722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Pozitif Enerji Eğitimi Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ

SORULAR ANA SAYFA | TÜM POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

7 Mart 2022
yeterince arzum yok, ya da yeterince akilli degilim, disiplinli çalismalara baslayamam, güzel partilere de gidemem

merhaba sevgili jan :) umarim iyisinizdir. sorum genel olarak altta belirttigim durumlar ile ilgili, yavas yavas P.E. celpeden bir karaktere dönüsmek ve maji çalismalariyla bunu desteklemek disinda üstüme düsen bir görevin olup olmadigidir. bu durumlari, belki genel olarak beyin elektrigim hakkinda fikir verebilirim diye eksiksiz yaziyorum. hepsini okutmakla sizi yormak istemem, göz gezdirirseniz mutlu olurum ama.
meditasyon yapmaya niyet ederim, duru, rahat ve verimli bir meditasyon olmaz. ki bu konuda iyiyimdir de. sadece plan yaptigim zaman bu plani bilincimin bir kismi sabote ediyor sanki tanri bana belirli araliklarla, beni çok iyi tamamlayacagini ve gelistirecegini gördügüm güzel hanimlar asik eder :) ben ilk bastaki sevincime ragmen çok kisa sonra derin bir soguma ve tiksinti ile topuklamaya koyulurum. strese girmeden korkularimla yüzlesemem. sanirim bu yüzden büyük cesaretle korkularimin üstüne kaç kere gitsem de bir degisim olmaz.(bu arada, ailemle dahi, ve baska sosyal iliskilerimde de, ayrica hayatta üstlendigim herhangi bir sorumlulukta, insanlarin çogundan daha fazla korkacak sey bulabiliyorum :)) ders çalisma plani yaparim, çalisma vakti yaklasirken en tatli uyku yakama yapisir :) kendimi degistirmeye çalisir, bu sirada hayati kaçiririm. çünkü, sanki degismis ben yasamali bu hayati, simdiki ben degil. o mutlu olmali. hayal ettigim harika sosyal ortamlara girer, o harika panayir ortaminda kendimi eksik görürüm. çok hareket edilen bir arkadas grubuna (dans, spor, yoga, akrobasi, jonglörlük) yeterince fit olmadigimi düsünerek, güzel partilere yeterince sosyal, rahat ve müzik/dans becerisine sahip olmadigimi hissederek gidemem. "yeterince arzum yok", ya da "yeterince akilli degilim" diyip, ögrenmek istedigim konularda disiplinli çalismalara baslayamam. baslasam da basarisizlik hislerinden çok etkilendigimi düsünüp, bir süre sonra birakir ya da fazla düzensizlesirim. bugüne kadar kendi kendime, arkasi gerçeklere dayanmayan korkularla sürekli izdirap yasatmisim. ve isin daha ilginç tarafi, son zamanlarda bu izdirabi hakli çikarmaya basladigimi farkediyorum. kendi kendime bir türlü "artik aciya ihtiyacim yok" demeye dilim varmiyor. sanki yaratici, bana kötü duygular ve yoksunluklarla aci çektirerek karakterimi saflastiriyor ve beni kendine çekiyor. 'sanki' hayatta acisiz ilerleyis mümkün degil. ben de bir türlü arkami dönemedim aciya :) mutluluklar fir fir yanlarimdan geçerken, ben aci verici seylerin gözünün içine içine bakiyorum sanki. önemli olan onlarmis gibi. Negatif enerji dusu yasattigim herkesten özür dileyerek genç werther'in acilari tadindaki mektubumu bitiriyorum :D moderatör beyefendiler, eger sorumu yayinlanmaya karar verirlerse, lütfen istedikleri gibi kesip biçmekten çekinmesinler <3 Çok güzel günler diliyorum :-)

YANIT

Cümlelerinizi tek tek eleştirir ve düzeltirsem bazı şeyleri daha kolay görecek olabilirsiniz.

" üstüme düsen bir görevin olup olmadigidir."
Anaerkide görev yoktur… bu yüzden ceza da… Baskıcı emirlere ve kısıtlamalara boyun eğerek daha iyi olunacağı inancının çıkış noktası "Cezalandırıcı ve ürkütücü tek tanrı" düşüncesi ve bu düşüncenin kültürlere yansıma aracı Yahudiliktir. Tanrı ne görev yükler, ne ceza verir. "Kendi yarattığı bir varlığa görev yükleyerek adam etme, varlık bu işi beceremezse ceza verme" şeklindeki sürecin mantıksızlığı (hatta acımasızlığı) 15-18 yaş aralığındaki ergenlerin bile kolayca görebileceği bir –af edersiniz- saçmalıktır. (Bu düşünceler yaratıcının iyiliğini, ihsan ediciliğini, sevecenliğini gizlemek için uydurulmuş NE mamulleridir. Anlayış, hoşgörü gibi erdemleri savunan bir yaratıcının bunlardan bîhaber davranışlarda bulunup durmasının akıl dışlığının fark edilememesi Yahudilik etkisinin ürkütücü gücünün kanıtıdır. Bu mantıksızlığa kılıf bulmak için nice akıllı adamın "açıklayıcı felsefeler"e gömülmesi gerçekten üzücü bir durumdur.)

Yaratıcı sadece KENDİMİZ OLMAMIZI, yani öncel yerimize, onun yanına dönmemizi ister; bunun tek yolunun da öncel/özgün ve ona benzeyen karakterimizi YENİDEN tesis etmemiz olduğunu belirtir. O hep verir, hep yardım eder… Ona kapıları -aldatılarak, yani yanlış seçimler yaparak- kapatan bizizdir.

Özgün karaktere dönmek ise sanılandan kolaydır.

Bunun için (bu duruma "evrim" de denilebilir) iki şeye dikkat etmek gerekir:
- Kendini her şartta rahat kılmayı öğrenmek.
- Diğerlerini her şartta rahat kılmayı öğrenmek.

Söz edilen iki seçenekten genelde biri istekle, diğeri isteksizce yapılır. Bu yüzden sistemimizde "İstediğin şeyleri yap" ve "istemediğin şeyleri yap" şeklinde iki yönlendirme vardır.

Kendinizi görevler üstlenerek ezmeyin. Sadece keyifli olmaya (korku, öfke ve kaygıyı sıfırlamaya) çalışın/çabalayın; diğerlerine keyif vermeye çalışın/çabalayın. Bu davranışları stres altına girerek, "büyük özverilerde bulunan acı dolu adam" biçiminde değil; şen şekilde, yaptığınız ile sevinç dolarak yapın. Negativitenin kendiliğinden dağılacağını, böylece hoşlanmadığınız huylarınızın azalacağını göreceksiniz. Hayat (evrim) bu kadar basittir.

" hepsini okutmakla sizi yormak istemem, göz gezdirirseniz mutlu olurum ama."
Düşünceli yaklaşımınız için teşekkür ederiz. Ancak mesajların bütünü dikkatle, birkaç kez okunur.

" meditasyon yapmaya niyet ederim, duru, rahat ve verimli bir meditasyon olmaz."
E? Ben burada bir sorun görmüyorum ki? Demek ki siz meditasyona uygun değilsiniz. Bunda büyütülecek ne var ki? Ben de değilim. Meditasyon yapmaya uygun olmayan bir beyin taşımak yasadışı bir şey değil; anti-anaerkil bir şey hiç değil.

" ki bu konuda iyiyimdir de."
Bu konuda iyiyseniz neden verimli olmuyor? İyiyseniz sonuç verimli olur; sorun yoktur. Verimli olmuyorsa siz bu işe uygun değilsiniz demektir. Bir daha meditasyon yapmazsınız, olur biter. Gördüğünüz gibi yanıtlar basit.

"sadece plan yaptigim zaman bu plani bilincimin bir kismi sabote ediyor"
Tamam, o zaman plan da yapmayın? Sorun nerede yine anlamadım? Kim size illaki plan yapın dedi acaba? Plan yapmak tabidir ki başarı arayışında işleri kolaylaştırıcı bir metottur. Ancak plan yapmadan ilerlemeyi seçmek cinayet değildir. Kimi insan bu şekilde –spontane kararlarla- daha başarılı sonuçlar elde edecek olabilir.

"sanki tanri bana belirli araliklarla, beni çok iyi tamamlayacagini ve gelistirecegini gördügüm güzel hanimlar asik eder :) ben ilk bastaki sevincime ragmen çok kisa sonra derin bir soguma ve tiksinti ile topuklamaya koyulurum."
Sizin değiminizle "topukluyorsanız" aslında o hanımlar hiç de size uygun değildir. İnsan zorlanırsa –özellikle kendini "bana öğretildiği üzere doğrusu bu"ya zorlarsa- "derin soğumayı" en aktif şekilde yaşar. Bu beynin "Sana öğretilenlere yan çiz, beni dinle, bunlar senin kumaşın değil" önerileridir.

Ama tiksinmek… ha, bakın o ayrı bir iş. Hele ki bir hanımı artık istememe eylemini "topuklamak" (yani o kişiyi tekmeleyerek uzaklaştırmak) olarak görmek… bu daha da başka iş. Bunlar NE belirtileridir.

" strese girmeden korkularimla yüzlesemem. sanirim bu yüzden büyük cesaretle korkularimin üstüne kaç kere gitsem de bir degisim olmaz."
Kim strese girmeden korkusu ile yüzleşebilmiş? Böyle biri varsa hemen FBI'a haber verin… o uzaylıdır. Ayrıca korkunun üzerine-müzerine gidilmez. Bu savaşçı kültürünün en önde gelen pop kültür uyduruklarındandır. Evet; korkuları yok etmek ana gayemizdir, ama onları dağıtma yolu, onları hiç düşünmemek ve hala da bizi korkutan eylemi dikkatlice, KENDİMİZİ ZORLAMADAN, cesaret-mesaret gibi palavralara pabuç bırakmadan, SÜREKLİ OLARAK ifa etmektir. Size doğru diye öğretilen "korkuyu yenme" metotları, korku alanının sürekli eksite ederler. En ataerkil palavralardan olan "savaşçılık" kavramını andıran metotlardan uzak durmak gerekir. İstenmeyen, sevilmeyen, kişiye uygun olmayan konularda zorlama ile sadece stres (NE) yaratılır. Negatif alanlar –uzun soluklu ve yumuşak okşamalarla, yani kafayı "ben bunu aşarım, bunu yaprımmm, kendime güvenmeliyimmm" benzeri şeylere takarak metotlar yaratmadan, adım-adım, damla-damla DAĞITILIR. Israrcı olmak ile zorlamak farklıdır.

Şöyle bir örnek vereyim: Diyelim ameliyat olmanız gerek ve bundan korkuyorsunuz. Yapmanız gereken ameliyat gününü hemen almak, ameliyat gününe dek bu olayı düşünmenize engel olacak sevdiğiniz konulara odaklanmak, zaman gelince yine SAKİNCE, olabildiğince güzel düşünceler eşliğinde hazırlanıp hastaneye gitmektir.

"ders çalisma plani yaparim, çalisma vakti yaklasirken en tatli uyku yakama yapisir"
Yukarıda söylediğim gibi, çünkü ders çalışmayı en istemeyen kişilerdensiniz. Bu da bir ayıp değil. Bu "oku, adam ol" türküsü de ataerkil palavraların liste başı parçalarındandır. Hayatta iyi kazanç sağlayacak işlerin illaki bilgi tabanlı olması gerekmez. Hayatın nedeni bilgi değil, eylemdir. Bilgi birikimi açısından acınacak durumdaki nice kişinin yanında bir dolu akademik eğitimliyi maaşlı çalıştırması söz ettiğim makro yasasının kanıtlarındandır. Mesleki başarı ve maddesel kazanç en çok mesleğine arzulu ve istekli şekilde bağlı ve "iş bitirici hayat adamı" biçiminde nitelenebilecek şahsiyetlere aittir.

"kendimi degistirmeye çalisir, bu sirada hayati kaçiririm."
Metotlarınızı yanlış, değiştirmenizi öneririm. Söz konusu metot değişimi, ya da doğru metodu bulmak ise önce kim olduğunu fark etmek ile başlayacak. "hayatı kaçırırım" şeklindeki sözünüz bir gözlem değil, özlem… yani özleminiz hayatı kaçırmamak/yaşamak olarak yorumladığınız şeyler. Kendinizi geliştirmeye bu ortamdan bir konu bularak, bu alanda kendinizi zorlayarak girişin derim. Sevilen konulardaki zorlamalar genelde stres yaratmazlar. Dahası; size hayatı kaçırtan değişimin hiçbir anlam ve önemi olamayacağı gibi, bu gereksiz çaba zararlı bile sayılabilir.

"hayal ettigim harika sosyal ortamlara girer, o harika panayir ortaminda kendimi eksik görürüm. çok hareket edilen bir arkadas grubuna (dans, spor, yoga, akrobasi, jonglörlük) yeterince fit olmadigimi düsünerek, güzel partilere yeterince sosyal, rahat ve müzik/dans becerisine sahip olmadigimi hissederek gidemem."
Bu ve benzeri sözleri gelen sorular nedeni ile beş vakit ezandan, ya da sevdiğim için sıklıkla dinlediğim parçalardan fazla duyuyorum. Bu "Yeterince iyi değilim" düşünce modeli NEnin en sıradan saldırma silahıdır; yaratmayı en iyi bildiği ve en kolaylıkla yarattığı kaygı alanıdır. TİPİKTİR. Bu enerji altındaki insanlar –gerçekten şaşmamak elde değil- "papağan gibi" (sözlerimde bir küçümseme yoktur) aynı düşünceleri, hatta benzer sözcüklerle yineler dururlar. Bu kalıp milyarlarca insanı etkisi altına almıştır. NE ise kişi mutlu olduğunda dağılır. Bir ortamda adı geçen olumsuz duygulara kapılıyorsanız mutlu olmadığınız rahatça söylenebilir. Ve önemli nokta şudur ki, beyin zaman içinde –şartlar ne olursa olsun- kendini rahat bir beyin süreduruma atlamayı ÖĞRENEBİLMEKTEDİR. "Coşku dolu olmayı gerektiren hisleri kendi içimizde yaratabilirsek derhal coşkulu duruma geçebiliriz." Anthony Robbins.

NE dağıldığı anda olumsuz inanç yaratan alan kendiliğinden dağılır.

Sosyal olmak kadar, ortamlarda sempati kazanmak da, ideal bir fiziksel yapı ya da bedensel yetenek ile elde edilecek bir şey değildir. Güzellik ve yetenek SADECE ilk başta dikkat çekmek için avantajdır; sonrasındaki başarıyı ve kalıcılığı beyin elektriği belirler.

Şöyle anlatayım: Çok fit, yakışıklı ve ünlü bir arkadaşınızla bir topluma girerseniz, doğal olarak öncelikli şekilde herkes onun çevresine üşüşür. Ama bu kişide NE varsa (örneğin sivri dilliyse, geçimsizse, ya da kendini fazla beğeniyor ve önemsiyorsa), ama sizde PE varsa (insanlarla dostluğu GERÇEKTEN seviyorsanız, bu mutluluğunuzu onlara yansıtabiliyorsanız; ortamda neşeliyseniz, ya da sakin ve huzuruysanız) giderek ondan uzaklaşır ve size kümelenirler. İnsanlar o odaktan gelen enerjileri giderek beğenmezlerse, hemen ilgilerini yitirir, kendilerine iyi gelen enerjiye yönlenirler. Bu tutum, hayatta kalma tepkisinin uzantısıdır. İnsanlara iyi gelirseniz, ortamlarda popüler olmamanız imkansızdır. Ancak içinizde isteksizlik, insanları az da olsa küçümseme, onlara sempati duymama, hatta korku benzeri duygular gizli ve itiraf/deşifre edilmemiş şekilde mevcutsa çevrenizdekiler bunu da hissederler... ve kaçma tepkisi verirler. Yahudilik tarafından "ulu tanrı yanındaki hödük" ya da "her yaptığı yanlış olan, acı ile edeplenmesi şart olan zavallı" şeklinde tanıtılan insanoğlunun aslında benzersiz bir sezme yeteneği vardır.

Topluluklar dışında (yani genelde) PEye "rahat olmayı, kaygıyı yok etmeyi başararak" ulaşmak mümkündür. Rahatlık elde etme formülünü "diğerlerine saygılı olarak bir ölçüde aldırmazlık üretmek" şeklindeki garip cümle ile verebilirim.

""yeterince arzum yok", ya da "yeterince akilli degilim" diyip, ögrenmek istedigim konularda disiplinli çalismalara baslayamam. baslasam da basarisizlik hislerinden çok etkilendigimi düsünüp, bir süre sonra birakir ya da fazla düzensizlesirim."
Kendinizi bazı konuları "öğrenmek istediğiniz"e inandırarak aldattığınızı düşünüyorum. Öğrenmek isteyen öğrenir. Ama "bilgi temelli eğitim gerek" ya da "bilgi her şeydir" kalıpları o kadar –acımasızca diyeceğim- şekilde pompalanmaktadır ki, çok kişi "kişisel doğru"sunu bu yalan kavramlara ibla etmek zorunda kalır. Oysa söylenenler yanlıştır. Her büyük başarıyı perçinleyen şey eylemdir. Eylem, sonuçları hazırlayandır. Bilgi ise insanın eline geçtiğinde yararlı kullanabilirse bir potansiyel güçtür.

Eylem dedik; bu noktada biraz farklı sulara açılalım.

Eylem kavramının gerisinde –işleri biraz zorlaştıracağım- cesaret vardır.

Hayat, cesaretin arkasındadır.1

Cesaret, fazla duraksamamaktır.
"Ertelemek yaşamın mayasını kaçırır." Anthony Robbins
"Make up your mind to act decidedly and take the consequenses. No good is ever done in this world by hesitation." Thomas Huxley

Mükemmele gevşek adımlarla ulaşmak olanaksızdır.

Ancak bilgi, tıpkı benim gibi, bazı kişilere cazip gelir… bu da yanlış değildir, çok da iyi bir şeydir. Ama bazı kişilere –daha "hayatî" bir yol olan- eylem cazip gelir. Başka birine aklıma gelmeyen başka bir şey cazip gelir. Buradaki yapılması gereken ataerkil doğru şablonlarını sollayıp, kendine neyin iyi geldiğini bulmak ve bu konuda ZORLANMAYA başlamaktır.

Zorlanmadan ilerlemek mümkün değildir. Hayatta kolay çıkış yolu yoktur. (Doğrudur; kolay çıkışlar PE tarafından kendiliğinden, gümüş tepside sunulur. Ancak PE celbi de kolay bir iş değildir. ;-) )

"Zorluk şarttır" derken yukarıdaki "fazla zorlama, stres yaratma" şeklindeki sözlerim yüzünden kendimle çelişmedim. :) Söz ettiğim zorlanma, stres altında kalmadan, bir sporcunun antrenmanlarındaki zorlanması (kendini iştiyak ile zorlaması) benzeri bir zorlanmadır. Bu tip zorlamanın stres yaratmama nedeni, konunun kişi karakterine uygun olmasıdır.

"bugüne kadar kendi kendime, arkasi gerçeklere dayanmayan korkularla sürekli izdirap yasatmisim."
O zaman artık yaşatmayın ve bir daha bu şekilde "mağdur kahraman" söylemleri üretmeyin. Davranışlarını eleştirir pozda kendine acımak, şeytantırnağını koparmaktan veya saç yolmaktan garip bir zevk almaktan farksızdır. Hepimiz günde ortalama beş-altı adet hata yaparız. (Benimkilerin yedi-sekize vardığı oluyor. :DD ) Uygulanması gereken taktik, gün sonunda kısa (felsefelere, uzun içsel nedensellik ve savunma/suçlama konferanslarına dalmadan) muhasebe yapmak, yapılan hatalara bıyık altından biraz gülmek, ama yinelememek için beyine yön vermek, yeniden yapılınca "bir daha, bir daha, bir daha, bir daha… başka yol yok" formülünü hatırlayıvermektir. Hatalar bir anda aşılmaz. Kendine hoşgörülü ama kararlı olmak, başarıyı kolaylaştırır.

"ve isin daha ilginç tarafi, son zamanlarda bu izdirabi hakli çikarmaya basladigimi farkediyorum. kendi kendime bir türlü "artik aciya ihtiyacim yok" demeye dilim varmiyor. "
Bizlere negativite dolu mesajlar yazıp kendinizi eğlendirdiğinizde –belirtmem gerekir ki- bir daha sorunuz kabul edilmeyecektir. Bu mesaj ile çektiğiniz NE, ya da size bu mesajı yazmaya iten NE, yukarıda sorun olarak dile getirdiğiniz pek çok şeyin nedenidir. İçinden çıkılamayan durumlar hakkında soru sormak ile arabesk eğilimli mesajlar yazıp kendini eğlendirmek başka işlerdir. Bu huydan (alışkanlıktan) kurtulmanın yolu yine basittir. İlk adımda bu şekilde mesaj yazmayın; ardından böylesi mesajları yazacak şekilde düşünmeyin.

"sanki yaratici, bana kötü duygular ve yoksunluklarla aci çektirerek karakterimi saflastiriyor ve beni kendine çekiyor.
Yaratıcıyı Yahveh ile eş gören herkes NEyi altın varaklı davetiye ile ruhunun didiklenme şölenine davet etmektedir.

"Negatif enerji dusu yasattigim herkesten özür dileyerek…"
Bilerek yapılan hataların özrünü hemen kabul etmemiz ne yazık ki mümkün değildir. Bu özrü kabul etmemiz için bir daha bu gibi hatalara düşmemeniz gerekli. Bir sonraki sorunuzda yer alan pozitiviteyi müşahede edince özrünüzü hemen kabul edeceğiz.

Son olarak: Okuduğunuz kitaplar, ataerkil toplumca ne kadar değerli, sanatsal, hatta gerekli olarak iteklenseler de, insanın hayatını alt üst edecek KALICI negatif beyin alanları yaratabilirler.

Umarım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir.

Jan dediğiniz için teşekkürler. ;-)



DİP NOTLAR

[1] Ancak cesareti yanlış yorumlamak da kişileri negativiteye yönlendirebilir.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -