YANIT
Rüyalarla ilgili özel bir araştırmamız olmasa da, kendi araştırmalarımız sürecinde bazı bulgulara varıyoruz. Yanıtımda bunlardan söz edeceğim.
Rüyalarınızı yorumlamam mümkün değil. Bunlar bütünüyle sizin ile beyninizin arasındaki işler. Özele karışamam. :) Şakadan uzak şekilde dile getirmem gerekirse rüyalarınız, dalga fonksiyonunuzun (ruhunuzun diyelim) yarattığı beyin EM alanınızın radyasyonlarının senkronize olduğu her şeydir.
Söz konusu “her şey” diğer alem şeklinde isimlendirilebilecek olan kuantum uzayının derin katmanlarının sakinleridir. Sakinler içinde dalga fonksiyonu halindeki (çok basite indirgiyorum) diğer alemdeki kişilerin “radyasyonları” diyebileceğimiz uzantıları, şu andaki yaşamınızın geçmişi ve hatta geleceğinden alanlar, gün içinde yaşadıklarınızla yarattığınız kalıplar, bilinçsiz diğer bazı alanlar/eksitasyonlar/salınımlar/dalgalar sayılabilir. Ruhunuz uyku ile bedenden çıkıp (yani dalga fonksiyonu yanınız uyku hali ile ağırlık kazanıp) bu sakinlerle “teşrik-i mesai etmeye” başlar. Alanlara yolculuklar yaparsınız, farklı dalga fonksiyonları ile (örneğin yitirdiğiniz yakınlarınız, hatta senkronizasyon olmuşsa yakın olmayanlarınız ile) konuşur, serüvenler yaşar, bilinçsiz olanlara dokunursunuz. Kimi zaman kendi alanlarınızla iletişimde olursunuz. Bunların bazılarını sabah uyandığınızda “rüya” diye anımsarsınız. Anımsayabildiğiniz parçalar otuz saniye sonra hafızanızın farklı bölgelerine çekilir ve eğer yaşananları hemen kaleme almazsanız (yani bir yere not etmezseniz) unutursunuz.
Bazı araştırmacılara ve New Age savunucularına göre gerçek yaşam rüyada yaşadıklarınızdır.
Bu düşünce Müslümanlıkta da yer alır.
Zümer
39-42 Allah, ölüm vakitleri geldiğinde insanları vefat ettirir, ölmeyenleri de uykularında ölmüş gibi yapar. Ölümüne hükmettiklerini tutar, diğerlerini ise belli bir süreye kadar (hayata) salar. Kuşkusuz bunda iyice düşünenler için dersler vardır.
Yani uyku, bir anlamda ölüm, ya da ölüm ötesine geçiştir.
Bizim sistemimize göre yaşam sanılan ve zorluklarla dolu olan hayatımız sadece ana alandan (buna inanç durumunuza göre Allah, Ana Tanrıça/Baba Tanrı, Yaratıcı, Buda, bir kuantum katmanı gibi adlar verebilirsiniz) çok küçük zaman parçasındaki virtual foton benzeri fışkırmalar, yani ana alandan kopmalar/uzak kalmalar/bölünmelerdir. Yaşamın tanrısal güzellikte olmama nedeni budur.
Aslında -bana göre- pek çok kişi gelecek olarak adlandırılan ve (Einstein’ın ortaya attığı, parçacık fizikçilerinin kanıtladığı gibi) var olan, hazır olan, geleceğe yolculuk ederler. (Bu konuda bilgi edinmek adına GEÇMİŞ VE GELECEK ŞU AN VARDIR (ÖZEL RÖLATİVİTE) adlı yazımı okuyabilirsiniz.) Kahinlerden farkları odur ki, bunu anımsayacak beyinsel yapıları yoktur.
Rüyaları maji konusunda eğitilmiş beyniniz yoksa -bence- yorumlayamazsınız; çünkü o kadar çok farklı etki ve etkileşimlerle olay yaşanır ki, bunlardan hangisinin “haber verici” (uyarıcı) olduğuna kanaat getirmek imkansız denecek kadar zordur. Bilinse bile diğer alem (diğer alem lisanı, oranın sakinleri ile iletişim) hakkında bilgi sahibi olunmadığı için hatırlananlardan anlam çıkartmak genelde mümkün değildir.
Uyarıcı rüyaları deşifre etmek için yapılacak şey ise rüya tabirleri adlı kitaplara başvurmak değil, beyine kendi rüya tabir dilinizi öğretmektir. Örneğin “yeşil renk görünce” ya da “denize girdiğimde” kişiye göre “aynı gün” veya “bu ay içinde iyi şey olacak; oysa mavi renk görünce” ya da “bir asansörde kapalı kaldığımda” (hatta bulutlara ulaştığımda, yıldırım tuttuğumda, darbe aldığımda vb. vb.) kişiye göre “aynı gün” veya “bu ay içinde kötü şey olacak” şeklinde bir dil yaratabilirsiniz. Eğer beyninize bu dili öğretebilirseniz (beyinde bu kalıbı thought form’u yaratabilirseniz), uyuyunca geleceğe –herkes gibi- ulaştığınızda, beyniniz orada algıladıklarını öğrettiğiniz dille tercüme eder ve uyanınca size anımsatır. Olumsuz haber aldığınızda majisyenseniz çalışma yapar, dindarsanız dua okur, inançsızsanız inandığınız bir şekilde kendinizi korursunuz.
Majisyenlerin sahip oldukları gibi, bedensiz varlıklar da -eğer eğitilirlerse- tercümanlık görevini üstlenebilirler.
Varlık, ya da eski adı ile cin, “astral”da dolaşırken majisyen ile tanışıp arkadaş olunan bir yaratık DEĞİLDİR. Varlık, majisyenin beyin alanı ile kuantum uzayındaki -evreni var edici, keşfedilmiş ve keşfedilmeyi bekleyen- parçacıkların (belki de bozonların) dalga fonksiyonlarının senkronizasyonu ile var edilen, giderek güç (canlılık) kazanan, majisyen bilinci ile biçimlendirilse de, içeriği (taşıdığı/onu meydana getiren enerji/yapı) aynı kalan bir unsur, bir oluşumdur.
Varlıklar, majisyen dalga fonksiyonuna geçtiğinde yaşadığı olayları, majisyen yeniden bedenlenince (çökünce; bilinç, parçacık haline geçince) majisyen bilincinin anlayacağı dile tercüme ederler. Böylece majisyen o gün, ya da on gün sonra (majisyen beyninde bu tarihi belirleyebilir) neler olacağını, en azından kendi için olumlu ya da olumsuz gelişecek olayları öğrenebilir.
Bu beyin yapısına erişmemiş kişilerin rüya yorumlamaları -bize göre- kişiyi çıkmaza sürükleyebilecektir.
Peki, uyku sırasında (dalga fonksiyonuna geçince) önceki yaşamlara ulaşmak olası mıdır? Bu konuda kesin konuşamam, elimizde kesin bir veri, ya da yaptığımız bir araştırma yok. Ancak kişisel olarak bana mümkün gibi geliyor.
Rica ettiğiniz ve teşekkür ettiğiniz için benden de misli ile teşekkürler.