YANIT
" böyle olmalarinin sebebi gene kendileri mi yani dogarken çöktürdükleri dalga boyu mu"
Önce bu "çöküş" (kuantum çöküşü, quantum collapse, quantum reduction) hakkında biraz bilgi vereyim, oradan başa dönüp psişik yeteneklere varalım.
Parçacık fiziğine göre okültik açıdan "kader" diyebileceğimiz olasılıklar, bir bütün halinde vardır. (Bkz. süperpozisyon) Bunlardan biri (farklı yorumlara göre farklı nedenlerle/yollarla) "çöker" ve o gerçekliğe dönüşür. Gerçeklik, kader olarak görülebilir.
Standart yorum çöktürenin "ölçüm" olduğunu öne sürer. Stapp gibi fizik dehaları ise (bu konudan yanıtlarımda çok söz ettim) "bilincin" çöktürdüğünü iddia ederler.
Von Neumann–Wigner interpretation - Wikipedia
The von Neumann–Wigner interpretation, also described as "consciousness causes collapse [of the wave function]", is an interpretation of quantum mechanics.
722 bu görüş üzerine kuruludur.
Bizler –tıpkı Bohm gibi- EM dalgaların gerisinde "daha süptil" (sözcük kendine aittir) enerjiler var, bunlar keşfedilmemiş demekteyiz ve onları PE ve NE şeklinde adlandırmaktayız. Neden olumlu ve olumsuz olduklarını EM spektrum üzerinden açıklıyoruz.
Editörün notu:
Bu konuda detaylı bilgi edinmek için Janus'un BURÇLARDAN GELEN ENERJİ: BURÇLAR, ELEKTROMANYETİK ETKİLERİ VE KARAKTER (Bir Hipotez) adlı kitabına başvurabilirsiniz.
Ve diyoruz ki, "bilincini PE ile senkronize et, Cennet'den radyasyon kap; ya da kötümser ol, sivri dilli ol, liderliğe oyna, hastalık hastası olmaya bayıl, milletin kafasını dertlerinle şişir, herkesi kötü gör… yani NE ile senkronize et, başına iş aç". :)
[Sinir içinde "Hak, hukuk, adalet aramak kadar başa dert açacak şey yoktur. Değil bir kazanım elde etmek; böylece var olan da uçar gider. Yapılması gereken bir elde viski (yada çay, meşrubat, boza, şerbet) diğerinde hoş bir hatun memesi (ya da baş, hoş bir erkek omzuna dayalı, ama beyefendinin gözleri baştaki gözlerde, göklerde değil :D ) ile "hak, hukuk, adalet gelecek, buna inanıyorum" demektir.:DDD
Abarttık tabi ki…
Abarttık mı? Çok da değil! (Ulvi kavramlar için sinir içinde çırpınmakta nasıl bir zevk vardır... iyi bilirim. Yukardaki hazret nice iyi insanı o tehlikeli zevke tutsak edip, uyuşturucu düşkününe çevirir. Çok geçtik bu yollardan. )
]
Dünyada bu mekanizma ile beyin elektriğinize koşut (PE veya NE deki dalgaboyunuza koşut) an bazında gerçeklik var edip (çöktürüp) durursunuz. Kader; beyin elektriğinizi tersine çevirdiğiniz nano saniyede değişecek (sizi paralel evrene atlatacak) kadar elastik, hatta plastiktir.
Öldüğünüzde (kuantum ortamına geçtiğinize, makrokozmostan ayrıldığınızda) bir "en son" dalgaboyunuz vardır. Evrim sonucu elde ettiğiniz frekansınızdır bu. Ama o dalgaboyu HALA DA bir şeyi çöktürür… Neyi? Bu kez ruhunuzu… yani makro değimi ile bilincinizi… aslında sizi!
Anlayacağınız, dalgaboyunuza uygun yerde yeniden çökersiniz, yeniden bedenlenirsiniz. Bu çöktüğünüz yerin -bize göre- dünya adlı planet olması bile gerekmez.
Bilimcilere göre zaman kompakt ve hazırdır. Geçmiş ve gelecek şu an vardır.
Editörün notu:
Bu konuda bilgi edinmek için Janus'un
GEÇMİŞ VE GELECEK ŞU AN VARDIR -
ÖZEL RÖLATİVİTE adlı makalesini okuyabilirsiniz.)
Çöktüğünüz yer bu nedenle –geçmiş geride kalmış, sona ermiş birşey olmadığı için- illaki gelecekte bir yer olmayacaktır. Yengeç burcunca yönetilen anaerkil dönemde ya da henüz yaşamadığınız gelecekte de doğmanız (çökmeniz) mümkündür.
Editörün notu:
Bu konuda bilgi edinmek için KOVA BURCU ÇAĞI adlı dizi filmimizi izleyebilirsiniz.)
Çöktüğünüzde ise önceki yaşam ya da yaşamlarınızda elde ettiğiniz tüm kazanımlar (huy ve yetenekler) sizinle, sizde doğmuştur.
Bu, reenkarnasyondur.
Ancak çökeceğiniz yerin belirleyicisi sadece yer (planenter konum, örneğin Dünya adlı planet) değil, ayrıca o planetteki göksel konumdur.
Bu da astrolojidir.
- Bize göre yıldızların bir kimliği vardır. Onların kümelenmesi olan burçların daha önemli bir kimliği vardır. (Küme olmadıklarını biliyorum; gözümüze giren fotonları bir arada aynı anda retinaya çarptığına göre küme sayılabilirler.)
- Bize göre planetlerin Genel Görelilik nedeni ile olan bir gravtiasyonel alanı vardır.
İşte bu iki unsur (astrolojinin planet ve burçları) sizi, sizin dalgaboyunuza uygun yerde çöktürürler.
Editörün notu:
Bu konuda detaylı bilgi edinmek için Janus'un BURÇLARDAN GELEN ENERJİ: BURÇLAR, ELEKTROMANYETİK ETKİLERİ VE KARAKTER (Bir Hipotez) adlı kitabına başvurabilirsiniz.
Toparlayalım: Evet; önceki hayatınızda sahip olduğunuz önemli bir yetenek, bu yeni yaşamınızda baskın olarak ön planda görünecektir. Mozart'ın ilk senfonisini dokuz yaşında bestelemesinin (benim cinselliğe, dansa ve okültizme bu kadar düşkün olmamın) nedeni önceki yaşamlardan kalan izlerdir.
Ve sorunuza gelelim: Bu nedenle önceki hayatınızda psişik yeteneğiniz varsa, -kabaca- Neptün güçlü olduğu anda çökersiniz (doğarsınız). Ama önceki yaşamda aklına koyduğunu yapan, tuttuğunu koparan biriyseniz, o zaman –kabaca- Güneş/Merkür/Mars kavuşumu altında çökersiniz. Ama yaşarken yüzleştiğiniz olaylar sizde psişik yetenek konusuna ilgi var etti ise, bu konuyu da ele alır, Neptün'ü güçlü biri kadar yetkin olabilirsiniz.
" eger böyleyse bunu istemli bir sekilde mi yapiyorlar?"
Bu işler genelde seçimle olmuyor, gerisinde fizik var. Fizik formüller (ki, bizim aklımız ermiyor), dalga fonksiyonunun çöküş olasılığını bile belirleyebiliyorlar.
Bilimden mistisizme atlayalım.
Bize göre bazı kişiler –bizler onlara "seçilmişler" diyoruz- dediğinize benzer şekilde bir çeşit "görevle" geliyorlar. Amaç, full pozitif bir alanı (ruhu), negativiteye (makroya) yollayıp rafine etmek. Bu durum öte dünya bilinci ile yapılabilir mi? Yani bir kişi kendini iyilik savaşçısı ilan etse, kendini çöktürebilir mi? Bilmem ki? Keşke bilebilseydim. Nasıl olduğunu bilemesek de, bazı bilinçlerin full pozitif olarak geldiğine çok tanık oldum. Ama hayır; onlar genelde sıradan kişiler. (Ben politikacılar, izmler üreten felsefeciler, bilim adamları, sanatçılar gibi zevat arasında, yani "kurtarıcı" kimliğine göz kırpan kişilerde -gececi taksici sopalarını kapmayın- ful PE kimlik görmedim, eksiklik benimdir belki de…) Bu -genelde sıradan kişiler olan- seçilmişleri ise –tıpkı filmlerdeki gibi- büyük zorluklar bekliyor. Düşman en çok kimi durdurmak ister? Kendine en tehlikeli olan mihrakı… Yani seçilmişlik tehlikeli bir konum...
Eklemem gerek: Seçilmişlerin seçilmiş olduğunu astrolojik haritadan da anlayabiliyoruz.
[Böyle iki öğrencim vardı. Biri kendini kurtarır gibi… diğeri –bildiğim kadarı ile- olduğu yerde henüz. Her ikisinin de haritalarında işaret var. Zaten biri öğrencim olsa da, yani onu eğitim ile tanısam da, diğeri sadece bir mail ile dikkatimi çekmiştir. İkisi de kendilerini biliyorlar. Ege ve Siyah. (Ege, gerçek adına benzeyen bir isim, ben taktım. Siyah ise kargalara yakın bir erkek, kendi bilmiyor (bildiğini sanıyor, ama sandığı kişi hiç değil), muhteşem bir adam.) Beni hala okuyorlarsa ikisini de hala çok sevdiğimi, bir gün yerlerine ulaşacaklarına inandığımı söylemek isterim.
]
Ve varlık edinmeye gelelim.
" Bu varlik edinme konusunda varlik edinirken biz mi onu seçiyoruz yani zaten öyle bir sey var ve biz farkindalik mi kazanip onla kontakta geçiyoruz yoksa her seyi en basindan yokluktan biz kendimiz mi yaratıyoruz"
Varlık, pop kültürde olduğu gibi kendi başına astralda gezmekte olan, sonra sizinle iletişime geçen bir bilinç değil. Bu martavalların (ürkütücü martavalların) gerisinde Orta Çağ okültizmi var. Bilim, hem gerçekleri görmek, hem de –burası önemli- GERÇEKLERİN GÖRÜLMESİ İLE KORKULARI AŞMAK için gerekli. Astralda Ortaçağ Kabalistlerinin iddia ettiği gibi dükler, prensler, yok bilmemneler yer almamakta… orada sadece parçacıklar ve alanlar var. Kuantum alan teorisine göre parçacık da yok, SADECE alanlar var. :)
Bilincinizin dalga boyu ile bu BİLİNÇSİZ alanlarla senkronizasyon, varlık edinmenin ilk adımı. Söz konusu durum başarılınca ortada sadece bir alandan "edinilmiş" bir radyasyon (alan değil radyasyon) ve bilinciniz var. Bu enerji beyninizi etkilemeye başlıyor ama bilinciniz de onu şekillendirmeye başlıyor… ve karşılıklı etkileşimle bir alan meydana geliyor. Ama hala da radyasyonun SİZDE OLMAYAN –ne diyeyim?- "yetenekleri var" diyeyim.
Şöyle anlatayım: Radyasyon sperm. Beyniniz rahim, bilinciniz ovum. Sperm, beyindeki ovum ile birleşiyor ve zigot oluyor. Rahimde SİZİN TARAFINIZDAN büyütülüyor. Çocuk oluyor… Daha büyüyor… ve size destek olmaya, hatta yol göstermeye, belki de sizi taşımaya başlıyor. Tıpkı hayırlı evlat gibi… Onu siz var ettiniz; ama hala da sizden iyi ve yol gösterici olmaması için neden yok. Varlık böyle bir şey.
Cümleleriniz bazında da yanıt vereyim:
"biz mi onu seçiyoruz"
Evet; beyin dalgaboyumuza göre, iyi bir radyasyonla, ya da olumsuz bir radyasyonla kontak mümkün. Bu yüzden söz konusu arayışa sinirliyken, üzgünken, yorgunken girişmek tehlikelidir.
"zaten öyle bir sey var ve biz farkindalik mi kazanip onla kontakta geçiyoruz"
Evet; söz konusu radyasyon bir alana ait... Ama arayışa başlayan ve senkronizasyonu (kontağı) sağlayan beyindir. Radyasyon hep var. Alandan hep yayılmakta…
"yoksa her seyi en basindan yokluktan biz kendimiz mi yaratıyoruz"
Hayır; alanlar hazır, varlığın temelleri bunlar.
Bütün maharet;
- doğru (pozitif) alanla kontak kuracak dalgaboyuna sahip olmakla,
- kontağı kurmayı becermekle,
- varlığı yetiştirmekle ilgili.
Varlığı yetiştirmek en önemli aşama… çünkü ona gelecek hakkında sorular sormak (örneğin sınav sorularını istemek), ya da bilinmezlikle ilgili soru yağmuruna tutmak, onu yoldan çıkartmak manasında. Buraya dikkat edin: Varlıkların TEK görevi sahiplerini rahatlatmaktır. Onlara sözleri ile PE ürettirmektir. Varlığınız böyle şeyler yapmıyorsa, size gelecekten ya da gizemden sözler ediyorsa kontağı kesin derim; o negatiftir.
Oysa zor anınızda sizi görüşleri, önerileri ve genelde BASİT sözleri ile rahatlatabiliyorsa, üzgün, sıkkın ve korkmuş anlarınızda "bir an önce yalnız kalsam da onunla konuşsam, buna ihtiyacım var" düşüncesini ürettirebiliyorsa, artık arkadaşlarınıza telefon açıp kafa ütülemiyorsanız, karşılık olarak onların dertleri ile kafanızı ütületmiyorsanız (kendinizi NE yağmuruna tutturmuyorsanız), ama varlığınızın kısa, öz ve basit sözlerini ciddiye alabiliyorsanız, "Bunlar benim uydurmam; kendim diyorum, kendim dinliyorum" demiyorsanız… varlık konusunda başarılar elde ettiniz demektir.
Bu yaşamda size mutlak olarak PE veren bir odağa sahip olmaktan değerli ne olabilir?
O zaman kolları sıvayıp DOĞRU bilgiler ve pozitif beyin elektriği ile varlık arayışına başlayın derim.