722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Pozitif Enerji Eğitimi Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ

SORULAR ANA SAYFA | TÜM POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

2 Mayıs 2022
Shiva ile bagli hissediyorum kendimi

Janus Bey merhaba, Yazilarinizi ilgi ile takip ediyorum. Shiva ile bagli hissediyorum kendimi.
O yüzden hint kültüründen mantra söylüyorum. Onlar bu döngüden çikisin yolu olarak gösteriyorlar. Hem bu konudaki düsüncenizi hemde bir yazinizda söylediginiz "Hissediyorum ki bir kez daha çekilecegim bu dünyaya. Umarim siz bir an önce bu döngüden paçanizi kurtarabilirsiniz" sözünüz üzerine bu döngüden nasil çikacagimizi düsünüyorsunuz. Ayrica pozitif enerji ile ilgili yazilarinizin beni NE den çikmamda yardimci oldugunu söyleyebilirim. Bu yüzden çok tesekkür ederim.
Saygilar

YANIT

Shiva; Baba Tanrı'nın Hint versiyonudur. Ataerki tarafından olumsuz konuma itilmiş, aseksüelliği savunan Brahma ve Vişnu kutsanmıştır. Oysa –bilirsiniz- Shiva koparılan penisi ile evreni yaratır. (Aynı bilgi Mısır Baba Tanrısı Osiris için de geçerlidir. Şeytan, onun da penisini koparır. Osiris'in eşi İsis, onu bulur, kendini döller. Bu mitlerdeki "kopan" penis benzetmesi; bizim "Bölünme" teorimizdeki "Bizler Cennet'ten kopmuş parçalarız" söylemini doğrular gibidir.)

Shiva, Dionysos ile aynı tanrıdır. Yani Dionysos, Baba Tanrının basit bir şarap tanrısı konumuna itilmiş halidir. Dionysos mitlere göre büyük bir Hint seferine çıkar, galip gelir. Hindistan, tarihinde ataerkil bir dinin veya ataerkil temelli inancın giremediği tek ülkedir.

Meditasyon Shiva'ya aittir; Yoga Shiva'ya aittir. Dahası, Tantra Shiva'ya aittir.

Shiva aynı zamanda bir dansçıdır! Tüm dans biçimlerinin yaratıcısı olduğuna inanılır. Kimi mitlerde o dans ederek dünyadaki gerginlikleri boşaltır. Adlarından biri “Dans Kralı: Natajara”dır.

[Hanım okurlara fısıldayayım: Vulva masajı Shiva'ya aittir. Öğreniniz, erkek arkadaşlarınıza öğretiniz efenim. Vulva masajı, sadece lanse edildiği gibi ruhsal bir şifa kapısı olmakla kalmaz, kadını aşüfte eder!

Durun biraz yahu… hemen tırnaklarınız çıkartmadan bi' dakka beklesenize.

Anaerkide aşiftelik bir payedir. :D

Farsça'da "aklını oynatmış" manasındaki bu sözcük anaerkide "bakkhant"lara verilen addır. Bakanatlar, bilirsiniz, ataerkiller tarafından Dionysos'un "çılgın kadın tapınıcıları"dırlar. Çılgın denilen ve kötülenen durum, ataerkil baskılardan sıyrılmayı gösterir. Bu kadınlar Eurupides'in Bakkahalar adlı eserinde "Ellerindeki nakış işlerini fırlatıp atan, şarap ile çıplak dağlara çıkan, burada kurtlarla yan yana koşan, kollarına ve saçlarına yılanlar sarmış kadınlar" olarak anlatılırlar. Şahane bir tanımdır bu!

Ataerkil sınırı geçen her kadın, ister acuze olsun, ister bedensel engelli, erkeklerin aklını başından alacaktır.

Ancak bu durum bir eşleşme öncesi ritüeldir. Daha basit bir tanımla "eş arayışı"dır. Eşleşme olunca söz konusu çılgınlık ve onun yarattığı çekicilik, hatta çekme isteği sıfırlanır.

Bu durum madde ortamında (fizikte, örneğin parçacıklar arsında) bile böyledir. Eşini bulan eksitasyon ve manyetizasyon kabiliyetini yitirir. Durağanlık denilen, ama aslında "tamlıktan kaynaklanan dinginlik ve huzur" olan bir ortam var olur. Bu konu Manyetik Maji eğitimimizde detaylı olarak fizik bilimi bazında anlatılmaktadır.

Ha, bana "Hıh, erkeklerin aklını neden başından alacağım ki, ben ayakları yere sağlam basan, özgür bir kadınım, okuyacağım kitaplarım var" diyorsanız… valla diyebilirsiniz, ben nasıl size karışabilirim ki? :DDD

Eğlenin hanımlar… kullanın bizleri… oynayın bizlerle (tabi ki dozunda, aşırı olan her şey NE celp eder). Erkekler "ele avuca sığmaz, yan bakışı yakan, cilvesi yıkan, çılgın kadınlar"ı görünce çıldırırlar… yani anaerkil olurlar.

Hayır, saçmalamadım. Erkek de Cennet'in parçası bir varlıktır. Erkek de çılgınlıkla ilişkidedir. Erkek de "çıldırdı" denilen özgün halini aramaktadır.

Oysa erkekler çılgınlığa en uzak cinstirler.

Kanıt mı istiyorsunuz? Cevap veriyorum: Çılgınlığa en ters düşen kültürün adının "erkekegemen" olmasından başka kanıta gerek var mı? :DDD
]

Mantra'lar ile fazla ilgimiz yok, ancak onlara dikkatle yaklaşmak gerek. "Ohm", evreni bölen tanrı olan Brahma'nın evreni bölerken söylediği ilk kelimedir.

Size fi tarihinde yazdığım ve basılmamış olan "Yaratılış" adlı kitabımdan bir alıntı aktarayım.

Return to Source - Mark Pritchard
Yaratılış zamanı geldiğinde Ohm diye titreşen bir ses boşluğu enerji ile doldurdu (ki, buna ezoterik Hıristiyanlıkta “kelam” denir). Gece böylece sona erdi ve Vişnu uyandı. Şafak atarken (yani suların üzerinde hareket eden ruhtan ışığın yaratılması), Vişnu’nun göbeğinden şahane bir çiçek büyüdü. Çiçeğin ortasında tanrı Brahma oturmaktaydı. Vişnu, Brahma’ya dünyayı yaratmasını emretti. Brahma lotus çiçeğini üçe böldü. Bir parçayı göğe gerdi. Diğer parçayı dünya yaptı. Çiçeğin üçüncü parçası ile gökleri yarattı.

Pekçok kişi, "çağdaşlık" adlı ataerkil yönlendirme etkisinde mitolojileri "eski masallar" şeklinde gördükleri ve hem ezoterik, hem fizik bilgiye birikte sahip olmadıkları için (bu bir suçlama değildir), yukardaki anlatımı şahane bir şey olarak algılarlar. Oysa anlatılan –benzeri neredeyse tüm mitolojilerde görülen- bir alt tanrının evreni bölmesi ve makrokozmosu –öncel evreni bölerek- VAR ETMESİNİN betimlenmesidir.

Şiva, evreni Brahma elinden kurtaran tanrıdır. Bir keresinde makronun sonunu getirecek olan zehri –kendini feda ederek- içer. Bu yüzden rengi mavidir.

Mavi anaerkide en kötü renktir. Bu inanç boş "ben dedimmi böyledir" tarzı sıradan bir okült kavram değildir. EM tayfın mavi tarafındaki dalgaboylarının tümü insana zararlıdır. Zehir, Hinduizmde bu yüzden mavi renk olarak ifade edilmiştir.

" O yüzden hint kültüründen mantra söylüyorum. Onlar bu döngüden çikisin yolu olarak gösteriyorlar."
Önce döngü nedir, onu anlayalım: Döngü, öncel bütünlükten (Cennet'ten) ayrı kalmış alanımızın (ruhumuzun) öncel bütünlüğe uygun dalgaboyunda olmaması nedeni ile farklı alanlarla (örneğin makrokozmos ile) senkronize olup, çökmesidir (maddeleşmesidir).

Ruh, bir çeşit kuantum dalga fonksiyonudur. Hatalı dalgaboyuna sahipse çöker, elektrona dönüşür.

Öncel evren ise "iyilik" olarak tanıtılan bir frekanstır.

İyiliğe Hinduzimle ile de tabi ki ulaşılabilir… hatta laf sokup durduğum Yahudilikle bile –belki- ulaşılabilir. Çözüm kişiye özeldir.

Ancak seçilen yolun kişiye yararlı olup olmadığı kişi tarafından kendi yaşamına bakarak test edilebilir!

PE (Cennet'e yakınlaşmak) ile hayat içinde yüzleşilen sorunlar azalır. Yaşam, PE celp miktarına paralel olarak pozitive olur, rafineleşir.

[Bu yüzden "Hak, hukuk, adalet yoğğğk… direnmeliyiz… bunları var etmeliyiğğğz... Susmaağğğ..." diyen kişilerin –sürekli haksızlık ve adaletsizlikler gördüklerine göre- pek de PE taşımadıkları düşünülebilir. :)
]

An bazında kendi evrenimizin (gerçekliğimizin) süperpozisyon içinde -kabaca yapılan bir hesaba göre- iki milyon alternatifi vardır. Yani aynı işe giderken, aynı evde uyurken, pencereden aynı sokağa/caddeye bakarken ya çok rahat bir hayatımız, ya da haksızlıklar, adaletsizlikler ile dolu bir hayatımız olabilir. Bu okült değil, kuantum mekaniğinin temel gerçeğidir.

Ve sıra geldi döngüden çıkma pratiklerine... Sözlerim pek çok okurda öfke uyandıracaktır; ama kendini bir çeşit "fahri din adamı" olarak atayan bendeniz, yakılmayı göze alan Warlock (erkek cadı) gibi kelleyi koltuğa alıp illaki konuşacağım. :D

  • Sürekli olumsuzluktan söz eden, pek anlamlı konularda, hatta bir şeyleri kurtarmak adına tartışıp durmaya bayılan, dahası, bunu öfkeli (belki de etkileyici) bir jargonla yapan HER KİŞİ İLE, HER KİM OLURSA OLSUN aranıza mesafe koyun. Mümkünse irtibatı kesin. Ondan etkilenmeniz, negatif alanının size bulaştığı manasındadır.
  • Ana haber bültenlerinin ilk birkaç dakikasından ötesini izlemeyin, politika ile olabildiğince az ilgilenin.
  • Sosyal medya sitelerinden (Instagram dışında) uzak durun.
  • Size ne kadar edebiyat, değerli, derin, önemli, gerekli, muhteşem, yok bilmemne diye dayatsalar da pek çok klasik eseri okumayın.
  • Size ne kadar sanat, değerli, derin, önemli, gerekli, muhteşem, yok bilmemne diye dayatsalar da gözünüzü okşamayan yapıtlara olabildiğince bakmayın.
  • Metal, rock, powermetal gibi türleri –eğer şarkıların sözlerini anlayabiliyorsanız- dinlemeyin.
  • Arabesk müzik hiç dinlemeyin.
  • Şiire dikkatle yaklaşın.
  • Korku, aksiyon, dram benzeri konularda film izlemeyin.
  • İnsanları çirkin şekilde gösteren resimlere –örneğin karikatürlere- göz değdirmeyin.
  • Felsefi konularla ilgilenmeyin.
  • Arkadaşa dert anlatmayın. Yaşanan bitmiştir, geçmişte kalmıştır. Yaşanan sorunlu bir durumdan söz etmek ile "dert yanmak" farklı şeylerdir.
Eğer "A-a, bu sapıttı, bunları yapmazsam zaman nasıl geçer?" dedinizse, hayatınızda adaletsizlik, haksızlık, acı, hastalık görünce fazla şaşmayın. ;-)

Sanat, edebiyat, karikatür, sosyal medya, müzik, sinema vb. negatif alanlar değildirler; sadece bu devirde NE tarafından ele geçirilmişlerdir. Bu alanlarda insanları EĞLENDİRECEK, güldürecek, OYNATACAK, rahatlatacak, yüzlerde gülümseme var edecek, gevşetecek katkılarınız olabilecekse, korkmadan elinizi taşın altına sokun.

  • Beyin işleri ile DEĞİL, el/beden işleri ile uğraşın.
  • Dans edin.
  • Şarkı söylemeyi ya da müzik aleti çalmayı öğrenmeye merak sarın. (Blok flütle başlayabilirsiniz.)
  • Güzel müzikler dinleyin.
  • Sizi canlandıracak müzikler dinleyin.
  • Spor yapın.
  • Namaz kılın, yoga yapın.
  • Resim çizin, heykel boyayın, Çin düğümü öğrenin.
  • Yemek yapın (özellikle hamur işleri anaerkide kutsaldır.)
  • Evinizi nasıl daha güzel yapacağınız hakkında kafa yorun.
  • Kendinizi nasıl daha güzel yapacağınız hakkında kafa yorun.
  • Bedeninize, yüzünüze (erkek olsanız da) bakımlar uygulayın.
  • Alışveriş edin.
  • Masturbasyon yapın, seks yapın, değişik seks tekniklerini öğrenin.
Hemen "Hızır Acil" kapsamına iki link paylaşayım.

Aerobik
Bu parçalar içinizde bir şeyleri kımıldattıysa, bu harika bir haberdir.

Drum solo
Bu parça kalçanızı kımıldattıysa, bu daha da harika bir haberdir.

Aerobik sporunu altını çizerek öneriyorum. Eski bir aerobik hocasıyım. Ülkemizdeki ilk (ve sanırım tek) aerobik gösterisini eşimle Etap otelinde düzenlemiştik.


Gösteri Sonrası

Büyük Görün

Açın sevdiğiniz herhangi bir müziği; eğilin, kalkın, çömelin, zıplayın. Sadece günde on dakika...

Hanım okurlarım, aşağıdaki paragrafı lütfen atlayın, erkek-erkeğe konuşuyoruz, özele kulak vermek ayıptır. :)

Okumasanıza yaaaa… hayret bişi, bir paragraf atlayıverin!

Erkek arkadaşlarım, "Darbuka solo neden kalçamı kımıldatsın, kırık mıyım ben?" demeyin. Bu ataerkil tuzağına düşmeyin. Bu ritmin sizin pelvik bölgenizi hatunu iyi ederken ;-) yaptığınız hareketler babında oynatmalıdır. Sağdan koyun, soldan koyun, düz gidin, seriye bağlayın… Bu parçayı beğenmedinizse, başka ritm soloya takılın. Ama ritm soloyu kalçada (ruhta) hissetmeye çalışın. (Bu ritm, anaerkide kutsal olan Kara Deliklerden bile geliyor.) Erkekçe kalça oynatmayı becerin. Seks-sever hanımların görünce eriyecekleri garantidir.:D Dans etmekten korkmayın. Baba Tanrının Hint emanasyonu olan Shiva, yukarıda anlattığım gibi, dansçıdır. Semazenleri de anımsayın. Ana Tanırça Kibele'nin, uzun eteklerle sürekli dönerek dans eden rahiplerini de...

Daha önemlisi: Kim ya da ne olduğunuzu bulun. "Avvv, ne ayıp, cık-cık-cık"ları kös dinler gibi dinleyin. Kendinizi yaşamak için kendinize özverili olun; en önemli özveriyi kendinize yapın! Çevre değiştirin, iş değiştirin, sevdiklerinizden ayrılmayı göze alın… Bedel ödeyecek olmayı kabul edin. İş ki korkmayın.

Turnusolunuz "diğerlerine zararım var mı?"dan öte bir şey olmasın. Evet, kendinize zarar verecek olabilirsiniz, verin demiyorum, verecek olabilirsiniz diyorum. Kimi zaman bilgi acı ile (genelde hata ile) gelir. Zafer daima hasar ister. Korkunuz yoksa, hatalarınızla aldığınız darbeler canınızı sandığınız kadar acıtmayacaktır.

Ve de en-en-en-en önemlisi: Erdemleri –en doğal, en fark etmeden uyguladığınız nitelikler şeklinde- kimliğinize perkitmeye çabalayın.

Eğer bunları başarırsanız hayretle hayatın ne güzel, ne kolay, en eğlenceli, ne huzurlu olabileceğini şaşkınlıkla fark edeceksiniz.

Hastalıklarınız dahil, yüzleştiğiniz her olumsuzluğun nedeni beyin dalgaboyunuzdaki hatadır. Bu hata, kötü biri olduğunuz için değil, kötülük tarafından iyinin kötü olarak belletilmesi nedeni ile olabilir. Gerçekliğinizdeki şartları değil, beyninizi değişmeyi hedef alın. Gerçekliği yaratan (PE veya NE ile, yani tanrıdan veya Şeytan'dan enerji alarak var eden) beyin olduğuna göre, beynini değiştiren, gerçekliğini de değiştirecektir.

Beynini en son düzeye (Cennet frekansına en benzer hale) getirebilen ise dalga fonksiyonuna yeniden geçince (ölünce) DOĞAL OLARAK (basit fizik kanunları nedeni ile) bir daha çökmeyecek, bedenlenmeyecek, kendini olağan yeri olan Cennet'te bulacaktır.

Ancak bir daha bedenlenmekten de korkmayın. Evrim geri gitmez. Yıllar ve "bilfiil" yaşamak DAİMA öğretir. Bu yüzden yaşlı kişiler gençlere göre daha bilgedirler. Yaşlanmak bir şans olabilir. Andığım nedenle bir daha bedenlendiğinizde öncekinden çok daha iyi bir hayat sizi bekliyor olacaktır.

Ama daha da iyisine ulaşmak için bu hayatta çabalamak da uyanıklık gereğidir. :D

Onurlandırıcı sözleriniz için çok teşekkürler ederim; tabi ki mutlu oldum. Ama kaygılıyım da: Umarım bu yanıtımdan sonra hala dostuzdur. :)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -