722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Pozitif Enerji Eğitimi Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ

SORULAR ANA SAYFA | TÜM POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Çeşitli İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

1 Temmuz 2020
yasam ve enerji gücü

Merhaba Janus, sitede yayinlanan cevaplarindan birinde su cümle dikkatimi çekti: "Pozitif beyin elektrigi ile istenen HER SEY gerçeklesir." Kendini Müslüman atfeden ancak 'duanin gerçeklesmesi için gerekli temiz kalp sarti'na uymayan bir sahis bu kontagi nasil aktive edebilir? Yahut dinsel inançlarimizdan bagimsiz olarak bunu yapabilir miyiz? Sorum daha önce cevaplanmis, gözümden kaçmissa affola.
Ps: Bu temiz kalp sartindan algiladigimiz ayni seyler mi, bilemiyorum. Dini görevleri yerine getirmemeyi, günahlar islemis/isliyor olmayi kastediyorum.
Güzellikler zor günlerinde seninle olsun.

YANIT

Yanıtımda enerjilerden pek söz etmeyeceğim; olaya daha çok inanç bazında bakarak sorunuzu yanıtlayacağım. Söylemem gerekenlerin bunlar olduğunu düşünüyorum.

"Pozitif beyin elektrigi ile istenen HER SEY gerçeklesir."
Doğrudur. Sınır yoktur. PE miktarına koşut olarak her arzu (inanca göre Allah, Ana Tanrıça, Buda, ya da kuantum geometrisi derinlerindeki giderek fark edilmeye başlayan yapı tarafından) gerçekleşir.

“'duanin gerçeklesmesi için gerekli temiz kalp sarti'na uymayan bir sahis bu kontagi nasil aktive edebilir”
Yaratıcı olarak adlandırılabilecek (bize göre bilinçli, inançsızlara göre bilinçsiz) gerçek, mutlak iyilik şeklinde ifade edilebilecek yapısı nedeni ile VEREREK beslenir, ya da güçlenir. Aslında güçlenme ve beslenme sözcüklerini kullanmak yanlış olabilir. Bu yüzden “hedefi, ya da yapısı vermek (paylaşmak, böylece bütünleşmek) eylemi temelinde” demek daha doğrudur. Basitleştirelim: O mutluluk olarak yorumlanan duygudur. Mutlu ederek senkronize olur/olunur. Mutlu etmek adına her isteneni vermeyi arzular.

Bu noktada bana “Arzular negatif olduğunda bunları da gerçekleştirmesinin bir çelişki içerdiği” sorusu sorulur. Oysa çelişki yoktur; çünkü pozitif enerji denilen frekans (ki, çıkış noktası ve mükemmel hali Yaratıcının ya da öncel evrenin kendidir) sahibi kişiler yapısal olarak negatif şekilde adlandırılabilecek hedeflere uzaktırlar. Basitçe: Bunları arzulamazlar.

Müslümanlıkta “temiz kalp”, bizim sistemde PE şeklinde isimlendirilen beyin süredurumuna ulaşamayan kişiler senkronizasyonu kuramazlar, onunla senkronize, yani “bir/tam” olamazlar. Bu nedenle dualar gerçekleşmez. Söz konusu mekanizmayı bilmeyen ya da kabul edemeyen kişiler Yaratıcıyı suçlar, ya da evrenin yapısının pozitif olduğu gerçeğine inancını yitirir. Zaten söz ettiğim gerçek yapı (yani tanrıya ya da evren derinlerine ulaşılamıyor olabileceği) bu yüzden ataerki tarafından gizlenir. Yaratıcı; despot, hatta zalim, canının istediğini duyan, istemediğini duymayan, istekleri keyfi şekilde yerine getiren veya getirmeyen bir güç olarak tanıtılır. Amaç korku yaratmak ve böylece ondan uzak tutmaktır. Oysa Şeytan’ın “ayartabileceği” hakkındaki ciddi uyarılar insanın Allah’ın arzularından başkasını seçme durumu olduğunu, Allah'ın her arzusunun yerine gelmediğini, son sözü insani seçimlerin belirlediğini göstermektedir.

Kontak nasıl aktive olur?

İlk adım kaygı verici düşünceleri beyinden silip (silmek zordur, bu yüzden adı geçen düşünce/olay/anıları beyinden uzak tutmak/düşünmemek) bir güven tesis etmek, rahatlamaktır. Negatif düşüncelerden uzaklaşıp kaygısız, “rahat” adlı verilebilecek beyin elektriğini meydana getirmek ilk kontağı kurmakta büyük bir adımdır.

Bu noktada bir önemli konunun daha altını çizmek isterim: PE sahibi kişi sisteme (buna tanrı ya da evren yapısı diyebilirsiniz) GÜVENİR. Güven yoksa, PEnin varlığı cılız kalır. Güven tesis edilince ise bireysel isteklerde esneme yapılabilir. Yani kişi inatla istediğini talep etmez. Beklentilerinde, güvenden doğan bir esneklik vardır. Rahatlık içinde, inatla istek deklare etmeyen duaların kabul olma olasılığı bu yüzden (anılan beyin elektriğinin PE içermesi yüzünden senkronizasyon oluşacağı için) yüksektir.

Müslümanlıkta yer alan -çok beğendiğim ve paganizmde bulunmayan- “hayırlısı ise olsun” kavramı işte sadece bu güven konusu sonrasında meydana gelebilen bir durumdur. Aynı nedenlerde majiyi spesifik istekler yerine, esnek biçimde yapmak sistemimizin temelidir.

Merak eden majisyen arkadaşlara şöyle açıklayayım: Biz genelde “kaderi açma” çalışması yaparız. Yaratıcı bilince inancımız tam (en azından büyük çaplı) olduğu için gelecek olanın EN İYİSİ olduğu bilincindeyizdir. Bu yüzden çalışma öncesi imajinasyonun (isteğin) nasıl olması gerektiği hakkında ciddi ölçüde kafa yorarız. Majiye “ek ekipmanlarla güçlendirilmiş dua” demek çok da hatalı değildir.

[Önemli bir dipnot: Bazı delikanlı öğrencilerim “kendi beyin elektriğinize maji yapın” ya da yukarıda dile getirdiğim “belli istekler deklare etmeyin” sözlerimi -haklı olarak- yanlış algılamaktadırlar. Maji, tabidir ki cinsellik, mesleki ilerleme, değişik konulardaki başarı benzeri konular benzeri alanlarda yardımcıdır. Bizim altını çizdiğimiz, Ayşe’ye aşık olan, ama yüz bulamayan bir delikanlının “Ayşe benim olsun” çalışması değil, “Ayşe’den misli ile iyi ve benim için daha hayırlı olacak bir kız bana gelsin” çalışması yapması gerektiğidir. Majiyi güncel (mundane) konularda kullanMAMAK anlamsızdır. Beyin elektriğini pozitive etme çalışmaları, gündelik konularda başarının kısa yolu olduğu için öncelikle önerilmektedir.]

“Yahut dinsel inançlarimizdan bagimsiz olarak bunu yapabilir miyiz?”
Her şey dinsel inançlardan bağımsızdır, ya da farklı bir söyleyiş ile, her şey dinsel inanç içindedir. Tanrı (ya da evren) bir yapıdır. Kimse bunun dışına çıkamaz; çünkü her şey onun parçasıdır. Bu nedenle en dindarından, en ateistine kadar herkes aynı/tıpkı bir oluşumun, akışın içindedir.

Bazı kişiler akışı, farklı tapınma yolları ile yorumlayabilirler. Onlara dindar denir. Diğer farklı beyin yapısındaki kimseler ise kendi belirledikleri yollarda ilerlerler. Ancak bu iki farklı sanılan insan modelinin her ikisi de AYNI yolda, yan yana ilerlemekte, aslında kendini aramakta, daha da doğrusu önceki olağan yerine dönmeye ve acıdan kurtulmaya çalışmaktadır. Bu yüzden insanlara onlar sormadıkça inanç telkini yapmak çok tehlikelidir; çünkü var olanı zedeleyebilir. Oysa inanç (ya da inançsızlık, ki bu da bir inançtır) her bir ruhun bu -öncel yuvamıza, orijinal halimize kavuşmak için ilerlemek zorunda olduğumuz yolda- ya koltuk değneği, ya da aracının yakıtıdır. Bu yüzden inançlı ve inançsız arasında aslında fark yoktur. Onlar, aynı yapı içinde, ortak hedefe, farklı yollardan ilerlemeyi seçmiş kişilerdir.

Bizler paganist olduğumuz halde Müslümanlığa yürekten saygımız vardır. Müslümanlığa bütünü ile geçmeme nedenimiz ise -bence- ataerkinin bu güzel dinde şeriatı (baskıcı bir gericilikten söz etmiyorum; hac, namaz, oruç, kurban, İslami hicap benzeri tapım kurallarından bahsediyorum) fazlaca ön plana çıkartmasıdır. Tapım kuralları bize terstir. Ancak madem ki içerik (hedefler) bizim inancımıza paraleldir, o zaman aramızda -farklı yolardan ilerliyor olsak da- büyük yabancılık yoktur.

Siz de senkronizasyonu kurmak adına dine yaklaşımınızı bu yöne çevirebilir; tapım kurallarını -tabidir ki size uygunsa- biraz geride bırakarak bu dinin gölgeye itilen yanına yönelebilirsiniz. Yanlış anlaşılmak istemem, tapım kuralları önemsizdir demiyorum. Tapım kuralları, onların gerekliğine inanan her kişi için önemlidir; ancak bize göre “fazla önemli değildir”. Senkronizasyonu kuracak olan İLK BAŞTA beyin elektriği yapısıdır. Tapım kuralları en küçük detayına kadar uygulanıyor olsa bile, elektrikte frekans farkı varsa, rezonans imkansızdır. Bu yapının/işleyişin temeli uhrevi ve gizemli etkileşimlere değil, basit fizik kurallarına bağlıdır.

Toparlayayım: “Her şeyi elde etmek adına” yapısı gereği sizin için en iyisini isteyen üstün bir bilinç olduğuna inanın, ilk adımda kaygı, korku ve öfkeyi düşünmeden rahatlayarak ona güvenin. Onun her bir istediğinizi vermek için sizin duvarları yıkmanızı beklediğini (size kavuşmak istediğini) kabul edin, karşınıza çıkan fırsat ya da YENİ seçenekler beklentilerinizden farklı ise YİNE güvenerek bu yeni yola girin… Güzellikler nasıl da akmaya başlıyor! Keşke anlatabilsem… gösterebilsem. Biliyorum; bu güveni tesis etmek bazılarımız için kolay değil; ancak yaşamda ZORLANMADAN, ZORLUĞU AŞMADAN hiçbir şey elde edilemez.

“Sorum daha önce cevaplanmis, gözümden kaçmissa affola.”
İnceliğinizi için çok teşekkürler, mutlu oluyorum böyle düşünceli insanlarla ileitşimde olunca. Nezaket, diğer kişinin yaşamını kolaylaştırma ve güzelleştirme çabasıdır. Yapısı gereği PE çekecektir. Ancak siteyi takip emek zorunda değilsiniz. Aynı soruları defalarca yanıtlayabilirim. Popüler olma, site ziyaretçi sayısı arttırma, tanınma, her yazdığımızı okutma arzumuz yoktur. Doğru davranan (uygulamalarını PE yönlendirmesi ile yapan), kural olarak kendine en iyisini/uygununu elde eder.

“Güzellikler zor günlerinde seninle olsun."
Çok, çok teşekkür ederim; ancak gerçekten fazla zor denilebilecek günüm yok. Güzel bir hayatım var… Benim kel-kör PEmle bu hayatı yaşayabiliyorsam, gerçekten pozitif beyinli kimseler bu yanlarını aktive edince ne güzel şeyler elde edeceklerdir.

Ayrıca; “güzellik dileyen altın bulsun!” : ) Güzellik, mutluluktur. Kanıtı basit: Ezoterizmde güzellik ve mutluluk aynı planet (Venüs) tarafından yönetilir. (Küçük de bir anımsatma: Kadınlar ve Ana Tanrıça da öyle!)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -