YANIT
Sevgili öğrencime merhaba!
sen bunların hiçbirini yapmayıp sadece bütünlük duygusuna mı geçmeye çalışırıyorsun?
Bizim düzeyimizde bir majisyenin genelde hiçbir ekole bağlı olması, ya da çalışma için hazırlık yapması gerekli değildir. Tabidir ki yıllar boyu sizlere öğrettiğimiz yöntemlerle ilerledik, ama çok uzun zamandır artık ustayız. Aslında usta olan biz değiliz, beynimiz. Beyin balede 3lü pirüet yapmayı, buz pateninde triple axel atlamayı, ya da motosikletle sıkışık trafikte araçlar arasından geçmeyi nasıl öğreniyorsa, majiyi de aynı biçimde "öğrenir". Yetenek de önemlidir; ama kafasına koyan herkes axel atlama yapamasa da, buz pateni öğrenebilir. Aslında önemli ve eğlenceli olan buzun üzerinde kaymaktır; tehlikeli hareketler ifa etmek ikincildir. İşe yarayacak oranda maji de herkes tarafından öğrenilebilir.
Bilgisayar başında yoğun biçimde çalışırken bir uyarı gelir, işimi ANINDA bırakır (gecikmek yapılabilecek en büyük hatadır), ayağa kalkar, ortam değiştirir (farklı bir odaya geçer) ve an bazında çalışma yaparım. Verdiğim süre toplam 10 saniyedir. Çalışma genelde başarılıdır.
Ancak –lütfen dikkat edin- bu düzeyde bile başarı oranımız ortalama maksimum %80dir. (Benimki %70'e demir atar çokluk.) Bazı çalışmalar –her ne yaparsak yapalım- başarılı olmaz. Maji ortamında –kimse darılmasın- palavra çoktur. Bir majisyenin gücünü anlama yolu –bence- hayatına göz atmaktır. Sorunlara boğulmuş, ters-türs adamların Magus olarak lanse edilmesi bizleri gülümsetir. Bu hazretlerin falan Order'ın başında olmaları, filan sistemi yaratmaları, feşmekanın başını derde sokup ayağını muz kabuğuna basmış gibi kaydırmaları onların muhteşem gücünün kanıtı olarak görülür, karşılarında bir secdeye varılmadığı kalır. Oysa bir allahın kulu, nazarlık olarak "Yav, bu adam bu kadar güçlü ise şu hastalığını neden iyi edemedi, e, bir de hanımı basıp gitti, dur-dur, kanunla da başı sürekli derde girdi… hem kavga etmediği bir kişi de kalmadı. Bu alanlarda neden çalışmadı ki acaba?" demeyi akıl etmez. :) Büyük majisyenlerin gücü her nedense hep Order denen ortamlarda şaşaalıdır. Güncel hayatta "hey-yavrum-hey", "gel-babaya-gel" tipi gününü gün eden hz. Süleyman'dan başka tek bir Magus binlerce yıldır görülmemiştir. :D Andığım kimseler (keyif, eğlence, bereket, uygarlık, zenginlik adamları) hep anaerkil krallıkların (buralarda soy kadını izler, krallık babadan oğula geçmez, kraliçe canı kimi isterse onunla evlenir ve o şanslı kişi kral olur), imparatorlukların krallarıdır. (Örnek verelim: Hakseverliği ve adaleti ile tanınan Kral Minos ve zenginliği ile tanınan Anadolulu Kral Karun.)
