Bu sitedeki Anaerkil ezoterizm eski Ana Tanriça kültlerine dayanir, özellikleri (anladigim kadariyla) : Ask ve pozitif duygular, bütünlestiricilik, animizm vs. Sizin bu konudaki görüsünüz nedir ?
YANIT
" Islam, Yahudilik, Hristiyanlik, Budizm, Jainizm vs. Baba Tanri dinleridir, temel özellikleri : Hiyerarsi, kural koyma, ölümü yüceltme, digergamlik vs. vardir. ( Bölücü Hava Tanrisi dediginiz sey Baba Tanriyla farkli sey herhalde)"
Sanırım biraz görüş ayrılığımız var. Ancak belki de beyinlerdeki düşünceler aynı, o düşünceleri sembolize ettiğimiz sözcükler farklı.
Bizim Baba Tanrımız, farklı İlk Çağ kültürlerinin garip şekilde benzerlik gösteren yaratılış mitlerinde öncel bir Ana Tanrıça figürü ile birleşerek evreni yaratan kimliktir. Zaman içinde batı mitolojilerinde bu kimlik ve Ana tanrıça geride kalır; bir alt tanrı onlara savaş açmış, kozmik savaşı kazanmış, evreni bölerek yeniden var etmiş ve "baş tanrı" olmuştur. Ana tanrıça artık basit bir aşk tanrıçasıdır. Baba Tanrı, Yakın Doğu mitolojisinde Ay tanrısı olarak varlığını sürdürebilmektedir. Vericilik temelli yapısı yüzünden İlk Çağ insanı tarafından dişiye benzetilerek "Ana TAnrıça" denen yapı ilkseldir. Baba Tanrı ile birleşip bir evren var etmesi, makrokozmoz adlı evrenimiz ÖNCESİNDE var olan evrenin varlığını anlatmaktadır. Bu yapı Yunan mitolojisinde Tanrı Satürn'ün Cennete benzeyen öncel evreni olarak ifade edilir. Sonra -kozmik savaşta gelip gelen- alt tanrı bu evreni böler ve bu gün içinde yaşadığımız zorluklarla dolu makrokozmosu var eder. Sonunda Müslümanlık gelir; tek tanrı inancı var olur.
Bize göre Müslümanlık ile var edilmek istenen FARKLI inanç, Allah adlı kavram ile ifade edilen öncel yapının etkinliğine gönderme yapmaktadır. Mesaj şudur: "Etkin olan öncel/özgün yapıdır." Biraz daha basitleştirelim ve yorum katalım: "Tamam, evrenin bir parçası böündü ve sizler makrodasınız. Ama önceki inançlar (İlk Çağ mitolojindeki bilgi) gibi bu bölen tanrının önemine yoğunlaşmayın. Öncel ve iyiliklerle dolu hala etkindir."
Bu mesaj gölgelenmesin, İlk Çağ mitlerindeki -bölen tanrıya önem atfeden- inançlar sıfırlansın diye pagan ikonlar (putlar) yasaklanmıştır.
Ancak burası çok önemli: Müslümanlıkla ortaya çıkan bu tek tanrı, Akhenaton'un dayattığı (ve her şeyi eline yüzüne bulaştırıp, Mısır'a en zor günlerini yaşattığı) tek tanrı modelinden çok farklıdır. Allah; eril sözcüklerle ifade edilse de (bu –bize göre- biraz da mecburiyettendir), Kuran –her zaman dediğim gibi- tarafsızca, bir araştırmacı duygusuzluğu ve merakı ile, yani ulvi veya nefret gibi duygulara kapılmadan incelenirse anlaşılabileceği gibi mesaj: "Tanrının dişisi erkeği yoktur"dur.
Bu yöndeki (paganizm karşıtı diyelim) pek çok ayet, Yahudilik etkisi ile baskıcı bir tanrının "Putlar da kimmiş, en büyük benim, bana değil onlara inanırsanız sizi mahfederim" haykırışları olarak algılanır. Oysa asıl mesaj, yukarıda söz ettiğin öncel ve asl yapının etkinliğinin ifadesi kadar, "tanrının dişisi/erkeğinin olmadığı kadar, makrokozmik görünümü yoktur" şeklindeki bilgilendirmedir. Bu durum bir gelişimin var olması sonrası ortaya dökülmüştür. Anılan "gelişim" ise insan beyninin İlk Çağ insanı beynine göre farklılığıdır.
İşte bizim Baba Tanrı desek de, aslında kastettiğimiz –adına dilerseniz Allah da diyebileceğiniz- bir "var eden, yaratmış olan, değişmeden kalacak olan, hala da (bölünmüş makroda olduğumuz halde) ulaşılabilir olan iyilik alanı"dır.
Neden Baba ve Anne demekteyiz hala?
Bu bir alışkanlık sadece… Yaratıcının iki yönü var. Esirgeyen ve bağışlayan… Rahman ve Rahim... Bize göre, besmelede bu vurgulanıyor ve deniyor ki (teori bize aittir ve hatalı olabilir): "Ben öyle bir bütünüm ki, bölünme sırasında yapımın bir kısmı dişi ve erkek insan ve hayvan olarak –iki bölümlü, parçalanmış şekilde- çöktü. Kadınlarda ve erkeklerde olan farklı hasletlerin hepsi aslında benim, bende tam olarak var. Ruh eşiniz, kendi içinizde… o benim. Çökerken ayrı kaldığınız parçanızım."
Bizler kafamızdaki konuya göre onun –görece- anaç yanıyla ilgiliyken –ağız alışkanlığı- Ana Tanrıça; erkek hasletleri ile ilgili konularda düşünüyorsak Baba Tanrı demekteyiz.
Oysa cinsiyet, evrenler içinde bir evren olan evrenimizin (bizim makrokozmosun), bir köşesindeki kendi hakindeki galaksinin ucundaki bir planetin yaşam formları ile ilgili bir niteliktir sadece. :)
Aşağıda okuyacağınız teoriler yine bize aittir; doğru olduklarına inansak da, hatalı olabilirler. Bizler normal, hata yapabilecek insanlarız. Ancak hala da inancımıza yönelik içimizde kuşku bulunmamaktadır.
Bir de bölücü "bir şey" vardır.
O bilinçli midir?
Neredeyse tüm eski mitolojilerde öyle olduğu yazar. Dinlerde de ona Şeytan denir ve bilinçlidir.
Ama BANA GÖRE anlatılanlar sadece bir fizik olaydır. Bir nedenle "bir reaksiyon" diyebileceğimiz olaylar sonucu bir küçük bölünme vuku bulmuştur. O "şey" (belki bilinçli şeytan, belki reaksiyon başlatıcı yapı) Hava elementi ile sembolize edilir ve tüm ezoterik ekollerde "akıl ve bela"dır.
Anlatılmak istenen "bir bölen şey"in var olduğudur ve bu bölen akıl olarak (pratik zeka değil) tanımlanan bir düşünce prosesidir. Öfke, korku ve acı yaratmaktadır. Amaç da budur.
Antik dinlerin baş tanrıları –mitler incelenirse- hep bölendirler; evreni bölerek var ederler.
Yahveh bunlara dahildir. Tevrat, evreni nasıl BÖLEREK var ettiğini anlatarak başlar. Kendine yaratıcı dese de, o sadece bölerek yeniden var edendir.
Hava tanrısıdır. (Bu konuda pek çok ayet vardır.) Öfkelidir, liderdir, efendidir, intikamcıdır. İnsanları da hiç sevmez. (Tevrat'ta kendini böyle de ifade eder.)
Zaten bu tanrıların (bölen ve efendi olanların) HEPSİ Hava tanrısıdırlar.
(Hepsinin Hava tanrısı oldukları konusunda detaylı bilgi edinmek için Tutsak Evren ve Sınırın Ötesi adlı kitabımı okuyabilirsiniz.
Site üyelerine ücretsiz.)
Bu düşünceler ilk duyanlar için aşırı radikal gelebilir. Belki de kimilerinde "taşları yerine oturtur". Haklılığımızı görmek için antik inançları biraz bilmek gereklidir, bu da uzmanlıkla ilgilidir; yani olağan kişilerden beklenebilecek bir iş değildir.
İşte o yüzden Bölünen Evren kitabını yazdım. Ve böyle giderse sanırım yayınlayacağız. :)
" Bu sitedeki Anaerkil ezoterizm eski Ana Tanriça kültlerine dayanir, özellikleri (Jan daha iyi anlatir ama anladigim kadariyla) : Ask ve pozitif duygular, bütünlestiricilik, animizm vs."
Aslında pek değil kardeşim. Bizler hiçbir inancın tam ve doğru olduğuna inanmıyoruz. Çok ukalaca dursa bile, kendi teorimizin en doğru olabileceğini düşünüyoruz. Her inanç kendi içinde güzel ve doğru şeyler söylüyor olabilir; ama bizim sistemde hem ezoterizm, hem bilim, hem maji, hem de din (inanç) vardır. Yani bizim sistem tek bir teoriyi birbirinden farklı alanlarda açıklamaktadır.
Bir sisteme bağlılık varsa sınır vardır belki de. Ama kimi insanlar buna –kurallı yapıya- gerek de duyacak olabilirler. Bunda da bir yanlış yoktur. Yine de bu yaklaşım, bu sistem, bizim beyinlere uygun değildir. İşte Müslümanlığı bu kadar savunsak da, "Müslümanız" dememe nedenimiz budur. İnançlarda kural vardır. Ama makro yapısı gereği bazılarına uyamamak doğal bir sonuçtur. Oysa inançlarda kurala uymadığınız anda günahkar olursunuz. O zaman ortada ya "günahkar yaşamak", ya da "kendini günah denilenleri yapılmaması gerektiğine inanmasan da yapmamak için zorlamak" şeklinde iki seçenek kalır.
Her iki seçenek de bize uygun değildir.
[Ayrıca oruç sürecinde susuz kalma gerekliliği, içkinin yasak olması (ki, bu doğru olmayabilir; bize göre asıl mesaj "dikkatli ol"dur), nikahsız çok eşliliğe sıcak bakılmaması gibi bazı kurallar da bize uygun değildir. Ama moral değerlerde Müslümanlığı kendi inancımıza şiar edinmiş, yolumuzu ararken ayet ve hadislerle de danışan, ülkülerimizi Müslümanlıkta her bulduğumuzda bu dine hayranlığı artan kişileriz.
]
Biz; ana teoriyi anlatmaya ve "Bu bir temel; bir hamur, ya da bir maya. Onu, kendi kimliğinize, kültürünüze, yaşam ortamınıza ve şartlarınıza ibla edin, uyarlayın. Ama özünü değiştirmeyin, ona bağlı kalın" demekteyiz.
O maya, ya da öz, evet, antik Ana Tanrıça kültlerini andırır. Ama bunu dediğinizde bir dişi tanrıya inandığımız düşünülür; ki, bu da doğru değildir.
Bizler o mayayı/özü tanımlamak/tanıtmak adına basite indirgedik. Diyoruz ki, istediğiniz kaynaktan ezoterik Venüs niteliklerini okuyun. Ataerkil kültür bazlı yargılarınızı geride bırakabilirseniz bu niteliklerin son derece kolayca erkeklere de uyarlanabileceğini göreceksiniz.
Venüs, DAİMA, KURAL OLARAK, HER İNANÇATA mutlak mutluluktur. Verilen mesaj "Mutlu eden, Venüs nitelikleridir, bunları üstlenin"dir aslında.
Venüs tanımlarında mutluluk veren (daha doğrusu "beyin serotonin ve dopamin devrelerini tetikleyen) nitelikler son derece başarılı şekilde 5-6 özellik şekilde formülize edilmiştir. Biraz dikkatli bakış onların aslında erdemleri de içerdiğini gösterebilir.
Venüs özellikleri; sevgi/aşk, seks, güzellik, ve asıl önemli olan iki nitelik: UYUM ve DENGE'dir.
Sevgiyi, aşkı ve güzelliği erkeklerden AYIRAN ataerkidir. Bu nitelikleri okuyunca "bunlar erkeksi değil" diye düşüneler fark emeldirler ki erkek de sever; çocuk sever, çiçek sever, hayvan sever, kadın sever. Erkek de delice aşık olur. Ama bunların hepsini "erkekçe" denilebilecek, kadınların yaklaşımından biraz farklı biçimde sergiler. Ve en önemlisi: Erkek de güzel olur. Ama erkek gibi güzel olur. Baba tanrı her mitolojide güzeldir. Hatta çok güzeldir. Mitlerde güzelliğine vurgu yapılır. O hem boğa gibidir, hem güzeldir. Ataerkinin güzellik kavramı ve boğa adlı hayvanı ittiği yer o kadar yanlıştır ki, bebeklikten başlayarak bu kavramlarla şartlanan (yontulan) beyinler ikisini birleştirmezler. Güzellik, "nazeninlikle" ilgisizdir. O sadece bakanın beyninde hoş duygular uyandırandır. Boğa ise erkeksi bir "yük taşıma, sağlam ve dirençli olma, BURAYA ÇOK DİKKAT EDİN LÜTFEN, ancak ÇOK zorlanırsa savaşma, hala da ince ruhlu olma benzeri niteliklerin sembolizasyonudur. Büyük baş hayvanların müziğe düşkünlüğü ortaya çıkmaktadır. Bu konuda çok hoş ve ilginç görüntüler için burayı tıklayabilirsiniz. :) İlk çağ mitolojilerinde (özellikle benzersiz -ve anaerkil- Minos kültüründe) Baba tanrı sıklıkla boğa ile ifade edilir. Anaerkil astrolojide Boğa en kutsal burçlardandır. (Diğerleri Terzi ve Başaktır. İNSANLARI BURCUNA GÖRE KATEGORİZE ETMEK SAÇMALIĞIN ÖNDE GİDENİDİR. :) )
Daha önemlisi: Uyumlu ve dengeli olan erkek, ama erkek gibi uyumlu ve dengeli olan erkek, ideal insandır.
Hanımlar; eğer "Bu nitelikler erkeksi değil" dediyseniz, lütfen kendinize sorun: Bu erkeği istemez misiniz? Yoksa ataerkideki savaşçı, lider, kaba, sert, nobran, hoyrat ve genelde çirkin (belki bakımsız, dağınık, paspal) kimliği mi?
Erkek dostlar; Venüs niteliklerinden korkmayın. Hep söylerim; eski anaerkil krallık ve imparatorlukları krallar (erkekler) yönetir; kadınlar pespaye edilmese, hala da BAŞ TACI olsalar da, kral genelde erkektir. İşte o krallar, o anaerkil krallar (örneğin Karun), bu nitelikleri üstlenen erkeklerdi. Venüs erkeği, asla kadınsı değil, GERÇEK KRALDIR. Bu bilgi, bu yüzden aterkide yok edilmek için her oyun oynanır. Tuzak kadınlara gibi durur; ama erkekler için de işlevseldir.
Dostlar; erkek daima yönetecektir. Cinslerin yer değiştireceği Kova burcu geçicidir. 12 dönemden SADECE biridir. Ama yönetmek, yani erk ve güç (hatta erkeksi güç) anaerkide şöyle yorumlanır: Güç, kesinlikle mutlak hakimiyet gerektirmez. Güçlü kişi, kişilere hak ettiklerini verebilir; çünkü güç, diğerlerinin ihtiyaçlarını tanıma ve giderme yeteneğidir.
Bu kişilik özelliği zaten Venüs nitelikleri ile elde edilebilir.
Biz diyoruz ki: "Bizi okumak zorunda değilsiniz. Yukarıdaki 6 özelliği üstlenin. Detaylar hakkında bilgiyi almak için Müslümanlık undelerine göz atın. Ayetlere, hadislere...
Ancak unutmayın; makroda –makro yapısı, ASLA değiştirilemeyecek kuralı gereği- hiçbir şey hatasız olamaz. Hatasız olan makroda var olamaz. Makroda siyah ve beyaz yoktur. Bu yüzden BELKİ orijinali yakılmış olan Kuran metninde -büyük olasılıkla iyi niyetle- eklemeler yapılmış olabilir.
Editörün notu:
Bu konuda bilgi edinmek için Kuran'ın Toplanması
adlı linkini ziyaret edebilirsiniz.
Bu yüzden sizde gerginlik yaratan ayetleri biraz geriye atın. Ruhunuzu huşu ile dolduracak ayetlere biraz önyargısız bakışla ulaşacaksınız. Onlara odaklanın. Unutmayın ki yaratıcının tek istediği sizin rahat, mutlu, keyifli olmanız… PE yaymanız ve celp etmenizdir; çünkü PE ONUN RADYASYONUDUR. :) Kendinizi ne kadar iyi hissederseniz, ona ve nimetlerine daha fazla ulaşırsınız. (Müslümanlıkta "her iyi şey insanlar içindir" görüşü hakimdir. Yahudilik ve Hıristiyanlıkta ile Yahveh'e çile ile ulaşılır.)
Ancak ilk adımı kendinizi zorlayarak (belki "kendini aldatma" veya "polyannacılık oynama" denilebilecek yöntemlerle de zorlayarak) sizin atmanız gerekir. Sonrasında kapılar her bir adımda açılacaktır.
"Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir zira' yaklaşırım, o bana bir zira' yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim." Buhari'den hadis-i kutsi. (Yani hz. Muhammet'in kişisel görüşü olmayan, hz. Muhammet'in tanrının sözlerini söylediği hadis.)