YANIT
İyi niyetle, doğal bir merakla sorulan hiçbir soruyu “saçmalamak” şeklinde niteleyip saygısızlık etmeyiz. Rahat olun, istediğinizi istediğiniz gibi sorun… ancak izin verin, ben de istediğim gibi yanıtlayayım.
Ben hiçbir şekilde paranormal olaylara inanmam. Bu kafa yapımın nedeni, mantığa ve pozitivizme dayalı bir beynim olması değildir. İnancımın nedeni evrenin yapısını bir okültist olarak fizik bilimi açısından inceleme fırsatı bulmamdır. Bizlerin üstünlük demeyeyim, “şansı” diyelim, vakit ve istek bulup bilim alanında -elimizden geldiğince, haddimiz bilerek- kapıdan bakabilmemizdir. Hiçbir zaman bir bilimadamı birikimine sahip olmayacağımızın bilincindeyiz. Ancak bilim adamları da bizim sahip olduğumuz bilgilerden yoksundurlar. Bu yüzden sözlerimin belki salt okültist ya da salt bilim adamlarına göre az da olsa derinliği vardır.
Paranormal olayların var olamayacağı yönündeki inancımın nedeni öncelikle gravitedir. Gravitasyonu var eden parçaıklar olan Gravitonlar henüz bulunamamış olsa da (bulunduklarında ezoterizm ile bilimin birkaç adım değil, kilometre boyunca birbirlerine yaklaşacaklarına inanıyorum) evrenin, hiçbir müneccimin, hiçbir okültistin, hiçbir majisyenin değiştiremeyeceği kadar Maxwell’in yasaları çerçevesinde işlediği ortaya çıkmıştır. Bu yasalar ihlal edilemediğine göre, evrenimize bu yasalar biçim verdiğine göre, paranormal olaylar da gerçekleşmeyecektir.
Ancak şu da var: Paranormal olaylar denilen vakalar (lütfen şu kelimeyi doğru telaffuz edelim, sözcük “vakaaa” diye söylenmez, “vak’a” şeklinde telaffuz edilir; sözlerim özellikle FOX TV kanalı ana haber sunucusu Fatih Portakal’a atıftır) fizik biliminin henüz nedenselliğini formülize edemediği durumlar nedeni ile olabilmektedir! Yani paranormal sanılan olaylar, gerçekten standart fiziğin açıklayamadığı, ama hala da makrokozmos yasalarına bağlı olan olaylardır. Eş deyişle olağan olayların paranormal şekilde yorumlanma nedeni -kuantum mekaniğinin 1920de ortaya çıkması öncesinde- gerçekliğin, Newton yasaları ile standart fizik alanına sıkışmak zorunda kalması ve bunalmasıdır. Bu yüzden “paranormal olaylar gerçektir, valla billa yaşadım” diyenler de, “Yok abi, sen kafayı yemişsin, bilim ne derse her şey odur” diyenler de HAKLIDIR! :)
Haydi, biraz konu hakkında laflayalım:
İlk olarak ışığı ele alalım. Işık, özel bir alet icat edilebilse duyabileceğimiz “donk donk” diye ses çıkarabilecek paketlerden oluşur. Yani parçacıktır, -biraz abartalım- maddedir. Ama parçacık şeklinde “donk”layan ışık, aynı zamanda paket-maket olmayan bir dalgadır da! Yani her yerdedir! Hiçbir bilim adamı onun ne zaman dalga, ne zaman parçacık olduğunu bilememektedir. İşte bu durum tam da paranormal bir olaydır! (Amerikan korku filmlerinde anımsayın, garip varlıklar birden maddeleşir, sonra birden “ruh” olurlar.) Ama hala da ışık bir spirit, bir antite, bir ruh, bir hayalet değildir.
Bir örnek daha: Bir foton, tek bir foton, iki ayrı yarıktan AYNI ANDA geçebilmektedir. Yukarıda söz ettiğim filmlerdeki itici varlıklar da bölünürler, birden iki farklı varlık olurlar.
Biraz daha ilginçleşelim mi? Peki… Bilirsiniz, hayaletler duvarlardan geçerler. Bu inanç paranormal bir olaydır. Hayaletlerin geçişi neymiş? Hayaletler nötrinolar adlı temel parçacıklar yanında çıraktırlar; çünkü nötrinolar her saniye sadece duvarlardan değil, bizim bedenimizden de geçmektedirler! Ve nötrinolar da ham dalga, hem parçacıktırlar!
İşi daha eksantrik hale sokalım: Yakın gelecekte bir gün karşınızda kendinizi bulacaksınız… çünkü artık anti-parçacıklar bulundu! Varlıkları kanıtlandı! Anti-parçacık varsa, anti atom da var demektir. Anti-atom varsa, anti-molekül de vardır. Ama durun, bunlar “faraziye” değildir. Anti hidrojen yapılmıştır bile! Bilim adamları demektedirler ki, anti molekül olduğuna göre, anti evren de vardır. Anti evrende ne var sanıyorsunuz? Sizin, tam de kendinizin antisi! Bu anti, paralel evrenler yorumundaki “kaderi farklı olabilecek” siz değildir. Sizin maddeleşmiş, tam da siz olan, antinizidir.
Bir örnek daha: Bir zaman makinesi ile Orta Çağ’daki bir simyagerin yanına gidip, haklı olduğunu, laboratuvarda altın elde edildiğini söyleyebilirsiniz; çünkü bu doğrudur!
Onun yanından ayrılıp bir Grimm masalına girip, sihirbaz kraliçe karşısına çıkar, tek sihirli aynanın onda olmadığını söyleyip, kendi sihirli aynanızı gösterip, kadını kıskançlık krizine sokabilirsiniz. Oysa sizin sihirli ayna, GSM telefonunuz, aynadaki cin ise konuşmakta olduğunuz iş arkadaşınız, ya da Windows 10’da yer alan ve ses ile her sorduğunuza yanıt veren “Cortana”dır.
Şimdi farklı bir noktaya, inanç konusuna, atlayalım: İnanç öyle bir NM salgısı yaratmaktadır ki, beyinde birbirleri ile bağlantılı olmayan nöronlar ortak şekilde çakmakta, volüm transmisyonu yapmaktadırlar. Bu durum gama senkronizasyonu yaratmaktadır ve Orch OR yorumuna göre evreni nöronlardaki mikrotübüllerde yaratan budur!
İşte bu nedenle biz majinin de paranormal bir olay olmadığını, temelinde sadece inanca dayalı gama senkronizasyonu bulunduğunu; dahası, majikal sistem diye bir şeyin varlığından söz etmenin yanlışlığını, sistemin gücünü verenin sistemi kullanan kişinin inancı olduğunu öne sürüyoruz.
Şimdi tüm bu verileri sentezleyelim ve sizin sorunuza gelelim: Eğer içtiğinizi suyun azaldığı, ya da arttığına yönelik güçlü bir inanç sahibiyseniz, su artacak veya eksilecektir. Eğer beyninizde nöron sinyallerinin yarattığı -diyelim- cinlerin eşyalarınızı çaldıkları yönünde (ya da benzer bir inancı içeren) bir EM alan varsa, SİZİN, bilinçli olarak, AMA BİLİNCİNE VARMADAN, eşyaları kaybedeceğiniz söylenebilir.
Bu oluşumların gerisinde ise evreni inancınızla sizin, kendinizin, o yönde yarattığınız, yani basbayağı, hem de geniş çaplı, maji yapmış olmanız vardır.
Evren korkunç değil, çok eğlenceli bir MUCİZELER ORTAMIDIR. Onu korkunç ve itici hale getiren ataerkillere, okültistlere, hatta NE kumkuması korku filmi senaristlerine/yapımcılarına, roman yazarlarına pabuç bırakmayın. Beyninizdeki size sıkıntı veren dolduruşları (EM alanları) delete edin, yerine yenilerini ekin. Onlar zaman içinde yeşerip, yarım yırtık da olsa sizi makroya özgü bir cennet bahçesinde yaşatmaya koyulacaklardır.
Temel parçacıklar Noel Baba’nın elfleridirler. Onlar, size en güzel hediyeleri sunmak adına tetikte çağırmanızı beklemekteler!
“Zamaninizi aliyorsam lütfen kusura bakmayin, emeginiz için hepinize tesekkürler, selamlar”
Lütfen zamanımı alın, çünkü bu sayfa zamanımı alın diye var edildi. :) Teşekkür etme ve selam yollama inceliğinizi için bizden de size teşekkürler ve misli ile selamlar.