YANIT
Aynı durumu iki yakınımda ben de yaşadım. Ayrıca büyük bir tehlike atlattığım bir gece sonunda uyurken bir yakımın ile çok yakın bir kontak kurdum. Çok üzgün ve endişeli olduğunu söylemekte, “Çok üzülüyorum ama buradan de gelemiyorum” demekteydi. Kişisel deneyimlerimin diğer kişiler açısından anlamı yoktur tabii ki, ayrıca yaşadığımın bilimsel bir değeri olduğunu söylemek de olanaksız. Ancak yine benim için inandırıcıydı. Yani söz ettiğiniz ortamla ilgili bilgilerim yaşayarak oluştu.
Yine de altını çizmek isterim ki vereceğim yanıt sadece kişisel düşüncelerimi içermektedir ve herhangi bir ezoterik/bilimsel dayanağı yoktur.
Kuantum mekaniğinin ortaya çıkarttığı, ancak hala nedenselliğini çözemediği “kuantum dolanıklığı” (kuantum entanglement)’na göre elektronlar (ya da diğer kuantum parçacıkları) bir nedenle birbirlerine (pozisyon, momentum, spin ve polarizasyon olarak) dolanmakta ve bir çeşit koparılamaz bağ kurmaktadırlar. Örneğin onların arasını ışık yılları kadar açsanız bile birini etkileyince (örneğin birinin spin’ini etkileyince), diğerininki de etkilenecek kadar birliktedirler. Etkileşim -tıpkı kuantum sıçramasındaki gibi- (elektronların orbital atlaması gibi) bir “gidiş/ulaşma” ile OLMAMAKTA; arada hiçbir bağlantı bulunmadan gerçekleşmektedir. Bu gerçek ise yüzyıllardır ataerkil değerler ve Newton fiziği (Newton's laws of motion) ile koşullanmış beyinlerin kolay kabul edebileceği bir durum değildir. Öyle ki entanglement’ı Einstein bile ölene dek -bazı diğer kuantum gerçekleri gibi- kabul edememiş, "spooky action at distance" sözleri ile eleştirmiş, ama sonunda HER DEFASINDA kuantum mekaniği verileri deneylerle doğrulanmıştır.
Dolanıklık -kanımca- sevilen aile bireyleri ile de yoğun şekilde kurulmaktadır. Bu kurulmanın nedeni ise uzay/zaman ortamını (aslında beyin içi ve beyin dışı EM alanı) yoğun şekilde birlikte paylaşmaktır.
Söz ettiğim alan, bilinci (bu nedenle kimliği ve düşünceleri) de içerir ve fotonlardan oluşur. Fotonların de kuantum parçacığı olduğu (yani EM alanın “kuantumu” elementary particle’ı olduğu) hatırlanmalıdır.
[Ancak bu dolanıklığın her ihtiras duyulan (aşık olunduğu sanılan ve özellikle elde edilemeyen, ya da birlikte olunamayan) kişi ile kurulduğunu varsaymak, “dolanığım ben abi, ayrılamıyorum” babında arabesk kimliklere girmek bence “abes ile iştigal etmektir”. Karşı cins ile ilişkilerde dolanıklıklık sadece uzun süreli ve pozitif ortamda (uyum, denge, özveri temelinde) yaşanan eşleşmeler ile kurulabilir; çünkü “dolanabilmek” adına karşılıklı istek, hatta kimliklerin çakışması gerekir. Kuantum ortamını geçelim, fizik planda (makrokozmosta) bile çakışmamış, uyum sağlayamamış iki şey birbirlerine dolanamazlar. Bu yüzden “ihtiras ve tutku dolu” (yani temelinde çekişme olan) ilişkiler uzun sürse de, süreçte yoğun duygular yaşansa da, herhangi bir entanglement kurulduğunu düşünmek hatalıdır. Neural Pathway ile entanglement'ı karıştırmamak lazım.]
Ölüm anı diğer aleme geçiş (particle yapıdan sıyrılış) olduğuna göre, bu süreçte zaten diğer alemde bulunan kişilerle kurulu olan dolanıklığın öncekine oranla daha yoğun biçimde yaşanmaya başlaması bence ihtimal dahilinde... Bu düşüncemde yanılıyor olsam bile ölüm ötesinde bir süreçte sevilen kişilerle birlikte olunabildiğine -neredeyse kuşku duymayacak kadar- inanmaktayım. Siz "soru sahibi"ne ve bu satırları diğer okuyanlara ne derece inandırıcı gelir bilemem ama varlığımdan aldığım bilgiler de bu doğrultudadır.