Devam etmek çok zor. Öfke duymamak, kizmamak çok zor.
Soru diye basladim, konuyu dertlesmeye döndürdüm umarim anlatabilmisimdir.
Çok tesekkür ediyorum okudugunuz için. Saglikla, bol mutlulukla, nese ile dolu harika anlariniz olsun.
YANIT
Cümleleriniz üzerinden adım adım gidelim:
“Anladigim kadariyla insanlara pozitif enerji yaratacak islerde çalismasini ama ayni zamanda da bizlerin yapisina uygun gelmese bile yani çalistigimiz is pozitif enerji yaratmasa bile bi sekilde devam etmeyi, pes etmemeyi ve bulundugumuz olumsuz ortamda dahi pozitif enerji yaratabilecek bir beyin durumuna geçebilecegimizi söylüyorsunuz.”
Tam değil!..
1- Yaşamda PE celbi için gerekli davranış modellerini tek bir kalıba indirgemek mümkün değildir. Her anın kendine özel şartı vardır. “Doğru”, binlerce an’a özel etmenin bileşkesidir ve özgündür. Bu yüzden anaerkide fazlaca kural yoktur. “pozitif enerji yaratacak isler” sözünüz gerçeği tam olarak yansıtmıyor. PE celp edecek meslekler de tek bir başlıkta toplanamaz, kişiye özeldir.
2- Kişi, rahatlık değil, farklı kazanımlar (örneğin maddesel kazanç, şan, statü vb. ki, bunda da bir yanlış yoktur, bu bir seçim işidir) elde etmek adına kendi yapısına uygun olmayan mesleklere girebilir ve böylece (meslek, yapısına uygun olmadığı halde) PE celp edebilir. Acı çekilden ortamlarda da PE celp edilebilir. Örneğin sporcular ve profesyonel dansçılar bedenlerinin olağan sınırlarını zorlar, sık sık sakatlanır, acı çeker, antrenmanlarda limitlerini aşarlar… ama mutlu olurlar. Üstelik mazohist değillerdir. Spor ya da dans mesleğini arzularını ede etmek (para kazanmak) adına seçmiş olabilirler.
3- Beyin, biz ne dersek onu yapar. (Bu kadar hatalı şeyleri yapma nedeni -bebeklikten başlayarak, tüm çocukluk döneminde, sosyal kültür tarafından, bizim tasarrufumuz dışında- beyinlere yerleştirilen doğruları bizim yüklediğimizi sanmasıdır.) Kişi eğitilmiş bir beyin sahibi ise, içine düştüğü kendine uygun olmayan koşullarda beynine “rahatla” mesajı verebilir… ki, bu mesaj PE ürettirecektir.
4- “Pes etmemek” dikkatle üstlenilmesi gerekli bir tavırdır; çünkü “pes etmemek gerek” sözü bir kuraldır. Kişi hatalı bir karar alabilir. Bu durumda (pes etmemek demeyelim de) geri dönmek yanlış değil, doğru bir şeydir. Maharet, ne zaman geri dönme anı geldiğini sezmektedir.
Rahat ve keyifli yaşam, kişinin yukarıdaki ve daha başka benzer seçenekleri doğru miktarda alıp yeni hamurlar yaratması ile oluşur.
“O halde israrla ayni sonuçlari aldigimiz, bizi cidden mutsuz eden örnegin bir iste çalismak zorunda kalmak neden?”
PE adına -teorik olarak- size rahatsızlık veren ortamlardan uzak durmak gerekir, doğru; ancak yaşamda uzak durulamayacak ortamlar vardır. Sözümü pratik yaşama uyarlayayım: Yaşamınızda sevdiğiniz biri varsa (benim için bebeğim, yani köpeğim, ya da mutlu etmek adına söz verdiğiniz bir eş, yardıma gerek duyan yaşlı bir ebeveyn vb.) size rahatsızlık veren ortamlardan (örneğin işlerden, mesleklerden) uzaklaşamayacak olabilirisiniz. Bu zorlu durumlara biz eğitimde “kapı” diyoruz; yani zorlu ortam bir kapıdır. Süreçte (her şey gibi sona erecektir) doğru davranabildiyseniz, NE üretmediyseniz, bu kapı açılacak ve bizim farklı bir değimimizle “Itırlı bahçe”ye erişeceksiniz. Zorlu ortam güzelliklerin kapısıdır; maharet, onu açmaktır; zorlu ortam yoksa, kapı da yoktur. Diğer yandan herhangi bir sorumluluğunuz (ya da yukarıda sporcular örneği ile dile getirdiğim gibi farklı bir arzunuzu elde etme isteğiniz) yoksa işi/mesleği geçin, beyninizde olumsuz duygular uyandıran ortamlarda durmanız anlamsızdır.
“Pes etmenin ve yanlis bir oyunun içinde olundugu ile yüzlesilmesinde ve oyunu (isi) terk etmekteki sikinti nerede?”
“Pes etmek”, “yanlış oyun” gibi iddialı sözler söylemeyelim, “size sıkıntı veren ortamlar”dan söz edelim, “terk edin” demeyelim (yaşamda, devrim gibi eylemler, yani bıçakla kesip atmak benzeri davranışlar, genelde PE yaratmaz) “zamana yayarak ortamdan ayrılın” şeklinde önerilerde bulunalım.
“Ben, benim sagligimi çok ciddi bir sekilde etkileyen isimden ayrildim örnegin. Hem çok mutsuz idim, hem belimde felç tehlikesi vardi. Evet isi biraktiktan sonra çok kötü maddi sorunlar yasadim ama sagligimi geri kazandim. Fakat gelin görün ki hiçte pozitif enerji ile dolmadim.
Demek istedigim ne sizin dediginiz ne de benim yaptigim dogru sonuçlar dogurmuyor çünkü lüks tüketim meraklisi ve açgözlü insanlarin kurdugu bu sistemin kendisi pozitiflik yaratamiyor.”
Cümleniz ile algılanan beyin elektriğinizi hatalı olduğu için PEye ulaşmanız zor gibi görünmekte. Öncelikle amacınız hem rahat etmek, hem para kazanmak gibi duruyor. Ne yazık ki genelde makroda böyle bir olanak fazlaca yoktur. Ayrıca “lüks tüketim meraklisi ve açgözlü insanlar” sözleri küçümseme, öfke ve düşmanlık duygularının ifadesidir. (Kelimeler beyin yapısını gösterir.) Beyninizdeki bu süredurum ile hangi şartta olsanız da PE üretmeniz zordur. Siz çözüm değil, vermiş olduğunuzu kararın, varmış olduğunuz sonucun, onaylanmasını beklemektesiniz. Oysa acı çekiyorsanız bir hata vardır; yapılması gereken onay aramak değil, soru sorarak değişme yönü hakkında bilgi almak olmalıdır.
PE, ezbere bir davranış uygulaması ile envoke olan bir şey değildir. PE, beyindeki bir -nasıl desem?- “farklılık yaratma” (öncekinden başka olma) sonucu celp olur; giderek bu dokunuş “genel davranış modeli”ne dönüşür, huy haline gelir. “Sizin için doğru karar nedir? Nerede hata vardır?” benzeri sorulara yanıt bulabilmek (ya da sizin bulabileniz) adına tüm süreci dikkatle incelemek gerekir. Yani “işte mutlu değildim, ayrıldım, neden PE celp olmadı?” sorusu kısır bir sorudur. Bu dar soruya, yine de yanıt vermek için belki de ilk başta neden böyle bir iş seçtiğiniz konusuna parmak basmak lazımdır.
“lüks tüketim meraklisi ve açgözlü insanlarin kurdugu bu sistemin kendisi pozitiflik yaratamiyor.”
Gördüğünüz gibi, siz zaten yorumlarınızı yapmış, kararları vermiş, son noktayı koymuşsunuz.
Sisteme öfke (hatta sizin öfkeniz hırs düzeyinde olabilir, ki bu çok tehlikelidir) çok gereksizdir.
1- İçinde yaşadığınız sistem bütünü ile sizin beyin elektriğinizi sonucudur. Kaderi zalim tanrılar değil, beyin EM alanı frekansına uygun alanlarla senkronizasyon yaratır.
2- Bir şekilde içinde olunan sistemden kaçış, ya da uzaklaşma mümkündür. Var oluş nedeni hatalı beyin elektriği olduğuna göre, beyin elektriğini değiştirmek, içinde yaşanan sistemi değiştirmek demektir. Ancak bu zorlu süreç, yapılmış kesin yorumlarla elde edilemez.
“Siz ise sistemin kendisine laf edeceginize sistem içine sikismis insanlara "pozitif beyin durumuna geç" (asla küçümsemiyorum lütfen yanlis anlamayiniz) diyorsunuz.”
Cümleme “Küçümsemediğinizi -iki kelime ile yazarken bile- bir miktar PE celp ettiniz” diyerek gireyim ve devam edeyim: “Sistem” yok ki kardeşim. Siz kendi sisteminizdesiniz. Şu anda size yanıt veren ben kendi sistemimde… Hatta şu anda yanınızdaki aile bireyleriniz, ya da yeni işinizdeki çalışma arkadaşlarınız kendi sisteminde… Öncelikle bu -halka ne yazık ki yansımayan, ama deneysel olarak kanıtlanan- gerçek ile kucaklaşmak gerek...
“Bu arada belirtmeden geçemeyecegim Ben de sizin gibi mucizelere inanirim hatta inanmakla kalmam, bunu bilirim de çünkü yasadim. Su evren mucizelerin üzerine kurulu, bunda çok haklisiniz ancak bu mucizeleri, yüreginde bulunan gücü görmesin diye kurulan bir düzende ayakta kalmakta çok zor be Janus. Devam etmek çok zor. Insan olmaya çalismak çok zor. Öfke duymamak, kizmamak çok zor.”
Yine varılmış kesin kanılar… :)
“Öfkelenmeye (ama buna saplanip kalmamaya elbette) hiç mi hakkimiz yok?”
Yaşamı, baskıcı kurallara uyulursa keyifli yaşanacağına inandıran Yahveh etkisi altındasınız. Sözleriniz, öfkedeki yalancı zevke yakınlığınızı göstermekte de olabilir.
Her şeye hakkınız var, ya da hiçbir şeye hakkınız yok… çünkü hakkınız olması diye bir şey yok. Hak-mak yok. Bu Tevrat kalıplarını silip atın beyninizden. Her an her şeyin olabileceği bir denizde (kuantum uzayında) TEK BAŞINA (yani beyin elektriğinizi ve siz) yapılar vücuda getiren bir inşaatçısınız. Arkadaşlarımın değil, kişisel teorimdir: Bizden başka Yahveh ve/veya Demiurgos yok.
Bir toprak alan, ya da tarla ile yüz yüzesiniz. Ektiğiniz tohumun kalitesi kadar, ona bakma yönteminizdeki hüner kadar başarılı mahsul alırsınız. Çiftçiliği öğrenmek adına kurşun kalemden çıkan tohumları yetiştirmeyi başarmaya çabalamakla (minik adımlarla) başlayın.
“Soru diye basladim, konuyu dertlesmeye döndürdüm umarim anlatabilmisimdir.”
Hiç doğru yapmadığınızı söylemem izin verin. Yukarıda söz ettiğim ilk minik adımı DERTLEŞMEK ADI ALTINDA beyninizdeki negatif alanları okşamaya başlamaktan vaz geçerek atın. Düşünmeyin! Zor değil. Bu kadarcık şeyi yapamayan yaşamda sulh-u salâh aramasın.
Güzel dileklerinizi için (dikkatimi çekecek kadar güzel ve özel sözler etmişsiniz, bu da beyin elektriğinizin özünün -benimki gibi değil- özde pozitif olduğunun kanıtı) kalbi teşekkürler etsem de bir diğer teşekkürüm, teorilerimiz hakkındaki beyninizdeki kaygı ve belirsizlikleri danıştığınız içindir. Sorulara hızlı ve seri yanıt vermem yüzünden çok yer anlaşılmaz olarak kalabiliyor. Soru geldikçe netleştirme imkanım doğacak olabilir. Çekinmeyin… sorun. Ama sorular “dertleşme” adı altında NE celbi ortamına çevirmemeye özen gösterin. ;-)