YANIT
Öncelikle şu bilgiyi vereyim: Stapp, von Neuman, Wheeler, Wigner, Heisenberg gibi fizik dehaları klasik fizik, psikoloji ve psikiyatriye karşı çıkan "kuantum bilinci" savunucularıdır. Onlardan biri olan Stapp ise bana göre gerçekliğin çökme biçimini en net ve kolay anlaşılır şekilde teorize etmiş bilim adamıdır.
Stapp gerçekliğin kişi tarafından var edilmesi hakkında üç fazlı bir kuantum yorumu geliştirmiştir. Yorumunda 3 süreç (faz) vardır.
1 - Schroedinger süreci
2 - Heisenberg süreci
3 - Dirac süreci
1. fazda bilinç karşısında işleyen bir mekanizma (ya da evren) vardır. Bu evren, kuantum işlemelerinin olduğu, süperpozisyonların yer aldığı, dalga fonkisyonları ile doludur.
Sistem deterministiktir. Schrödinger tarafından formülize edilmiştir. Denklem tek bir sonucu vermez, yani denklem ile ulaşılabilecek kesin ve tek bir sonuç yoktur; bir dizi olasılık vardır. Ancak bu olasılıklar kesin, kati, çerçeveleri çizilmiş durumlardır.
2. fazda bilinç doğaya (evrene, tanrıya) bir soru sorar (biz bu durumu "bakış açısı" olarak yorumluyoruz). Evren sadece sorduğumuz soruya tepki verebilmektedir. Bu yüzden bilincin, doğa üzerinde kontrolü vardır. Stapp, sorulan sorularla evrenin gidişatının değiştirilebileceğini söyler.
3. faz doğanın yanıtıdır. Bu yanıt ile edinilen bilgi (bu duruma da yapılan yanlış, ya da sahip olunan başarı diyebiliriz) sonrası beyinde bir değişiklik olur (buna da evrim diyelim). Kuantum çöküşü (buna kaderi var etme diyelim) öğrenilmiş bu bilgiye uygun şekilde gerçekleşir.
Stapp 2 numaralı sürçte çok önemli bir durumdan "Kuantum Zeno etkisinden" söz eder: Bu etki, evrenin gidişatını (kaderi) değiştirecek bir ölçümdür: Sürekli ölçüm yapıldığı zaman zamanın akışı (dalga fonksiyonunun çöküşü) duraksatılabilmektedir. Bu durum, gözlem yapma şekline bağlı olarak çöküş biçimini değiştirilebilmektedir.
Ancak Stapp sisteminde rastlantısallık etkisi vardır. Oysa Jeffrey Schwarz (ki, kendisi bir fizikçi değil, psikiyatristtir) psikoloji ve psikiyatrideki bu rastlantısallığı "mekanik yaklaşım" olarak niteler ve yukarıda adını saydığım fizikçiler gibi sürecin kişisel bilinç tarafından kontrol edilebileceğini savunur. (Bizim tezimiz de bu görüş üzerine bina edilmiştir.)
Sorunuzda yer alan "doğaya sorulan sorular" bu teorinin aksiomlarındandır.