Sadece senin fikrini okumak istiyorum.
YANIT
Sizi ne yazık ki anımsayamadım. Verdiğiniz e-mail'i anımsadım, ama korkarım ki konuşma konularımız aklımda kalmamış. Yeni bir sayfa açalım ve size yeni bir merhaba diyeyim.
Yanıtıma başlarken bu kez alışkanlığımı bozacak ve talkın vermeden cümlelerinizle konuşacağım.
" çok ciddi bunalimli bir dönem geçirdim antidepresan kullanmak zorunda kaldim"
Antidepresan kullanmak bir ayıp ya da bir eksiklik sayılmamalıdır. Antidepresanlar narkotik değil, insan iyiliği için var edilmiş kimyasallardır. Ancak onlar sadece çok gerektiklerinde kullanılırlarsa değerlidirler. Oysa son yıllarda, tıpkı yıllar önceki antibiyotik kullanımı çılgınlığı gibi, bir moda haline gelmiş, hatta aydınlar arasında "norm"a dönüşmüştür.
Editörün notu:
Janus tarafından "Çağdaş ve Aydın" olarak nitelenen kültüre ait kişilere bakış açımızı öğrenmek için
ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR sayfası,
Temel İnançlarımız başlığında yer alan
"Çağdaş ve Aydınlar" hakkında
linkine başvurabilirsiniz. )
Nöronlarda -bilirsiniz- serotonin salgılanması insanlara pozitif duygular verir. Sertonin bir NT'dir (daha doğrusu nöromodülatördür, ama konuyu dağıtmayalım). NTler, nöronlarca üretilen elektriğin, nöronlar arasındaki sinaps adlı boşlukları geçmesi için salgılanır. Bu salgılanma (ya da salgılanmama) duygu ve düşünceler dahil bir dolu işlev var eder. Elektrik atımı bir diğer nörona geçtiğinde görevi sona eren NT reuptake edilir (yani salgılandığı nörona geri alınır). Antidepresanlar serotonin gibi nöromodülatörlerin presinaptik nörona (salgılayan nörona) geri alımını engeller (inhibit eder), onların etkisini uzatırlar.
Bu -bir anlamda- "zorlama", ancak büyük bir ihtiyaç varsa ifa edilmelidir. İlaçlar yerli yerinde kullanıldıklarında birer cani değil, hayat kurtarıcıdırlar… ama gereksiz kullanımları ile cellata dönüşebilirler.
" Ilaci da birakabildim."
Sizi kutlarım. Bu gerçekten zor bir iştir.
" Sasirdigim su oldu kendimi hep pozitifte tutabilen bi insan oldugumu düsünürdüm."
Everybody has a Waterloo. Üzerinde durmayın.
" burç olaylarina çok itimat etmedigini biliyorum"
Görüşünüz hem doğru, hem yanlış.
İzninizle bu konuda iki laf edeyim.
Doğru; pek itimat etmiyorum:
Standart astroloji, gerçek olmayan bir gök yapısını temel alır ve yorumları buna göre yapar. Altyapı (kaynak bilgi) yanlış olunca, yorumların doğru olacağı mantıksızdır.
Yanlış, itimat ediyorum: Standart astroloji binyıllardır kullanıldığı için bir düşünce formu var etmiştir. Kehanetlerin doğru çıkma nedeni budur. (Ben de standart ile harita çıkartmaktayımdır ve astroloji kitaplarımdan biri standart astroloji hakkındadır.)
Editörün notu:
Söz edilen kitap Janus'un ASTROLOJİ EĞİTİMİ: Herkes
için Harita Yorumlama Dersleri adlı kitabıdır.
Ancak bizler genelde -özel önem verdiğimiz durumlarda- sidereal astroloji kullanırız. Bu astroloji, göğün (uzayın) gerçekten doğum anındaki konumu bazında haritayı çıkartmaktır. Bu sistem ile özburç dahil her şey değişir. Bu nedenle öğrencilerimize internetteki harita çıkartan sitelerde haritalarını sidereal seçeneği ile okumalarını öneriyoruz.
" kovalarin gereksiz fazla düsünen tipler oldugunu ben hep gözlemledim"
Ben böyle bir şey bilmiyorum doğrusu. İnternetteki astroloji sitelerine yorum için yıllardır TEK BİR KERE BİLE girmişliğimiz yoktur. Bizim kendi sistemimiz vardır; ona göre yorum yaparız. Ne astroloji, ne okült konularda kimse ile ilgilenmeyiz .(Bir parantez açayım: Bizim farklı yorumlarımız ile farklı bir sistem olan sidereal astroloji aynı şey değildir. Sidereal astrolojide yorumlar tıpkı standart astroloji gibidir; fark, sadece haritanın çıkartılma temeli olan göktür.)
Bir burcu, yok sabit, yok Hava diye sınırlar içine almak biraz gülünç değilse nedir? Astronomların dediğimiz lafları duya duya, sonunda kendilerine hakim olmayıp ani bir kararla biz astrologlara karşı yok etme timi oluşturmamaları onların olgunluğunu göstermekte. Bu burç yorumları kardeşim, İlk Çağlarda, rasat imkanının acınacak kadar dar kapsamlı olduğu devride belirlenmiştir. Oysa yüzyılımızda her bir burçta sadece bilinen birkaç yıldız değil; bir sürü nebulalar, süpernovalar, meteor showerları, nötron yıldızları, pulsarlar yer aldığı ortaya çıkmıştır. Bunların her birinden bir farklı EM radyasyon yayılır. Burç etkisini veren, bu EM radyasyonların bileşkesi olan ana dalgadır.
Kova burcu bize göre kesinlikle "fazla düşünen" değil, "güzel düşünen" bir burçtur. Astrolojide düşünme (akıl) Merkür ve İkizlerdir. Bize göre bu akıl gelişmemiştir. Gelişmiş olan düşünce biçimi (ki bu gelişmiş sözcüğünü anaerki doğruları temelinde kullanmaktayım) 12 burç arasından en çok Kova'da bulunur. Bu yüzden Kovaya "dâhiler burcu" denir. Kova zekası, sınırları kabul etmez. Öyle bir ileri gitme kapasitesi vardır ki, bilineni geçmekle kalmaz, ilerdeki henüz kabul edilmeyeni bile aşar gider. Hem de o akıl genelde insana yasaklanmış alanlara dalar. Kuantum mekaniği Age of Aquarius'ta ortaya çıkmıştır.
Editörün notu:
Bu konuda bilgi edinmek için KOVA BURCU ÇAĞI adlı dizi filmimizi izleyebilirsiniz.)
" Yani bunca düsünme olayi arasinda hep amaaan bosver keyfine bak diyebilen bir tipken birden inanilmaz bir depresyon ve anksiyeteye düstüm."
Biz bu iki kavrama inanmayız, bilirsiniz sanırım. Ama sıkıntılar insanlar içindir. Sıkıntılardan an bazında (sevdiğiniz kişi size şahane bir mesaj, takımınız rakip kaleye gol atınca) kurtulmak olasıdır. Sıkıntıları var eden NTler an bazında farklılaşabilirler. Ama bunlara hastalıkla eşgüdüm içindeki bir label atarsanız, placebo ile depresyona girer, ansiyete sahibi olursunuz. Ve evet; olaylara fazla aldırmamak yaygın kültürce dangalakça bir hata sanılsa da, içerikte ciddi bir bilgi (çok şeyi bilmek ) vardır.
