YANIT
Herkesin seçim ve inancına nezaketen değil, yürekten (damardan) saygımız vardır. Ancak bu site 722 sistemi temelinde var olduğu için -mutlak doğrudur iddiasında bulunmadan- inançlarımızı da aktarmak zorundayım.
Öncelikle ışık sanıldığı gibi hayırlı bir olgu değildir.
[Bu konuda önceden verdiğim bir
yanıttan alıntı yapayım.
*-*-*-*-*
Işık, anaerkil okültizmde olumlu şekilde algılanan bir kavram değildir. Ataerkinin kurucusu Yahveh, ilk olarak ışığı yaratmıştır.
Tevrat - Yaratılış bölümü
1 Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
3 Tanrı, “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu.
Işık (ışık hızı), fizikte de geçilemeyen bir sınırdır. Yahveh'in Tevrat'ta söz ettiği "ışık yaratma" eyleminin gerçek anlamı bu sınırı yaratmış olmaktır. Sınırın ötesinde cennet de denilebilecek takyon evreni bulunmaktadır. Işık (hızının geçilemeyişi), cennete ulaşmaya engeldir. Hayatın ortaya çıktığı derin deniz diplerine (bkz. Hydrothermal Vents) ışık giremez. Beatrice de Gelder benzeri bilim insanlarının yaptığı "Kör Görüşü" araştırmaları ile görme eyleminin beyinde birçok algılama ve kontak kurma yollarını yok ettiğini ortaya çıkartılmıştır.]
*-*-*-*-*
Dünyaya gelme eylemi tanrısal değil, fizik bir olaydır ve gerisinde sadece “benzer benzeri çeker” şekilde yorumlanan bir çekim kanunu vardır.
Ölüm sonrası diğer aleme -dünyada yaşarken yaptıklarınıza karşılık aldığınız puanla- geçersiniz. Puanı dünyada celp ettiğiniz PE ile almışsınızdır. Aslında puan bir frekans, daha doğrusu frekanstaki olumlu ya da olumsuza yönelen değişimdir. Madde ortamında benzerini bulunca oraya çekilir, yeniden bedenlenirsiniz. Yani çekilmeniz, henüz dünyasal yanınızın bulunduğunuzun göstermektedir.
Dünya ise orta nokta olduğu için bu ortamda NE de bulunmaktadır. NE’yi ruhunuzdan tamamen sildiğinizde bir daha isteseniz de dünyaya çekilemezsiniz. Bu yüzden dünyada bedenlenen her insan aslında layık olduğu yerde bedenlenmiştir. Dünyasal yanını (NEsini) tamamen sıfırlayanlar bir daha buralarda sürünmezler. :)
Tabii ki sizinle şakalaşıyorum. Bu dünyada cennet benzeri bir ortamı yaratmak mümkündür ve bunun yapıcısı sadece kişinin düşünce sistemi/biçimidir. Bu biçimi var edebilenler hem bu dünyada rahat yaşar, hem PE enerji depolar, böylece ölünce diğer alemde bir daha buraya çekilmez, eğlence/gülüş/şenliğin (hatta inancımıza göre aşk ve seksin, ya da aşk ve seks sırasında yaşanan duyguların) “gırla” olduğu yerlerdeki doğal konumlarına konuşlanırlar. (Bu yüzden bu yaşamdaki kişilerin hayatına bakarak daha kaç defa geleceklerini tahmin bile edebilirisiniz.)
Öte alemdeki dinlerde cennet olarak tanımlanan (ve kanımca en başarılı biçimde Müslümanlık tarafından betimlenen) yerlerde “zaman” kavramı olmadığı için oralarda bulunan şeylere alışmaktan ve giderek canın sıkılmasından da söz edilemez.
Zat-ı aliniz ise sahip olduğunu enerji ile (örneğin; duyguları ürkmeden dile getirmek, gönül okşayıcı sözler söyleme yeteneği, ılımlı ve geri atmaya hazır kişilik vb.) bence rezervasyonu çoktan yaptırdınız. ;-)