzer tanrı modeli ile, bu soruya ve nicelerine yanıt veremez, gereksiz yere bir sürü inançsız genç ve satanist var edersiniz.

Dahası; her şeyi iradesine göre (canının istediği gibi) var eden bir gücün (tanrının), var ettiğini denemek gereği duyduğu düşüncesi daha da berbattır... hatta gülünçtür. :) Ama İsrailiyat öylesine –akıl almaz şekilde- güçlüdür ki, bunlar erişkinlerce bile düşünülemez.

Beyinlere sanki "mıh" vurulmuş, "mil" çekilmiştir.
]

" Kendi özgürlügüme müdahele eden bir anneyle büyüdüm.dayattiklarina karsi çikmam gerekti kendim olabilmem için."
Ben dahil toplumun büyük çoğunluğu böyle büyüyor. Suç ebeveynlerin değildir. Bunda büyütecek bir şey yok.

" sonuçta isyan enerjisi içerdigi için"
Bu ne biçim laf değerli kardeşim? Beyninizde nasıl bir elektrik var? Bu acayip ve itici lafı nereden kaptınız? "Bir daha kullanmayın" demekten başka şey diyemem.

" kimseye zarar vermeye çalismiyordum öfke attachlerim öyle güçlüydü ki o kendisi zarar veriyordu."
Bakın; ben elli seneden fazla okültisim, ve size diyorum ki: Böyle bir mekanizma makroda yoktur. Sizi tenzih ederim; kötü insanlar çoğunlukla öfkelidirler; çünkü kötülüğün nedeni korkudur ve korku bazı kişilerde öfke ve saldırganlıkla tezahür eder. Eğer sözleriniz gerçeği yansıtıyor olsaydı her "öfke dolu en kötüler"in çevresinde sağlam adam kalmazdı. :)

" telefonuma gelen bildirimi "sen de bi s*git de bu arada" diyerek ittirdigim oldu ve sonrasinda (eski sakin huzurlu kisiligimi bildigimden) bu duruma sasirmaktan dumura ugradim."
Bu kadar öfkelenmek doğru değil; NE celp ettiği için SİZE zarar verir. Ama hala da bu durumda büyütülecek bir şey görmüyorum. BEN DAHİL hepimiz bazen delirecek gibi öfkelenebiliriz. Sorun, ara sıra öfkelenmekten çok, ataerkil kültür nedeni ile BU DURUMU BÜYÜTMEKTİR. Yani yapılması (aslında öğrenilmesi) gereken şey, bir anda o öfkeyi dağıtacak güce sahip olmaktır. Hayır "güç" lafını duyunca bunu elde etmek için kişisel gelişim kitabı okumanız gerek yok. Sadece BÜYÜTECEK BİR ŞEY OLMADIĞINA İNANMAK yeterlidir. Öfkeyi fark edince beyne anında yukarıda verdiğim "Ay, daha fazla cancağızımı üzemem, bir çay demliyim" mood'una atlatmayı becermektir. Bu ÖĞRENİLEBİLİR. Ataerki ise hem inancı, hem isteği, yaşadığınız gibi durumları "derin sorunlar" olarak göstererek yok etmeye uğraşır. Oysa şahane bir paralel evren nano saniye ötededir. :) (Ama içinizden tek kaş havada "Acaba mı?" dediğiniz anda dağılır.)

Editörün notu: Öfke konusunda bilgi almak için Janus'un bu yanıtına göz atabilirsiniz.

" Ben kendi alanima isgal edilmesine karsi koyarken oluşan"
Ne ağır laflar tanrım… Darılmayın; tam ataerki etkisi.

Şöyle düşünmeniz gerek kardeşim (unutmayın, düşünürken kullandığınız sözcük ve jargonu değiştirirseniz, bu değişim duygularda da değişim var eder): "Bu annem de her şeyime karışmasa rahat etmez. E, ben de karşı koyuyorum haliyle. Üf, ne sıkıntılı ve gereksiz işler tanrım. Hallolacak tabi ki… Sabırr… sabırrr… A… böyle bir şarkı vardı "Sabır, sabırrr, yaaa sabıığğğrrr… Belki değğğ akıllanığğrrr… Ne güzel şarkı… Dur, baştan söyliyim."

Bilmem anlatabildim mi?

" içten içe geç kalmis hissediyorum"
Böyle bir şey de yok tatlı öğrencim; bu da makro yapısına aykırı ve ataerkinin yalanlarından.

EN BÜYÜK mutluluklar GEÇ GELENLERDİR. Bu gerçeğin belki de önemli kanıtlarından biri bendenizim. :) Neredeyse 50li yaşıma dek ters, sorunlu, gülmeyi ayıp sayan, kasılmayı güç olarak gören, anlayışsız, hoşgörüsüz (daha neler) ve başına gelmedik kalmamış biriydim. Kimseyi ürkütmeyeyim; ama değişimim zor oldu, yirmi yıl sürdü. Olağan kişilerden farkım belki vardır; ama o da yetenek değil, bilgiye ulaşma şansıdır. Bu siteyi –alçak gönüllü olmayacağım- okuyarak belki de bu şans size de verilmiştir; çünkü anlattığım şeyler kendi uydurmalarım değil; ÇOK, AMA ÇOK ZOR öğrendiklerimdir. Pek çok kişi benden çabuk öğreniyor, buna gerçekten şaşıyorum; ama benim kadar negatif eğilimli ve inatçı birini bulmak zor olduğu için şaşmamak gerek.:DD Yani ben yaptımsa, sizler de –eğer isteğiniz ve inancınız varsa- çok daha kolay becereceksiniz.

" önceleri annemi suçlu görürken suan annem öyle davransa da ben o tepkileri vermeyip isime yoluma bakabilirdim diyen iç sesimle savasiyorum ve derin bir suçluluk moduna giriyorum."
Cümleyi ikiye ayıralım:
" önceleri annemi suçlu görürken suan annem öyle davransa da ben o tepkileri vermeyip isime yoluma bakabilirdim diyen iç sesimle"
Sevgili içsesinizi kutlarım. :-) Orada çok tatlı bir hanımın sesi var. Ses varsa, kendi de vardır. ;-)
" savasiyorum ve derin bir suçluluk moduna giriyorum"
İyi eğlenceler. Hayır küstahlaşmadım. Kimseyi çektiği acı ile küçümsemem, o acıdan fazlasını çekmişimdir, bilirim. Ama şunu da bilirim: Şeytan bu acılara –bilinç onlardan ayrılamasın, üretip dursun diye- ALDATICI BİR ZEVK KATAR. Bunu hiç unutmayın. O zevki deşifre edin. Frene basmanız yardımı olabilir.

" ruhçular hayirlisi buymus derdi."
Ruhçular neden bu kadar önemli? Onlar öyle der, biz böyle deriz, siz BAMMMBAŞKA ve işinize ruhçuların ve bizlerin dediğinden çok daha iyi gelecek bir şey deyiverirsiniz. Burada da büyütecek katre şey yok ki…

" irade ve hayirlisi buymus dengesi nasil olmali?"
Hayırlısı nedir ben bilemem. Ama bildiğim, kuantum mekaniği temelinde gerçekliğin ölçüm ile olduğudur. Bu KANITLANMIŞTIR. Bir teori DEĞİL, YASADIR. Bu yasayı biraz basitleştirelim: Kaderi bilinç ile yapılan SEÇİM meydana getirir.

" Artik hayallerimin olmasi için çalismak istiyorum ama bir türlü baslayamiyorum, bir insan neden baslayamaz??"
Tatlı kardeşim, en zor iş başlamaktır. Hepimizi ataerki –başlayamayalım diye- onlarca engel ile sarmış. Başlayamamaktır normal olan aslında. :) Abarttım, ama saçmalamadım. İşin biraz zor olduğunu fark edin. Artık kendinizi suçlama ve böylece eğlenme zevkine son verin. :) Bir şey düşünmeyin. Yorumlara, suçlamalara ket vurun. Bir rahatlayın. Bir basitleşin. Bir aldırmazlığa ulaşın. Yol-mol aramayın. Başlangıçlar safarisine çıkmayın. Derin düşünmeyin. Yol bir şekilde açılacak.

" inanin ben tembel biri degilim günde 10 saatten fazla kuantum,spiritüalizm,metafizik vs arastirdim bu süreçte."
Aferin sana, iyi halt ettin… demeyeceğim, terbiyeli biriyim. :)

Sorunların nedeni ortaya çıktı.

Dileyen gececi taksici sopalarını kapabilir; ama susmam. :DD Af edersiniz ama günde 10 saat araştırma yapan adam, eğer bu işi mesleği gereği yapmıyorsa, tembelin, hatta zevkçinin, öne gidenidir.

Tembel olmayan, kahveye, kafeye gider, boş boş oturur, çevresine bakarak bile eğlenebilir. Kahvede, kafede ELİNE de KİTAP ALMAZ. Çevreye BAKAR. Sokak ya da caddedeki FARKLI FOTONLARIN GÖZÜNDEN GİRMESİNE İMKAN VERİR.

" Ama bu edinimlerin bir belgesi olmadigi için bana bir diploma belge verilmedigi için, maymun beynim bunu anlamiyor ve dünyasal pay offlari soruyor bana,"
Maymun beyin yok, sadece siz varsınız. :) Yapacak kendine uygun iş bulamamanızın bunaltısından başka bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Ama bir sorun var da: O işin ne olduğunu bulup çıkartmak… Bence o kadar aykırı, ya da yasak ki (bu sözünde katre küçümseme yok) fark etmek istemiyorsunuz.

" hani diyor sen kölesin bak hala, baskasinin isinde üç kurusa tüm zamanini satiyorsun?"
Kimseyi azdırmak istemem ama maymun beyne bu kez büyük bir bravo!

[Arkadaşlar, evreni bölerken Yahveh hazretin erkeğe ilk lanetidir bu "çalışma hayatının zor olacağı". Hanımlar "aman özgür olacağız" diye bu ortama girence lanetten pay alırlar.

Anaerkide kadına erkek bakar… ama atarlanmaz. Bunu -kendine güzellikler lütfeden- (güzel seks/ev/aşk/bebek/yemek ;-) ) bir odağa verebileceği karşılık, bir teşekkür olarak görür.

Ataerkide kadına erkek bakınca "Onun ekmeğini veriyorum" diye manyaklaşır, tirana dönüşür.

Yahu hazret; çiçeği neden suluyorsun? Çevreni güzelleştirsin diye. Hanımlar; sakın bu "Ay ben çevre süsü müyüm?" tuzağına düşmeyin. Evreni kurtaracak süslerdir, kitaplar değil. İnsan beyni mutlu olursa, eğlenirse, zevklenirse, PE celp olur. Size çiçek gibi saksıda dur diyen mi var? Sizin varlığınız ödüldür. Biz erkekler, verdiğiniz güzelliklere armağan olarak ama dikkat –erkek olarak kalarak- sizi baş tacı edeceğiz.

Çiçek-kadınlara saygısı (vericiliği, bonkörlüğü, eli açıklığı ;-) ) büyük olan erkeğin hala da bir otoritesi vardır. Kadın çalışsa da vardır, çalışmasa da vardır. (Otoriter olmak ile manyak olmak karıştırılmamalıdır tabi ki.) Erkek orijinal liderdir. En muhteşem anaerkil krallıklarda bile kral erkektir. Ama kadın illaki nakış işleyen DEĞİLDİR. Şahane kraliçeler de vardır… hala da azınlıktadır.

Kadın ZEVKTİR, EĞLENCEDİR. Erkeğin zor ulaşacağı BU bilgidir. BU YÜZDEN kadın, anaerkil kadın olarak kalmalıdır.

Erkek, erkeğe özgü saygı bekler. Bu saygıyı bekliyor olması yüzünden, kadına, kadınca saygı göstermenin değerini çözmelidir.

