722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

KUANTUM ve BİLİM

SORULAR ANA SAYFA | TÜM KUANTUM ve BİLİM SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

1 Kasım 2021
Senin bilinc teorin nedir ?

ETC ve Orch Or haricinde(bunlarinda disinda) senin bilinc teorin ve varsayimin nedir ?

YANIT

(Kısaltmaların açılımları için Sorular ana sayfa, sağ kolonda, DİKKAT başlığı altında yer alan YANITLARDA YER ALAN KISALTMALARIN AÇILIMLARI başlığına fare ile dokunun.)

Sanırım bir yanlış anlaşılma, ya da kendimizi yanlış anlatma söz konusu; çünkü bizim bilinç, ya da gerçeklik oluşumu hakkında teorimiz yoktur. Bizler bilim adamı değiliz. Ancak çok saygın bilim adamlarının bilinç ve gerçeklik teorilerini (ETC ve QM) sahip olduğumuz okült bilgiler muvacehesinde ele alıp onları –insanların daha mutlu bir hayata ulaşmasına yardım edeceğine inandığımız şekilde, ya da bu amaçla- yorumluyoruz.

Bilindiği gibi pek çok bilim adamı, psikolojinin ve standart nörobilimin üzerine kurulduğu "bilinci determinist nöron çakışları meydana getirir" düşüncesine karşı çıkmakta ve bu konuda çarpıcı teoriler ortaya atmaktadırlar. ETC ve QM bunların başlıcalarındandır. Farklı bir söyleyişle, bizim okült teorimiz olan 722'nin temeli bu iki BİLİMSEL varsayıma dayalıdır ve iddiamıza göre sistemimiz, dinlerin ve/veya bilimin yanıt veremediği pek çok soruya HEM DİN, HEM BİLİM sentezi şeklinde yanıt verebilmektedir.

Orch OR'ı biz tanrının varlığının bilimsel izahı olarak kullanıyoruz. Laf açıldı, bu konuda bir-iki şey söylemek isterim.

Konuya ne kadar aşinasınız bilemiyorum ama Orch OR'da bir OR (Objective Reduction Objektif Çöküş) vardır. Penrose bunu "da" geliştirmiş ve bu çöküşün "ölçülemez" başka bir öncel gerçeklikle ilgili olduğunu ortaya koymuştur (Diósi–Penrose interpretation).

Bu çöküş teorisi (gerçekliğin oluşma teorisi) bir devrimdir ve der ki, "Tamam, kuantum mekaniğinin yorumlarının dediği ve de kanıtladığı gibi gerçeklik ölçüm ile çöker (oluşur), ama bazen, dalga fonksiyonu belli bir bifuraction'a (buna "çatallanma" diyelim) gelince, buraya dikkat buyurun, kendi kendine çöker. Bu durum ölçülemez (non computational); kaynağı ise proto-consiciousness'dir.

Output states following Penrose's objective reduction are neither totally deterministic nor random, but influenced by a non-computable factor ingrained in fundamental spacetime https://www.jstor.org/stable/55017?seq=1.html

İşte biz bu bilimsel bilgilere ezoterizmi katıyor ve diyoruz ki, "proto-consiciousness yaratıcıdır (Allah, Ana Alan, Ana TAnrıça, Baba Tanrı, ya da inançsızsanız derin alandır) ve biz ne kadar hatalı seçim ve kararlarla NE envoke etsek de, o müdahil olup, işleri ulaşabildiğince düzeltir."

Özetle Orch OR'ın gerçeklik hakkındaki teorimizde –bütünü ile etkisiz olmasa da- ana faktör olarak rolü yoktur.

Bu girişten sonra asıl sorunuza gelelim ve "Biz ne diyoruz, neyi savunuyoruz" şeklinde –dolaylı olarak- sorunuzu yanıtlayayım:

ETC, bilincin bir EM alan olduğunu varsayar. Bu konuda bir makalemi buradan okuyabilirsiniz.

722'ye geçelim: Madem ki bilinç bir EM alandır, o zaman uzayzamanda (hazır olan geçmiş ve gelecekte1) yer işgal edecektir.

Bilindiği gibi EM dalgalar tayfta açıkça izlenebilirler. Işığın sağında olanlar mavi tonlarıdır ve insana zararlıdırlar (hatta öldürücüdürler); solunda olanlar ise kırmızı tonlarıdır ve insan dostudurlar. Bu dalgaboyları giderek (zaman içinde) keşfedilmektedir ve son olarak gama ışınları daha 1900 yılında bulunabilmiştir. Bizler demekteyiz ki, tayfın kırmızı ve mavi tarafında henüz keşfedilmemiş ışınlar vardır. Bunlar "farklı" EM dalgalardır. Kırmızı taraftakileri PE, mavi taraftakileri NE olarak nitelemek olasıdır.

Bilinç bir EM alansa, tıpkı diğer dalgaboyları gibi aynı frekansta olduğu dalgalarla rezonansa girecektir. Eğer yanılmıyorsak ve iddia ettiğimiz gibi -tayfın iki yanında keşfedilmemiş- PE ile NE adı verilebilecek olan dalgaboyları varsa, onlarla da rezonansa girecektir. Yanıtlarda sık sık yer alan "NE celp etti, PE envoke etti" sözlerinin bilimsel açılımı budur.

PE veya NE celp etmek ise bilincin tekelindedir. Bilincin ünlü "çift yarık" deneyinde fotonların yolunu değiştirebildiği ise Dean Radin tarafından bir deney ile gösterilmiştir. Youtube'da aratırsanız bu deney hakkında film olduğunu anımsıyorum. Yani insan, seçimlerinde özgürdür. Ama –yukarıda söz ettiğim gibi- PEye az da olsa sahip olan alanlar (ruhlar), bize göre ilahi, Penrose'a göre non-computational proto-consciousness tarafından –alanın sahip olduğu PE miktarı oranında- korunacaktır.

Buraya dek 722 teorisindeki bilinç yorumundan söz ettim. Şimdi gerçekliğin oluşumuna gelelim.

Aralarında deha olarak nitelenen Stapp, Wigner, Wheeler, von Neumann benzeri çok saygın bazı bilimadamalarına göre gerçekliği bilinç, yani beyin elektriği meydana getirmektedir. O zaman ağırlıklı olarak PE yüklü bilinçler PE ile rezonansa girecekler ve evrenlerini pozitif, NE yüklü bilinçler NE ile rezonansa girerek negatif olarak var edeceklerdir. Pop kültürün "Nasıl bakarsanız öyle olur" sözleri ya da yaşlıların "İyi söyle de iyi olsun" uyarıları boş laflar olmayabilirler. Bizim ezoterik teori Stapp ve Neumann tarafından da –daha bilimsel şekilde- "Evrene hangi soruyu sorarsan, o soru kapsamında yanıt alırsın" biçiminde dile getirilir. Yani teorilerimiz iyi niyetli ama mesnetsiz varsayımlar değildir. Bu oluşumun dayandığı gerçek ise Quantum Zeno Effect'tir.

Şimdi işi tanrıya bağlayalım: Orch OR, mikrokozmosta yukarıda söz ettiğim gibi bir non-computable proto consciousness olduğunu varsayar ve –buraya özel dikkat edin lütfen- bu alanı "Bütünü ile Platonik değerlerle dolu" olarak niteler. Biz bu varsayıma okült bilgi katmakta ve "Bu alan dedikleri gerçeklik PEnin çıkış noktasıdır, tanrıdır" demekteyiz.

722nin bir diğer bölümü tanrının ilahi adalet gibi soğuk kavramlar değil, sadece "salt mutluluk" olduğudur. Teorimizin bu bölümü evrenin kurulma (var olma) dinamiği ile ilgili bölümüne aittir ve sorunuz kapsamı dışında kalıyor. Yine de kısaca söz edeyim: Bize göre tanrı insanı "iyi insan" yapmaya değil, yeniden kendi dünyasına, bizzat kendi olan mutluluk ortamına -Cennet'e- çekmeye, bir kez daha koptuğumuz alana almaya çabalamaktadır. Erdemler, sıkıcı ebeveynlerin veya karizmadan yoksun bazı din adamlarının kısıtlayıcı öğütleri olarak algılanmamalıdır. Erdemler, beyinde pozitif denen dalgaboyunu yaratacak BİRLEŞTİRİCİ (çokluk kendinden vermeyi içeren ) kavramlardır. Zaten tanrının da amacı birleştirmektir.

"Tanrının insanara mutluluk veren kavramlara yakın olduğu nerden belli?" diye bir soru sorulabilir; bu gibi sorulara yanıtımız "Kuran-ı Kerim'deki Cennet betimlemelerinden bellidir" şeklinde kısa ve özdür. Anlatımda eşleşmek, aşk, seks, güzel koku, güzel yemek, baş ağrıtmayan şarap, güzellik, rahatlık, hatta keyif ve özellikle yeşil renkten söz edilmesi çok manalıdır. Yeşil renk tüm okült ekollerde mutluluğun, tüm ezoterik ekollerde Ana Tanrıça'nın rengidir.

Kuran, Kehf 18
31 Öyle kişilerdir onlar ki onlarındır ebedî Adn cennetleri, kıyılarından ırmaklar akar, orada altın bilezikler takınarak süsleneceklerdir ve ince ve kalın ipekli yeşil elbiseler giyineceklerdir, orada tahtlarda oturacaklardır ve ne hoş ve güzel bir mükâfattır bu ve o tahtlar, ne de güzel dayanılacak, oturulacak yerlerdir.

Kuran, Dehr (İnsan) 76
21 Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir şarab içirmiştir.

Bu kavramların Hıristiyanlık ve Yahudilikte "dünyevi" diye lanetlenmeleri, Müslümanlık ve bu iki din arasındaki çarpıcı farkı dile getirir. Cennet betimlemelerindeki kavramların beyindeki serotonin ve endorfin devrelerini tetikledikleri de fark edilmelidir. Bu nedenle bizler, "mutlu kişiler tanrıya daha yakındır", ya da "tanrıya yakın olmak için elemden kaçının" şeklinde postulalara da sahibizdir.

Yine aynı mantık gereği kara büyünün sonuç vermeyeceğine (majisyenin arzusunun gerçekleşmeyeceğine, ya da gerçekleşse de, sonucun çekilen belalara değmeyeceğine) inanmaktayız; çünkü tanrısal (pozitif) alanlarla kontakta olmayan çalışmalar negativite içerirler. Negativite (Şeytan, ya da "insan yapısına ters yönlü bir vibrasyon") öncelikle o enerjiyi envoke edene (kara büyücüye) negativite akıtır; ne de olsa kendisine en yakın odak, bu enerjiyi kara büyü çalışması ile davet edendir. Farklı söyleyişle kara büyücüler, kötülük yapmak istedikleri kişiye yolladıkları enerjiye, o kişiden daha yakındırlar. :) Bu gerçeği görmek için ne derin ezoterik bilgi, ne de fizikçi olaya gerek vardır. Düz mantıkla bile söz ettiğim sonucu görmek mümkündür.

Konunun dışına çıktım ama söylemeden duramayacağım. Bu bilgilerden sonra "Majiden değil, maji yapan beyin elektriğinizden korkun" demek olası bize göre. :)



DİP NOTLAR

Bu konuda bilgi edinmek adına GEÇMİŞ VE GELECEK ŞU AN VARDIR (ÖZEL RÖLATİVİTE) adlı yazımı okuyabilirsiniz.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -