Havass vs. Bati Majisi
YANIT
İlk anda -sizi tenzih ederek- şunu söyleyeyim: Bir şeyleri kapıştırma arzusu içeren ve bundan zevk alan beyin elektriği beyin sahibinin başına -onun hiç tahmin etmeyeceği alanlarda- dert açacaktır. Ataerkil kültür tarafından "ilerlemeyi tetiklediğine" inanılan rekabet adlı kavram bile diğerlerine yönelikse tehlikeli olabilir; çünkü sinesinde “üste çıkmayı” gizlemektedir. Gerçekten ilerlemeye neden olacak rekabet, ilk başta (daha iyisi, sadece) kişinin kendi içinde realize etmesi gerekli bir kavramdır.
Havass konusunda fazla bilgim yok. Ancak batılı majisyen diye bir şey olmadığını çok iyi biliyorum; çünkü batıdaki neredeyse her majisyen Kabala ile çalışır, Kabala ise Yakın Doğu’da ortaya çıkan Yahudilik ezoterizmidir (bu cümle bana ait değildir; Kabala’nın Wikipedia yorumudur). Yani kaynağı, kendini -kendi kutsal kitabında- savaşçı/intikamcı/kıskanç olarak tanıtan bir güç olan Yahveh’tir.
Tevrat - Mezmurlar 94
1 Ya RAB 1, öç alıcı Tanrı, Saç ışığını, ey öç alıcı Tanrı!
Çıkış 15
3 Savaş eridir RAB, Adı RAB'dır.
Çıkış 34:14
Çünkü ben kıskanç bir RAB, kıskanç bir Tanrı'yım.
Witchcraft dışında -bence- batı majisi diye bir şey gerçekte yoktur. Batı kültürü (Hıristiyanlık) çıkışlı satanizm bile temelde Kabalisttir. Satanizm’de yer aldığı şekli ile Şeytan diye bir şey yoktur ki, satanizm olsun. :) Standart Şeytan kavram ve görüntüsü İncil ile (Hıristiyanlık ile) “doğmuş” bir tiptir, Tevrat’ta bile yer almamaktadır.
Batılı satanistlerin pek sevdiği bir ayin vardır: Black Mass. Bu ayin, Katolik ayininin 1/1 Şeytan adı ile yapılanıdır. Ayinde seks unsuruna da yer verilir ve böylece pek kötü bir iş yapıldığına inanılır.
Oysa başını biraz duvarın üstüne kaldırıp gerçeklere bakabilen her kişi asıl şeytanlığın “can”ı var eden seks adlı eyleme günah diyen mantalitede aranması gerektiğini görebilir. İnsanlar -satanistler bile- Hıristiyanlığın doğru şeyler söylediğine öylesine körü-körüne inanmışlardır ki, kutsallık adına din adamlarını ömürlerinin sonuna dek seks yapmaktan alıkoymanın; değişim üzerine kurulu bir evrende boşanmanın -zinhar- yasaklanmasının anlamını düşünemezler. Eğer seks bu kadar kötü bir şey ise, evreni yarattığını iddia eden Yahveh, evreni neden yaşamın seks ile var olacağı şekilde yaratmıştır? İnsanlardaki bu “yargılama/yorum yapma yeteneği felci”, çocukluktan beyinlere yerleştirilen thought formlarının gücünün ve ne ölçüde yıkıcı olabileceğinin en bariz kanıtıdır. Bu yüzden aslında kötülük yapmaya hevesli satanistler Black Mass ile çok iyi bir şey yaptıklarını fark edip, illaki kötülük yapmak istiyorlarsa, daha yaratıcı olmaları gerektiğini görmelidirler. :) (Tek tanrılı din olarak nitelenen dinlerden SADECE Müslümanlıkta cinsellik yüceltilmiş, boşanma kolaylaştırılmıştır.)
Sözün özü, neredeyse HER batılı yöntemin temelinde Kabalistik görüş (en azından kafa yapısı) vardır.
Bu siteyi ve yanıtlarımı izlediyseniz negatif enerjinin majikal ortamda başarı şansını düşürdüğünü defalarca yinelediğimi, “güçlü, başarılı ve karizmatik kara büyücü” modelinin bir şehir efsanesi olduğunu anlattığımı bilirsiniz. Bu modelin yaldızlanması (yani kötülükte bir çeşit karizma olduğu inancı) gerisinde yine Kabalizm ve Yahveh uydurukları vardır.
Hemen nedensellikten söz edeyim: Zarar vermek, hükmetmek, ya da baştan çıkartmak benzeri diğer kişilerin alanına girmeyi (genel olarak üstün gelmeyi, üste çıkmayı) hedefleyen beyin elektriği, bu eylemler temelde “bölme” enerjisi içerdikleri için "şıp diye" NE celp eder.
NE, öncelikle kendini çağıranı (kendine yakın olanı) yıkar… yani isteklerinin gerçekleşmesini değil, gerçekleşMEMEsini sağlar. Bu durum, istekler gerçekleşse bile, beklenen mutluluk ve rahatlığın elde edilememesi, bilakis, önceden var olanın da yitirilmesi şeklinde de tezahür eder. Bir diğer deyişle, çalışma başarılı olsa bile, sonuçta majisyen öncekine oranla daha mutsuz, rahatsız, sorunlu bir yaşam modeline doğru yola çıkar.
Kabala’da ise bizim sistemdeki gibi diğer insanların alanına girMEME (onları İSTEMEDİKLERİ bir şey yapmaya zorlama) diye bir şey olMAMAsını geçin; çağırılan spitirleri, antiteleri bile icbar etme, korkutma, tehdit etme ve ZORLAYARAK YÖNETME ortamı vardır.
Kabalistik çalışma, bütünü ile korku elementi üzerine kuruludur: Ritüel -kural olarak- elde imajinatif kılıç ile başlar. Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın kitaplarında yazdığı gibi “kılıç ile patates soyulmaz”, can yakılır. “Kimsenin canının yakılmayacağı, kılıcın var olma nedeninin korunmak olduğu” iddiası ise anlamsızdır; çünkü bu durumda da majisyenin tehlike altında olunduğu inancı var demektir… ki, gerçekten böyle bir inanç vardır. Bu konudaki bir diğer kanıt, çalışma öncesi majisyenin kendini koruma çemberine almasıdır. Bu yapıdaki bir öğretinin NE mi, yoksa PE mi taşıdığını (ve de celp edeceğini) anlamak kolaydır… tabi ki alınacak sonuçlardaki -özellikle rahatlık, mutluluk, eğlence, keyif ve doyum gibi duyguları elde etme anlamındaki- başarı oranını önceden kestirmek de!..
Diğer yandan bizler Müslümanlıkta beyaz majinin yasak OLMADIĞINA inanmaktayız; çünkü Müslümanlıkta cevaz verilen -örneğin- belli sıkıntılardan korunmak adına belli sayıda, belli duaları okumak, özellikle de belli arzuları elde etmek adına esma zikri yapmak, majinin hasıdır. Belli duaların okunması Hıristiyanlıkta da öneriliyor olabilir; ama orada amaç sadece “günahlardan arınmak” adlı hedeftir. Müslümanlıkta ise -dünyasal olanlar dahil- kişisel emel ve ülküler lanetlenmez. Bilakis, BUNLARIN elde edilmesi için belli sayıda, belli duaların okunması önerilir.
Şimdi sorunuza doğrudan yanıt vereyim:
Sistemleri Havass ve batılı diye değil; korku temelli ve rahatlık (hatta bu beyin süredurumunun gelişmişi olan sevgi duygusu) temelli sistemler diye ikiye ayıralım. Korku, en bölücü yapıdır. Bu duygu ile celp edilen NE adlı dalga boyları, fizik yapıları gereği, kendilerini envoke edenin (uyandıranın/davet edenin) gerçekliğine (beyin elektriğine) kolayca sızacaklardır; çünkü senkronizasyon yoksa, envokasyonun varlığından söz edilemez. Bu frekans, amaçlanan hedefi gerçek kılsa (dalga fonksiyonunun istek doğrultusunda çökmesine neden olsa) bile, kendisini çağıranı (yani senkronize oldukları beynin sahibi) olumlu duygulardan ayıracak, onu ana gerçeklikten (öncel evren frekansından) uzaklaştıracak, yani bildiği yegane işi yapacak: BÖLECEKTİR.
Kapışmaya dönelim: Aslında yenen ve yenilen yoktur bu evrende… Gerçekte kimse kimseyi yenemez, alt edemez. Kapışmaya (üste çıkmaya, tek olmaya) odaklı ve keyif etmeye (genele yayılmaya, yekpare olmaya) odaklı olan iki BEYİN (beyin CEMI alanının EM dalga boyu) vardır. İki tip majisyen yoktur yani, iki tip beyin vardır. Bu beyinlerin sahipleri ister majisyen olsunlar, ister rençber, ister kozmolog, ister TIR şoförü; çektikleri vibrasyonlara paralel yaşamlar sürerler. Herkes sahip olduğu dalga boyuna uygun şekilde ya keyif, eğlence, doyum, coşku; ya da acı, kaygı, korku, tedirginlik, elem, öfke, hırs içinde, KENDİ YARATTIĞI GERÇEKLİKTE yaşar.
Gerçek güç, keyifli ve rahat bir yaşam elde edebilme kapasitesi ile ölçülür. Diğerlerini “alt” edip “üst”e çıkmakla ilgilenmeyen içerikte bir enerjidir bu. Söz konusu enerjilere (güce) sahip kişiler zaman içinde, kendi kendine, diğerlerine oranla daha ayrıcalıklı bir konuma da gelebilirler; ama böyle şeylerle ilgilenmedikleri (bu konum onlara fazla keyif katmadığı) için genelde üzerinde durmazlar.
Her bebek "muhteşem bir yaşam" adı verilecek bir paket ile doğar. Bu paketi/şansı "tarumar" eden bebeklikten başlayarak beyinlere yerleştirilen "yanlış doğrular"dır. Söz konusu yanlışların en tehlikelisi ise diğerlerinden üste çıkınca kaliteli yaşam elde edileceği yönündeki fikirdir. Kişi ne kadar üste çıkarsa, ne kadar "tek" olursa, o ölçüde yalnızlaşır. Geldiği konumda çevresinde onlarca kişi de bulunabilir. Ama yalnız olmak ile yalnızlık hissetmek farklı şeylerdir. Yalnızlık hissi ise sadece yekparpelik dışında kalmış kişilerin duyumsayabileceği bir beyin süredurumudur. Yekparelikten kopmamış kişiler, yalnız başlarına ("asosyal" diye suçlanan şekilde) yaşamayı seçmiş de olabilirler... ama onlar yalnızlık acısına uzak oldukları için "yalnız" değildirler.
DİP NOTLAR
[1]
Türkçe Tevrat’ta Yahveh adı “Rab” olarak çevrilmiştir.