722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

KUANTUM ve BİLİM

SORULAR ANA SAYFA | TÜM KUANTUM ve BİLİM SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Çeşitli İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

5 Haziran 2020
Madde, Antimadde ve Nirvana

Esenlikler sevgili hocam,
Sizden antimadde hakkinda bilgi almak istiyorum biraz. Madde ve antimadde Büyük Patlama'dan sonra açiga çikmis. O sirada oran olarak esitlerdi deniyor fakat esit olsalardi birbirlerini yok ederlerdi ve su an yasadigimiz evren olusamazdi. Demek ki esitlik yoktu; yani madde antimaddeden fazlaydi. Acaba bu madde-antimadde, iyi-kötü düalitesini de kapsar mi? Yani illa madde mi olmak zorunda? Bence kapsar, sonuçta her sey ayni seyin farkli titresim oranina sahip hâli. Ben madde ve antimaddenin ayni orana sahip olduklarinda birbirini yok etmelerini, ikiligin "bir"lige ulastiginda "nirvanaya" ve dolayisiyla "hiçlige" ulasmasi gibi görüyorum. Aslinda bizim yapiyor oldugumuz/yapmaya çalistigimiz da madde ve antimadde arasindaki esitligi yakalayip bir olmak, hiç olmak... Iyi ve kötünün ayni seyin farkli yüzü oldugunu, ayni amaca hizmet ettigini görmek; zitlari benliginde dengelemek... Makrokozmos yine bize mikrokozmos hakkinda sirlar veriyor anlasilan. Neyse uzatmayayim, siz anlatin lütfen. :) Sevgiler...

YANIT

Esenlik benden, bana "sevgili hocam" diyen sevgili öğrencim. :)

(Yanıtıma başlarken Anti-Madde hakkında bir yazım olduğunu belirteyim. Vermekte olduğum yanıt ne zaman yayınlanacak bilemiyorum ama, yazı ve yanıtın aynı zamanda yayınlanmasını editör arkadaştan rica edeceğim. Yine de son karar onun…)

Yorumunuz güzel; ayrıca doğru da sayılır; ama illaki zor hocayı oynayayım ve “yanıtınız hem doğru, hem yanlış” diyeyim. Yazılı testte olsaydınız, yüksek bir puan verirdim, ama sınav sonrası odama da çağırırdım.

722 sistemi “Bölünen evren” teorisine göre -kısaca özetleyeyim- öncel evren bölünerek makrokozmos oluşmuştur. Ancak tamamen dağılmamıştır, bölünen parçalar ortak çalışma esasında evreni hala bir arada tutabilmektedirler.

Olay bilimsel açıdan bakılırsa Bing Bang olarak nitelenebilir.

Aynı durum çeşitli mitolojilerde Ana Tanrıça/Baba Tanrı ikiliği ile anlatılır. Bazı mitolojilerde bir alt güç Ana Tanrıça’ya saldırır, onu yener, bedenini böler ve makrokozmosu var eder. Kendine “yaratıcı” adını verir; oysa sadece var olanı yeniden biçimlendirmiştir. Artık Ana Tanrıça egemenliği bu yeni lidere bırakmak zorunda kalmıştır. Bazı mitolojilerde (çoğunda) ise saldırı Baba Tanrı’ya yapılır, Baba Tanrı ya öldürülür, ya penisi kopartılır; ama Ana Tanrıça devreye girer ve ya Baba Tanrıyı farklı şekilde (örneğin kışın yapraklarını dökmeyen çam ağacı olarak, ya da diğer alemin yöneticisi olarak) diriltir, ya da penisini onarır ve/veya onararak kendini yeniden döller. Bu sembolik anlatımlarda ana fikir aynıdır: Öncel yapı bir şekilde saldırıya uğramış, zarar görmüş, eski haline getirilemese de bir şekilde onarılmış, yok olması engellenmiştir.

Bölünen Evrene teorisi evrenin temel yapısında görülebilir. Örneğin elektrik ve manyetizma bir arada EM olarak evreni bir arada tutar, ya da dişi ve erkek birleşerek can var ederler. Ama ne elektrik ve manyetizma; ne de dişi ve erkek önceki gibi androgynous şeklinde yeniden bütünleşebilir, tamlaşabilirler. (Bu konuda bilgi edinmek adına Androgynous Efsanesi adlı yazımı okuyabilirsiniz.)

Evrendeki dikotomi hakkında daha fazla örnek isteyen olursa onlara süpersimetriden, serbest radikallerin eşleşmesinden, çekirdek elektron eşleşmesinden ve daha pek çok örnekten söz edebilirim.

Aynı şekilde madde ve anti-madde de ikiye bölünmüş tamlığın (öncel bütünün) farklı iki yarısıdırlar.

Ancak bölünmüş parçaların hiç biri “kötü yarı” değillerdir. Doğrudur; parçalardan biri diğerine oranla daha negatiftir (örneğin sistemimizde erkek ve elektron, kadın ve protona benzer ve elektron, protondan bir level fazla negativite taşıyabilir); ancak hiç biri felsefi “kötü” kalıbı ile nitelenebilecek negatiflikte değildirler.

Madde ve anti-maddenin diğer bölünmüş tamlıklardan farkı ise bunlar eşit miktarda bir araya geldiklerinde büyük bir gama radyasyonu yaymaları, akıl almaz bir enerjinin ortaya çıkmasıdır. Şöyle ki, farklı yükler birbirilerini itmekte olsalar da, birbirini itmeyen YEGANE ayrılmış parçalar madde ve anti-maddedir. Bu durum bilim ortamında “ikisi birlerini imha (annihilate) ederler” şeklinde açıklanır. Oysa imha olan bir şey yoktur; olay, önceki bölünmüşlüğün sona ermesi anlamındadır.

Teorimizi bilim bazında doğrulamaya çalışalım. (Anlatım, ezoterik temellidir; psuedo-science’dır): (Öyle değil mi Hilal? ;-) )

Makrokozmosu var eden (kütle sahibi) temel parçacıklarının spini 1 yarımdır. Yarım, “tam olmayan” demektir. Kuvvet taşıyıcı (kütlesi olmayan, bir anlamda makrokozmosa ait olmayan) temel parçacıkların spini tamdır (1’dir). Maddeyi temel parçacıklar; anti-maddeyi, anti-temel parçacıklar meydana getirir. En popüler kütleli (makrokozmosa ait) temel parçacık olan elektronun spini yarımdır. Elektron’un anti parçacığı olan pozitron’un da spini yarımdır. Oysa onlar birbirlerine dokunduklarında ortaya çıkan foton kütlesizdir, spin’i 1’dir. Elektronlar ve pozitronlar (anti-elektronlar), fermiyon; fotonlar ise bozon adlı gruba ait olan temel parçacıklardır. Fermiyonlar, bir arada bulunmamaları ile tanınırlar; bozonlar ise sürekli bir arada bulunmak istemektedirler. “Bir arada bulunmak” şeklinde adlandırılan tutumu ezoterik bakış açısı ile “öncel evren yekpareliğini yaratma eğilimi” şeklinde özetlemek mümkündür.

Evren, bizim teorilere göre bölücü ve yeniden şekillendirici alt tanrı (ona dinsel söylemde Şeytan denir) tarafından öyle bir yapılandırılmıştır ki, nasıl elektrik ve manyetizma asla birbiri içinde sentezlenemiyor, ama birini var ederek -bir anlamda- tamlaşıyorsa, madde ve anti-maddenin de yok olmadan yeniden bir/tam olmalarına olanak bırakılmamıştır. Madde ortamı (makrokozmos, orta evren), onların bir arada olamamaları doğrultusunda meydana getirilmiştir.

Makrokozmos, maddeye “üstünlük vererek” var edilmiştir. Big Bang’de (bölünme anında) eşit olarak meydana çıkan madde ve anti-madde dengesi, madde lehine bozulduğu, yani maddenin bir kısmı korunduğu için evren meydana gelmiştir. Bu tek yarı, yani madde, madde evrenini meydana getirmektedir. Zaten teorimiz (ve de mitolojilerin anlatımı) madde evreninin, tamlığın bölünmesi ile var edildiğini öne sürmektedir.

Ezoterik bilgilere uzak olan bilim ortamından yola çıkarak insanlar maddenin bu üstünlüğü yüzünden evrenin (bizlerin) var olabildiğini, bu yüzden bunun olumlu bir şey olduğunu düşünürler. Oysa makrokozmosun anlamı bölünmüşlük, öncel evrenden (fizik bir yapıdan ya da iyicil yaratıcı tanrıdan) ayrı kalmak anlamındadır.

Şimdi sözlerinize gelelim:

“Ben madde ve antimaddenin ayni orana sahip olduklarinda birbirini yok etmelerini, ikiligin "bir"lige ulastiginda "nirvanaya" ve dolayisiyla "hiçlige" ulasmasi gibi görüyorum."
Evet, çok doğru; bizim teorinin de temeli buna dayalı. Sınavda yüksek puanı, bu başarılı yorumunuzla aldınız.

"Aslinda bizim yapiyor oldugumuz/yapmaya çalistigimiz da madde ve antimadde arasindaki esitligi yakalayip bir olmak, hiç olmak... Iyi ve kötünün ayni seyin farkli yüzü oldugunu, ayni amaca hizmet ettigini görmek;"
Bu yorumunuz ise sizi sınav sonrası odama çağırma nedenim. :)

Kötülük ve iyilik aynı amaca hizmet etmez. Kötülük, bir yan ürün, bir tamamlayıcı, sonuca ulaştırıcı ek etmen vb. değildir. Kötülük sadece yok etmek (bütünü ile bölmek) için var olan bir yapıdır. Tanrı/Yaratıcı (ya da inanca göre kuantum uzayının derinlerindeki -makrozmosa pilot dalgalar yollayan- ful pozitif değerlerle dolu katman) saftır. İnsanın aklının alamayacağı (bilinç yapısının kavrayamayacağı, yetersiz kalacağı) iyilik ve güzelliktedir. Şeytan, iyicil yaratıcısının diğer yarısı olamaz. Bu söylem tehlikeli bir satanist teoridir.

"zitlari benliginde dengelemek..."
Doğru, amaç budur; yanıldığınız nokta ise kötülüğün diğer yarı, ya da zıt parça olarak algılamanızdır. Denge hedeftir (ultimate aimdir); fakat kötülük, dengeleme işlemine giremez. Dengelenecek unsurlar farklıdır. Örneğin "bir level negatif olan elektron" ve proton'dur. Kötülük ortama girdiği anda tamlık bölünür. (Zaten belki de kötülük sadece bölünmedir.) “Tamlığın bölünmesi” sözlerinin gerçek anlamı ise değişimin (akışın) durması, bir daha cennete ulaşma imkanı/düşü kalmayacak olmasıdır. Ölüm aslında sadece hareketsizliktir. Bizim öleceğimizi gibi ölüm ise bir şans, bir kaçış planıdır. Moral bozmak istemem ama bilim adamların “Büyük Yırtılma”ya gün-be-gün yaklaşmakta olduğumuz hakkındaki teorileri söz ettiğim gerçek ölüm (sona erme) şeklinde adlandırılabilecek olan hareketsizliğin reel görünümü olabilir. Büyük yırtılma ihtimaline ek olarak evrenin sınırında bölünmenin ışık hızını geçmiş olması (ezoterik teori değil, bilimsel veridir) ve Dünya manyetizmasının azalması, giderek artan NEnin kanıtıdır bence.

Bu kasvetli konuyu biraz dağıtmak adına önemli olduğuna inandığım eklemeler yapayım: “Şeytan, NE, kötülük” (hatta büyük yırtılma) benzeri kavramlardan fazla konuşmak insanları ürkütebilir. Ürküntü varsa NE celp olmaya başlamıştır. Yerine, şöyle bir bakış açısı edinmek daha güvenlidir: Evet; yapısı gereği “ayırmak” prensibi esasında olan bir frekans vardır. Ancak bilinç buna hiç dokunmadan yanından geçebilir, hatta onunla yan yana yaşayabilir. Frekanslar farklı ise etkileşim olmayacaktır.

Dahası, benim kişisel görüşüme (pek devrimci teorime:) ) göre, söz konusu negatif frekans insan bilinci tarafından yaratılmaktadır! Yani bizlerden, daha doğrusu YANLIŞ/NEGATİF ŞEKİLDE DÜŞÜNMEMİZDEN (NE frekansında foton atmamızdan) başka şeytan yoktur belki de . ;-)

İnsan bilinci, ana alandan (buna iyicil yaratıcı da diyebilirsiniz) bilmediğimiz bir nedenle MEYDANA GELEN, ama kötülük olmayan, bir kabarcık, bir fışkırma, bir patlamadır, ya da bir virtual photon’dur. Olayda bir art niyet yoktur; sadece “yolunu kaybetmişlik”ten söz edilmelidir. Evreni (makrokozmosu) meydana getiren, işte bu hatalı fışkırmadır. Eğer benim düşüncem doğru ise sizin “zıtlıkları dengeleme” hipoteziniz değer kazanır. Çünkü dediğinizi gibi, yıkmak için var olan bilinçli bir kötülük (Şeytan) yoktur; sadece bir nedenden zıtlaşmış yapı vardır.

Yukarıdaki varsayımlardan hangisi gerçektir?

Yok etmeye, temelli ayırmaya odaklı, böylece beslenebilen, varlığını bu şekilde sürdürebilen “kötülük” adı verilebilecek bir yapı var mıdır?

Yoksa yaşananlar sadece bir kopuş, hatta kopuş bile değil, geçici bir uzaklaşma ile açıklanabilir mi?

Keşke yanıtı kesinlikle bilebilseydik. Ama kim bilir? Belki bu sorunun yanıtını da bir süre sonra bulur, elden geldiğince somut sayılabilecek bilimsel argümanlar sunarak sizlere aktarırız.

Bu soruyu bana sorduğunuz için teşekkür ederim.



DİP NOTLAR

Spin, bilim dilinde “temel parçacıkların açısal momentumu” şeklinde tanımlanır; fizik biliminde ”kendi etrafında dönüş” manasındadır ve parçacıkların temel özelliklerindendir. Bir elektronun spini, elektron saat yönünde dönerse spin-up, saat aksi yöne dönerse spin-down şeklinde adlandırılır.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -