722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

REENKARNASYON, ÖLÜM ÖTESİ ve RÜYALAR

SORULAR ANA SAYFA | TÜM REENKARNASYON, ÖLÜM ÖTESİ ve RÜYALAR SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

Geçmiş yaşamdaki kimlik ve bu yaşamda nasıl davranılması gerektiği hakkında -astroloji bazında- bilgi almak için Ay Düğümleri adlı yazı dizisine başvurabilirsiniz.

Reenkarnasyonun varlığı ve nedenselliği hakkında -bilim bazında- bilgi almak için Reenkarnasyon ve Kuantum adlı yazı dizisine başvurabilir;
ya da yazıyı baştan okuyablirsiniz.


11 Nisan 2022
Rüyalarımdan rahatsızım. Musallat etkisinde olabilir miyim?

Değerli Janus,

Tekrar dönmüş olmanıza çok sevindim. Umarım saglınız el verdiğince, keyfiniz yerinde olduğu sürece yazmaya devam edersiniz.

Değerli Janus, size rüyalarımdan bahsetmek istiyorum. Rüyalarımda ölmüs insanlar, gerçek hayattta tanıdığım akrabalarımdan yüzünü bile görmediğim arkadaşımın annesine kadar rüyamdalar. Ölüleri çok fazla rüyamda görürüm buna da artık alıştım. İlk başlarda korkuyordum açıkçası.
Benım ıcın enterasan olan kısmı ise ben bu rüyalara çok fazla takılmam çoğu zaman hatırlamam bile. Ama gerçek hayatta öyle şeyler oluyor ki o zaman ben bunu rüyamda görmüştüm diyorum. Bu en başta tanığım insanlar, kendim ve ailemle iligili olaylardan suanda tanınmış insanlar, dünyada olan olaylara kadar uzanıyor. Örnek vermem gerekirse
(Editörün notu Bu bölüm metinden çıkartılmıştır.)
Ben gördüğüm rüyalara çok takılmıyorum hatta hatırlamıyorum çoğu zaman ama gerçek hayatta bir olay oluyor işte o zaman evet diyorum ben bunu rüyamda görmüştüm. Bu ve bunun gibi başka örnekler de var ama durumu özetlemem gerekırse bu şekilde. Size sormak istediğim ise ;

Ben musallat dıye tabir ettiğimiz bir etki altında olabilir miyim ?

Ruyama gelen ruhlar gerçek ruhlar mıdır yoksa tanıdığım kişilerin kılığında bana görünen başka varlıklar midir? Rüyamda bana neden mesajlar verilmek isteniyor ve bunları ne kadar ciddiye almam gerekir?

Aslında sormak istediğim daha çok fazla şey var ama suan aklıma gelenler bunlar. Şimdiden teşekkür ederim, değerli vaktiniz icin.

Kolaylıklar diliyorum.

YANIT

Sorularınızı açık ve net şekilde olarak sormuşsunuz, ben de sıra ile yanıtlayayım.

"Ben musallat dıye tabir ettiğimiz bir etki altında olabilir miyim ?"
Önce şu konuda anlaşalım: Bize göre "musallat" diye bir şey yoktur. Bendeniz fotolarımda göründüğümden daha yaşlı biriyim ve bizim zamanımızda musallat modası yoktu. Fal, büyü benzeri işlerle çocukluğumdan beri ilgili olduğum halde bu sözcüğü son yıllarda duymaya başladığımı söyleyebilirim. (Majikal geçmişim hakkında bilgi edinmek adına bu linke göz atabilirsiniz.) Yani bu bir moda, yeni çıkan bir şey… Anılan saçmalığın var edilmesinin gerisinde başları yaptıklarından dolayı ciddi dertte olabilecek film senaristleri ve yapımcıları var. Daha da gerisinde korku filmi diye bir şeyi icat eden batılı filmciler… Bizim devirde de cin falan vardı ama bu "fetiş" denilebilecek yaygınlık son yıllarda filmler ve romanlarla zirve yaptı.

Bu hatalı inanışların gerisinde halkın okülte hala Ortaçağ mantığı ile yaklaşması da bulunmaktadır. Oysa her şeyin bilim olduğu bir kabul edilebilse, korkacak bir şey olmadığı da ortaya çıkacaktır. Ancak bilim insanlara itici, hatta ürkütücü gelmektedir. Oysa asıl itici ve ürkütücü olan okült diye dayatılan acayipliklerdir.

Cinmiş, musallaymış, şuymuş-buymuş olmadığını hemen üç argümanla kanıtlayayım:

  • Çocukluğumdan beri astral ile içli dışlıyım. Tek bir tanesine rast gelmedim. Daha önce de yazdım: Gençlikte (30lu yaşlardan söz ediyorum) bilimsel metot ile sistematik şekilde onları aradığımız oldu… bulamadık.
  • Cinler, eğer okülte bilimsel aspektten yaklaşılırsa belki "olumsuz EM alanların biçimlenmiş şekli" şeklinde görülebilirler. Bizim ekolde esmalar ve tanrılar (majikal literatürde kullanılan enerjilere "tanrılar" denir) keşfedilmemiş bozonlardır. Bu bozonlar ise mikrokozmosta bulunurlar. Yani eskinin astralı, aslında bilimcilerin mikrokozmosudur. O zaman LHD başında bütün gün foton çarpıştıran bilimcilerin bu cinlerle yakın temasta oldukları için çarpılmaları falan gerekirdi. Oysa herkes sapasağlam işinin başındadır.;-)
  • Mezarlıktan –her nedense sadece geceleyin- geçilince olumsuzluklar yaşanacağı (örneğin hayalet çıkacağı) inancı vardır. Ama herkes gündüzleyin aile kabrini değil korku, hulus-i kalp ile, huzur içinde ziyaret eder; tıp öğrencileri ve batıda cenaze levazımatçıları nice cesedi günlerce, hatta aylarca "diderler"; onları bu yüzden cin çarptığı, buradan hayalet çıktığı, onlara musallat musallat olduğu duyulmamıştır. :DD

Ama yanıtlarımda defalarca söz ettiğim gibi, cine inanılırsa beyin hemen bir tane yaratır. Cin, sadece cinden korkanı, kafasını bu huraflere takanı çarpar.

" Ruyama gelen ruhlar gerçek ruhlar mıdır yoksa tanıdığım kişilerin kılığında bana görünen başka varlıklar midir?"
Hepsi de! Ve de bunda korkacak en küçük bir şey yoktur.

Okültün astralının, bizim makro evreninin mutfağı ya da atölyesi olan mikrokozmos olduğunu söyledim. Orada bu bozonların envai çeşidi var. Her birinin bir çeşit cin olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Bunların iyisi var... kötüsü var... Örnek: Kimi radyo dalgalarını taşıyor, kimi bizi var ediyor, kiminin ise insanları hasta eden enerjilerle arası iyi. Bu son grupta olanlara filmler etkisinde olanlar "ifrit" diyebilir... ama hala da epey saçmalamış olur. ;-)

Uyuduğumuz anda –artık psuedo-bilime geçtik- bedenimiz orijinal yapısı (konumu) olan dalga fonksiyonuna geçer, yani gerçeklik yok olur. Artık ölüm ötesi bile diyebileceğimiz mikrokozmostayızdır. Beyin elektriğimizin frekansına uygun olan alanımızla (ruhumuzla) orada dolaşır, aynı frekansı bulduğumuz ve senkronize olduğumuz her alanı (bunlara da cin, varlık, antite diyebiliriz) uyandığımızda rüya gördüğümüz şeklinde yorumlarız, böyle sanırız; çünkü bize bu öğretilmiştir. (Yani iyisi ile, kötüsü ile rüyada cinlerle temas olmuştur, ama çarpılmamış olarak uyanırız. :D) Senkronize olduğumuz alanlar keşfedilmemiş bozonlar, keşfedilmemiş parçacıklar, o alemde olan yakınlarımızın alanları, yaşayan insanların ruhları (alanları) vb. vb. olabilir. Yani rüyasında Brad Pitt ile flört eden hanımlar, ya da Beyonce ile halvet olan ;-) erkekler, aslında bir anlamda gerçekten bu işi yapmışlardır.

Rüyada sürekli şunu-bunu görmenin gerisinde, hatta sürekli kötü rüya görmenin veya hiç rüya görmemenin gerisinde kişi anımsayamasa da bu yöndeki inanca dayalı bir alanı vardır. O alan dağıtılabilse, kişi artık aynı tip rüyaları görmeyecektir (ya da rüya görmeye başlayacaktır). Ancak bu iş kolay değildir, çünkü beyindeki –Freud'un martavalosu olan ve günümüzde giderek hayli eleştirilen- bilinçaltı DEĞİL, kuantum mekaniğinin deha bilimcilerinden Penrose'un dust speck'i olan kuşku kırıntılarını deşifre etmek çok zordur. Kötü haber odur ki, kişiyi bu toz parçaları –kişi negatif düşünmeye eğilimli ise- ciddi şekilde yönlendirebilmektedirler. Eş deyişle karşılaşılan sorunlar kadar, cinlerin saldırısına(!) uğramanın da gerisinde SADECE kişi beynindeki korku vardır.

Ama durun, bir musallat vardır, o da korkudur; çünkü korku adlı duygu bize göre basbayağı bir varlıktır. Yani korkan kişi (cinmiş, musallatmış gibi şaçmalıkları geçin), mikrokozmosun en-en-en bet alanı (musallatı) ile senkronize halde demektir. Bundan başka da musallat aramaya gerek yoktur. Korku musallatın önce gidenidir. Eş deyişle korku, bizim inançta Şeytan'ın bir ifritidir. Bir astral varlıktır. Bir şeyden korktuğunuzda, onun tarafından obsede edildiğinize emin olabilirsiniz.

Yani korkmayan kişi evceğizinin sıcacık yatağına rahatça girip uyuyabilir; ya da evceğizinde karanlıkta rahatça oturup viskisini (satın alabilecek kadar şanslı ise tabi ki :DDD), ya da çayını içebilir, kutsal karanlığı soluyabilir.

(Bu konuda bilgi edinmek adına ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR >> Temel İnançlarımız başlığında yer alan Karanlık hakkında linkine başvurabilirsinz.)

"Rüyamda bana neden mesajlar verilmek isteniyor ve bunları ne kadar ciddiye almam gerekir?"
Bakın, bu sorunuzda gerçeklik payı vardır. Önceki yanıtlarımda defalarca dile getirdiğim gibi zaman kompakt bir yapıdır. (Bu konuda bilgi edinmek adına GEÇMİŞ VE GELECEK ŞU AN VARDIR (ÖZEL RÖLATİVİTE) adlı makalemi okuyabilirsiniz. Makaleye, bilim adamlarının bu konuyu doğrulayan sözlerini –adlarını vererek- de ekledik.) Kimi beyinler rüyalarda bu "film şeridi"ne benzetilen yapıda ileri ve geriye (geçmişe ve geleceğe) gidebilmektedirler. Geleceğe giderseniz, gelecekte ne olacağını görür bu durumu "Bana mesaj verildi" şeklinde yorumlayabilirsiniz.

Ancak mesaj verildiği konusunda yine de pek haksız değilsiniz. Eğer tanrıya yakınsanız, onun pozitif radyasyonları ile senkronize iseniz, onun iyi yapısı nedeni ile senkronizasyonunuz ölçüsünde ileriye itilmiş ve –bir anlamda- uyarılmış olabilirsiniz de…

Bana "Gelecek belli dediniz. Yapısı belirlenmiş bir şeyi değiştiremeyeceğime göre, beni oraya yollamanın anlamı uyarmak değil, geleceği manzara gibi seyrettirmek başka bir şey de değildir. Hıh!" Diyebilirsiniz.

Oysa yanılmaktasınızdır… çünkü film şeridi tek değildir; süperpozisyon denilen çoklu olasılıklar halindedir. Gelecekteki olumsuz bir olayı rüyanızda görünce eğer beyninizi eğitebilirseniz, ya da (en önemlisi) maji yapmayı biliyorsanız, kendinizi farklı (pozitif) bir şeride atlatabilirsiniz. Zaten maji, kaderini farklı bir şeride atlatmaktan başka da bir iş değildir.

(Dileyen hayata yeni atılmış, yaşama acemisi bir ergen kafası ile iş yerindeki kalem etekli afeti kollarına almak, ya da Best Model finalistine benzeyen personel müdürü ile dest-i izdivaç için maji yapar; dileyen majiyi KENDİ beyni için yapar… ve ahu huriler ya da damızlık damatlarla dolu haremlere batar. :DDD)

"Tekrar dönmüş olmanıza çok sevindim. Umarım saglınız el verdiğince, keyfiniz yerinde olduğu sürece yazmaya devam edersiniz."
Sevgili arkadaşım, keyfim –çok şükür- tıkırında. Bendeniz tahmin edemeyeceğiniz kadar hastalıklı, miskin, dert kumkuması, geçimsiz biriyken, bu kadar güzel günler yaşayabiliyorsam ve bu durumu bildiğim (öğrendiğim) bazı şeylere borçluysam; bu yapıyı arzu edene aktarmam gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle hızımı kessem de, elimden geldiğince bu öğrendiklerimi –soru gelirse- anlatmayı sürdürmeye çalışacağım.

Güzel dilekleriniz için teşekkürler eder, aynılarının sizi bulmasını temenni ederim. Ama ben uğursuzun (ya da "yaramazın" diyeyim, çünkü hala bazı konularda akıllanamadım) temennisinin kaç paralık kıymet-i harbiyesi olduğu son derece müphem. Oysa siz bu güzel sözlerinizle hepsinin gelip sizi bulmasını çoktaaaan garantilediniz. ;-)

İyi niyet sahibi olmak, tanrının radyasyonları ile şahane bir duş yapmanın en güzel yoludur. :)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -