722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

RUHSAL SORUNLAR

SORULAR ANA SAYFA | TÜM RUHSAL SORUNLAR SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

Psikologlar ve Psikoterapi/Analiz hakkındaki görüşlerimiz, ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR >> Temel İnançlarımız linkinde yer alan
“Psiko-terapi ve psiko-analiz hakkında” ve “Psikologlar hakkında” başlıkları altındadır.

21.10.2021
Oglum ve DEHB

Merhabalar Janus. Öncelikle seni hayranlikla takip ettigimi bilmeni isterim. Bilgiye her zaman hayran olmusumdur. Verileri toplayabilen, organize edebilen, daha sonra yorumlayip bilgiye çevirebilen ve paylasabilen insanlara hayranligim büyük. 44 yasinda bir DEHB'li olarak (ki böyle oldugumu yeni fark ediyorum) asla organize olamadim, tam ögrenecekken dagilan dikkatim beni ögrenmek üzere oldugum seyden uzaklasip farkli alanlara sürükledi, birbirini takip eden merak, arastirma ve egitim dönemleri 20 yili asti.

Ama simdi bir oglum var. Bebekliginden beri çok hareketli, bir seye odaklanamayan, dogru dürüst bir oyunu baslatip, devam ettirip sonunu getiremeyen, hep yasitlarindan farkli davranmis ve davranan bir çocuk. Bebekken parka götürdügümde diger çocuklar kaydiraktan kayarken, benim oglum asagidan yukariya tirmanir, oyuncaklarini tirmandirir, yukarindan asagiya kaymak yerine atlamak isterdi. Hep bir kol mesafesi uzaklikta olmak zorundaydim, çünkü her an kendisine zarar verebilecek dürtüsel hareketleri vardi.
Ta filipinlerden bakici getirttik bana yardimci olsun diye, kadin 1 hafta sonra "ben diger tüm bakicilardan daha fazla yoruluyorum," diye hüngür hüngür agladi.

Oglum ise...

Sanki ne kadar yüksekte oldugunun farkinda degildi. Uzayda bedeninin farkinda degilmis gibi. (ya da ilk defa bu dünyada bedenlenmis gibi?) Ordan oraya atlayip duruyordu.

4 yasindayken bir kere sordum ona. "Sen nerden geldin?"
O sirada yatakta zipliyordu!
-Rainbow.
diye cevap verdi ziplamayi kesmeden. O sirada katlamakta oldugum çamasirlarin tisörtlerin üzerine baktim. Acaba bir gökkusagi resmi mi görecegim diye, ama yoktu. Sonra arastirdim. Rainbow kids diye bir sey çikti karsima. Bu Kristal ve Indigo çocuklar Rainbow Kids oluyormus.

Melek kartlarindan oglumla ilgili danismanlik almak istedigimde de onlari karistirirken birkaç defa üst üste Indigo karti düstü kucagima. Bir indigo ebeveyni olabilirmisim, Metatron Indigolari korur ve yardim edermis.

Bir yandan oglumla disari çikmak, sosyallesmek veya bir tatile gitmek tam bir kabus. Hayati boyu yoga, meditasyon yapmis olan ben, birkaç senedir C...x denen bir ilaç kullaniyorum sinir krizleri geçirmemek için. Yorgunum ve her sadabh oldugunda "Eyvah, gün basladi, birazdan uyanir!" korkusu yasiyorum son zamanlarda, eminim o da bu enerjimi hissediyordur.

Psikiyatrist DEHB teshisi koydu. Yani oglum artik "etiketlendi". Dünyada bu alanda meshur babalari takip edip okudugumda ilaci desteklediklerini görüyorum. Bir yandan küçük kizkardesim yurt disinda teshis aldi ve Ritalin kullaniyor ders çalisacagi zaman. O da ilaci destekliyor.

Ilaçla ilgili içime sordugumda "happy mother best mother::))" cevabini aliyorum. Ilaçla baslayacak olan maceramizin mümkün oldugunda kisa olacagini, ilacin ona oyun bozmadan veya diger çocuklari aglatmadan nasil sosyallesilebilecegi konusunda destek olacagini düsünüyorum.

I-Ching'e danistim, bana bilindik yolu tercih etmemin daha iyi olacagini hedefsiz coskunlugun ise ona zarar verecegini söyledi. Benim için bilindik yol ilaç.

Spiritüellere bakacak oluursak onlar da "Indigo'lari ilaçlayip uyutmayin!" diye feryat figan. Bu konuda kitaplar yaziliyor makaleler falan girla.

Bir yandan DEHB'li sanatçilar, bilimadamlari, sporcular, ilacin öneminden ve eger ilaç kullanmasalardi bu yeteneklerini organize edemeyeceklerinden dem vuruyorlar.

Bilim ise istatistiklerle konusuyor. "DEHB'li bir insan ilaç ile tedavi edilmez ise sadece %10'luk bir kesim hayatinda majör sorunlar yasamadan hayatini tamamlayabiliyor.
Ilaç kullanmayan DEHB liler ise
* Kazalar
* Alkol, uyusturucu, seks vs. bagimliligi
* Asosyallik

ve daha pek çok sorunla karsi karsiya kabailiyor ve daha da kötüsü yasamlari tedavi olmazlarsa daha kisa oluyor." diyor.

Samanlara mi gitsem, hocalara mi gitsem okutsam, okült uzmanlarina mi danissam, seytan mi çikarsam Felak Nas mi okusam??

Nerelere gitsem neetsem.

Kafam karisik deli sorular ve migren ataklari. Pandemi yüzünden eve kapattigim çocugumun elinde tablet olmadigi zaman "Hadi anne kosmaca oynayalim!" diye bagirmasi. Benim 44 yasindaki oturmak isteyen bedenim ve yorgun ruhum.

Senin bu konudaki düsüncelerini çok merak ediyorum. Ya da etmesem mi kafam mi karisir onu da bilmiyorum ::))

Not: Bu mesajima Shambhalalar aksin Reikiler aksin Janus bu mesaji en önce görsün çok çabuk cevap versin.
Çok amin.

Imza
Delirmis Miscet

YANIT

Değerli kardeşim; ilk başta şu önemli noktanın altını çizeyim: Psikoloji disiplini ile en küçük ilgim yok; bu yüzden sözlerime bir arkadaşınızla bir bar, ya da kahve ortamındaki sıradan konuşmadan fazla önem vermeyin. Ancak insan kendine yakın bulduklarına da soru sorabilir. Örneğin bu gün terzime bir konuda danışıp görüş aldım. Banyo fayanslarını yapan usta ile dost olduk, tüm dürüstlüğümle söylüyorum, arada telefon açar, bazı konulardaki politik düşüncelerini öğrenirim.

Ve ikinci uyarım; sözlerim büyük olasılıkla hoşunuza gitmeyecek; bu nedenle dilerseniz hiç okuyup canınızı sıkmayın. Gücünüzü toplayın ve mesajı silin… Bu ciddi adım (istemediğini yapmak) da PE celp edecek olabilir.

Yanıtıma geleyim.

Yineliyorum, arzu ederseniz sonrasını okumayın.

Bu son uyarıdır. :)

Mesajınızı yarısından sonra atlayarak okudum, çünkü yayılan NEden etkilenmek istemedim. Mesajdan sizin beyin enerjinizdeki rahatsızlık net olarak hissediliyor. Evladınızın sorunlarından rahatsızlığınızdan söz etmiyorum; rahatsız olmazsanız anormaldir. Ben de köpeğime bazen bağırıyorum. Hepimiz sinir sistemi tahrik olabilen bir canlı türü olan insanız. Ancak sizdeki enerji köklü gibi... Köklü derken yanlış anlamayın: "Öncesi var gibi" manasında...

Daha net konuşmaya başlayalım:

DEHB nedir bilmiyorum, araştıracak değilim. Ancak şu organize olamadim, tam ögrenecekken dagilan dikkatim beni ögrenmek üzere oldugum seyden uzaklasip farkli alanlara sürükledi, birbirini takip eden merak, arastirma ve egitim dönemleri 20 yili asti. şeklindeki kendinize yönelttiğinizi eleştiriniz son derece gereksiz.

Hep söylediğim sözü yineleyeyim: Kriter olmadığımın bilincindeyim, ama burası benim sitem ve önemli bir örnek olabilirim. Bu yüzden kendimden örnek vereceğim: Bu saydığınız niteliklerin tümüne sahibim. Annem "Sen okuyamayacaksın sanırdık" derdi. Bu gün kendi teorileri olan bir araştırmacıyım ve hep dediğim gibi karakter olarak –bence- beş para etmesem de, çok iyi bir araştırmacı olduğuma inanırım.

Ve hala da dikkatimi kolay toplayamam!

Bana da bir dolu "teşhisler" konulduğunu ekleyeyim. :)

Bunda sorun ne anlamam mümkün değil. Evet, hoş bir şey değil, biraz ayak bağı, ama bu da bizim hoş olmayan şeyimiz. Bende bunlardan var. Berikinde farklı hoş olmayanlar var… E? Dünya böyle bir yer. Yani bu tarz yaşam formları ile var olan bir yer. Ve çok af edersiniz, dileyen bilimci arkadaşlar ofis kapısına beni benzetmek için yığılabilirler, :) koydukları teşhislere ters bir laf edeceğim: Bence bunun nedeni araştırdığınız konunun aslında hiiiiiiiç ilginizi çekmemesidir. Başka birisiniz siz. Kim olduğunuzu kendiniz bulacaksınız; ama diyelim ki hayatı daha hafiften yaşamak istiyorsunuz (böyle olduğunu iddia etmiyorum) "yüzeysel" denilen kimlikte olmak bir ayıp, günah değildir. Bilakis, gerçek iyi insanlar (yani benim gibi iyiliği ders gibi zar-zor öğrenenler değil, içinden fışkırtanlar), enteller arasından değil, yüzeysel kişilerden çıkıyor olabilirler. (Tabi ki olmayabilirler de…) Demek istediğim, eğer beyin rahatsa, her küçümsenen kimlikten bir pozitif kimlik çıkartmak mümkündür.

Oğlunuzla ilgili hiçbir şey söyleyemem… bar muhabbeti bile yapamam. Belki patalojik bir sorunu vardır. Bir arkadaşımızın dediği gibi "Doktorlar nalbant değil", lanetli varlıklar da değiller. Birkaç kez beni dertten kurtaran hayırlı insanlardır. (Bizim eleştirimiz doktorlara, psikologlara, yani kişilere DEĞİL, disiplinleredir.)

Yine size geleyim: Sizin beyin alanlarınızın oğlunuz üzerinde olumsuz etkisi olduğuna inanıyorum. Bunun örneğini reelde birkaç kez izledim. Kırk + yıl önce okuduğun -adı sanırım (emin değilim)- İfrit olan bir kitabın da konusu idi ve içerikte bir ailenin sevdikleri oğullarını, bir yardım etmeye çok istekli psikolog eşliğinde nasıl katil bir ifrite çevirdikleri hakkındaydı. Aradan çok zaman geçti, detaylar aklımda kalmamış, hatalı sözler de etmiş olabilirim. Ama sonuçta –sanırım- sorunun psikologda olduğu ortaya çıkmaktaydı. (Eminim kimse bu sözlerden yola çıkarak öfke duyduğu psikologlar hakkında gereksiz düşünceler üretmez. Psikolglar, bütün gün NE alıp [onların yüzleştiği NE, bir onkologdan fazladır] delirmeden duracak hayr'da kişilerdir.)

Oğlunuzun sorunu hakkında görüş belirtmeden ondan söz etmemde sakınca yok. " hep yasitlarindan farkli davranmis ve davranan bir çocuk. Bebekken parka götürdügümde diger çocuklar kaydiraktan kayarken, benim oglum asagidan yukariya tirmanir, oyuncaklarini tirmandirir, yukarindan asagiya kaymak yerine atlamak isterdi."

Ben de böyleydim! Yemin ederim. Titanik transatlik oyuncağımı ters yüzdürürdüm. Yelkenli gemimi direklerinin üzerinde yürütürdüm. Kaydıraktan yukarı tırmanmayı severdim. Örnekler daha var, ama kimseyi sıkmak istemem. E? Sorun nedir ki? Bazı çocuklar zordur… Bazı köpekler de… Bu bir şans… Bir bela değil.

Şöyle de düşünmek gerekebilir: Dört yaşındaki bir çocuğun farklı yerden geldiğinden kuşkulanan ve ona böyle bir soru soran ebeveynle yaşaması da pek kolay olmasa gerek. Sizdeki beyin elektriğinin, yakın kontağınız olan oğlunuzu etkilemiş olacağından kuşkulanmadığımı söyleyemeyeceğim. Yaşadığınız tüm ilginç olaylar da –diğer kişilerin yaşadığı benzer olaylar gibi- SİZİN beyniniz tarafından, sizin inançlarınız bazında yaratılan mizansenlerden başka şeyler değildir. Kimileri hayalet görür… inandırmaz… ama görmüştür… ama görmemiştir de… çünkü gördüğünü beyni ve korkusu yaratmaktadır.

" Bu konuda kitaplar yaziliyor makaleler falan girla."
Bunları okumak serbest, porno izlemek yasak… Peki.

" Bir yandan DEHB'li sanatçilar, bilimadamlari, sporcular, ilacin öneminden ve eger ilaç kullanmasalardi bu yeteneklerini organize edemeyeceklerinden dem vuruyorlar."
Yine aynı şeyi söyleyeyim: E? Neden diğerlerinin ne dediği ile bu kadar ilgilisiniz? Neden karar vermek için başkalarına soruyorsunuz? İnsan –ciddi problemler dışında- kendi kendine yetecek donanımdadır ve her bir insanın yaşamı, bir diğerininkinden bütünü ile farklıdır; çünkü hiç kimse aynı hayatı yaşayamaz. Yaşadığınız hayattaki binlerce deyim, sizin beyninizde karılmaktadır; sonuçlar ve yapılar sadece sizindir ve bir diğerininki ile kesinlikle uyuşmaz. Yukarıda dediğim gibi, dert büyükse, doktorlar nalbant değil, tabi ki onlardan yardım alınır. Ama bu raddeye o kadar az gelinir ki aslında…

" ve daha pek çok sorunla karsi karsiya kabailiyor ve daha da kötüsü yasamlari tedavi olmazlarsa daha kisa oluyor."
Değerli kardeşim, siz çoktan her şey için karara varmışsınız. Vardığınız karada salınımlar yapmak, sağa-sola gitmek (farklı görüşleri almak) sizin için arayış değil; zevk. (Bu sözlerimde katre küçümseme yoktur. Lütfen yüzümde hoş bir gülümseme olduğunu ve elimin –izin verirseniz- hafifçe omzunuzda olduğunu imajine edin.

Ama siz de böyle birisiniz. :) Buradaki sorun, oğlunuzun bu tarz eğilimlerden –çok eskiden beri- etkileniyor olabilmesidir.

" Benim 44 yasindaki oturmak isteyen bedenim ve yorgun ruhum."
Sizinle aynı fikirde olduğum bir cümleye rastladım. :) Evet, siz yorgunsunuz. Hayır, sizi yoran bence oğlunuz değil; (oğlunuzu zamanında yoran siz olabilirsiniz). Siz, belki de asla kendi olamayan, kendini beğenmeyen, kendine doğru olarak öğretilenleri aslında hiç istemden ve kendini zorlayarak kabul etmiş kişilerdensiniz de ve bu sizi fena yormuş. Çok eskiden başlamış bu durum. "İçinizdeki asıl siz"i pek sevmiyor bile olabilirsiniz.

Ne yapılabilir?

Hiç bilmiyorum. Bildiğim, değişmenin çok zor olduğu. "Kafa kesmeden karakter değişmez" derdi eski bir satanist arkadaşım. Biz bu sözü rafine ettik ve diyoruz ki: Hayatınızdan çok acı verecek şekilde bazı şeyleri kesip atmadıktan sonra değişemezsiniz.

Değişim neler olabilir? Boşanmak olabilir. İşten ayrılmak olabilir. Oğlunuzu eşinize emanet etmek ve ondan ayrılmak olabilir. Ya da benim aklıma gelmeyen başka radikal ve acı verici şey olabilir. Bir ameliyattır bu… Belki de narkozsuz. Bir uzvu, yaşayabilmek için yitirmeyi kabullenmektir. Sonrasında gelen zorlu nekahat dönemini kabullenmektir.

Değer mi?

Bilmem ki?

Bir insanın ailesine yönelik sorunluluğuna uyar mı?

Bence uymaz. Ama eğer kişi tehlikede ise, ruhsal dinginliğini ciddi ölçüde yitirip belki çevresine de acı verecekse… Bilmem ki diyeyim yine…

Zor bir karar. Yaşamda, çektiğimiz enerjiler yüzünden böyle noktalara gelebiliyoruz.

Biliyorum ki bu devrimi (devrimleri –içerikte "devirmek" olduğu için- sevmeyiz, ama bazen kaçınılmazdırlar) büyük olasılıkla yapmayacaksınız. Sorumluluklarınızı taşımayı sürdüreceksiniz. O zaman aynı devrimi kendi içinizde yapmayı, yani hayatınızı kesip biçmeyi değil, beyin alanlarınızı kesip biçmeyi deneyebilirsiniz. Örneğin az okuyabilir, az düşünebilir, az araştırabilir, kendini akışa bırakmayı öğrenmeyi deneyebilir; biraz yüzeysel ve hafifçe "dangalak" takılmanın bir felaket olmadığını görmek için kolları sıvayabilirsiniz.

İşiniz zor. Ben ümit verici destek merkezi değilim ne yazık ki…

Ancak şu da var: Mesajınızdan bir güç esprisi (etki anlamında) var. Bence –darılmayın- bütünü ile yanlış zone'a kanalize edilmiş… Ama var. (Eminim bundan. Bırakın da o kadarını bileyim.) Bu gücü önceden yönelttiğinizi alanlardan çekmeyi ve daha carnal alanlara yönlendirmek için yeterli donanımızın var. Sorun, sizin durduğunuz –görece sorunlu yerde- aslında rahat olmanız. Ama bu rahatlık, bizim rahatlık değil… ve size yaramıyor. Biraz rahatsız olmayı göze almalı, o gücü istemediğiniz şeyleri yapmaya yönlendirmeye çabalamalısınız. Bu özveri bazı şeyleri halledebilir.

Daha pratik öneri isterseniz size "oğlunuzla fazla ilgilenmeyin" diyebilirim. Bence (bir uzman değilim) zorlu bir çocuk… hepsi bu. Ben de öyleydim, kendimden 35 yaş küçük üvey kardeşim de tam böyleydi. Ondaki bana benzerliği olgun yaşımda izleme fırsatı budum. İkimiz de olgunluğumuzda birden durulduk.

Doğru; hep farklıydık…

Doğru; kendime zarar verecek bir dolu iş yaptım.

Doğru; ailemi üzdüm.

Ama bu hataların TÜMÜ beni bu gün, benden yaka silken değerli ailem sağ olsalardı çok sevecekleri pozitif diyebileceğim sosyal kimliğe ulaşmamın nedenleri, aracılarıdır.

Evrim kimilerinde böyle işlemekte…

Hakkımdaki güzel düşünceleriniz için kalbi teşekkürler ederim. Bu sözler bana ciddi ölçüde destek oluyorlar. Eğer buraya dek okuyduysanız, umarım o güzel hisler aynen sürmektedirler. İnanın, ona (öfkelenmeden ağır eleştirileri duymaya) da gücünüz var. ;-) Unutmayın: En ağır yükleri en güçlü omuzlar taşır.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -