722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

MAJİ

SORULAR ANA SAYFA | TÜM MAJİ SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

26 Mart 2021
Ekmek Büyüsü

Hocam merhabalar. Iyisinizdir umarim. Sitede yeni içerikler gördüm. Gayet güzel olmus. Belirtmek istedim. Özellikle romaniniz gayet merak uyandirici en kisa zamanda baslayacagim. Konuya gelirsek de ne diyeceginizi az çok tahmin etsem de yine de sormak, görüsünüzü almak istedim. Konu büyüyle alakali. Bir süredir gerek finansal gerek aile içi iliskiler açisindan biraz sikintidaydik. Evde nerdeyse sürekli bir huzursuzluk, bir gerginlik. Bu gerginlik finansal sorunlardan çok aile bireylerimin geçmisleriyle ilgiliydi aslinda. "Sen zaten hep böyle yaptin. Bi kere bile dinlemedin deger vermedin" vs seklinde. Neyse detaylari geçiyorum. Bu sabah bahçeye biseyler ekmek için kazarken gömülmüs küflü yarim karafirin ekmegi bulduk. Süphelendik tabi bu durumlarla alakasindan. Zira 2 sene önce yine böyle bir durum oldu yine ayni yerden küflü ekmek çikmisti ve yine finansal olarak kötü durumdaydik. Internetten baktigimda iliskileri bitirme büyüsü vs. Yaziyordu. Çok sükür 2 sene önce ekmegi denize attiktan sonra bi nebze Olsun düzeldi durumlar. Simdi yine ayni sekilde ekmegi dualarla denize attik. Biliyorum genelde rezonans olmadikça NE etkili olmaz diyorsunuz. Ama ben yine de görüsünüzü almak istedim. Böyle bir durumda ne yapmak gerekir, bu ekmek büyüsü nedir ne degildir?
Her daim bol PE 'li bir gerçeklik diliyorum. Kendinize iyi bakin.

YANIT

Editörün notu: Bu soru 04.12.2020 tarihinde sitemize ulaşmış, yanıtlandıktan sonra 07.12.2020 tarihinde sorucuya gönderilmiş, yayın tarihi yeni gelmiştir. Soruda yer alan roman "1898 Yılından Beri (Sıradışı Bir Hikaye)" adı altında Google Books'da yayınlanmıştır.

Eski öğrencime merhabalar!

Kaygılanmakta çok haklı ve çok haksızsın. :) Çok haksızsın; çünkü… bu “çünkü” den sonrasını bir cümle ile ifade etmek zor. Cümleyi bitirmek yerine, bir örnekleme yaparak anlatmak istediklerimi daha açık şekilde aktarmaya çalışayım.

Bir kişi düşün, bir düşmanı var… O düşmana acı vermek için bir ekmeğe bir şeyler yapıyor; yani kara büyü çalışması ifa ediyor. Ve diyelim ki sonuç alıyor; yani böyle bir gücü var.

Peki, sen zeki birisin, beynindeki kalıpların aktivasyonunu lütfen bir süreliğine durdur ve kendine –olaya yeni bir aspektten bakarak- şunu sor… Böyle bir gücü olan kişi bu gücünü yakınına sıkıntı vermek için mi kullanır; yoksa çok para kazanmak, kadınlardan (ya da erkeklerden) kurulu bir haremde yaşamak, başkan seçilmek, hep genç kalmak vb. vb gibi elde edilmesi hayli güç insan emellerine sahip olmak için mi?

Darılma ama böyle bir gücü olan, yani ekmeye dua okuyup birinin yaşamında farklılık yaratacak güç sahibi bir insanın aklına komşusu, ya da sevmediği o kişi, gelmez. Düşleri ve ülküleri, gücü nispetinde büyüktür. Gelinine, ya da kaynanasına büyü yapan gelin veya kaynana, eğer böyle bir güçleri olsa, o gelin veya kaynana konumunda yaşayan kişiler olmazlar. Söz edilen başarı, kuantum evrenini benzersiz şekilde bükme anlamındadır ve bir insan ekmeğe dua okuyarak (ya da her ne yapıyorsa onu yaparak) mikrokozmosu bükebiliyorsa büyük bir gücü var demektir. Bu güç, çorap söküğü gibi (yani hızla ve kısa sürede) büyük ülküleri var etme hedefine odaklanır. (Bu durumu “paranın hiçbir zaman, ne kadar fazla olsa da, yetmemesine “ benzetebiliriz.) Böylece kişinin yaşam modeli değişir, kaynana ya da gelinin yaptıklarının önemi sıfırlanır.

Peki böyle bir güç var mıdır?

Hayır, yoktur!

Diğer yandan korkmakta (ya da kaygılanmakta) çok haklısın; çünkü mesajından kolayca hissedilen tedirginliğin, o kişinin emellerinin SİZLERİN TARAFINDAN realize edilebilceği anlamındadır.

Değerli kardeşim, ben amiyane tabiri ile “büyü hocasıyım”, büyük olasılıkla senin yaşından fazla yıldır bu ortamda aktifim ve sana bu sözleri ben söylüyorum.
1- Kara büyü, hedef kişi varlığına inanmıyorsa (yani korku adlı duyguyu taşımıyorsa) sadece yapana etkisi olan bir eylemdir.
2- Majikal başarı SADECE beyinlerinde PE var olan kişilerin ulaşabileceği bir ayrıcalıktır. Bir anlamda, PE sahibi kişilere verilen bir ödüldür.

Bu gerçeğin nedenselliğini bir kez daha anlatayım.

Bir kişi, diğeri için olumsuz bir şey düşündüğünde, beyin elektriğinin dalga boyu bizim ezoterizmde NE dediğimiz frekansta demektir. Şurası ise çok önemli: Bu frekansta değilse, söz konusu yıkıcı düşünceyi üretemez. Andığım frekans ise eli yabalı bir şeytan figüründen fışkırmaz. Eğitimden bilirsin; manyetizma (atom çekirdeği) full pozitiftir (ki, dişilerle benzerliği vardır); elektron full negatif olmasa da, insanlara manyetizma kadar yararlı değildir: Elektrik olur, yararlıdır, ama çarpar da… Nasıl ki manyetizma şifa verince ona tanrı diye tapmıyor, elektrik çarpınca şeytan diye lanetlemiyorsak, NE dediğimiz frekans da benzer yapıdadır… o Şeytan değildir, sadece bölen bir enerjidir.

Ancak bu “bölme” denilen olay/işlem canlılara hiç yaramayan bir şeydir; çünkü dertle yüklü olabilen makronun varlığı bu bölünmüşlük nedeniyledir. Bölünme olmasa hepimiz cennette (ya da tanrı ile veya inanca göre pozitif bir fizik alanda) kalacaktık. Yani NE aşağılık, hain ve cani bir yaratık olduğu için değil; bölen yapıda olduğu için tehlikelidir. Bölme ise öncel yerimiz olan Cennet’ten, Yaratıcının inayetinden/iyiliğinden (ya da pozitif kuantum alanının koruyuculuğundan) uzaklaşmak anlamındadır. Uzaklaştıkça tehlikelerle cıscıbıl halde karşılaşmış oluruz.

Bölme frekansında beyin elektriği var edince (yani bir insanın kötülüğünü istediğimiz anda) bölücü (negatif) frekansı çoktan celp ettik demektir. O da YAPISI GEREĞİ (tıpkı prize firkete sokunca elektriğin çarpması gibi) kendi ile senkronize olan kişinin gerçekliğinden bir şeyleri bölerek zarar verecek, ilahi korumadan uzağa atacak, öncel (orijinal) konumundan öteleyecektir.

Yaşananların ve kavramların gerisinde fizik olduğu görülebilirse her şeyin basitliği anlaşılır ve cevaplar kolay elde edilir; lanetler, büyüler, gizemler gibi sisler gerisindeki ulaşılamayan, bu yüzden sorulara yanıt olamayan işler son bulur.

Bu nedenler yüzünden lanetleme yapmamak için “aman millet beni beğensin, vatana yararlı vatandaş olayım, ayıplanmayayım, kötü adam olmayayım, cehenneme düşmemeyim” falan filan gibi –bence- çocuksu düşünceler üretmek çok gereksizdir. Bu düşüncelerin engelleyiciliği öfke tavan yapınca sıfırlanabilir. Oysa kişi olaylara fizik açısından bakabilirse “NE celp edersem bölünme adlı insana uymayan şey ile kontağa geçerim, prize firkete sokmuş olurum” düşüncesine ulaşmışsa, önünde uçurum olduğunu en net şekilde anlamışsa, falancaya ne kadar hırs dolsa da kendini uçurumdan aşağı atmaz.

Yaşama ulvi idealler değil, basit kar/zarar hesapları açısından bakmak daha yararlıdır. Bu aspektten değerlendirme yapabilenler iyiliğin EN RANTABL SONUÇ OLDUĞUNU kolayca görebilirler. İyiliğe, sevilen bir yaratıcıyı hoşnut etmek için özenmek güzel bir iştir. Ama insanların bir kısmında tanrı inancı yoktur; diğer kısmında ise "hayat gailesi içinde" tanrı hoşnut etmek için pek az değişme isteği/gücü bulunur. Bu yüzden insanlara iyiliğin maddesel açıdan kazanım olduğunu anlatmak gerekir. Yani kişiler “Keyifli yaşamanın yolu iyiliktir” düşüncesine inandırılabilirlerse, bu gerçek tüm açıklığı ile onlara gösterilebilirse, NE ciddi oranda azalacaktır; çünkü insanların genelinde iyi olmaktan önemli olan, iyi yaşamaktır. ;)

İyi yaşamak, iyiliğe ortam hazırlayabilir. Güzel sabunlarla, buhurlar içinde, lüks bir ortamdaki bir banyodan ya da masajdan çıktığımızda öncekine oranla daha iyi -yani daha az stres altında, daha iyimser, daha az öfkeli, sorunlara daha aldırmaz/kafaya az takmış- biriyizdir. Oysa Hıristiyanlık ve Yahudilikte serotonin tetikleyen her şey “dünyasal” diye lanetlenir. Bu yüzden iyilik otomatik olarak dünyasal olmayan, daha çok cehenneme gitme korkusu yüzünden ucundan kıyısından biraz da zorlanarak, ite kaka üstlenilen ütopik bir ideal konumuna itilmiş olur. Hayattan darbe alıp korku dolmuşların güç bela sığınmaya çalıştıkları bir yer durumuna gelir.

Konu açıldı; gel, biraz daha şu iyilik konusunda laflayalım:

Müslümanlıkta ise beyin ödül devrelerini tetikleyen HİÇ BİR ŞEY YASAK DEĞİL, BİLAKİS KUTSALDIR. Ancak öğretide –tıpkı anaerkil ezoterizm ve 722 Sistemindeki gibi- bu ayrıcalıklara erdem ile ulaşılacağı mesajı vardır. Bu mesaj janizmden Budizme, Müslümanlık ve anaerkil ezoterizm dışında HİÇ BİR inançta görülmez.

Satanizm, iyiliğin pratik yaşamındaki yerinden (gerçeğinden) kovulması ile doğmuştur. Pek çok insan “yaşarken beni mutlu eden şeyleri iyilik vermeyecekse, demek ki kendimi iyi hissetmem için kötü olmam gereklidir; yani demek ki kötü olan iyidir” düşüncesi ile satanist olur!

Oysa satanistlerin hedeflerinde olan, yani elde etmeye çalıştıkları her şey, İYİLİKLE ELDE EDİLİR.

O zaman neden satanizm ile White Magic, anaerkil ezoterim ve Müslümanlık farklıdır? Hedefler aynı ise, aynı şey olmalıdırlar, öyle değil mi?

Hayır, değildir.

Satanistler; Hıristiyanlık ve Yahudiliğin lanetlediği beyindeki ödül mekanizmalarını tetikleyen ve sağlık veren şeylere canlarının istediğini yaparak ulaşmaya çalışırlar. Satanizmde benmerkezlilik vardır.

Oysa Müslümanlar, anaerkil okültistler ve beyaz büyücüler bu güzelliklere sadece bir şeyleri VEREREK (yani kendinden paylaşarak-bütünleştirerek) varıldığını görmüşlerdir.

Beyin ödül devrelerinin yarattığı hislerin çıkış noktaları öncel evrendir. Bu yüzden onlar ANCAK öncel evrendeki yerimize yaklaştıkça tetiklenebilir.

[Müslümanlıkta yer alan ve batılıların anlamadığı ve küçümsediği Cennet’teki zevk ve keyif varlığı vurgusunun gerisindeki mesaj budur.

Allah şöyle demektedir: “Benimle yeniden bir olduğunuzda, yani Cennet’e geldiğinizde, makro ortamında, makro ortamının ve beyninizin yapısı gereği sadece bazı eylemleri ifa ederek (güzel seks yaparken, lezzetli yemekler yerken, baş ağrıtmayan (zararı olmayan) içkiler içerken, güzel bir kadına, ya da erkeğe bakarken, güzel bir parfüm koklarken, rahat bir döşekte keyif ederken) hissedebildiğiniz –ki, bunla ödül devrelerinin tetiklenmesidir- şeylerin özgünleri, yani hislerin en muhteşemleri var. Bu güzellikler benden koptuğunuz makroya seks, koku, güzellik, rahatlık olarak -cılızca- yansıyabildi.” Ama ne yazık ki bu mesaj yanlış anlaşılır ve “Vay, Cennett’te nasıl genç kız, güzel erkek olur” tartışmasına girişilir, her yer NE bulamacına döner. ]

Söz konusu bütünleştirmenin yollarına ise erdemler denmiştir. Yani erdemler, can sıkıcı ve pratik yaşam güzelliklerin uygun olmayan DEĞİL, onları elde etmeye götüren yol tabelalarıdır. Erdemli insanlar -sanılanın aksine- ideal, ama adamı can sıkıntısından patlatacak bir hayat değil; satanistlerin en özendiği "dünyasal" denilebilecek bir modeldeki (para, aşk, başarı, cinsellik, heyecan, coşku, keyif, neşe, dinginlik, doyum vb. dolu) yaşamı (tabidir ki istedikleri bu ise) elde ederler.

Bu gerçekleri kabul edebilirsen (edebilirseniz) ekmekçi hazretten korunmanın başlıca yolunun ondan korkmak değil, onun için yürekten üzülmek olduğunu görebilirsin. Bu yaklaşım ile bonus olarak aile içindeki adavet de sona erecektir bence.

[Ekmek, Müslümanlıkta nimettir. Çöpe atılmayacak kadar kutsanır. Ekmek, anaerkil paganizmde Ana Tanrıça’nın saçlarıdır. Kutsaldır ve antik dönemde kutsal bayramlarda özel olarak ekmek ve pandispanyalar pişirilmiştir. Bu kadar kutsal bir şeyi pis hedefler için kullanan, hele ki kötü kullanan, birinden korkmak değil; –bir kaza ortamından geçerken yaralılara üzülmek benzeri- bir acı duymak gerek.]

Konuyu uzattım, ama korkunuzu ancak işin temelinden (işleyiş mekanizmasından) söz edersem giderebileceğime, sizlerin ancak böyle korunabileceğinize inanıyorum.

Toparlayayım: Ekmek, humus, kruasan, pandispanya büyüsü yoktur. Beyindeki NE ve PE frekansı ile dokunmuş alanlar vardır. Beyin frekansı nasılsa, karşılaşılan olayların yapısı ona göre olacaktır ve olaylarda -eğer varsalar- kara fırıncıların bile doğrudan dahli yer almaz. Ancak eğer beyninizde -bulduğunuz zımbırtıları deniz gibi anaerkide kutsal bir mekana atınca, olumsuzlukların sona ereceği hakkında- bir kalıp (inanç) varsa, ailece uzak bir sahile gidin ve atın. En azından birlikte ufak çaplı bir macera (heyecan) yaşamış ve deniz havası almış olursunuz. :)

“Her daim bol PE 'li bir gerçeklik diliyorum.”
Yine çok güzel bir buluş… bir dilek… Seninki gibi bizim sisteme hakim olduğunu gösteren sözler duymak daha bir keyiflendiriyor adamı. :) Aynısını bizler de sana ve ailene yolluyoruz. Her biriniz Selâm’a gark olun.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -