YANIT
Olmaz mı? Bilirsiniz; müzik zaten titreşimdir… tıpkı her şey gibi!
Titreşim bir prensip değil, bir temel gerçek, ana yapıdır. Onun ötesi yoktur. Ondan başka bir şey yoktur. Bir diğer deyişle, evreni var eden prensiplerden (ya da kurallardan) biri değil, evreni var eden biricik kural/yapıdır. Müzik sanatçısı Ömer Faruk Tekbilek'in bir sözünü paylaşayım: "Müzik, titreşimin ilmi ve sanatıdır."
Bu söz ve daha fazlasına az sonra döneceğiz ama fırsat-bu-fırsat diyerek, bildiğim konularda biraz bilgi aktarayım. :) Eğer maji ile yakınlığınız varsa, sözlerim ilginç gelecek olabilir.
Öncelikle biraz titreşimden söz edelim; sonra "maji ve müzik" konusuna geleceğiz:
Yüzyıllarca maddenin en küçük yapısı atom olarak görülürdü. Sonra atomun, elektron ve çekirdekten yapıldığı bulundu, bu en küçük varlık sanıldı. Giderek çekirdeğin de iki parçadan (proton ve nötron) yapıldığı anlaşıldı. Artık sona gelinmişti. Oysa protonların da kuarklardan yapılı olduğu görüldü. Artık kimse “Tamam, bu sefer son elementer parçacığa ulaştık” diyememekteydi.
Gerçekten de bir süre sonra daha küçüğüne, daha elementerine, daha temeline ulaşıldı. String Theory’nin ortaya çıkarttığı gibi her bir şey stringlerden (sicimlerden) oluşmaktaydı. Stringler ise tek boyutlu “titreşen” sicime benzeyen bir şeylerdi. Her şeyi (ama aklınıza gelen her bir şeyi, sadece maddeleri değil, kuvvetleri bile) çeşitli vibrasyon frekanslarına göre yaratmaktaydılar. Bilim adamları bu durumu bir keman ile çalınan müziğe benzettiler. Kemanda arşenin teller üzerinde yarattığı her bir titreşiminin farklı bir nota vermesi benzeri, stringlerin titreşimleri ile kozmik senfoniler oluşmaktaydı.
Şimdi maji konusuna geçelim, ama ful "sallama" ortamı okültizmden bir gömlek yukarı pseudo-science denilebilecek bilgiler aktaralım. :)
Majinin temeli vibrasyona dayalıdır. Beyin EM alanınızın dalga boyunu (elektriğinizin frekansını), kozmosta “var edici” olduğuna inanılan unsurlar ile aynı frekansta ayarlamak için, aynı hertz’de titreştirmeniz gerekir. Bunu başarırsanız, onlarla rezonansa geçer ve o kuvveti kullanma erkine sahip olursunuz. Zaten gerçeklik (buna kader de denilebilir belki) bazı kuantum yorumlarına göre her insan tarafından bu şekilde, ama bilincine varılmadan, (bizce genelde yanlış bilgiler temelinde) var edilmektedir. Majisyen bu mekanizmayı iradi (canının istediği gibi) kullanmayı öğrenmiş kişidir.
Evrendeki var edici unsurlar ise majikal sistemlerin tanrı adlarıdır. Bu tanrı adları kuantum mekaniğinin kuvvet taşıyıcı temel parçacıkları olan bozonlar grubunun, henüz keşfedilmemiş üyeleri olabilirler. Yani tanrı adları denen belki de keşfedilmemiş bozonlar, beyin CEMI alanını senkronize ettiğiniz alanın kuvvet taşıyıcılarıdır.
Ve bilim ortamına girelim, “Bozonlar nedir?” diye soralım: Bozonlar; madde, ya da başka şeyler var olsun diye kuvveti taşıyan temel (daha küçüğü olmayan) parçacıklardır. Bozonların kütlesi yoktur…
Ses konusuna gelelim:
Sesin de kendine özel bir kuantı vardır: Ona Fonon (Phonon) denir.1
Asıl ilginç nokta ise fononların temel parçacıklardan bozonlar adlı gruba dahil olmalarıdır.
Yani fononlar bozondur.
Madem ki hipotetik olarak maji, keşfedilmemiş bozonları envoke ederek (onlarla senkronize olup, onları kullanma hakkı kazanarak) gerçeklik yaratmaktır; o zaman müzik adlı vibrasyonlarla gerçeklik yaratılabileceğini düşünmek çok yanlış sayılmamalıdır.
Özetle; müzik ile her insan fononları -NE, ya da PE alanları ile mixleyerek- kendi evrenini yaratacak olabilir.
(Satanistken Depeche Mode’un Black Celebration adlı albümünün A1 parçası ve bazı diğerleri ile rit yapmışlığımız vardı.)
Majisyen arkadaşlara majikal çalışmada kullanabilecekleri parçalar ile ilgili birkaç öneride bulunayım:
Müzik ile çalışma yapacaksanız Mercan Dede’nin birçok parçasında olan vurgulu sazların ritmik (ve güçlü vuruşlarla) kullanıldığı parçaları önerebilirim. Özellikle birkaç isim isteyenler
"Seyahatname" albümünden, "Semaname" ve "Hayalname" adlı parçaları kullanabilirler. (İmkanı olan aradaki İngilizce konuşmaları bir edit programı ile temizleyebilir.)
[Site sahibi Süleyman bey; Ömer Faruk Tekbilek ve Hazım Körmükçü müziklerini öneriyor. Bu sanatçılara saygım büyük; ancak benim stilim ve tarzım olmadıklarını da belirteyim. (Tekbilek üstadı hızlı bir metalci olan Bülent Kısa aracılığı tanımıştım.) Tekbilek'in bir sözünü ekleyeyim: "Müzik, titreşimin ilmi ve sanatıdır. Müzik yapmak, benim için dua etmektir. Müzik, Allah'ın lisanıdır." Oysa İran İslam Cumhuriyeti'nde müziğin her türü yasaktır. Şeyhülislam Ebu Suut efendi "Semazenin sema yaptığı yer bilmemkaç metre kazılmadan orada namaza durulmaz" diye fetva vermiştir.
(Bu bilgilerden sonra, önceki yanıtlarımda defalarca sorduğum soruyu yine sormadan duramayacağım: "Aynı kitaptan IŞİD ve Tasavvuf nasıl çıkabilmiştir?" Oysa Fatır 43, Feth 23, Enam 115 ve Ahzab 62'de Allah'ın iki farklı görüş bildirmeyeceği açıkça söylenmektedir.) ]
Dikkat ederseniz (ya da bu konuda bilginiz varsa) İslami tarikatlardaki toplu zikirler de aynı ritm ile yapılır. Bu ritmin kullanılmasının nedeni, bu ritm ile evrenin nabız atışını yakalamanın hedef alınmasıdır. Evrenin hayırlı bir nabız atışı vardır ve bu ritm karadeliklerden gelmektedir. Karadelikler sistemimize göre diğer evrene açılan ortamın kapıları olabilirler.
Benzer bir hedef -belki de fark edilmeden- heavymetal müzikte headbanging ile aranmakta olabilir. Bir diğer deyişle headbanging’in amacı, baskılar ile kişilikte birikmiş enerjileri bulunduğunu ve bunun boşaltılmakta olduğunu havalı bir şekilde sergileme gayesi taşımayabilir. Head bang’in gerisinde (“akıl-da-akıl” diyerek yok edilemeyen insan üstünlüğü olan) “sezgi” ile alınmış bir bilgi vardır. Bu bilgi ise müzik eşliğinde, ritmik beden hareketleri ile, benzer alanlarla senkronizasyona girebileceğidir.
Zaten bu eylemin en gündelik, en kolay haline “dans” adı verilir. Aynı nedenler yüzünden dans ederek maji yapmak bile olasıdır ve birçok sektte bu şekilde çalışmalar yer alır. Afrika büyücülerinin, semazenlerin, witch ve warlockların ritüellerinde dansı kullanma nedenleri budur.
Aynı yapı göbek dansında cinselliğe yönelik olarak yer alır. Cinsel organların ve Kundalini çakrasının yer aldığı kalça bölgesi, belli müzik ritmlerine (örneğin darbuka soloya) senkronize edildiğinde ilgili alanın tetiklenmesine ortam yaratır. “İlgili alan tetiklenmesi” ise cinsel erkin yükseltilmesidir. Bu yüzden erkeklerin de belli ritimlere kalçalarını senkronize etmeleri, cinsel güçlerinde dikkate değer artış sağlayacaktır.
Adı geçen senkronizasyon hareketlerinin kadınsı olması asla gerekmez. Erkeklere kalçalarını oynatmalarını yasaklayan ataerkidir.
Bunu yasaklanma nedeni erkeklerin cinsel güçlerini arttıracak bir olanağı yok etmektir. Madem ki erkekler seks sırasında kadınlara oranla daha fazla kalça hareketi yapmaktadırlar; o zaman söz konusu senkronizasyon hareketlerinin gayet de erkeksi olabileceği ortadadır. Bülent Kısa'nın, erkeklerin oryantal dansa kadınlara oranla daha yetenekli ve eğilimli oldukları hakkında bir teorisi de vardı ve bazen bu teoriyi kendi beden hareketleri ile örnekleyerek açıklardı.
Oryantal dans, seks sırasında yapılan hareketleri müziğe uyarlamaksa ve seks erkekler tarafından da yapılıyorsa; erkeklerin oryantal dans etMEMEleri kadar, erkeklerin kadın beden dili ile dans etmeleri de saçmadır. Örneğini bu güne dek çok nadir olarak görsem da, erkeksi beden dili oryantal dans yapmayı becerecek erkeklerin sekse açık kadınları uyaracağına eminim.
[Kadınlara yakın olmak (onların alanlarına senkronize olmak) adına sık sık erkek arkadaşlarınızın küçümseyeceği, ayıplayacağı ve alay edeceği şeyler yapmak gerekir. ;-)
Hanımlar; bu sözüm size de: Seksi olmak adına yapMAMAnız gereken İLK VE EN ÖNEMLİ şey kız arkadaşlarınıza fikir sormak, annenizin "yapma" dediğini yapMAMAktır. :D Onları değil, kendinizi dinleyin.
Tabiidir ki beni de dinleyin: Oryantal dans öğrenin. Özellikle evde kaldığımız bu dönemde TV'ye yapışmak, bilgisayarda adam öldürerek "oyunlar"(!) oynamak, sosyal medya kuşuna dönüşmek, anlam yüklü (ve de muhakkak iç karartıcı) filmler izlemek, hayatı sorgulatan deriiiiiin ve de pek değerli kitaplar okumak yerine, bence oryantal dans öğrenmeye öncelik verin. Nette muhakkak ki bu konuda videolar vardır. Yapın bunu! :) Hem de hemen... Bu gün! ]
DİP NOTLAR
[1]
Akustik fononlar.