722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

ÇEŞİTLİ İNANÇLAR

SORULAR ANA SAYFA | TÜM ÇEŞİTLİ İNANÇLAR SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Çeşitli İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

20 Temmuz 2020
Üstümde Musallat Mi Var ?

Selam Janus cevaplarini düzenli olarak takip ediyorum. Kendimle alakali bir soru sormak istiyorum. Ben henüz 20 yasinda bir gencim . 3 4 yildir psikolojik sorunlar yasiyorum. Psikolojik hastaliklar konusunda düsüncelerini biliyorum fakat emin olamadigim bir nokta var.Ben sürekli halsiz mutsuz ve garip hissediyorum. Yani üstümde sanki farkli enerjiler var gibi. Ben bir aralar satanist olmustum ritüel yapmadan. Seytana da bazi istekler sunmustum. Bana zenginlik güç verirsen yolunda olurum vs. diye ayni sekilde bazen enerji yönlendirme çalismalari yapiyordum. 2 - 3 defa havas zikir ile çalisma yapmistim. Acaba diyorum ben bir sekilde kapi mi araladim ve olumsuz varliklari kendime mi çektim ? Janus gerçekten ailecek sikinti içersindeyiz. Tedavi görüyorum ama psikiyatrik olarak acaba diyorum baska seyler mi var ?

Simdi sana gerçekten farkli bir soru sormak istiyorum fakat bunu sadece sen cevap verebilirsin. Ben B.K manyetizma çalismasi yaptim göz ile ilgili bir çalismasi vardi açik tutmakla alakali ve ondna sonra burun kemigim bozuldu. Garip gelebilir ama sanirim ergen oldugum için o zaman burun yapim degisti. Biliyorum garip ama ondan sonra cidden burnum egrildi içten içe ve manyetizmam artti.

Gerçekten bana yardim edebilirsen sevinirim. Hislerim su an bunu söylüyor ve belki de bana yardim edebilecek kisi sensindir. Tesekkürler her sey için kendine iyi bak

YANIT

Yanıtıma geçmeden önemli bir anımsatma yapayım: Spiritüalist bir dede yönetiminde, büyük amcası (dedemin kardeşi) aktif majisyen olan bir ailede büyüdüm. Yetişkinliğimde, Kıbrıs Barış Harekatında “İstanbul bombalanacak” şayiaları yayıldığında kaçmak gerekirse yanıma acilen almak üzere hazır beklettiğim çantada sadece Toute la Magie adlı büyü kitabı ve gereçlerim vardı. Sonra satanizme geçtim. 94 yılından beri Beyaz Büyücü ve paganistim. Kısaca, okült dünyasının çok farklı alanlarında araştırmacı olarak yıllar geçirmiş biri olarak konuşuyorum: Sözlerinizin (yaşadıklarınızın) gerisinde sadece kendi gücünüz var.

Ancak hala de NE diye bir şey de var…

Yanıta başlayalım:

“Güç” olarak söz ettiğim beyin fonksiyonu aslında herkeste bir ölçüde bulunmaktadır ve Placebo Effect’in gerisinde bu yetenek (gerçek) yer alır.

[Oysa ataerkil ortamda “placebo adlı yeteneği geliştirelim de insanlar kendi kendini iyi etsinler” benzeri bir arzu yoktur; tıbbi araştırmalar hep ilaç ve dış yardımlar (doktorlar) ile yapılacak tedavilere yöneliktir. İnsanların kendi kendilerini iyileştirebilmeleri halinde bazı alanlarda yaşanacak yıkımı düşününce bu yönelişe hak vermemek elde değil. ;-) ]

Placebo’nun akıl almaz etkinliği inanca dayalıdır. İnanç ise kimi zaman hatalı ve gerçek dışı konulara yönelebilmekte; yanlış sözlere/verilere/bilgilere inanılabilmektedir.

İnancı yaratan ve de var olan hatalı inançları tetikleyen faktör ise yaygın kültür, daha doğrusu, yaygın kültür ile yayılan korkudur. Kaynağı Tevrat olan ve yüzyıllardır -belki de bilinçli odaklarca “geliştirilen”- bir korku toplumunda yaşamaktayız.

Korku, en güçlü, en faal, olumsuz anlamda en yapıcı (yani yıkıcı) duygudur. NEnin bir elementi, elemanı, unsurudur. Bu yüzden korkuyu yenmek belki de uygulanması gerekli yegane girişimdir. Eş değişle korktu duyduğunuz anda, o kaçmaya, saklanmaya çalıştığınız şeyleri ellerinizle yaratmış olursunuz.

Korkuyu yenmek, aktif olarak yaygın kültürün içinde var olmak zorunda bulunan insanlar için pek kolay değildir. Korkuyu yenme başarısını elde edemeyen kişiler için ise kesin sonuç veren tedaviyi içeren reçete “korkulan konuyu DÜŞÜNMEMEK”ten öte değildir. Görülmektedir ki reçetede, içilmesi gerekli bir acı ilaçtan, bedeni zorlayacak hareketler yapmaktan, uykusuz kalmaktan, aç durmaktan, sıcak veya soğuk yerlerde bulunmaktan, ilaç adlı kimyasalları yutmaktan yani insanı gerçek anlamı ile zorlayacak hiçbir şeyden söz edilmemektedir. Korkuyu yenmek kolaydır aslında… Zor olan istemek ve inanmaktır.

“Ben sürekli halsiz mutsuz ve garip hissediyorum.”
Kim (ya da “kaç kişi” diyelim) hissetmiyor ki sevgili kardeşim? Bu kültürde yaşayan bunca insanın akıl sağlığını gerçek anlamı ile bozmadan (psikolojik hastalık-mastalıkla değil, sahiden aklı sıçratmaktan söz ediyorum) var olmasına gerçekten şaşıyorum. Açık söyleyeyim: Bende bu güç yok. Yaşadığınız sıkıntılar pek çok kişide var, kendinizin bu yüzden “olağan” kategorisine koyun. Durumunuzu fazla büyümeyin.

“üstümde sanki farkli enerjiler var gibi”
Bu inançların gerisinde -biraz da kendi dünyamı suçlayayım- Ortaç Çağ çıkışlı okültizm adlı ortam vardır. Okültizm; esrardır, gizemdir, bilinmeyendir… Canı sıkılan insanda heyecan yaratır, “bilmediğim şeyler var, yani ümit var” benzeri düşünceler oluşturarak destek verir, merak duygusunu, öğrenme isteğini kamçılar, eğlendirir… Ama bir sürü de -bir zamanlar nasıl olup da inandığıma şaştığım- gülünç şeyleri beyinlere pompalar durur.

Oysa evren BASİTTİR.

En azından yaşamak hiç de sanıldığı gibi karmaşık değildir.

Bizim makro evrenin mutfağı olan kuantum ortamında (okültizmin astralında) sadece ve sadece alanlar vardır. Bu alancıklar bilinçsizdir. Arada dalgalanırlar, virtual photonlar üretirler, bu fotonlarla birbirleri ile etkileşirler, evrenimizi yaratırlar. Çok meşguldürler… Ben onları Noel Baba’nın yılbaşında insanlara dağıtılmak üzere hazırlanan armağanları yapan elflere benzetirim. Bu alanlar bizi de yaparlar… düşüncelerimizi de… çünkü ETC ve QM gibi çok yeni ve saygın teorilere göre, bilincimiz de bu alanlardan yapılıdır. Elflerin yolladığı paketleri ya kabul eder, ya reddederiz. Uzayda da, kuantum uzayında da, okültistlerin sevgili astralında da, sadece olağan alanlardan (yollanan paketlerden) başka bir halt yoktur. Eş deyişle üzerinize yapışacak farklı (gizemli, tehlikeli, saldırgan vb.) enerjiler yoktur.

Peki Şeytan, ya da NE nedir?

Yanıt veriyorum, duymaya hazırlanın: Şeytan (ya da yaşamımızda olumsuzluklara neden olan NE) sadece hatalı paketleri alarak içinden fırlayan yaylı hokkabazlardan korkan bilincimizdir. Paketi almaz, ya da açmazsanız, hokkabaz sizi korkutamaz.

Yani bize pek uygun olmayan alanlarla (dikkat edin “kötü cinlerle”, ya da “kötü alanlarla” demiyorum, “bize uygun olmayan alanlarla” sözcüğünü kullandım) teşrik-i mesai etmeye kalkmış bilincimizde biter her bir iş.

Kader, tanrının bile değil, kendi elimizdedir. Eğer böyle olmasa tanrının Şeytan’a uymama hakkında ciddi uyarılarda bulunmasının anlamı kalmaz. Uyarı; seçim şansı, ya da kişisel erk olduğunun, daha açık söyleyişle “bilincin seçme konusunda özgür olduğunun” ifadesidir.

NE, biz davet etmedikçe, yukarıda dediğim gibi onunla “teşrik-i mesai etmedikçe”, köşenin gerisinde oyuna alınmadı diye öfkeyle tırnaklarını kemiren mızıkçı çocuktur sadece. Bu bilgiler nedeni ile “üzerimde farklı enerji filan yok” dediğiniz anda yoktur.

“Ben bir aralar satanist olmustum ritüel yapmadan. Seytana da bazi istekler sunmustum. Bana zenginlik güç verirsen yolunda olurum vs.”
Yukarıdaki yanıtlarıma benzer bir cevap vereyim: “Kaç genç yapmadı ki bunları kardeşim?” :) Bu eylemler babadan gizli sigara içmekten daha kötü değildir. Güce tapan ve daha kötüsü “güç” adlı kavramın anlamını bilmeyen, ya da çok iyi bildiği için insanlara çarpıtarak sunan kültürde yaşayan nice genç, tehlikeden sakınmak adına yapması gereken en doğru şeyi ataerkil yorumlu güç sahibi olmak sanma noktasına gelir. Adı geçen sonuç, en karizmatik, en çarpıcı, en çekici şekilde Şeytan kimliğinde sunulduğu için bu yola giriveren milyonlarca insan vardır. Bu insanların adı “satanist” olsa da, çoğu birçok mahalle imamının çömezinden daha pozitiftirler. :)) (Benim gibi onu gerçekten tanıma bahtsızlığına düşenler millete bir göstersin de gerçek şeytanı, bakalım dünyada satanist kalıyor mu?) Ben bunca yıl ülkemde -uzun yıllar önce yurt dışında, içinde olduğum- satanist grup gibi tek bir satanist görmedim. Satanizm, ya da Şeytan, öncelikle güç değil, pislik yani kirli gezmek verir. Ayrıca diğer "armağanları"korkudur, isteksizliktir, aşılamayan yalnızlık ve/veya düşmanlık duygularıdır. Şeytan böyle bir şeydir.

[Kısa bir süre önce arkadaşlar Şeytan hakkında “zorla” bir film izlettiler. (Çok nadir olarak film izlerim.) Adama baktım, baktım, “yahu bu bizim Baba Tanrı” dedim. Nasıl allayıp pullamışlar, bilmesem ben de yiyeceğim. Valla sıradan bir genç olsam, bu tarz filmleri izledikten sonra dindar olmak yerine, hemen gider hemen satanist olurdum.]

Kedi kesme olayından söz edilir. Hah, işte bu ruh hastaları tam da satanisttir. Ülkemde “ünlü satanistler” diye gizliden gizliye tanınan, “fi tarihinde” spiritüalistlerle ciddi kavgalara tutuşan birçok kişi tanıdım. Bunların hepsi iyi eğitimli, sosyo-ekonomik olarak toplumun üst sınıflarında yer alan kişilerdi ve TÜMÜ hayvanseverdi. Bir çoğunun kendi peti vardı. Hala ünlü olan ve hayatta bulunmayan bir kadim dostum yitirdiği kedisini o kadar severdi ki, yanında bu konuyu açmazdık; çünkü konu açılınca koca adamın gözleri dolardı. Ve evet, bu adamların hepsi de şeytan adına ritüel yapıp dururlardı bir yandan da… :D

Yani birçok genç, ya da kişi gibi sizin de gerçek anlamı ile kötülük ile bağlantınız olduğunu sanmıyorum. Ya da cümlemi şöyle değiştireyim: Makrokozmos varlıkları olarak hepimizin ne kadar bağlantısı varsa, bu miktardan fazla olduğunu sanmıyorum.

“2 - 3 defa havas zikir ile çalisma yapmistim. Acaba diyorum ben bir sekilde kapi mi araladim ve olumsuz varliklari kendime mi çektim ?”
Eğer dediğiniz gibi varlıklar filan insanın üzerine çekiliyorsa bizim onların altında ezilip yok olmamız gerekirdi; çünkü YILLARDIR, aksatmadan her gece, birden fazla sayıda çalışmamız var. Bu güçlerle iç-içeyiz.

Ayrıca iki-üç çalışma ile bu enerjileri envoke edebiliyorsanız, hiç durmayın, Birleşik Devletler cumhurbaşkanı olmaya oynayın. :D Maji, gerçekleştirilmesi zor bir iştir; bilinç ile kuantum uzayını bükmek kolay olabilir mi? Gelinine, kaynanasına ya da komşusuna büyü yapan geçimsiz kaynana, gelin, ya da komşu hikayeleri koca birer şehir efsanesidirler. Bu güçlere sahip olanları gelin, kaynana, sıradan komşu konumunda/kaderinde görmemize olanak yoktur. ;-)

Kapı da yok ki aralayasınız… Unutun kötü niyetli kişilerce yapılmış korku filmlerini. (Satanist arıyorsanız işte bu -insanları korkutarak para kazanan- adamlar arasında arayım. Onlar fark etmeden Şeytan'a -tabir caizse- uşaklık ediyor olabilirler.)

Ama durun! Bir kapı var aslında… O da korku!

Korktuğunuz anda “size uygun olmayan” alanlarla -korktuğunuz için- kontağa geçiyorsunuz.

“. Ben B.K manyetizma çalismasi yaptim göz ile ilgili bir çalismasi vardi açik tutmakla alakali ve ondna sonra burun kemigim bozuldu.”
O zaman Bülent’in neden burun kemiği bozulmadı? Ben Bülent’ten böyle bir çalışma duymadım; ama yakın bir grup arkadaşı ile yaptıkları hipnotizma çalışmalarını anlatmayı çok severdi. Hatta çalışmalarının notlarını kalın bir doküman olarak getirmişti, kütüphanemde hala durur.

[Belki konu ile ilgisiz, ama eklemem gerek: Bizler -okült ortamda çok moda olsa da, çok talep olduğu için eğitimimizde yer alsa da- pineal ile en küçük bir çalışma yapmayız. Bunu da belirtmeden geçmeyeceğim.]

Velhasıl-ı kelam; yaşamı korkunç bir yer değil, ilerlemeniz gereken ve manilarla dolu eğlenceli bir parkur olarak görün.

“Sürekli mania atlamak sorunda olmanın neresi eğlenceli?” diyebilirsiniz.

Belki haklı da olabilirsiniz.

Ancak manialara şöyle bakın: Her mania atlayışı sonrasında size verilen ve sahip olmayı çok istediğiniz bir ödül var!

Bu yüzden manilara değil, elde edeceğiniz ödüllere odaklanırsanız, pisti eğlenceli ve “ödül almak için içine girilmiş bir ortam” olarak görüp heyecan duymaya başlarsınız.

Yapabileceğinizi en kötü şey hayattan, İLERLEMEKTEN, mania aşmaktan korkup saklanmak, güvence aramak, değişmekten yılmak, olduğunuz yerde DURMAKtır. Her şey geçecek… Bunu kabul edin. Kaybetmekten de korkmayın. Elde tutmak adına çürütmeyin. Coşku, heyecan, neşe, keyif, benzeri duygular kadar bereket, bolluğu da başarı elde ederek, mania aşarak bulabileceğinize emin olun.

Cevaplarımı okuduğunuz için mutlu oldum. Çok teşekkürler…


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -