722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Pozitif Enerji Eğitimi Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ

SORULAR ANA SAYFA | TÜM POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

28 Mart 2022
Çılgınlık

Janus! Nasilsin? Eminim keyfin yerinde, o kadar güzel cevaplar yaziyorsun ki bunu görebiliyorum :) Soruyu soranlara da iyi ki sormuslar diyip bol bol PE gönderiyorum sayende :) Aslinda tam olarak bir soru degilse de senden daha çok dinlemek istedigim bir konu var, "Yeniden birlesmek". bu ve bu ve bu cevaplarinda bahsettigin seyler konular farkli gibi görünse de bana ayni seyi hissettirdi. Ve "Tutsak Evrenin Sirri" hakkindaki tespitinin de sebebi bu olabilir belki çünkü ben de bu konu hakkindaki yaziyi okurken kendimi bir sey kaçirmis, kaybetmis gibi hissetmistim. Bu yüzden belki de yeniden birlesme konusuna daha çok çekiliyoruzdur. Anne rahmine dönme ihtiyacinin asil karsiligi öncel evrene, cennete dönmek oldugu içindir belki. Bu konuyu senden daha çok dinlemek isterim ve yalniz olmadigimi hissediyorum :) Bir de bu konuda - yeniden birlesme - bilimsel olarak bir teori, arastirma var mi merak ediyorum. Bana nedense - belki saçma olacak ama - ters entropi ya da zamanin ilerleyerek ayni zamanda geçmisteki, öncedeki haline dönmesi gibi tam olarak tarif edemedigim hisler, görüntüler geliyor. Yani bir videonun bitisinin basina baglanmasi ama izlendiginde bir kopukluk, bütünlügü bozan bir saçmalik olmamasi gibi. Biraz karisik, tam tarif edememis olabilirim ama anladin, biliyorum.
Inanmayacaksin bu yaziyi
(Editörün notu: Besmelenin gücü (Besmele ve Pozitif Sihirli Kelimler) başlıklı yanıt) okurken aklimdan "sikilop" kelimesi geçip durdu :) Hatta hep düsünürüm insanlar evcil hayvanlarina tatli, eglenceli isimler yerine neden böyle "havali" isimler koyar diye, aklima hep "sikilop" gelir :) Yaziyi okudukça sizin kelimeleri gördüm, tek basima saçmalamadigima sevindim, bu kelimeyi size armagan ediyorum :) Hepinize selamlar...
Ve bu dua... Bayildim. Bir dua ancak bu kadar açik, net, samimi ve öz olabilir, bu kadar güzel kendini ifade edebilir. Bize bu özelliginden bahsetmemistin, bence ara ara bizimle de paylasman lazim :) Ya da belki yeniden birlesmeyi anlattigin bir kitabinda böyle güzel örnekler paylasirsin, kim bilir? :) Kendine çok çok iyi bak, hep iyi ol. Bazi seyleri -çok az seyi- gördügümde, okudugumda çok küçük bir an insanin kalbinin safligini görüyorum, hissediyorum. Bu inancimi güçlendiriyor, sen de bunu hissettiren nadir insanlardan birisin, lütfen bunu koru. Hosça kal :)

YANIT

(Arkadaşlar; yanıtın başlığı "Çılgınlık"; ama ben konuya gelene kadar bir alay başka laf ettim. Çılgınlık hakkındaki sözlerime ulaşana dek sıkıntıdan uykuya dalacaksanız hiç risk almayın. Burayı tıklayarak doğrudan konuya atlayıverin.)

Merhaba sevgili öğrencim, çok sevgili arkadaşım. :)

Ne kadar özel olduğunu bilirsin. ;-) Sana olan saygımı da… Beni çok yakından tanıyan, çok şey bilen ;-) kişilerdensin. Yani hayatımdaki konumun sağlam… Ama hala da sözlerini hafiften yer-yer eleştirmem gerek. Buna izin verecek misin?

Önce şu cümleye iki laf edeyim:
" Bir de bu konuda - yeniden birlesme - bilimsel olarak bir teori, arastirma var mi merak ediyorum."
Bölünen Evren, neredeyse her mitolojide benzer şekilde anlatıldığı halde, bunu bilim ile kararak teorize eden sadece bizleriz. Yani teori özgündür. Başka yerde konu ile ilgili hiçbir kaynak bulunabileceğini sanmıyorum.

Ve eleştirime geçeyim: Birleştirme, genelde birleştirmeye çalışma ile var edilemez. :) Birleşme, ya da birleştirme, en çok RAHAT bir beyin elektriğine sahip kişilerce fark edilmeden yaratılır. Eş deyişle Ultimate Aim, birleştirmeye çalışmak değil; beyni BASİT bir frekansa çekmeye çalışmaktır. Senin, benim gibi (ve de yanıtlarıma ilgi duyan nice kişi gibi) beyinleri olanlar için bu söz küfür gibidir. :) Hala da yegane yoldur.

Beyin ise rahat bir süreduruma düşünerek, yol arayarak (rahata erme yolu arayarak) ERMEZ. Beyin rahata ve kutsala (eğer rahatlık birleştirici ise, bu yüzden kutsaldır) güzel ve doyurucu seks ilişkileri, güzel ve dozunda, tadına varılarak yenen yemekler (sadece marul kemirilirken de tada varılabilir, Suchi Ocean Menu'ye gerek yoktur :D ), koklanan güzel kokular, bedendeki okşama ve okşanmalar, armağan alarak ve vererek duyulan mutluluklar gibi şeylerle, basit etki/tepkilerle erer.

Kısaca, bu konularda düşünmek, araştırmak, tehlikeli işlerdir. Çıkış yolu bulmak için araştırmak daha da yanlıştır; çünkü böylece beyindeki var olan "çıkış yoluna özlem ve bunun için emek harcama" kapasitesi hatalı tarafa (basit zevklere ulaşma çabasından, araştırma/irdeleme benzeri beyin fırtınalarına) itilmiş olur (pert olur :D).

Tabidir ki insan beyni araştırmadan duramaz; kabul. Ancak "Ne giyersem daha seksi olurum?", ya da "Nasıl sevişirsem partnerimi dağıtırım?", hatta "Nasıl pişirirsem afiyetle yediririm?", dahası "Ne armağan edersem gözlerden yaş getiririm?" benzeri konularda da sistemli ve metodik (hatta deneysel) araştırmalar yapılabilir. Önemli olan konuyu iyi seçmektir. Konu, beyindeki ödül devrelerini tetiklemezse yararlılığı tartışmalı olur.

" Anne rahmine dönme ihtiyacinin"
Bu cümleyi kurduran beyin elektriği NEye davetiye yollar. Hiçbir ek şeye aslında ihtiyaç yoktur. İhtiyaç sözcüğü, elde edememe ihtimalini de taşır. Bunun gerçekdışı bir inanış olmasından öte, hiçbir beynin an bazında yaşadıklarından ötesine İHTİYACI YOKTUR. Hele ki rahime geri dönüş benzeri elde edilemeyecek bir şeye… Bu söz, nice "pek kutsal" diye servis edilenler gibi büyük bir tuzaktır. Bu inanç kültürel etki ile pompalanınca, insanların beynine "elde edemeyecekleri bir şeyden uzak yaşamaları gerektiği" bilgisi garantili biçimde alan olarak konur. ;-) Özlemler daima insana umut verici ve geleceğe yönelik, özellikle görece "kolay elde edilir" içerikte olmalıdırlar.

Aslında genelde sorunlar ne anne rahmine, ne de yorgan altında cenin pozisyonunda yatmaya gerek duyulacak zorluktadırlar. Onlara bir omuz silkişi ve bir küçümseyici yamuk tebessüm ile gülüp geçmek (ek olarak tek kaşı kaldırıp bir "püfff" sesi çıkartmak önerilir :D ) hem onları sollamaya yarayacak, hem de daha büyüklerinin gelmesine engel olacaktır.

" Bana nedense - belki saçma olacak ama - ters entropi ya da zamanin ilerleyerek ayni zamanda geçmisteki, öncedeki haline dönmesi gibi tam olarak tarif edemedigim hisler, görüntüler geliyor."
Ters entropi yorumun, entropiden söz etmen açısından çok yerinde. Entropi, kesinlikle makroya özeldir ve bölünme sonucu var olmuştur.

Ancak "zamanda geçmişteki, öncedeki haline dönmesi " cümlende hatan var. Zaman, bölünme anında (çöküş anında, Big Bang anında) oluşan bir kavramdır. O andan öncesinde yoktur, her şey öncesinde yekparedir. Yani geri dönüş ile sadece Big Bang'e varılabilir. Diğer bir anlatımla video başa bağlanabilir, ama hala da öncesi ile doğrudan bağlantılı olmayabilir.

Aslında bölünme –bence- yoktur; "bölünüldüğüne inanç" vardır. :) Çok abartayım: Bizler hala Cennet'te, uykuya dalmış, kötü bir rüya görmekte olan alanlarız. Rüyanın konusu ise "bölünme var". :)

İnsanlara "bölünme" diye bir şeyden söz edince, onlara biraz çaresizlik içeren ciddi bir ayrı kalıştan söz ediliyor gibi gelebilir. Bu NE yaratır ve kuşkuyu gerçek kılar. Bu yüzden bölünmeyi anlattığım bu yanıtımda "Tutsak Evren" adlı kitabım için şakayla karışık şunları yazdım:

"Bu kitabımın en az satan kitabım olduğunu ekleyeyim. :D Aklıma Erica Jong'un başından geçen bir olay geldi. Sanırım "Uçuş Korkusu" adlı romanında, gazetecilik döneminde yaşadığı bir olayı anlatır: Bir gün bir kütüphanede Yahudilerin ezilmesi hakkında gizli bir bilgiye erişir, köşesinde yayınlar… ama kimse iplemez. O da şöyle der "Tarihte bir sayfa çevirdim, hışırtısı bile duyulmadı" :) Biz sayfa filan çevirmedik, ama bu "bölünme" işi hakkında bir şeyler yazdık… kimse aldırmadı."

Valla çok iyi de ettiler.

Yeminle!

Evrenin bölündüğünü öğrenseniz ne olacak, öğrenmeseniz ne olacak? :DDD Gidip yapıştıracak mısınız? Keyifli insanlar zaten yapıştırıyorlar. Yorulmaya gerek yok. :D

" Inanmayacaksin bu yaziyi okurken aklimdan "şikilop" kelimesi geçip durdu"
(Editörün notu: Cümle, Besmelenin gücü (Besmele ve Pozitif Sihirli Kelimler) başlıklı yanıttaki bilgi ile ilgilidir.)
Ya, süpersin yaaaa… İşte benim arkadaşım konuşmaya başladı. ;-) Ergin mesajına not düşmüş ve demiş ki (tek kelime) "Hop çikibade şikilop":DDDD Nasıl gülüyorum şu anda, keşke görebilsen. Vocabulary'ye alınmıştır milady.

" tek basima saçmalamadigima sevindim, bu kelimeyi size armagan ediyorum :) Hepinize"
Evet; sen bizler gibi, başarılı şekilde saçmalayacak birisin. Armağanını ise saygı ve ağırbaşlılıkla kabul ediyoruz. :)

Saçmalamak kavramından da pek korkmamak gerek çünkü TDK onu "Akla uygun olmayan, yersiz bulunan, akla aykırı" diye anlamlandırmış. Biz de bunu yapmaya (akıl karşıtlığı yapmaya) çalışıyoruz zaten. Yine de söylemeden de geçemeyeceğim: Hiç de akılsız adamlar değiliz vesselam. :DDD Biz sadece akıl diye kakalanana kılız.

Dileyen ağır felsefeler, "O öyle mi olmalı, yoksa böyle mi? Yoksa şu söyle olduğun için, bu öyle ve de şöyle mi olmalıdır?" benzeri akıl oyunlarına gömülür. Genelde öfke içinde, "Sağğğdece görüneğğğnnn gerçektiyyyrrr" diye konuşan pozitivistlerin, ya da kadına ikinci derece önem atfetmenin ilklerinden olan antik Yunan çıkışlı ağdalı felsefelerin peşine takılır; beyin fırtınalarında Zeus ile şimşek yarışına girer.

İsteyen ise saçmalar, çılgın takılır, içindeki çocuğu sık sık okşar.

Akla uymayanı öpen saçmalamacılardan olmaya niyet edenlerin yeri aramızda hep hazırdır.
(Akla uygun olmayı seçenlere de saygımız var. Bizler, elini uzatan herkesle el sıkışmak, izin varsa kol kola girmeye hazırız. Kabul buyurur elini uzatan olursa, daima onur duyar, teşekkür ederiz. Farklı şekilde düşündüğümüz konularda laf yarıştırmaz; ortak şekilde sevdiğimiz şeyleri bulur, onlar hakkında söyleşiriz, olur biter. Bu devranda anlaşmak çok da kolaydır aslında.)

Tarot kartlarında bir Fool (Deli) kartı vardır.

[Tarot'a –tanrı aşkına- önem vermeyin. Pek gizemli denilen kartların orijinallerinin nasıl sıradan olduğunu, Kabalisitlerin ne işler çevirdiklerini, Tarot'un basbayağı, hem de en diplemesinden Yahudilik olduğunu anlatan bir kitabım var. Hoplayıp zıplamaktan vakit ayırıp bitiremiyorum. :) Tarot'u bırakın dostlar; oyuna/dolduruşa daha fazla gelmeyin. "İllaki kartla fal bakıcam işte" diyorsanız iskambil kartlarını kullanın. "Tamam kart yok, ama illaki de fal" diyorsanız kahve falı bakın (şaka etmiyorum). Ama standart yorumları es geçin, içinizden geleni söyleyin.
]

Fool kartında meczup bir tip vardır. Peşinde beyaz köpeği ile milletin alay konusu olan kişilikte, bir yolculuktadır. Uçurumun kenarında yürümektedir cahilliği ve dikkatsizliği ile. Ama öyle keyiflidir ki… İmaj –yorumlarda söz edilmese de- bence şarkı söylemekte ve minik dans adımları ile yürümektedir. Kart bizim dilde "deli" adını alsa da, aslında adı "aptal"dır.

[Ataerki nitelikli olan her şeyi lanetler.

]

Bu kart, bir çeşit alışılmadık enerjiyi sembolize eder… sadece bir çılgının sahip olabileceği bir bilgiyi ya da… Sahip olduğu o enerji veya bilgi nedeniyle çılgın, hiçbir zaman uçurumdan aşağı düşmez.

Çılgınlık bence en güzel şekilde Euripides'in Bakkahalarında anlatılır. Orada kadınlar "ellerindeki gergefleri bir kenara atıp, dağlara çıkarlar, şarap içerler, kurtlarla koşarlar, "kurt enciklerini memelerinden akan sütlerle beslerler". Saçlarında yılanlar vardır. Ellerinde Thyrsus (uzunda çam kozalağı olan dal). Bunlarla yere vurup, yerden bal çıkartırlar. Bu betimlemelerin ve benzetmelerin hepsi çok anlamlıdır.

Yılan, yok edilen ejderler ırkının kalıntısıdır; şifa ilahı olarak yüzyıllarca tapılmıştır. Kuran'da Tevrat'taki gibi lanetlenmez. Cennet'ten atılışın nedeni değildir. Anaerkide kutsaldır.

Çam, Kibele'nin sevgilisi yaban domuzu tarafından öldürülen Attis'in yeniden dirilme sembolüdür. Anaerkide kutsaldır.

Kurtlar, aslında insana düşman ve saldırgan olmayan hayvanlardır. Türklerde ve anaerkide kutsaldırlar. Ataerkil Nordik mitlerde cehenneme kurt ağzından girilir.

"Kurtlar, insanlara alışmadıkça, genellikle insan etkileşimlerinden kaçınır. (..) Kurtlar insanlara karşı temkinlidir; insanlara karşı olan korkularını onlara alışarak kaybedebilirler.
Wolf Human Interactions - ODFW

"Kuzey Amerika'da, 1900-2000 yılları arasında vahşi kurtlar tarafından öldürülen insanlara dair belgelenmiş bir hesap bulunmamaktadır. Dünya çapında, kurtların insanlara saldırdığı veya öldürdüğü ender durumlarda, saldırıların çoğu kuduz kurtlar tarafından yapılmıştır."
Wolves and Human Safety - Colorado State University

Bal sağlık vericidir. Tevrat'ta lanetlenir.

Samuel 14'de sürekli Yahveh buyruğu ile savaşan İsrailliler yorgun ve açtırlar. "Her yani bal dolu bir ormana" varırlar. Ama balı yemeleri yasaktır. Yonatan yer ve "gözleri parlar", sonunda şöyle der.
29 Yonatan, “Babam halka sıkıntı verdi” diye yanıtladı, “Bakın, bu baldan biraz tadınca gözlerim nasıl da parladı!
30 Bugün halk düşmanlarından yağmaladığı yiyeceklerden özgürce yeseydi, çok daha iyi olurdu! O zaman Filistliler'in yenilgisi de daha ağır olmaz mıydı?”

Özetle arada saçmalamaktan, daha sık olarak çılgınlaşmaktan bize göre korkmak asıl hatadır. Beğenmeyenler, küçümseyenler olacaktır. Kimi zaman kaygan taşa basıp tökezlemek de mümkündür. Ancak elde edilecek kazanımlar, duyulacak aslı-astarı olmayan ataerkil lafların can sıkma oranı, ya da bileğin hafiften burkulma acısı yanında misli ile fazladır belki de. Kaskatı kesilmiş alanlara çalım atmak o kadar da kolay değil tabi ki… Hem unutmamak gerek: Fool uçurumdan aşağı hiç düşmez. :)

" insanin kalbinin safligini görüyorum"
İnsan kalbinin saflığı… Ne güzel bir söz ve gözlem… Ve bu güzel, bu saf, bu özgün, bu tanrısal kalbe yüklenen yanlışlar… Crowley Every man and woman is a star der. Hazrete mikronik sempatim olmasa da, bu sözü çok güzeldir. Her kalp, yaratıcının bir hücresidir. Bunu görebilme becerisini veren ise benim, onun, bunun ahkam kesmesi değil, görenin beynindeki PEdir. :)

Bu enerjiye sahip insanlar bahar rüzgarıyla hışırdayan yaprakların çıkarttığı melodiyi duyar, sonbahardaki renk bolluğu ve coşkusunu algılar, kar tanesinin mükemmel simetrisini görür ve Güneş'i ışık değil D vitamini kaynağı şeklinde bilir. Dahası, "Ay ile delirme" senaryolarına bir kahkaha patlatır, mehtap ile sandala atlar, denize çıkar, isterse avaz avaz bir şarkı söyler, ister sevgilisine şiir yazar, eşi-menendi yamacındaysa başka işlere dalar. ;-)

O beyin sonbahar yapraklarında hüzün görmez; sonbaharı, doğa ananın uykuya yatmadan önce yaptığı cilt bakımının saatleri olduğunu bilir. Köpeklerin dostluğunu algılar, onlar için kışların değil, yazların zorluğunu anlar. Baharın gelişindeki canlanmayı (uyanışı) içinde (ruh ve bedeninde) bilfiil yaşar. Ve şahane saçmalamalarla adamın neşesine neşe katar. O saçma sapan, ya da çılgın kişi, insanları sakınılması gereken zebaniler değil, birer yıldız olarak da görür.

Rahatlar…

Mutluluğun başlangıcı (bize göre hası) rahatlık değilse nedir?

PE böyle bir şeydir.

Bana sorarsan söz ettiğin saflığa, Fool'un saflığına, Fool'un çılgınlığı ile de varılabilir.

" Ve bu dua... Bayildim. Bir dua ancak bu kadar açik, net, samimi ve öz olabilir, bu kadar güzel kendini ifade edebilir. Bize bu özelliginden bahsetmemistin, bence ara ara bizimle de paylasman lazim :) "
Canım, bir tanem değerli hanım; :) bana böyle seçkin özellikleri -bari pek çok şeyimi bilen- sen kondurma. Güzel dua kim, ben kim?

[Çoklarına göre ahlaksız herifin biriyim. Kimseye zarar vermem, o ayrı; ama nice ailenin, oğlu ile arkadaşlık yapmasına, ya da kızı ile evlenmesine asla izin vermeyeceği bir yaşamım, hatta kişiliğim var. Üç kere evlendim, hiç kayınpederim, kayınvalidem olmadı. Nişan, tören, düğün, dernek yaşamadım. Eşlerimden başka 50 yıldır ailem olmadı. Çocuksuzum. Pek çok kişinin idealize edeceği bir hayat değil bu.
]

Konu açıldı, farklı cenahlara yelken açacağım.

Laflarımı beğenen kimseler beni bilge, hoca, öğretici, ermiş, varmış, yatmış, kalkmış gibi yerlere koyarlarsa bu sadece kendileri ile benim arama mesafe koymak (bölmek) manasına gelir.

Bu şartlarda hikaye şudur: "Janus diye bir bilge adam vardır, onun olduğu yere ulaşmak gereklidir, ama bu iş pek de kolay değildir."

İşte bu söylem çok yanlıştır.

Bizim okuduğumuz türkü ise şudur: "Janus SADECE bazı şeyleri hasb-el kader öğrenmiş biridir. Bunları kim öğrenirse hemen Janus'a benzer. Ortada "o ileride, bu geride; o öğretmeli, bu ilerlemeli" gibi bir farklılık yoktur; "yanlış şeyi bilenler ve doğru şeylere ulaşabilenler" şeklinde –ama yan yana duran- iki grup vardır.

Janus'un bildiği şeyler ise basit şeylerdir ve onları üstlenmek için bilgelik, öğrenmek ve uygulamak için maharet gerekmez; istek, inanç ve kararlılık yeter. Uygulanamama nedeni UYGULANAMAYACAK OLMASINA İNANDIRILMIŞLIK VE/VEYA İSTEKSİZLİKTİR.

Grup değiştirmeye karar verenlere küçük bir egzersiz: Size pek önemli gelen bir şeye (örnek verelim ve çok abartalım: "Aileler arası bir kavgaya", çıtayı aşağı çekelim "Sevgilinin yakaladığınız bir yalanına", yeniden ortaya yükseltelim "Ufak yollu bir arkadaş kazığına") omuz silkin, hoşgörülü bir gülüşle onu sollayın ve geride bırakın…

Yani unutun.

Aldırmayın.

BOŞ VERİN.

Zor mu bu?

Değil.

Ama "Eğer bunu yaparsam şöyle-şöyle-şöyle olur" benzeri derin, analitik, sentetik, pek değerli, uzman işi, collector's piece felsefeler üretmeye başladınızsa, olumsuzluklar var olunca ayna önüne koşun. ;-)

Tabidir ki eğer isterseniz fırtına kulu NTler salgılatarak sizi geren, sizi gererek NE celp ettiren alanların elini de sıkabilir, hazretleri başarıları yüzünden ciddiyetle kutlayabilirsiniz.

Yahu durun, yanlış laf ettik. Alanların günahı ne? Beyinde öylece kendi kendine duruyorlar. Fotonu atan kişinin kendi!

Pis düşünce üret, pis laf et, at fotounu, eksite et alanı, salgılat NT'ı, gerdir kendini, celp et NEyi… veeeeee yaz en bet şekilde kaderini... sonra da alanı suçla…

Yok öyle yağma. :D

İğne alana; çuvaldız üretilen fotona… ;-)

Sululuğu bırakalım: Hiç kimse alanların yönetiminde kukla değildir dostlar. Beyindeki negatif alanları Alien bilmem kaç adlı Şeytan üretimi filmde, bir mahsen miydi ne, orada durup duran şeylere benzetebiliriz. Onlar ÖZGÜR SEÇİMLE üretilen fotonlarla eksite edilirler.

Bu yüzden düşünme biçimi ve kelime seçme becerisi çok önemlidir. Doğru düşünmeyi becermeyeceğine inanan basite bağlamalı ve boşvermeyi denemelidir.

Boşvermenin akıl dışı (artık milleti kafaya alıp istediklerini yaptırmak için kullandıkları sihirli kelime bu "akıl dışı") berbat bir dangalaklık olduğu, ataerkinin en kötü yalanlarındandır.

Gerçek akıllı adam, gizli planı görebilecek tipte aklı olandır. ;-)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -