YANIT
(Editörün notu: Bu sorunun sorulduğu 8 Ağustos 2020 tarihinde Janus, Sorular linkini bir süreliğini kapatmıştı, ancak gelen mesajlar üzerine yeniden açtı. 5 Ekim tarihinde yeniden kapattı ve tatile çıktı.)
Sevgili sanal öğrencime merhaba! :)
Site çalışmalarına ara vermeye kalkınca öyle güzel mesajlar geldi ki, hemen caydım. Herkes hastalandığımı sanmış. İhtiyar olduğum için ilk başta akıllara bu düşüncenin gelmesi doğal. :) Ne “bana bir şey olmaz”cıyım; ne de “önlem kumkuması”… Dikkatle, bazı gerekli kısıtlamalar içinde, ama rahat yaşıyorum. İlgilenen herkese teşekkürler…
Dertli sorular beni hiç rahatsız etmez; bilakis, insanların zor durumlarında bana danışmaları çok coşku yaratan bir şey; rahat ol lütfen. Ama düşünceli olmak, harika bir huy, alışkanlık… Kesinlikle güçlü geri dönüşleri vardır; kaptın karma puanları. ;-)
Soruna gelirsek iki can sıkıcı noktanın altını çizerek başlamam gerek:
1- Ben kendime pagan desem de (hatta ökültist desem de) bu nitelikleri sadece kendimi ifade edecek bir sözcük bulamadığından kullanıyorum; bu yüzden de ikisi de hem bana, hem de bizim sisteme pek uygun değil. Ne kadar değiştirmeye çalışsam da, beynimde zerrece pagan (içgüdüsel, doğaya senkronize) eğilim yoktur. Bu yüzden uzun zaman (bu “uzun zaman” kavramı yılları ifade ediyor) majide başarısız oldum. Ancak bu tatsız yapım bir kazanç da sağladı: Köşeli (mantık ve nedensellik tutkunu) beynim nedeni ile bilime yöneldim ve elden geldiğince iki düşman alanı (bilim ve okültü) birleştirmek adına yola çıktık.
2- Seni dikkatin yüzünden (“Sizin majinin sadece çok küçük bir anda gerçeklesen inanç oldugunu söylediginizi biliyorum” sözlerin nedeni ile) kutlarım. Evet, maji anlık iştir. Ancak bu agilite kazanılana dek, ritüeller, uzun zikirler, majikal saatler, renkler falan-filan gerekli kol değnekleridirler. Bu nedenler yüzünden eğitimi bitmiş ve danışmanlık alan öğrencilerime giderek bu düsturu edindirmeye uğraşmaktayız.
“Her şey inançtır; evren, nano saniyede inandıklarınız temelinde (onlarla) kurulur” dedikten, bir de bu sözlerin bilim çıkışlı olduğunu anlattıktan sonra artık söyleyecek fazla şey kalmaz aslında… ama ataerkil kültür, bebeklikten başlayarak beyinlere öyle yıkılmaz kalıplar yerleştirmiştir ki, “Yürü” deyince dağı yürütecek olağan güç, derinlerdeki mahzenlerde kapalıdır. Maji adına onun hücresinden gizlice yolladığı mesajları majikal pratiklere katıp çalışma yapmaktan başka çare yoktur. Özetle, “Neye inanırsan, o çalışır”.
Doğaya gelelim: Doğa ile kontak şahane bir şeydir; insanlar üzerindeki etkisi bilinir… ama doğa insanlar değil, hayvanlar ve bitkiler adlı farklı yaşam formlarının ortamıdır. İnsan adlı canlı doğa ile yoğun iletişimde değildir. Bu yüzden ayakkabısız, giysisiz, döşeksiz, ateşsiz şekilde doğada kalırsa büyük olasılıkla ölür. Eş deyişle doğaya yönelik fazla beklenti içinde bulunmak doğru bir şey değildir. Majideki en önemli, belki de tek ekipman bilinçtir. Siz aprentisler ve bilinciniz… ortamda ikiniz yalnızsınız. Baş başa vererek çözümler üretecek, yöntemleri inceleyecek, bunlardan bilincinizin “OK!” dediklerini sentezleyip kendinize özel bir sistem yaratacaksınız. Doğayı çok seviyorsanız, orada rahatlıyorsanız, bu ortamda “majikal” olduğuna inandığınız her şey, sizde inanç ve rahatlık yaratacağı için majide başarıya destek olacaktır.
Diğer yandan doğadan o kadar etkilenmeyen, diyelim, evinin bir odasını maji odasına çevirip orada rahat eden bir kişi, başarıyı bu ortamda bulacaktır. İşin sırrı RAHATLAMAKTA ve inanmaktadır. Yine de göz ardı etmemek gerek: Doğal ortamlar genelde insanların pek çoğunda rahatlama sağlar. O zaman cümleyi “Doğal ortamda nerede rahatlık varsa, orası majikaldir” diye rafine edebiliriz.
“... Bu uygulamalar bir geçis kapisi gibi geliyor”
Geçiş kapısı yalnızca bilincindir. Bilincini açamazsan, hiçbir şey onu senden asude açamaz. Ancak birçok öge, yarı-açık bilinçlere ek güçler katacaktır… e, zaten maji de budur.
“belki hadislerde de islendigini gördügünüz bir konu, güzel koku ve çiçek özleri, yaglarini”
Bu cümlen çok önemli bir gerçeği dile getiriyor. O da Müslümanlık inançlarına/pratiklerine/kültürüne ve/veya hadislere dikkatle bakınca onlarca majikal (Beyaz maji ile ilgili) ipucu bulunabileceğini…
İşte birkaç tanesi:
Misk: Bilindiği gibi misk Müslümanlıkta kutsaldır ve birçok pahalı parfümde (Calvin Klein'ın Obsession adlı parfümünde bolca vardır) yer alır. Neden yer alır? Çünkü uyarıcıdır. Bir cins geyiğin testisleri dolaylarından elde edilir ve sözcüğün hem Yunanca, hem Sanskritçe kökeni “testis” kelimesidir. (Böylece Müslümanlık ve cinselliği onurlandırması arasında başka bir bağ olduğu yine ortaya çıktı.) Celb-i muhabbet çalışmalarında (örneğin “Beni çok mutlu edecek bir partnerim/eşim olsun” konulu bir çalışmada) misk kullanabilirsin.
Kafuru: Müslümanlıkta ölüm ritüellerinde kullanılan, majide buhur olarak yakılan bir maddedir. Çok güzel kokuludur. İlginçtir, standart majide diğer alem ile ilgili (örneğin astral seyahat) tüm çalışmaların kokusudur. Yine ilginçtir, İslami majide gizlilik ve batınî konulu her çalışmada kullanılır… “Ya Batın” esmasının buhurudur. Benzer konulardaki çalışmalarında minik kömürleri mutfaktaki ocakta biraz kızdırp, üzerine kafuruyu atabilirsin.
Gül: Hz. Muhammet’in teninin (ya da terinin) gül koktuğu hakkında yaygın bir inanç vardır. Zaten genelde hz. Muhammet gül çiçeği ile sembolize edilir. Gül, hem cilde sürülünce, hem besin olarak tüketilince yarar sağlayan ender bitkilerdendir. Binyıllarca sağlık konusunda ve İlk Çağ tıbbında yaygın olarak ilaç şeklinde kullanılmıştır. Ayrıca kokusu beyinde rahatlatıcı bir süredurum yaratır. Görüldüğü gibi gülün diğer bitkilerle karşılaştırılınca birbirinden farklı alanlarda güçlü bir pozitif etkisi vardır. Bu yüzden gülü hem fiziki sağlık, hem ruhsal şifa, hem de her türlü dilek ve PE celbi çalışmasında kullanmak mümkündür.
Ay: Bizim sistemimizde (eğitimde uzun uzadıya anlattığımız ve nedenlerini verdiğimiz gibi) Ay kutsaldır. Ay, Müslümanlıkta da baş tacıdır. O zaman gül ve Ay’ı karıştırıp çalışmalar yaratmanın yerinde bir tutum olduğu söylenebilir.
-
İçinde gül yaprakları ile Ay ışığında bekletilmiş su;
-
Kişinin kendi yetiştirdiği gül ağacından mehtapta koparılmış yapraklar;
-
Ay büyürken veya 14’ünde bir gül bahçesine gitmek
benzeri eylemler ve unsurlar majide güçlü destekleyiciler sayılabilirler.
Deniz, nehir ve göller: Bu kez sevdiğim bir ayeti ele alalım.
Fatır Suresi, 12
İki deniz aynı olmaz. Şu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi kolaydır. Şu ise tuzludur, acıdır. Bununla beraber her birinden taze et yersiniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan istemeniz ve şükretmeniz için gemilerin orada suyu yara yara gittiğini görürsün.
İlk olarak ayette denizin önemine vurgu yapılmakta. Ayette “Allah'ın lütfundan istemeniz (…) için” sözlerinden yola çıkalım: Denize yakın yerde, majisyenler maji yaparsa, inançlılar dua ederse, kontak daha başarılı şekilde kurulacaktır.
İkinci olarak süs eşyasından söz ediyor. (Görülüyor ki süslenmek, takı kullanmak Müslümanlıkta onaylanan bir davranıştır.) Buradan yola çıkarak bir majikal takı yaratmanın majikal çalışmalara destek sağlayacağı düşünülebilir.
Ancak majikal takıyı denizle ilgili bir ortamda, tercihen, denizden çıkan bir unsur ile (örneğin, taş ya da deniz kabuğu) meydana getirmek genelde çalışmaları destekleyecektir.
Toparlayayım: Yaratıcılığını kullan… ögeleri yan yana getir… sonuçlara var… ve İNAN.
Güzel ve çalışan bir sistem yaratmış olacaksın.
“Iyi oldugunuza inaniyorum :)”
Evet, iyiyim. :) Şartlar fena değil, ancak benim iyi olma nedenim uzun yıllara dayalı beyin antrenmanlarına ve elde edilen bilgiler ile hayata bakış biçimime dayalıdır. (“Coşku dolu olmayı gerektiren hisleri kendi içimizde yaratabilirsek derhal coşkulu duruma geçebiliriz.” Anthony Robbins) Keyifli bir ruhu şartlar yaratmaz. Adamda “gamlı baykuş” eğilimi varsa en iyi şartları bile paçoz eder. Bu tipler vızıldamaktan zevk alan kimliklerdir. (“Haksızlıklardan şikayet etmenin dayanılmaz bir karizması vardır.” R Şanal)
Ben de sana en içten sevgimi yolluyorum tatlı hanım.