Uygulamalar kisiye mi özeldir?? Yani demek istedigim tamam ama teknikler bellidir. Öyleyse nasil çalisan maji uygulamasi yapiyoruz. Soramazsin büyücü videosu izlemistim orada büyücü kitaptan okuyarak olmaz falan diyordu ne yapmaliyiz o zaman?
Diyelim bir uygulama bulduk normal witchraft veya baska bir teknik simdi uygulama tamsa bizde Çalismaz mi??
Örnegin ben esmaül hüsna ile havass yapmak istiyorum bunu basaramazsam sorun kimdedir?
Mesela havasta örnegin vefkler var ve riyazet bir sürü hesaplamalar ondan sonra uzun çalismalar varken örnegin internette cadilik büyüleri var bir mumla vs yani ikisi arasinda fark yok mu? Demek istedigim büyü olayi emek isteyen bir sey degil mi?
Yani vefkler asiri güçlü çalisirsa örnegin varliklarla ama kisinin kendi enerjisi ile yapacagi seyler daha azdir demek istiyorum veya kisinin saçi varsa dna si imajinasyon olmadan daha etkisiz olur diye düsünüyorum
Öyleyse örnegini ben çalisan bir uygulama yapiyorum o zaman ömrümün sonuna kadar onu yapayim niye farkli seyler var?
Biraz kafam karisti yani gezegen saatlerine enerjisel yetenekler vs daha önemli degil mi
Ben majikal egitim alamam ögrenciyim ne yapacagim gerçekten? Çok istiyorum kendime yolumda devam etmek
Tesekkür ederim.
YANIT
Sorularınızın, majiyi Orta Çağ çıkışlı hali ile benimsemenizden kaynaklanıyor. Maji, her çağda, her kültürde görülen bir eylem/sistem. Ancak Orta Çağ’da, Yahudilik kafa yapısı ile farklı bir kalıp verilmiş ve bütünü ile ataerkil esasta anlaşılır olmuştur. Aslında bu anlayışın başlangıcı daha öncelere, örneğin druidlere dayalıdır. Orta Çağ’dan hemen öncesinde söz ettiğim bakış açısı hız kazanmıştır. Bu insanları suçladığım düşünülmesin; ellerinde ne varsa, neye inandırılmışlarsa, onu kotarmışlardır. Ne de olsa dünya binlerce yıldır bu anlayışla “dönmektedir”.
Oysa 1920lerde, kültür yaratan insanlığın ilk var olmaya başladığı İÖ 8000’lerden beri İLK DEFA bir değişim başlar! 10.000 yıldır gizli kalmış olan -ne gizlisi, düşünülmesi tabu olan, düşünenlerin kimi zaman yakıldığı ama genelde deli, mecnun, ahmak, düşçü, şarlatan olarak nitelendiği, en yaygın şekilde ise “bilim dışı” etiketi ile yaftalandığı- gerçekler yine bilimcilerce 1 ortaya çıkartılmaya ve kanıtlanmaya koyulmuştur.
Çarpıcı olan ise 1920lerin bizim (sizin, benim, bu yıllarda yaşamakta olan hepimizin) kuşağımız olmasıdır. Bu büyük bir şanstır. Kullanmamak binilen dalı kesmek, ya da kendi bacağına kurşun sıkmaya çok da benzemektedir.
1920lerde ortaya çıkan, kanıtlanan ve 70-80lerde geliştirilerek “apaçık” hale gelen gerçek ise şudur:
Evren yoktur. :)
Evet, aslında evren yoktur… ta ki siz bakana, ölçene, ya da beyninizde kuantum olayları ile var edene dek.
İsterseniz bir daha okuyun… çünkü pozitivizm ile doruğa çıkan “sadece görünen gerçektir” martavalozu ile kıyılmış bilincimizin kolay kabul edeceği bir şey değildir bu sözler.
Stapp, von Neuman, Heisenberg, Wigner, Wheeler, Penrose, Hameroff ve benzeri bir dolu saygın (kimisi Nobel sahibi) parçacık fizikçisi bu “meydana getirme”nin beyinde, kişinin bilinci ile var edildiğini teorize etmişlerdir. (722 sisteminin temeli bu teorilere dayalıdır.) “Nasıl bakarsanız öyle olur” şeklinde özetlenebilecek ve ailenin iyimser ihtiyarlarının sözlerine benzeyen bu cümlenin ağır matematik formülleri vardır. Yani sözlerde yanılgı payı yoktur. Ancak bilimcilerin anlaşamadığı nokta bu “yapılışın” yöntemidir. Farklı bir söyleyişle “evet, evreni ölçüm meydana getirmektedir, orası tamamdır… da, nasıl?” İşin bu “nasıl” kısmı henüz kesinleşmemiştir.
Bu gerçekleri majiye, ya da sorunuza, uyarlayalım: Metot yoktur. Farklı bir anlatımla: En iyi metot inandığınız metottur, daha iyisi, yarattığınız metottur… tabidir ki yarattığınıza inanıyorsanız. :)
Cümlelerinize geçelim.
“Uygulamalar kisiye mi özeldir??”
Evet; çünkü bilinç kişiye özeldir.
“Yani demek istedigim tamam ama teknikler bellidir."
Gerçekliğin olmadığı bir evrende çalışan kesin uygulama, ya da gerçek olan tek bir teknik yoktur. Evrende kesinlik yoktur ki kesin çalışan bir şey olsun. Süperpozisyondaki (buna kader olasılıkları diyelim) olasılıklar “+iki milyon” olarak hesaplanmış olduğu için “kaderlerin birinde ben önde gelen bir kuantum teorisyeniyim” esprisi almış başını gitmiştir.
“Diyelim bir uygulama bulduk normal witchraft veya baska bir teknik simdi uygulama tamsa bizde Çalismaz mi??"
Çalışıp çalışmaması tekniğe inancınız ölçünüzle koşuttur.
“Örnegin ben esmaül hüsna ile havass yapmak istiyorum bunu basaramazsam sorun kimdedir?”
Başarısızlığın nedenleri belki farklı olabilir; çünkü inanç kimi zaman yeterli değildir.
Şöyle açıklayayım: Bizim mahallenin berber abisinden, kargomuzu getiren firma elemanına, trafikte hatalı sollama yapan kimlikten, Wigner’ın bizzat kendine dek hepimiz aynı şekilde, nano saniyede, bir dolu etken sonucu evrenimizi FARK ETMEDEN yaratmaktayız. Bu etkenler, daha doğrusu etmenlerin içinde en aktif unsur inançtır. Maji ise fark etmeden yapılanın ele alınıp, fark ederek (iradi) yapılmasıdır. Bu yüzden başarı için bazı bilgilere (majikal saatler ve buhurlar bilgisi değil, beyin evrene nasıl biçim veriyor bilgisi) ve beyin yeteneğine gerek vardır. Yetenek geliştirilebilir. Bu sözler herkes için geçerlidir.
Bir dans kursunda olduğunuz düşünün. Siz basket kursuna gitmek istiyor olabilirsiniz ama evrenin bir gizli müziği(ritmi) olduğuna ve kara delikler bile birbirleri ile bilimcilere göre bir “dans” ile birleştiklerine göre, dans dersi kaçınılmazdır. Bedeninizi (beyninizi) zamanla esnetecek, ritm duygusu (keyfi ve hafif bir ruh hali) edinecek, müziğin gizemini (evrenin harikalar diyarı olmasını) hissetmeyi becereceksiniz. Ama –sizi tenzih ederim- adam aynı baştaki “kalas” hali ile kalırsa ona Golden Dawn’ın “en bi gizli” metodunu verseler (dalga geçiyorum, yok böyle şey, olsa, bu hazretler kavga/gürültü ve hastalıkla boğuşacaklarına, bir eli yağda bir eli balda yaşarlardı) olduğu yerde kala-kalmayı sürdürür. Öğrenmesi gereken öncelikle inanmak, bunun için evren işleyişini (kuantum mekaniğini) ve işin ezoterik yanını (pozitif ve negatif enerjileri ve PEnin gerekliliğini, yani güzel bir ruh hali edinmenin gerekliliğini) öğrenmektir. Ama bunlar aprentislere hiç çekici gelmez. Herkes “harıl-harıl” metot, sicil, efsunlu sözcük peşindedir.
“Mesela havasta örnegin vefkler var ve riyazet bir sürü hesaplamalar ondan sonra uzun çalismalar varken örnegin internette cadilik büyüleri var bir mumla vs yani ikisi arasinda fark yok mu? Demek istedigim büyü olayi emek isteyen bir sey degil mi?”
Evet ve hayır. Yani neye emek verdiğiniz önemli. Emeği kuantum bilgilerini edinmeye ve bunları beyninize perkitmeye verin… cadılık, havas, Kabala metotları arayıp bulmaya ve uygulama değil.
[“Adam eğitiminin reklamını yapıyor” diye düşünmemenizi rica ederek bir not düşeym: İleri seviye öğrencilerim –bizler gibi- ne vefk çizerler, ne zikir yaparlar. Sabah çalışmamı bebeğimin (köpeğimin) “hadi beni çıkart, bunaldım sabah 05:30’dan beri beklemekten” baskısı ile alel-acele çıktığım için unuttuğum sabah çalışmamı, parkta bir ağaca dayanarak, ya da arka sokakta isek çevreden birinin geçip geçmediğini kontrol edip gözlerimi kapatarak yaptığım çok olmuştur. Kontrol konusunda hata yaptığım zaman gözlerimi açtığımda bana “Adam hidayete erdi” şaşkınlığı ile bakan bir çift göz gördüğüm de olmuştur. :)
Ancak bu düzeye gelmek gerçekten zordur ve uzun yıllar bıkmadan, yılmadan, pes etmeden çalışmak gerektirir. Bir düşünün, internetten verilen metotlarla, ya da birkaç esma zikri ile istenenler gerçekleşse dünyanın hali ne olurdu? Bizler bu yüzden eğitime herkesi kabul etmemekte, başvuruda irade, yılmazlık, istek ve inanç vurgusu aramaktayız. (Tüh, tüyoyu ağzımdan kaçırdım. : )
Bu sözlerden sonra, şimdi de "Adam kendinin reklamını yaptı" diye düşünmeyin. Bizlerin başarı oranımız bile %70dir ve bunun anlamı 10 çalışmadan (10 arzudan) 3ünün asla elde edilemediğidir.]
Toparlayayım: Maji, kaderi canınızın istediği gibi biçimlendirmektir. Bilim adamları 1920den beri “kaderi biçimlendirmek” adını vermeseler ve olaya “dalga fonksiyonunun çöküşü” deseler de, bu olayın nasıl meydana geldiğini açıklamışlarken hala majikal saatler ya da bilmemkçıncı düzey antitelerinin sicilleri ile boğuşmak –hep derim- sağ kulağı sol elle değil, sol ayakla kaşımaktır. Ancak düzeltmem gerekir: Zikir ve esmalar ilk eğitimin ilk yıllarında şarttır.
“Öyleyse örnegini ben çalisan bir uygulama yapiyorum o zaman ömrümün sonuna kadar onu yapayim niye farkli seyler var?”
Farklı yöntemler yaratıcılarının yaşadığı zamanın gerçekleri, kültürel yapısı, onların eğitim seviyeleri, hatta karakterleri yönünde belirlenmiştir. Her yaratıcı sistemine inandığı için sonuç alır ve bu yüzden “en doğrusu işte benimki” diye ortaya atlar. Aynı nedenlerle farklı sistemler gelişir.
Bizim eğitim yukarıda verdiğim bilgiler üzerine kuruludur. Özellikle Manyetik Maji eğitiminde aprentisi sıkıntıdan gözünden yaş getirecek kadar bilimsel veriye BOĞMA nedenimiz onda inanç yaratmaktır. Yani mesaj “Kardeş tamam, sen bize inanma, ama bak, baba-baba bilimciler bunları diyor, yani dediğimiz doğrudur, güven sözlerimize”dir; amaç bilim adamı yaratmak değildir. Ardından gelen pratik bilgi artık aprentis beynindeki verimli alana ekilmektedir.
Sizin ve milyarlarca benzerinizin –affedin- hatası, majiyi “Şunu-şunu yaparsam istediğini elde ederim, o zaman ‘şunu-şunu’ ele geçireyim” yaklaşımıdır. Bu yüzden majikal saatleri, renkleri, sistemleri öğrenmek için paralanır durursunuz. Oysa aradığınız “şunu-şunu” diye karikatürize ettiğim pratik (yani tek bir pratik) yoktur.
Gelin size hemen basit bir maji metodu vereyim: Elinizde ne varsa bırakın, gözlerinizi kapatın, evrene dağılın, “ay yapabildim mi acaba” dahil her bir düşünceyi bir süreliğine aklınızdan silin, temizleyin beyin elektriğinizi ve KURAL OLARAK rahat, hatta mümkünse GERÇEKTEN şen bir ruh haline geçin. İster eski güzel olayları düşünün, ister gülünç bir olay… Ardından ileriye inançla bakın, şahane bir geleceğin yapı taşları ile var olduğunu, inşa olduğunu görün (inanın). Mutluluk duyun. Ve hemen bunu unutup yeniden işinize dönün.
Hepsi bu kadarcık. : )
Beyninizdeki –eskilerin değimi ile- imajinasyon gücü, artı, inancınız ölçüsünde bakışınıza uygun gelecek kurulmuştur bile.
“İnan, şen ve keyifli ol (en azından rahat ola) ve korkmadan kendi sistemini yarat” bu da basit bir maji metodudur. Evren bu dinamikler üzerine işlemektedir çünkü. İnanç, keyifli bir ruh hali, korkusuzluk… sonra dile evrenden ne dilersen.
Teşekkür ettiğiniz için bizlerden de teşekkürler...
DİP NOTLAR
[1]
Adamı/kadını bırakalım. Bize göre scientists sözcüğünün karşılığı “bilimci”dir. Azra Erhat ise çok güzel bir yorumla “bilgin” sözcüğünü yıllar önce önermiştir.