722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

MÜSLÜMANLIK

SORULAR ANA SAYFA | TÜM MÜSLÜMANLIK SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

5 Mart 2021
Islam tasavvufu ve anaerkil ezoterizm

Merhaba Janus ,

Saygilar ve sevgiler sunarim.

Islam tasavuffunda kimi mutasavviflar yahudi, hristiyan,müslüman,budist,hindu, pagan vs bütün inanç sistemlerinden insanlarin ayni hakikate ve ayni iyilik ve sevgi kaynagi olan yaraticiya giden farkli yollar oldugunu söylüyor.Senin bu konudaki görüsün nedir ? iyilige inanan ve bu yola bas koyan herkes isimler ve sifatlar farkli olsada sencede ayni yoldamidir ? Yani senin izledigin yol ayni zamanda Islam'in , hristiyanligin,taoizmin vs izledigi yolla eninde sonunda aynimidir? Tesekkür ederim.

YANIT

Önce iyilik hakkında konuşalım, ardından soruların muvacehesinde Müslümanlığa gelelim.

“İyilik” olarak nitelenen kavram bir frekans, bir titreşim. Evreni meydana getiren sadece titreşim zaten… Bu titreşim, yani sübjektif açıdan bakarak “iyilik” şekilde adlandırılan kavram, Öncel Evren adını verdiğimiz ortamdan bir yapı, bir yansıma... Bu öncel yapı bir zamanlar madde ortamında etkin şekilde var olabilmiş. Süreç, bir çok uygarlığın yaratılış mitlerinde Altın Çağ olarak niteleniyor; Masal ya da cahil insan uydurmaları diye bir yana atılan nice farklı uyarlığın miti bu periyodu apaçık anlatmakta.

Biz insanların, hayvanların ve bitkilerin esas yapısı oraya, yani öncel evrene dayalı olduğu için, bu yapı (yani iyilik) bize iyi geliyor. Neden iyi geliyor? Çünkü gerçeğimiz (asıl yuvamız) orası olduğu için istediğimiz, yapımız gereği bize güzel şeyler hissettiren her şey orada, oradan kaynaklanıyor. Yani iyilik diye –Yahudilik sayesinde- sıkıcı ve “ulvi” bir üstünlüğe dönüştürülen şey, aslında bizim özgün yerimizin frekansı. Diğer kötü şeylerin üzerinde seçkinlerin ulaşabileceği, mutlu azınlık ya da üstün nitelikli kimselerin sahip olabileceği ayrıcalıklı bir şey değil; en normal, en olağan, en doğal mecra, frekans. Hepimizin, İSTİSNASIZ HEPİMİZİN özü, içimizdeki bir “nüve”. Bu yüzden kendimizi gerçek anlamı ile İYİ hissettiren her şey (bu duyguya mutluluk da denebilir) orası ile kontak anlamında.

Yahudilik ve Hıristiyanlık bu duyguları var edenleri “dünyasal” diye lanetleyip yasaklamakta. Müslümanlıkta ise tam tersi olarak bunlara hem yönlendiriliyor, hem de Cennet adlı ortamda bunların en “hasının” olduğu söyleniyor. Ancak bu ödüllere makrokozmos ortamında sahip olmak için erdem adlı kurallara uymak şart. Bu yüzden bir yandan da erdemler -bir anlamda- zorunlu kılınıyor. Yani erdemler -Hıristiyanlık ve Yahudilikte dikkatle gizlenmiş olsa da- aslında keyif denen beyin süredurumuna ulaştıran (harika bir hayatı var eden) şeyler!

Bu söylem bizim paganist doktrinlerimize bütünü ile paralel!

Bir şekilde bu yer (yerimiz, yuvamız) bölündüğü (benim bu konuda “saldırgan alt tanrı”dan daha radikal, “o kötücül alt tanrı biziz” benzeri görüşlerim var) ve makrokozmos meydana geldiği için artık yarımız, ya da bir parçamız, yuvamız yok… bir anlamda bacağımız kopmuş durumda. Bu yüzden rahat değiliz.

Yine aynı nedenlerden öncel evrene benzer (özgün şekilde) davrandığımızda, kendimiz olduğumuzda, beynimizden yayılan titreşim, öncel evren ile rezonansa giriyor ve işler iyi (bizi keyiflendirecek, rahatlatacak, mutlu edecek, neşelendirecek, huzur verecek vb.) gitmeye başlıyor.

Her şeyin gerisinde gizem, ya da psişik, mistik olgular değil, basit fizik var. Ancak insanlar fiziğin bu derinliğini önceleri bilemedikleri için anlayamadıklarını gizem olarak nitelemişler ve işler biraz içinden çıkılmaz hale dönüşmüş.

Özetle; iyilik biraz insanı kasan, “pir-ü pak üstünler”e ait, biz “esnaftan sülüman” tiplerin zor elde edeceği bir şey değil. O bizim özümüz. Her birimiz aslında temelde özverili, anlayışlı, paylaşımcı, eşitliği seven, kendi halinde, işinde gücünde, üstünlük merakı olmayan, gününü gün etmeye bakan tipleriz. Ama “ataerkil kültür” diye kibarca isimlendirdiğimiz sistem ile korkutuluyor, gerçeğimizi arka cebimize alıyor ve elde kılıç (ya da döner bıçakları ile) cenge gidiyoruz. Korku içindeki birine en iyi gelecek şey “aferin, maşallah, artık güç diye bir şeyin var, bundan sonra canın yanmayacak” laflarıdır. Ataerkil kültür yanlışlara böyle YÖNLENDİRİYOR. Yanlış davranışlar sonucu öncel evrenle kontak koptukça "Hafazanallah, bu dünya ne kötü yer" düşünceleri var oluyor, yanlışlara daha da gömülünüyor, işler daha da içinden çıkılmaz şekle dönüşüyor. Zaten hatalı frekans yüzünden kopmuşuz. Bu uzaklaşmaya bir yerde dur demek gerek. Oysa "yanlış doğrularla" (örneğin öne geçme arzusu, elde etme tutkusu, üstünlük arayışı gibi unsurlar kahramanlık, liderlik, rekabet gibi kavramlarla "kakalanıyor") aynı frekansın genliği arttırılıyor, kopma (tanrısal esinden/yardımdan uzaklaşma) fazlalaşıyor.

Tüm bu anlattıklarım nedeni ile eğer işler ters gidiyorsa kadere lanet edip, Müslüm baba parçaları ile ruh pışpışlayacağımıza, “eyaaa, acep nerede yanlış yaptık da bizim oralardan yardım gelemedi” dememiz ve hatamızı bulup onarmamız gerek.

Korkmayan, korkmadığı zaman iyi bir şeyin (ister tanrı de, iste bir fizik mikrokozmos katmanı) yardımına mucizevi şekilde koşacağına GERÇEKTEN inanan; beyninden tasa, keder, öfke, elem, hırs, kıskançlık, güç arayışı, üstün gelme arzusu gibi şeyleri atan herkes iyiliğe (öncel everene) doğru yaklaşmış, yani mutluluğu garantilemiş demektir. Bu yaklaşıma isteyen istediği adı takabilir... Oraya dileyen bizler gibi (Yaratıcı sevgisi ile karılmış objektif bakış ile) yaklaşır, ister kendine yakın bulduğu dinsel pratiklerle… Kuantum mekaniğinden sonra din ve bilim giderek kucaklaşmak adına birbirilerine yaklaşmaktadırlar. Bu fırsat kullanılmalı derim.

Hameroff: “Spiritüel uygulamalar ile derinlere dalabilir, uzay-zaman geometrisinin kuantum düzeyindeki (evrenin en küçük ölçeğindeki) Platonik dünyasına gömülmemize izin verir. Buraya isteyen Tanrı diyebilir." 1

Kendi istediklerimi kısaca ;-) söyledikten sonra sözlerine geçeyim. :)

“Islam tasavuffunda kimi mutasavviflar yahudi, hristiyan,müslüman,budist,hindu, pagan vs bütün inanç sistemlerinden insanlarin ayni hakikate ve ayni iyilik ve sevgi kaynagi olan yaraticiya giden farkli yollar oldugunu söylüyor.Senin bu konudaki görüsün nedir ?”
Biz bu sözlere fazla inanmıyoruz. Zevk almak kötüdür diyen bir din ile mutluluğa ulaşmak (bizim görüşlere göre Ana Alan ile kontak)mümkün değildir; çünkü rahatlamamış olan gerekli frekansı üretemez, başka(!) alanlarla senkronize olur.

“iyilige inanan ve bu yola bas koyan herkes isimler ve sifatlar farkli olsada sencede ayni yoldamidir ?”
Tabii ki… Ancak iyiliğin ne olduğunu iyi anlamak gerek; çünkü Hıristiyanlıktan, Budizme ve Yahudiliğe pek çok din ve inancın söyleminde “iyilik ana hedef” dogması vardır. (İlginçtir; paganizmde yoktur. :D) İyiliğin ne olduğu bize göre SADECE Müslümanlığın içrek bilgilerinde yer almaktadır. Azılı paganlar olarak (şaka yapıyorum) Müslümanlığı bu kadar tutup desteklememiz bu yüzdendir. Müslümanlığın şu özü benzersizdir: “Her iyi şey insanlar için, ama onları elde etmek için erdem şart!” Bu düşünceyi ben başka dinde görmedim. Hepsi de zevk ve keyif veren şeyleri "dünyasal, tuuu-kaka" diye karalayıp dururlar. (Adamlar din adamlarına seksi ömür boyu yasaklıyorlar, bir allahın kulu da nazarlık olsun diye çıkıp "bu insan haklarına ters düşen bir şey, bir suçtur" demeyi akıl edemiyor.) Oysa zevk ve keyif veren nice unsur beyinde ödül devrelerini aktive eden, sağlık verici şeylerdir.

[Babam, kenar mahalleden çıkıp, saltanatçı bir Osmanlı aileye damat gelip, geçmişi ile köklerini kopartmış biriydi. Zaman içinde kendisi bir Fransız soylusuna dönüşmüş ve onu yetiştiren dedem, yanında taşra soylusu gibi kalmıştı. :) Bu duruma en çok dedem gülerdi, o ayrı. Babam geçmişi ile ilgili şöyle bir şey anlatırdı ve derdi ki: “Gençlikte arkadaşlarla Ayazağa tepelerinde otururduk. Arkadaşlar aşağıdaki yoldan -kırk yılda bir- bir otomobil geçince üzerine toprak atarlar, ‘Kahrolsun zenginler’ diye lanetlerlerdi. Ben ise ‘Salak mısınız, zenginlik ve lüks olsun ki, bir gün bizim de ulaşma şansımız olsun’ derdim. Bu gün onlar büyüdüğüm mahallede esnaf; ben ise… ;-)” Bu sözü şu yüzden söyledim: Bazı kimseler Müslüman din adamlarının lüks ve görece "dünyasal" değerlerle bezeli yaşamını eleştiriyorlar. Oysa o model benzersizdir ve Allah’a en yakın kimselerin güzel yaşayabildiğinin kanıtıdır. Bırakınız bu model olsun; olsun ki, bir gün biz de ulaşalım.]

“Yani senin izledigin yol ayni zamanda Islam'in , hristiyanligin,taoizmin vs izledigi yolla eninde sonunda aynimidir?”
Taoizmden anlamam; ama umarım 722 Sistemi, Müslümanlık ile aynı paraleldedir. Gerçek Müslümanlar ve mutasavvıflar kadar pozitif olmak haddimiz değil; ama belki de kimse ne kendinin, ne de diğerinin Allah’a (ya da neye inanıyorsanız ona) yakınlık ölçütünü düşünüp araştırarak bulamaz. Bize göre söz konusu kontağın gücünü ortaya koyan sadece kişisinin rahatlık, keyif, neşe, bolluk, yaşama sevinci, dinginlik ve doyum oranıdır. Yani ne tek başına huzur yeterlidir, ne de coşku… Bu farklı doyumlar veren kavramlar arasında tamlık ve denge şarttır.

Bu sözlerimi hem kendini, hem de diğerlerini yargılarken bir turnusol kağıdı olarak kullanmanızı öneririm.

Sevgi, saygı ve teşekkürler bizden de size, misli ile...



DİP NOTLAR

Spiritual practices allow you to dive deep and become immersed in the quantum Platonic world of spacetime geometry. You could call it God if you wanted to.”


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -