Dikkat! Yanıt 18+ içeriktedir, çizgidışı düşünceler içermektedir. Bu nedenle herkese uygun değildir.

Merhaba sevgili arkadaşım. :)

Bana özel yaşamımda –seks konusuna yakın ilgim dolayısı ile- gençler (ki, bu kişiler sadece bana göre genç olan 30lu yaşlardaki erkeklerdir genelde :) ) sürekli "cinsellikte vazgeçilmez erkek olmak" adlı konumun sırrını sorarlar. (Yanlış anlaşılmak istemem, benim bir uzman olduğumu düşündükleri için değil; bu konularla fazlaca hal-i hamur olmuş bir ashab-ı güzin şahsiyet sayılmam hasebi ile "bi' de bana" sorarlar. ) Pek çok kişiye göre belli (ve genelde bilinmeyen, gizli) seks teknikleri vardır, bunlara ulaşan yatakta verdiği zevk ile kadınlar üzerinde büyük hakimiyet kurar.

Oysa yanılmaktadırlar… hem de iki yönden!

İlk yanılgıları kadınları tanımamaktır. Kadınlar (genellemeyelim; "pek çok kadın" diyelim) ruhen (beyinsel alan senkronizasyonu olmadan) bütünleşemedikleri bir erkek ile (adam Kama Sutra'yı ezbere bilse bile) seks yaparken sadece kötü bir masajı anımsatan hisler duyarlar.

İkinci yanılgıları ise sekste böyle tek bir yöntem olduğudur. Aradıkları yöntem, dünya üzerinde kaç tane parmak izi varsa, o sayıdadır. Bu yüzden kadınları baştan çıkartma işine soyunanlar seks tekniklerinden çok, kişilik analizi konusunda uzmanlaşmalıdırlar. "Her balığı kendi yemi ile avlarlar" sözü bu gibi kişilerin mottosu olmalıdır. Kadınların hayatında vazgeçilmez olmanın yolu onlarla ruhsal senkronizasyonsa; yatakta vaz geçilmez olmanın sırrı, hedef hanımın ne istediğini deşifre edip, bunu ifa edebilecek yetenek taşımaktan geçer.

Şimdi bu sözü sizin sorunuza uyarlayayım: Sizin sorunuzun da tek bir yanıtı yoktur. Aradığınız bilgiyi en kolay karşınızdaki erkeğin kişilik analizini yapma yeteneği edinerek bulabilirsiniz. Ve evet, bence bu önceden (adamla kısa süreli paslaşmalar ile) anlaşılabilir.

"Kısa paslaşmalarda alaminut analiz" diyebileceğim konuda bazı önerilerde bulunacağım; ama ricam bunları fazla ciddiye almamanız, samimi olduğunuz bir arkadaşınızla bar sohbeti kapsamında dinlemenizdir. Sözlerimin pek çoğu standart moral değerlere sahip kişilerce hoş karşılanmayacağı için, bu arkadaşların yanıtı okumamalarını rica ediyorum.

ÖNEMLİ:
Arkadaşlar, kendinizi gerecek şeyleri okumanız, SİZE zarar verir. Bana otuz saniye boyunca küfür edecek olsanız bile, beyninizden yollayacağınız radyasyonlar beni değil, sizi vuracaktır. Bu yüzden konservatif bir kişi iseniz bu yanıt size bir aksiyon filmi, bir ana haber bülteni, bir tartışma programı vb. kadar NE ürettirecektir. Bu yüzden yineleyeyim: Bu yanıtı lütfen okumayın.

Ve başlayalım…

"Yatağa atmak"tan söz ettiğinize göre hedefiniz salt sekstir. Bu nedenle sorunuzu "Bir erkeğin seks potansiyelini anlama yolları nelerdir?" şekline evirmekte bir hata olmayacaktır. Ancak acaba siz seks ilişkilerinde ne aramaktasınız? Uzun süreli seks yapabilecek bir erkek? Teknik bilgisi güçlü erkek? Standart seksten farklı alanlarda aktif olabilen erkek? Bu erkeklerin her biri için farklı ipuçlarını gözlemek gerekli olabilir.

Ayrıca kötü haber odur ki, size "uygun" erkekler (birlikte olduğunuzda sadece eğleneceğiniz ve pek çok konuda kaynaşacağınız, hatta size zarar vermeyecek olan erkekler) sekste sizi tatmin edemeyebilirler; çünkü sosyal kimlik ile seks kimliği her zaman paralel değildir. Seçkin, iyi huylu, kültürlü nice erkek, berbat seks potansiyeli taşısalar da; gerek kültürel, gerek fiziksel, gerek kişilik açısından size itici gelen erkekler (eğer engelleri aşıp, onlarla seks yaparsanız) sizi mutlu edecek olabilirler.

Bu konuda size Witches of Eastwick adlı filmi önermek isterim. Bu film, NE celbi tehlikesi olmadan izlenebilecek nadir filmlerdendir; bunu da en baştan ekleyeyim.

Filmde üç kız arkadaş garip bir adamla tanışır ve onunla yakınlaşırlar. Ancak her biri (özellikle feminist karakterli olan Alexandra Medford (Cher)) ondan ilk başta nefret etseler de, sonunda ciddi ölçüde adamın etkisi altına girerler. ;-)

Alexandra, adamla yedikleri ilk yemek sonrasında gelen seks teklifine hakaretlerle yanıt verir. Onu şovenlik, ataerkillik, zevksizlik gibi niteliklerle suçlar… üstelik pis koktuğunu söyler… Ama onun yatağına –hem de büyük istekle- düşmekten kendini kurtaramaz ve bu ilk ilişki sonrasında –tıpkı diğer arkadaşları gibi- sadece cinsel açıdan adama bağlanmakla kalmaz, kimliği de öz (ilksel, doğal) haline döner.

(Önemli bir dipnot vereyim: Adam kızları gizli güçleri(!) ya da yakışıklılığı veya parası ile baştan çıkartmaz. Her birini –yukarıda söylediğim gibi- kendi yemi ile avlar. Hepsine farklı şekilde, farklı yöntemle, zayıf noktalarını tahrik ederek yaklaşır. Yani filmin konusu her ne olsa da(!) adam, benim önerdiğim yöntemi kullanır.)

Bu yüzden eğer hedefiniz seks ise, erkekleri olağan normlarla yargılayarak elemek, yapabileceğiniz en hatalı iştir. Ummadığınız taş "şey" yarar. ;-)

Bu ilk –biraz soru dışı- önerimden sonra sorunuzla ilgili aklıma gelen önerilerde bulunayım.

Eğer seks sizin için farklı (SM) tarzı anlayışlar taşımıyorsa, seks partnerinizde ereksiyon kapasitesi sizin için önemli ise, partnerinizi kibar, kültürlü, nazik, sosyal ilişkileri güçlü, hatta seks hayatları yoğun erkeklerden çok, sizinkinden düşük sosyo-kültürel sınıftan olan erkeklerden seçmenizi öneririm. Bu gibi kişiler gelir darlığı ve kültürel baskıların yoğunluğu nedeni ile ciddi oranda açlık içinde olabilirler. Kültür adlı yönlendirici ve rafine edici etki altında fazla olmadıkları için bu birikim baskın (vahşi diyelim mi) şekilde sergilenebilir. Ayrıca bir erkeği "yatağa atacak" yaklaşımız varsa (hayata bu ölçüde eğlence, meydan okuma ve serüvencilik ile yaklaşabiliyorsanız) yaşayacağınız farklı heyecan, size ek zevkler verebilir.

BDSM ortama meraklıysanız ne yazık ki size Master ya da slave (ya da Dom veya sub) karakterli erkeklerin ASLA dıştan bakarak deşifre edilemeyeceğini söylemek zorundayım. Bu yaşıma dek olağan seksi pek, pek az yaşayabilmiş, damardan bir BDSMci olarak izlediğim tek şey, bu iki zıt karakterin çok, ama çok farklı kimliklerde tezahür ettiğidir. Ömr-ü hayatım boyunca nice iktidar sahibi erkeğin köle olduğunu, tasmalanıp havladığını, ayak yaladığını görsem de; nice silik, ya da yumuşak huylu (belki de pozitif) erkeğin sekste acımasız bir efendiye dönüştüğünü de izledim. Yani SM ortamında denemekten, sormaktan başka yol yoktur.

Olaya yine değişik bir aspektten bakalım: Diyelim sevgili değil, fuck body olmaya yatkın, bu ortamda bulunmak isteyen (karakteri "elde et ve ilerle" eylemlerine uygun, bu alanda var olabilen, bu alanda kendine güvenen erkekleri) deşifre etmek istiyorsunuz. Aşk, meşk, bağlılık, birlikte sergi gezmek, cafe'ye gitmek, el ele gün batımını izlemek gibi eylemler sizi ilgilendirmiyor… Eylem kadınısınız. O zaman ilk olarak erkeğin konuşmasını inceleyin. Hayır; konuşma stili değil… konuşma miktarını! :) Tabidir ki kural şeklinde algılanmamalı, ama çok konuşan erkeklerin cinsel erkleri biraz zayıf olabilir.

Bu durum astrolojide de yer alır: En güzel konuşan erkeklerin burcu olan İkizler burcu (negatifse dolandırıcıların, pozitifse diplomatların burcu), hava/hava olarak en az cinsel potansiyel taşıyan burçtur. (Ancak insanları 12 burç olarak sınıflandırmak –çok af edersiniz- ahmakça bir şeydir. Yine de İkizler burcunda olan, haritasında bu burç planeti ve burcun kendi baskın olan, hatta Mars'ı zayıf erkeklerin, evet, cinsel güçleri azıdır. Seksolog Alex Comfort'un dediği gibi; bir entelektüelle yemeğe çıkar, masa başında sohbet ortamında harika vakit geçirebilirsiniz; ama bu güzel anlar, adam konuşa konuşa masadan yere düşene kadar sürecek, kimse yatağa düşmeyecektir. :DD)

Yani entelektüel erkekler, hatta sokakta avlanacağına (para kovalayacağına) genelde evde oturup kitap okuyan, ya da mouse'a tıklayarak ürkütücü düşman askerleri öldüren erkekler "erkeği yatağa atmak"tan söz eden hanımlara uygun olmayabilirler.
- Hava, bilgi ve akıl elementidir ("beyin fırtınası" sözü çok anlamlıdır). Yatakta içi hava dolu ve dokunca foslayan koca bir balondur.
- Ateş, seks elementidir. Ama bilgi merakı ve düşünme kapasitesi açısından hediyelik bir yılbaşı hindisi kadar derindir.

Bir diğer önerim bakışları değerlendirmeyi bilmeniz olabilir. Çağdaş kadınların sosyo-kültürel seviyesi düşük erkeklerde en hoşlanmadıkları, en eleştirdikleri şey belki de bu erkeklerin onlara "pis pis bakması"dır. Oysa erkekler cinsel arzu ile dolduklarında genelde yüz ifadeleri ve bakışları o duruma gelir. Bu bakış "Ben avcıyım ve seni yok etmeye geliyorum" hissinin surata yansımasıdır.

Birçok hanım okuru kızdıracağımdan kuşkulansam da söylemem gerekir ki, en ateşli seksin temeli erkeğin "almasına", kadının "vermesine" dayalıdır. Feminist hanımlar "Onu ben alıyorum, yutuyorum; erkeklerin vagina dentata (dişli vajina) korkusunun varlığı bunun kanıtıdır" derler. Bu düşüncede HAKLI da olabilirler. Ancak bu hanımlar sevişen 1000 çifte bakabilseler –belki de- 998'inde kadının yüzünde acı çeken bir mana, erkeğinkinde ise avını parçalamaya hazır predator, en azından "hükmeden efendi" ifadesini göreceklerdir. Erkekleri bu yapılarından "dişli vajina" veya "onu ben alıyorum" gibi düşüncelerle uzaklaştıranlar uzun vadede hiç de uyarılamadıkları kadına benzer erkeklerle kalacak olabilirler. (Ancak bize göre -olaya en öz, en taban seviyeden, vajinadan bakarsak- hala da alan kadındır, erkek değil.) Bu yüzden size pis pis bakan erkeklerin aslında sizi çok arzuladıklarını, hatta o pis bakış ve ifadenin gerisinde size yoğun bir hayranlık duyduklarını bilirseniz, doğru erkekleri elemine etme hatasına düşmekten kurtulabilirsiniz.

Erkeklerin ellerine de bakmanız, bir diğer tavsiyemdir. Tabidir ki kesin kural değil ama, ince uzun parmaklı elleri olan erkeklerden çok, kalın ve kısa parmaklı ellerin sahipleri daha ateşlidir. Palmistry'de baş parmağın altındaki şişliğin miktarı, seks arzusu miktarı ile doğru orantılı kabul edilir. Büyük eller sekste kadına hakim olan, efendi erkeklerde görülür. Beyaz tenli, aşırı esnek parmaklı, küçük ellerin sahibi erkekler size fazla uygun olmayabilir. Tırnakların büyüklüğü de göz ardı edilmemelidir. Kısa tırnak, neşeli, eğlenceli ama çocuksu; uzun tırnak daha metodik ve hesapçı kimliklere işaret eder. Bu yüzden elleri "vahşi" olan erkekler, kötü birer sevgili, ama iyi birer fuck body olabilirler.

Bilmem fark ettiniz mi? Buraya dek ettiğim tüm kelamlarda aslında şunu demek istedim: "Amacınız salt seks ise, size olumlu görünmeyen, ya da size uygun olmadığı öğretilmiş erkeklere şans verin. Bir ölçüde tehlike üstlenseniz de, hem serüvenci ruhunuz, hem de cinselliğe aç (bu sözcüğü bizim dünyada övgü olduğu için kullandım) kimliğiniz çok eğlenip, farklı tatminler yaşayacak olabilir."

Sözlerime bir de eski bir romandan örnek vereyim. Kumar (Pierre Rey) adlı bir romanda asil bir barones ve kocası anlatılır. Kadın nemfomandır.

[Bizim devrin psikoloji anlayışında sağlıklı ve güçlü seks enerjisi olan, ataerki kültüre pabuç sallamayan, dilediği gibi yaşayan kadınlar –ruhun varlığına inanmayan, böyle şey yoktur diyen, bilinç sadece nöron çakışıdır inancındaki ruh hekimlerinin pek çoğu tarafından- hop diye bu itici yaftayı yerlerdi. Roman da bu bilgi etkisindedir.
]

Bu hanımı kocası doyuramamaktadır. O da –detayları tam anımsamıyorum, okuyalı kırk yıl geçmiş- tesisatçıyı, duvarcıyı, yok efendim aşçıyı, uşağı, şoförü çağırıp, onlara hakaretler edip, onların en vahşi ve öfkeli yanını tetiklemekte, adamları kendine saldırtıp, benzersiz seks süreçleri yaşamaktadır. Adamların damarına basma nedeni, onları öfke ile vahşileştirmektir. Uyandırılan bu vahşilik, cinsel açıdan tahrik edilince, seks potansiyeli olarak dışa akar. İşin bir diğer ilginç yanı anılan olaya, soylu, zarif ve seçkin kocanın da dahil olmasıdır; çünkü barones işçilerle yaşadığı her anı kocasına anlatmakta, adam da böylece farklı doyumlara ulaşmaktadır. :DD

Ben sıradan (batılı değerlere biraz uzak) Türk erkeğinin –saldırgan ve hakaret eden bir kadınla karşılaşmadıkça- tehlikeli değil, eğlenceli bir serüven arkadaşı olduğuna inanırım. Batıda tecavüz sayısının ülkemizdekine oranla fazla olmasını bizdeki baskıya bağlayanların sözleri gerçeği yansıtmıyor olabilir. Türk erkeğinin kafası kızınca baskı-maskı, ayıp, günah dinlemediği kadın cinayetlerinden bellidir.

Aslında belki de Türk erkeği temelde sadece ateşlidir; cinayet potansiyeli, karakterine embed katil kimliği taşımamaktadır. Osmanlı tarihinde -bildiğim kadarı ile- seri katil, ya da tanımadığı kadınları izleyip, planlayarak öldüren katil modeli görülmemiştir. Yani Türk erkeklerini suça iten, alışkın olmadıkları (batı çıkışlı olduğu için alışkın olmadıkları), karakterlerine uymayan "çağdaş kadın" modeli ile, kendilerine hakim olamayacak kadar öfkeye kapılmaları ve/veya basında sıklıkla yer alan bu konudaki haberlerdeki olayları giderek "norm" olarak benimsemeleri olabilir.

[Kimi zaman susmak, en azından çok konuşmamak, sükunet(!) yaratabilir. Basın, bir kültür de yaratabilir! Kültür ise insanlara büyük acılar da verebilir.¹

Aslında bir canlının canı kolay alınmaz. Her canlıda doğal olarak "acıkmadıkça can almama" yapısı vardır. Bu yüzden kadını geçin, kolayca bir hamamböceğinin üzerine basabilen bir kişi bile bizim dünyada kabul görmez. Çok ciddiyim. Değil insan, hatta kedi-köpek; bilinci çok düşük olan hayvanları BİLE kolayca öldürenler bizim dünyamıza girmezler. Bu açıklamayı, yukarıdaki sözlerimin yanlış anlaşılmaması için yazdım. Bir kadını öldürmek gibi bir eylem, bize göre, gelecek birkaç enkarnasyonda çok kötü şekilde -detay vermeyeceğim, çok kötü kaderlerde doğarak- taşınacak belalı bir enerjiyi çekmek manasındadır.

Ben geçmiş yaşamımdaki kadınlara yönelik bir hatamı yüzünden bu kaderde doğdum. Bu gerçek; hem anılar, hem nice olay, hem kontaklarımız, hem de reenkarnasyon uzmanı Refet Kayserilioğlu tarafından doğrulanmıştır. Satanik olarak nitelediğim ve canımdan başka her şeyimi yitirdiğim süreç, bu yüzdendir. Sonuçta evrimimi tamamladım. Bir kadın-sever olma noktasına geldim.

Ne kadar inanılır bilinmez, ben yine de söyleyeceğim: Canlılara, özellikle kadınlara ve çocuklara (hem de hayvanlara) zarar vermeyin. Bu suçtan -yatıp çıksanız bile- ürkütücü asıl cezalardan kaçış yok. Sözlerimin gerisinde ise dinsel korkutmacalar değil; kuantum mekaniği, QM ve ETC teorileri bulunmaktadır.
]

Bu yüzden belli riskleri göze alabilirseniz, eşitlik ve kültürel değerler benzeri kavramları bir süreliğine arka cebe atabilirseniz, kendi kültürünüzden olmayan erkeklerle –sanılandan az tehlike ile yüzleşerek- heyecan verici maceralar yaşayacak olabilirsiniz. Bu yüzden derim ki "Yatağa atılacak adamları farklı cenahlardan kaldırın!" :D

Yine de eklemem gerek: Sıradan Türk erkeklerinin de tehlikeli bir yanı vardır; o da sizden bir daha vazgeçmeyebilecekleri, "bir daha-bir daha" isteyecekleri, amiyane tabiri ile askıntı olacaklarıdır. :D Şaka bir yana, bu ciddi bir tehlikedir. Bir ateşi –özellikle çok güvenli olmayan bir ortamda- bir fazla harlarsanız, söndürmeniz zor olabilir ve böylece zarar görebilirsiniz. Serüvenci hanımlar, bu olasılığı da iyi değerlendirerek safariye çıkmalıdırlar.

Witches of Eastwick bu konuda da güzel bir mesaj verir: Farklı diyarlara riskli yolculuklar tehlikeye açıktır ve kısa kesilmesi için EK (zorlu) çaba gerektirebilir! (Spoiler vermemek için olayı açık etmeyeceğim.)

İnsan (kim ne derse desin, bize göre en çok da kadınlar) özellikle cinsel konularda maceracı ve -ölçüsünde- risk almayı seven bir canlı türüdür. Ataerki ise bu özelliği –korku pompalayarak- ketleyerek nice erkeği yaşayan cesede, nice kadını "miskin aşk arayışcısına" döndürmüştür. Her yanın –aslında sadece canı sıkılan- "depresyonist" ve "panik-atakman" kadın ve erkeklerle dolma nedeni, maceracı ve ataerkiye göre "ahlaksız" yanlarını reddetmeleridir.

Siz ise bir "yaşam seversiniz" ;-) Ne de iyi bir şey bu! :)

Bize göre en bi' gerçek aşk ve harika eşleşmeyi en çok da sizin gibi kişiler bulmaya adaydır.

Hayat en iyi ödüllerini onunla kuralına göre oynayanlara verir. Bu ödüllerin biri de benzersiz bir "koruma"dır. Ataerkil kültürdeki pek çok insanın kabul edemediği gerçek şudur: Ölçüsünde riskler alanlar, diğerlerine göre tehlikelerden daha korunaklı bir konumdadırlar. Durağanlık, hayatın mayasını kaçıran bir şeydir.

Başkasının yaktığı ateşle -örneğin güvenli evinde kalorifer başında- ısınmak istemeyen, doğada bulunmayı seven, gece bastırınca ısınmak için ateş yakmayı bilmelidir. Doğal ortamda ateş yakmayı bilmek ise ateşle –çocuksu bir pervasızlıkla- oynamak demek değildir.

[1] Uganda'da yaygın olan kadın sünneti (kadını vajinal zevke yönlendirmek adına klitrosin orak benzeri özel(!) bir bıçakla kesilmesi); Etyopyada yer alan infibulation (tüm cinsel organın kesilmesi, bir çubuk sokularak idrar ve regl kanının geçişi için bir delik açılması, sünnet başarılı olsun diye, bacakların 2-4 hafta bağlanması, evlilik sırasında penis girişinin, dokuların yeniden kesilerek sağlanması) kültürel bir eylemdir.