Ha, şu da var; erkeği öz yapısı ile beğenmeyenler erkeği değiştirmeye çalışacağına kadınla olmayı denemelidir. :DDD
]

" Özgür müsün sen, bu dünyaya bunun için mi geldin diyor?"
Bu dünya yiyip içip yatmak için geldiğimizi kim söyledi? Görelim artık; bölündüğümüz için hasb-el kader buradayız. Ama bu can sıkıcı durumu, nano saniyede elimine edebiliriz.

Nasıl mı? SİZE ÖZEL öneriler:

  • 10 saat internet başında araştırma yapmayın.
  • Giyinin, süslenin, bir kafeye gidin, erkeklerle kesişin ve bundan ZEVK ALIN, en azından eğlenin.
  • Sadece yakışıklı erkek bakınca mest olup, çirkinleri elemeyin. "Erkek erkektir" gibi kolaycı bir düşünceye ulaşın. (Tabi ki kazmalar hariç.) Ama bunu otomat gibi yapmanın yararı azdır.
  • BASİT VE DOĞAL insan zevkleri ile EĞLENMEYİ ÖĞRENİN.
  • Beyninizi susturun, çevrenize BAKMAYI, BOŞ-BOŞ BAKMAYI, becerin.
Bu nedenle;
  • kahveye gidip saatlerce (belki anlamsızca) okey oynayan, ya da çevresine boş boş bakıp "Şu hatun bitirim" veya "Bu kahveyi seviyorum", ya da "Bu cadde ne eğlenceli" benzeri düşüncelerden başka şey düşünmeyebilen,
  • altın günü düzenleyen, dozunda dedikodusunu (beyninde olumsuzluk üretmeden eğlenmek için) yapan,
  • ona-buna kolay gülen,
  • politika ve derin felsefeler, idealar yerine futbol ligi, arabalar, dolar kuru gibi şeylere kafayı takmayı beceren (aman sakın "adam kendini zevkini empoze ediyor" demeyin; ben futboldan, "koyinlerden" :D, arabalardan anlamam),
  • annesine babasına –geçmişte her ne oldu ise de- eski tip saygıyı iyi bir şey olarak gören,
  • karşı cinsi tüm hataları ile çekici bulan,
  • sonbaharın ve kışın gelişinde farklı heyecan algılayan,
  • derler ya "işinde gücünde" KİMSELER
"diprisyona" ya da "deprasyona" girmezler; "pinik ıtak hıstasıyım" diye süzülmezler, anti-depresan lafını yeni bir çamaşır deterjanı markası bile sanabilirler.

[Geçmişte ilaçları hap gibi yuttuğumu eklemem gerek. Avcuma dolduruğum yedi adet (rakam ile 7 adet) Diazem'e "kokteyl" derdim.

Ve son yirmi yıldır Asprin ve –kafayı fazla çektimse (bu pahalılıkta zor), çok nadiren- Novalgin dışında ilaç almadım. (Yalan olmasın; iki veya üç kez reçetesiz soğuk algınlığı ilacı aldım.) Hastalanmadım. Doktora gitmedim. (Yine yalan olmasın, karizma yapmak için gözlükleri atıp lense geçmek adına gittim) ama yaşlıyım, bir yerim ölebilmem için illaki bozulacak. O ayrı konu. :DDD
]

" Ve ben de o zamanlara üzülmeye baslayan yanimla, yaraticini buldun aptal misin ne kadar kirici ona ayirdigin zamani vakit kaybi görmen diyen sesim arasindaki kavgayi dinliyorum öylece uzaktan.."
Böyle –af edersiniz- saçma işlere girmeyin. Nasıl mı? Basit: Bu yazdıklarınızın içi boş, can sıkıntısı üretimi olduğunu KABUL EDİN ve bunu size söyleyen hazrete köpürmeyin. :) Bu beyniniz için küçük, gerçekliğiniz için büyük bir adımdır. :)

" Napmaliyim??"
Buraya dek anlatmaya çalıştım. Daha pratik bir öneride bulunayım. Bu önerim benzer can sıkıntıları olan ve saçma sapan yerlere dolanan arkadaşlar içindir de.

Kuantum-muantum okuyacağınıza astrolojiye merak sarın. Benim kitabı alın (mail atarsanız -tabi ki ücretsiz- yollayacaklar.) Adam kitabının reklamını yaptı lütfen demeyin; bence benim kitap basit olduğu için önerdim. (Yarın ne olur bilemem; ama aylardır "Google Books Astroloji" linkinde 1 numarada.

Arkadaşların haritalarını çıkartın. Onlara KURAL OLARAK EN GÜZEL YANLARINI söyleyin. Hatta heyecanla telefon açın ve "Kerim/Şule, ya ben astrolojiye merak sardım, senin haritada şu süper özelliği gördüm. Ay söylemeden duramadım" deyin. İnanmazlarsa astrolojik argümanlar sunun ve İNANDIRIN. Onları mutlu edin… bundan mutlu olun.

Ağırdan da olsa kapı açılacak.

" Januscum senin fikirlerine deger veriyorum umarim NE içeriyor diye beni yanitsiz birakmazsin,"
Sınırdan döndün tatlı bebeğim. :)

" huzur rahatlik sevgi ve ask dolu günler diliyorum sana ve bebeğine"
Ha, şimdi kendine geldin. :))) Sağ ol şeker hanım. Rahatlık? OK! Çok teşekkürler dileğin için. Aşk? Bizden geçti tatlım. Aşk, taşınması zor bir ayrıcalık. Korkarım ki buna gücüm yok artık. Aşk, sahip olduğum hayattan beni alıkoyacak bir iş gibi geliyor gözüme. :DD Yine de eğer kendi dünyama ait biri olursa... evet bunu isterdim sanırım. Ama o kadar farklı doğrularla yaşamaktayız ki... Bir mucize olmazsa işler zor. "Unutalım gitsin" demek daha kolay. :)

Bebeğim pilav yemiş kadar mutlu oldu ve teşekkür için kendini ünlü "miykk miykkk" şeklinde mutluluk seslerinden çıkartarak ifade ediyor. :)

Biraz yaramaz büyükbaba kimliğinden Janusluğa geçeyim yine.

Değerli hanımefendi; son derece canlı bir kişisiniz. Pozitivite dolu olsanız da; sistem bilgilerini kabullenmişsiniz. Size bu yüzden astrolojiyi önerdim. Ama bu şeker enerjiyi asıl dişiliğe yöneltin derim. Kombinler yapın, alışverişler yapın, instgram'a güzel fotolar yükleyin. Gizli hesap olmasın, herkesi kabul edin. Yapılan erkek övgülerine kızmayın, onlarla EĞLENİN. Yalan da olsalar gururlanın; pek çoğu yalan değildir. :) Bilin ki, o sözlerin derinlerinde hayranlık ve mutlu olma ümidi vardır. (Erkeklerin en fesat, en pis bakan hali; aslında en zayıf, en endişe dolu halidir. Ama serde erkeklik vardır, hepimizde erkekliğimize embed bir beden dili bulunur, ayrıca bu diyarda zayıflık zinhar belli edilmez. :DDD )

Eski bir dizi olan "Avrupa Yakası" karakterlerinden Şahika'nın sözleri ile: "Onları kadınlığınıza dövün." (Janus'un sözleri ile "Sakın cool olmayın, cool adam bulursunuz. Onları kadınlığınıza, dişiliğinizle, şekerliğinizle, sıcaklığınızla dövün.")

Sizler özünüzü severseniz, erkeklerden korkmazsanız, kötüler size dokunamaz… korunursunuz. İş ki erkeklere özenmeyin; bir kadın olun.

Kadınlık, mutluluktur. Hemen kanıt gelsin: Kadın Venüs'tür; Venüs TÜM mitoloji ve okült sistemlerde Ana Tanrıça ve mutluluktur.;-)

Sır ve şifre sadece buradadır.

[Araya Müslümanlık lafı sokmazsam rahat edemem: Venüs'ün rengi yeşildir. Yeşili kutsal olarak gören TEK din ve/veya inanç sistemi Müslümanlıktır.
]


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -