YANIT
Korkarım ki okültizm anlayışımız birbirinden hayli farklı. Sizin inançlarınıza ve irtibatınızın olduğunu söylediğiniz konulara saygılıyız (herkes rahat bırakılırsa kendine neyin iyi geleceğini sezecek yetenektedir); ancak bana bir soru yönettiğinize göre, sizinle çelişecek olsam da, bildiklerimi yansıtmam gerek.
Bir konu hakkında kesin sayılabilecek kanı sahibi olmak adına olabildiğince çok SOMUT veri elde etmek gereklidir. Ancak büyü kitaplarının, şayiaların, sinema filmlerinin ve romanların somut veriler olduğunu öne sürmek hayli zordur. Somut veri genelde bilimsel ortamda elde edilir. İyi haber odur ki, standart bilimi aşmakta olan modern bilim verileri ile nice okült düşüncenin gerçekliği ya da gerçek dışılığı belli sınırlar içinde olsa da saptanabilmektedir.
Modern bilim olarak ifade ettiğim bilim dallarının bize göre en önemlileri nörobilim (Newton fiziğine bağlı kalmayan nörobilim), kozmoloji ve kuantum mekaniğidir. Kuantum mekaniğinin en dikkat çekici konuları ise QFT, ETC ve QM’dır. Bu teorilere göre bilinç (ezoterik ve mistik anlayışa göre ruh), beyinde nöronların yarattığı EM alanların kuantum reaksiyonlarıdır. Adı geçen alanların radyasyonları, diğer farklı alanları eksite ederler, ya da farklı radyasyonlardan eksite olurlar. Bu sistem ile sadece evren yaratılmakla kalmaz; adına cin, spirit, antite, tanrı (majikal anlamda), varlık diyebileceğiniz bir dolu unsur var edilebilir. SİZİN beyninizle kontak sonucu bunlar giderek canlanır, hatta bilinç kazanırlar. Onlar, aslında makrokozmos değil, mikrokozmos gerçekliklerinin ürünü (yani mikro varlığı) oldukları için eylem kapasiteleri sizinkinden fazladır. Ancak dikkat edin: Sizin beyninizin fotonları tarafından eksite edilerek biçimlendirildikleri (yeniden meydana geldikleri) için, eylem skalaları sizden geniş olsa da, bilgi birikimleri sizin beyninizin kapasitesi ile sınırlıdır.
Söz konusu varlıklar kendi kendine de (yani bir majisyenin bilinçli eylemi/çalışması olmadan da), ama aynı fizik kanun gereği, yani senkronizasyon ve rezonans ile meydana gelebilirler: Örneğin korku adlı duygu anaerkil ezoterizme göre bir duygu değil, bir varlık, bir yapıdır. Ezoterik bakış açısına göre varlıklar alan olduklarına göre, bir alandır. Bu yüzden korku duyduğunuz anda o negatif alanın radyasyonu ile kontağa girmiş olduğunuz düşünülebilir. Söz konusu olumsuz senkronizasyon beyinde hangi tür neural pathway’ler (alanlar diyelim) varsa, o doğrultuda, ya da o şablona göre sonuçlar yaratır. Diyelim can sıkıntınızı gidermek adına pis bir film izleme hatasına düşmüş, beyninizde cin korkusu adı verilecek bir kalıp yaratmışsanız; kontakta olduğunuz alan o kalıbı aktive eder, bir diğer deyişle o şablona uygun sonuçlar var eder.
Benzer sonuç, inanç ile de yaratılır. İnanç, beyindeki nöronlar arasında bağlantı olmadığında bile onları bir arada çaktırıp volüm transmisyonu yaptırabilir. Bu yüzden inanç ile var olan şablonlar da kontakta olunan pozitif ya da negatif alanın radyasyonunun dalga boyuna uygun inanç maplerini aktive edecektir.
Cinlerin güçleri ne kadardır?
Sizin beyninizdeki inanç kadar…
Genç, deneyimsiz ya da heyecan dolu okülist adayları gizemli, biraz tehlikeli, büyük kazanımlar sağlayabilecek varlıklarla kontağın peşindirler (sanki ben değil miydim?). BU yapıdaki genç arkadaşların hoşuna gitmeyeceğine emin olsam da, pratik yönden yukarıdaki (onların inanç ile var oldukları hakkındaki) sözleri kanıtlayayım: Cinlerin bilim adalarına “musallat oldukları”, ölüm ötesi deneyler yapan doktorların, idam emirleri veren hakimlerin evinde poltergeist olaylar yaşandığı, ya da seri katillerin öldürdükleri insanların ruhlarının saldırısına uğradığı -Hollywood palavraları dışında- duyulmuş şey değildir… çünkü adı geçen kişiler bu konulara inançsızdırlar. Anılan konulara inanç yaratacak beyin elektrikleri olmadığı için söz konusu meslekleri seçmekte, eylemleri ifa etmektedirler.
Ancak makrokozmosta objektif (reel) sonuçlar yaratabilecek, bu yüzden “varlıklar” denilebilecek, elementer parçacıklar (belki bozonlar) vardır. LHD’de her ay onların bir dolu yenisi keşfedilmektedir. (Maji, bunlar ile iradi senkronizasyon ile ilgilidir.) Bu "cin embriyonları" sürekli rahatsız edilmekte, yani birbirleri ile ışık hızına yakın hızda çarpıştırılmaktadır. Ancak söz edilen eylemleri gerçekleştiren, cin adayları ile bu denli içli dışlı olan parçacık fizikçilerinin hayatında tek bir açıklanamaz olay gerçekleşmez. Onların beyni, sübjektif değil, objektif konulara odaklı olduğu için “güvendedirler”. ;-) Diyelim; LHD'da görev yapan bir grup parçacık fizikçisi, bir grup kara büyücü tarafından mezarlıklarda kuru kafalardan içki içerek cin davetlerinin yapıldığı bir ritüele davet edildiler. (Eski bir arkadaşım olan ünlü bir büyücünün yaptığı bir şeydir bu :) ), ola ki ritüelde bir cin var edildi ve bu cin rit katılımcılarına saldırmaya karar verdi. Parçacık fizikçileri çevrelerindeki büyücülerin, korkunç saldırı ile yerlere yeksan oluşuna şaşkınlıkla bakıp, ne olduğunu anlamak adına notlar alacak, evlerine güven içinde döndükten sonra işin (lanetin:) “sırrını” anlamak adına fizik formüllere baş vuracaklardır.
Hiçbir EM alan, sizin izniniz olmadıkça (yani beyninizin alan dalga boyu ile aynı frekansta olmadıkça) sizi etkileyemez. Vampirlerin sadece davet edildikleri evlere girebildiği mitinin kaynağı bu gerçektir.
Şimdi olayı izninizle cinlerden farklı boyuta taşıyayım: Okültizme olan yatkınlık -bu bir kural olmasa da- genelde ilk başta “haybeden” güç kazanma arzusu ile doğar. Kişinin gizemi (açık/vazıh olmayanı) çekici bulmak benzeri bir eğilimi de varsa oküitizm konusu ona eğlenceli bir çıkış yolu olarak görünür.
Güç elde etme arzusunun gerisinde kimi zaman ise acıdan (yaşam içinde alınan darbelerden) sakınma dürtüsü vardır.
Oysa "güç" adı verilen ve özünde diğerlerinin üstüne çıkmayı planlayan ataerkil unsur, acıdan kaçma değil, acı yaratmaya planlı bir kavramdır. Yani okült bilgiler ile elde edilmesi düşlenen durumların çoğu genelde asıl hedefi ıskalamanın başarılı bir yoludur. Bu yüzden okiltizm, kaynağı/içeriği/değeri belirsiz ve kuşkulu belgelere ulaşmaya çabalamakla değil, pozitif bir yönlendirici yönetiminde (örneğin bu sayfadaki yanıtları izlemek ile) öğrenilirse keyif, eğlence, başarı yaratabilecektir. Okültizm, ataerkil kavramların yönetimindeki beyinlere dikkatli olunmazsa zarar verebilir. Bu uyarı çok eskilerden beri “Sorcerer’s Apprentice” kavramı olarak Beyaz Büyü dünyasında yer almıştır.
Ortam size eğlence ve heyecan veriyorsa vaz geçmeyin derim; ancak bir yandan da bu sayfada verdiğim yanıtlara arada göz atın. Eğer aktarılan bilgileri benimseyebilirseniz, belki biraz yolunuzu değiştirecek, ama öncekine oranla çok daha fazla eğleneceksiniz.