Yani ben Kovalara fazla düşünme demem. Bunu geçelim; herkesin bir karakteri vardır ve prototip (genelde pop kültür ürünü) doğru önerileri temel yapı ile ciddi ölçüde çelişirse zarar verebilir. (Bana "O zaman neden soru yanıtlayıp akıl veriyorsun?" derseniz yanıtım: "Sadece soru sorulduğunda bu işi yapıyorum" olur. Sahip olunanı talep gelirse paylaşmak doğru bir iştir.) Kimisi tembellik dediğimiz şekilde PE üretir; kimimiz çalışmakolik olarak… Kimimiz çok eşliyken, kimimiz "bir yastıkta kocama evliliği sever"ken. Seçimleri tartışmak ve bunları sıradan birkaç kalıba sıkıştırmaya çalışmak ataerki tuzağıdır. Anaerkide seçimlerin kişiye iyi gelip gelmediği gözlenir. Yani bazı kişiler yaygın anlayışa göre yanlış şeyler yaparken (tabidir ki bunun da bir sınırı, bir gustosu vardır, başıbozukluk ve aşırılık da NE celp eder) PE celp edebilirler.
[Bu yapı pop kültürde en güzel şekilde eski bir dizi film olan Avrupa Yakasındaki Cem Onaran karakteri ile anlatılır bence. Kendisi bir genel müdürken, tüm engelleme girşimlerini aşar, istifa eder, bir süre çok zor şartlarda işsiz olarak yaşar, ama sonra genel müdürlük yaptığı yayın organına fotoğrafçı olarak döner… ve ödüller alır.
]
Bu nedenle bizler derin düşünmeye zinhar karşı olduğumuz halde, Kovalara düşünme demeyiz. Ama düşünmek; kendini yemek, sıkıntı veren olay hakkında kendi kendine sonu gelmeyecek konferanslar vermek, düşünerek sıkıntılı bir olayı baştan yaşamak demek de hiç değildir. Düşünmek; sakince araştırmak, etrafa bakarak, gördüklerini değerlendirerek ilerlemek ve yeni yerlere ulaşmak olarak görülmelidir.
" Kendimi yok böyle seyler çik gez dolas keyif al kafasinda tutamadim."
Bu pek iyi bir şey değil. Ama sürekli yapılması gerekli bir şey de değil. Önemli olan dengedir. (Yine de bize göre denge kurmak adına çıkıp gezmek terazinin bir kefesinde daha fazla miktarda olmalıdır.) Ayrıca çıkıp gezmek, illaki dışarı çıkıp bir reste, bara, kafeye, sinemaya, parka, arkadaşa, gitmek anlamına gelmez. Tabidir ki "dışarıda" olmak çok önemlidir. Ama "gez dolaş" kavramının asıl anlamı -burası önemli- "keyif veren işi ifa etmek"tir. Bu benim için hayali gitarım ile solo yapmak olabilir, diğeri için boş boş (bu sözü küçümseme anlamında kullanmadım, "düşünmeden" diyelim) denize bakmak olabilir. (Yine de bir uyarı: Bazı NE celp edebilecek tutumlar yalancı keyif verebilir… biraz dikkat de gerekir.)
" Simdi iyiysen sorun yok geriye bakip sorgulama kurcalama diyecegini düsünüyorum."
Hahahaaaaa… Evv-veettttttt. Çok, çok teşekkürler beni (bizi) bu kadar tanıyacak kadar izlediğiniz için.
" Bunca isinin arasinda tabi ki bakamazsan da hiiiççç gönül koymam. Çok da anlarim jan. Seni seviyorum pozitif enerji pompalaman bile çok yeterli."
Bir isteğini bu kadar güzel sözlerle dile getirmiş bir hanımın (isminizden hanım olduğunuzu düşünüyorum, umarım yanılmadım :D ) isteğini hangi erkek kırabilir? :)
Haritanızda Kova sadece asc. ve özburç olmakla kalmamış, Güneş de 1. eve düşmüş (bu ciddi bir karakter gücüdür) ve ful pozitif aspektli. Bunaldığınız zaman açın Kova özelliklerini (iyi yanları) herhangi bir siteden okuyun. O kadar Kovasınız ki, en kırık dökük bilgiler bile işinize yarayacaktır. Ancak sert bir kimliğiniz var ve bu size hiç yaramıyor. Bu durum 9. ev konularında kendini olumsuz biçimde gösterecek olabilir.
Şimdi size bir iyi, bir de kötü haber vereceğim. Unutmayın: Falcının sözleri sadece inanırsanız doğru çıkar.
Olumsuz durum, Merkürünüz (ki bu sinir sistemidir) tümüyle afflict olması. Yani sinir sisteminiz zayıf olabilir. Ve Plutodan negatif aspekti olduğu için (önlem almazsanız) olumsuzlaşabilir. Pluto, pozitif aspekt yaptığı her şeyi iyiye götürür; negatif aspekt yaptığını biraz da olsa olumsuzlaştırabilir.
Dahası; bu konum 12. evde, 12. eve "Hell of Zodiac" denir ve hapishaneler kadar, akıl hastanelerini de yönetebilir. Ama genelde bu kadar uçlarda tezahür etmez ve sadece seclusion'dur. Harita, görülen negatif özellikleri öğrenmek, ve bunları yapmamak için çıkarılır. Demek ki siz de çok fazla yalnız kalmanın belki de size fazla yaramayacağına inanabilirsiniz. Zaten sosyallik evinde güzel konumlar var… bunu kullanın, gruplara, topluluklara yakın durun.
Ve olumlu duruma gelelim: Venüs'ünüz ful pozitif aspekt. Ama biraz sert; çünkü pozitif açıları hep erkeksi planetler olan Güneş, Satürn ve Mars'tan. Çok "mırıl mırıl" olmasa da güzel bir Venüs bu… Bu nedenle sinir sisteminizi daha iyi olması için Venüs'e oynayın. Ve en ilginç nokta: Bu Venüs de 12. evde.
Yani seclusion, çok dikkatle, Venüs özellikleri ile kullanabilirseniz (yaşarsanız) kazançlara da neden olacaktır. Ya da belki de hastaneler gibi yerlerde farklı koşullarda ciddi bir pozitivite görülebilecektir. Biz çok spesifik yorumlar yapmayı sevmeyiz ve elimizdeki verirleri biraz açıklayarak harita sahibine aktarır, yorumu onun yapmasını isteriz. Haritanızda gördüğüm çok güçlü karakterinizle en doğru sonuca varacağınıza eminim.
" Seni sen bizi birakip gitmeden öncesinden beri takip ediyorum"
Bırakıp gittim değil mi? Evet…
Çok zamanımı alıyor soru yanıtlamak... Umarım bir daha o yoğunuk yaşanmaz; hep birlikte kalırız.
Yaşananları ise "benim bırakıp gitmem" şeklinde ifade etmeniz beni duygulandırdı… mutlu etti. Demek ki değerli denilebilecek, en azından önemsiz olmayan bir birlikteliğimiz varmış.
" Birakip gitme kisminda sitem yok hak da vermistim sana ."
Ciddi mi? Eğer böyleyse (bu sözleriniz sadece güzel bir yüreğin karşısındaki kişiyi üzememek adına söylediği beyaz -Müslümanlıkta kutsal- yalanlardan değilse) çok, çok sevinirim.
[“İnsanların söylediklerinden hiçbir şeyde yalana ruhsat verildiğini işitmedim; ancak şu üç durum müstesna: 1) Harpte, 2) İnsanlarını arasını bulmada, 3) Kadının kocasına, kocanın da karısına karşı —ailenin düzeni için söylediklerinde...”
(Müslim)
"İki Müslüman’ın arasında sulhü sağlamak kastıyla yalan söyleyebilirsin." (Tirmizî)
]
" Ama inanarak da dönecegini beklemistim."
Canımsın tatlı hanım.
Siz, inandığınız için gerçekliği böyle çöktürdünüz. Bilin ki başka bir paralel evrende Janus sitesi çoktan kapandı gitti.
O zaman ne diyoruz: "İnanmaya ve gerçekliği kendimize en uygun şekilde çöktürmeye devam."