Bizim sistem maji (kabaca White Magic) sadece “Devlete millete hayırlı olayım”, “Beynim de, hal ve gidişim de iyi olsun” gibi amaçlar için DEĞİLDİR. Bizler dünyasal insanlarız. Müslümanlık –önceki yanıtlarımda defalarca ayet ve hadislerle belirttiğim gibi- dünya dışı olma hedefini asla gütmez. Dünyasal zevkleri onurlandırır; AMA onlara erdem ile ulaşılacağını açıklar. Bu görüş tek tanrılı dinlerden SADECE Müslümanlıkta, esoterik doktrinlerden ise –bildiğim kadarı ile- sadece bizde vardır. Yani biz bıngır-bıngır dünyasal arzular için maji yapmaktayızdır. (Bu Tevrat çıkışlı, bu küfür gibi "dünyasal" lafına da tahammül edemiyorum. Kardeşim şuna "Beyin ödül devrelerini tetikleyen, ruhsal ve fizyolojik sağlık veren kimyasalların ab-ı hayat gibi ;-) akmasına neden olan" desene yüreğin varsa. Bu aşağıladığınız dünyasallar o kadar bet işlerse neden sağlık veriyorlar kardeş?)
Kendimden (çalışmalarımdan) çarpıcı bir örnek vereyim.
Çok istediğim yapıda bir hanım arkadaşa sahip olmak için –daha yeni- maji yaptım. Çalışmam iki ay sürdü ve başarılı oldu! Size kuantum uzayının nasıl çalıştığını (ya da ilahi esinin kendine yakın olanları nasıl koruduğunu) anlatmak için biraz elimi açayım:
Çalışmam inanılmaz detaylıydı. Yani beklediğim hanımın yaşı, boyu, yüz hatları, göğüs/kalça/el/ayak yapısı, hatta göz ve saç rengi tarafımdan kesin olarak belirlenmişti. :) Ayrıca mutlak itaat istiyordum! Sözüm şuydu: “Bir kukla gibi olsun”. (Umarım hanımefendileri kızdırmamışımdır. Ancak altını çizmem izin verin, özel yaşamımdan söz etmekteyim. Normal yaşamda hanımları –radikal feministinden, radikal İslamcı olanlara dek- nasıl koruyup kollamaya çalıştığımı bunca yıl içinde anlatabilmişimdir umarım.)
Sonuç başarılıydı!
Saç/göz rengi, yüz ve vücut hatları, yaşı, boyu/bosu TAM olarak imajinasyonumdaki gibiydi!
Ama istediğim hanım bana verilmemiş, basbayağı posta (DHL) yolu ile gönderilmişti.
Peki sizce gönderilen neydi?
Hemen açıklıyorum:
Hiç beklemediğim/talep etmediğim bir anda, birlikte iş yaptığımız bir firma tarafından –çok düşük bir meblağ karşılığı- yollanan bir silikon (TPE) seks bebeği. :D Üstelik bebeğin imalat sürecinde, her aşamada detaylar hakkında fikrim sorulmuştu.
Sözlerimin gerçekliğine kendi inancımı tanık göstererek yemin ederim.
Benzer bir anımı daha paylaşmak isterim. Bilgilendirici olduğu kadar, eğlenceli bulacağınızı da umuyorum. (Metin Majinin gerçekleşme şekli (ek yanıt)
başlıklı yanıtımdan alıntıdır.)
James Bond filmlerinden Licence to Kill’i izlediğimde Lupe (Talisa Soto) karakteri beni görüntü olarak çok etkiledi. (Bu günkü bilincimle [karakterimle] kılımı bile oynatamayacağını ekleyeyim.) Hemen onun gibi bir hanım ile tanışmak için maji yaptım.
O devirde kumarhaneler henüz açıktı ve haftanın bir-iki gecesi Maçka oteli kumarhanesinin slot machine’inde şansımı denemek çok hoşuma giderdi.
Çalışmadan kısa süre sonra makine başında iken bana viski servisi yapan hanım bir anda dikkatimi çekti: Lupe’ye inanılmayacak kadar benziyordu. Bu durumu fark edince şansımı bu kez garson hanımdan randevu almak adına denemeye başladım ve başarılı oldum. Ertesi gün bir restoranda yemek yerken kendisinin aslında krupiye olduğunu, Kıbrıs kumarhanelerinde çalıştığını öğrendim. Filmde Lupe’de krupiye idi! İkinci buluşmamızda ise bu hanım kız yanında çok zengin bir erkek arkadaşı, bu arkadaşın hem şoförü, hem koruması, hem de onunla aktif olarak seks yapan kimlik ile geldi ve hepimizin bir arada olmasını teklif etti. Yanlarından -kısa da olsa- otoparkta meydana gelen bir itiş kakış ile ayrılabildiğimi ekleyeyim! :D Yani garson hanımın hem görünümü, hem de yaşam tarzı Lupe’yi andırıyordu bence… :)
Şimdi de hangi konularda maji yaptığım ve başarı oranım hakkında başka örnekler vereyim:
-
Bedenimi fit tutmak için iştahımın kesilmesi, dikkatli yiyebilmek, bir tencere kuru-pilavı “götürmemek” (orta düzeyde başarılı)
-
Meyva ve sebze yiyebilmek, çok utanç verici, ama yiyemiyorum (orta düzeyde başarılı)
-
Genç kalmak, yakışıklı olmak (orta düzeyde başarılı)
-
Enerjik olmak (başarılı)
-
Çok sayıda flörtümün olması (başarılı ;-) )
-
Bir hanımdan -ciddi ilişkiye girmemek adına (tabanları yağlayabilmek adına)- uzak durabilmem (orta düzeyde başarılı ;-) )
-
Saçlarımın daha fazla dökülmemesi (başarısız)
-
Bazı yerlerimdeki hafiften sarkmaların geçmesi (başarısız) :D
-
Antrenman sakatlıklarımın çabuk iyileşmesi (başarılı)
-
Trafiğin açılması, kesilen internetin açılması (başarılı)
-
Gelen tehlike uyarısını atlatmak (başarılı)
-
Bir sürü köpeğin hastalıklarını gidermek (başarılı)
-
Özlediğim işi sıfırdan başlayarak kurmak (başarılı)
-
Mahkemedeki bir işimin olumlu şekilde sonuçlanması (başarılı)
-
Bir daha hiç NE envoke etmemek (başarısız)
-
Geçmişi çocukluğuma dayalı bir korku alanını dağıtmak (başarılı)
-
Mutlu bir insan olmak (başarılı)
Beyin elektriğim hakkında yaptığım bazı çalışmaların çok uzun yıllardır hiç değişmeden yinelenmekte olduğunu (ve başarılı olduğumu) ekleyeyim.
Yukarıda zikrettiğim çalışmaların pek çoğunu neredeyse HER GECE çalışırım. Bu sözlerimden de bizim düzeyde majisyenlerin her bir çalışmaya ortalama 20 saniye ile 1 dakika arası zaman verdiğini; çünkü bizim beyinler için "çalışma" anlamının "anlık radyasyon bombardımanı" sayılması gerektiğini anlayabilirsiniz. Uzun yıllar boyu bu alanda faaliyet gösterip hala en küçük iş için 5000lik zikir yapmanın gereksizliğini bizler yaşayarak (uygulamalarla) görmüşüzdür. Belli düzeye gelmiş özel öğrencilerimize öğretmeye çalıştığımız son ders budur.
[Bu noktada hoşgörülerine sığınarak Kabalist arkadaşlara "hala en küçük iş için sefiradan sefiraya alengirli ve zorlu imajinasyonlarla geçmenin, göklerden ışın kılıçları indirmenin (Halikarnas Balıkçısının sözü ile "Kılıç ile patates soyulmaz, adam kesilir"), geniz yakan kokulara gömülmenin, çalışmak için saat beklemenin gereksizliği" diyerek biraz takılayım. ;-) Çok bi' gizli metinlerde verilen majikal saatlerin UTC +/- kaç olduğu hiç bildirilmez. :D Bağnaz maji anlayışı yüzünden bu "çok bi' gizli bilgilerle harcadığım yıllara yanmadan edemiyorum. Şimdi bu kitapların hepsi nette, zebilullah (sebil-il lah) dağıtılmakta. E, bunlara erişen "esnaftan sülüman" majisyenler neden dünyanın lideri olu-olu vermiyorlar?
Bırakın bu işleri arkadaşlar. Kuantum mekaniği şafağında MAJİ ARTIK BİLİMDİR. Nörobilimden ve kuantum mekaniğinden nazarlık düzeyde olsun anlamayan fazla başarı beklemesin bence. ]
Buradaki maharet, ilgili odak ile (bize göre "bir çeşit bozon ya da parçacık" ile, okült dünyadaki değimiyle "tanrı adı" ile) mili-saniyede rezonansa geçebilmektir. Senkronizasyondur zor olan, odağa geri yansıtmak değil. Eş deyişle enerjiyi çekmek zordur, fışkırtmak görece kolaydır. Kontağı kurmaktaki başarı yıllarla verilen emek sonucu beyin çalışma sistemini değiştirmek ile ilgildir, doğru; ama yılların asıl verdiği kazanım, HER GECE çalışarak ve adım adım başarı sağlayarak elde edilen "majinin varlığına yönelik inanç"tır. Sürekli çalışmayıp, uzun sürecek başarısızlıklara göğüs germeyip, giderek damla-damla gelmeye başlayan başarıları "Cık, bu tesadüf" diye kenara atan aprentisler asla anılan inanca sahip olamazlar.
Maji kesinlikle yapmadığım konular:
-
Zengin ve/veya ev sahibi olmak,
-
Kalbimi kıran ve beni terk eden hanımın geri dönmesi,
-
Çok beğendiğim bir hanımın benimle ilişkiye girmesi,
-
Beni sevmeyen ve zarar verme arzusu içinde olan birinin dersini alması!
Ancak bu gibi (bana yönelik düşmanlık hisleri ile dolu olan) kişilerle dost olma çalışması çok yapmışımdır. Böylece üzerime bıçakla yürümüş motorcu bir genç ve beni kötü şekilde eleştiren(!) sert karakterli doğu kökenli bir park bekçisi ile hala çok yakın iki dost olduğumuzu ekleyeyim. Bekçi arkadaşın işten ayrılırken (belediye seçimi sonrası taşeron olayı yüzünden emekli ettiler) "Allah sana senin gibisini versin" demesi beni çok mutlu etmişti. Bu sözü de ondan öğrendim.
”Şarkı söyleyerek dua okudum! Nasıl iyi geldi nasıl mutlu oldum anlatamam.”
Benim açımdan bakarsak çok, ama çok güzel bir iş yapmışsınız. Bu yaşıma dek bu güzel yöntemi akıl edemediğime şaştım şu anda. Zaten siz de isteseniz tıpkı öğrencilikten, adeptliğe atlayan (Botanikçi Majisyen) Yağız gibi :D çok başarılı bir teorisyen olabilirsiniz. (Bu konuda daha önce konuşmuştuk ve bir projenizi arkadaşlarıma bile anlatmıştım.) Şarkı, beyinde ödül devrelerini tetiklediği için (bir rock/metal müzik manyağı olduğum halde, bu tarz müziğin gerekli etkiyi yaratmayacağından kuşkulanıyorum; yani şarkıyı iyi seçmek gerek) tanrıya yaklaşmanız kolaylaşır. Ne kadar mutlu ve rahatsanız; kontak o denli güçlenecektir.
”acaba majiyi her an değil de olması gereken anlarda mı yapmalıyız?
Evet ve hayır.
Evet: Pozitif beyin elektriği yakaladığınızda –yani keyfiniz yerinde iken- (örneğin iyi bir haber aldığınızda, güzel bir yemek sonrası, eğlendiğiniz bir parti ardından) hemen maji yapın.
Hayır: Maji yapmak için sadece beyinde pozitif vibrasyon beklemeyin. NE varsa kesinlikle çalışmayın; ama düzenli (her gece veya gündüz) çalışın ve çalışma önceki dalgaboyunu pozitive etmeyi becerin.
