Pozitif ve Negatiflik üzerine (İyilik ve kötülük gerçekten var mı?)

YANIT

Haklısınız; söz konusu söylem pek çok ortamda son derece popülerdir. Aynı bilgi Bülent Kısa'nın gurubundayken bana getirilen bilgi kağıtlarındaki konuların temel taşlarındandı ve yıllar içinde Bülent ile gelişen yakın dostluğumuzda kendisi tarafından defalarca yinelenmişti.

Ancak bu düşünce hem kişisel olarak inançlarımıza, hem de inançlarımızla (keyfi) olarak var edilmemiş 722 Sistemine çelişiktir.

(Editörün notu: 722 sistemi konusunda bilgi edinmek için Janus'un 722 Sistemi ve Eğitimleri başlığında verdiği yanıtlara göz atabilirsiniz. )

Aralarında binlerce kilometre olan İlk Çağ uygarlıklarının yaratılış mitleri garip şekilde benzerdir. Bu çarpıcı benzerlik çağdaş düşünce tarafından göçlerle oluşan etkileşime bağlanır. Oysa Amerika benzeri ada kültürlerinde, etkileşim öncesi var edilen mitlerde de aynı benzerlik bulunmaktadır. Hal böyle olduğu halde mitler gerçeklikten parçalar yansıttıkları düşüncesi temelinde incelenmez; geçmiş ilkel insanların saçmalamaları aspektinde ele alınır ve önemsenmezler. Bu yaklaşıma en güzel şekilde (en mantıklı argümanlarla) "Mardukla Randevu" adlı kitabında Burak Eldem karşı çıkar.

Bizler de onun gibi düşündüğümüz için 722nin ilk temeli böyle atılmıştır.

Bu mitlerde evrenin önceleri bir bütün ve mutlak mutlulukla dolu olduğu ancak sonradan bir alt tanrı (enerji) tarafından saldırıya uğradığı ve ortadan yarıya bölündüğü anlatılır. Öncel yapı genelde (Tevrat dahil) "Sakin Deniz" olarak adlandırılır. Bu alt tanrı evreni bölmesini "yaratma" olarak niteler ve böldüğü parçalardan bir yeni evren var eder. Bu var edilen evren içinde yaşadığımız makrokozmostur. (Tevrat, Yahveh'in evreni nasıl böldüğünü ve yeniden var ettiğini anlatarak başlar.) Nasıl ki bir kolunuz olmadığında, ya da insanları tedirgin edici laf kullanmayalım, "tek kolunuzu belinize bağlayarak" diyelim, yaşarken asla, hangi bakış açısı ile bakarsanız bakın, rahat ve mutlu yaşayamazsanız, bölünmüş şekilde de mutlu olmanıza ihtimal yoktur. Bütünleşmeden mutluluk (ya da bereket ve kısmet) diye bir şeye ulaşmak olası değildir. Daha basite indirgeyelim: Bir orijinal yapı vardır, bu doğaldır, ya da doğallık denen şeydir. Bundan uzak kalmak kötüdür, negatiftir. Hangi açıdan bakarsanız bakın, bu böyledir.

Yani eğer gerçekten bölündükse, mitler (ve 722) doğrulardan söz ediyorlarsa, birleşme eylemi mutlak iyi (mutluluk verici), bölme eylemi mutlak kötüdür (acı vericidir); yani mutlak olarak iyi ve kötü diye bir şey vardır.

Erdemlere dikkatle bakacak olursanız, onların despot ve buyurgan bir tanrının mantıksız emirleri olmadığını; hepsinin insanlara mutluluk vererek KORKUYU azaltan ve BİRLEŞTİRİCİ nitelikler olduğunu görebilirsiniz.

Erdemler ise Hıristiyanlık ve Yahudilik tek tanrısının değil, Müslümanlık tek tanrısının özellikleridir.

[Bu sözleri bir paganist olarak söyleme nedenim (bir pagan olarak Müslümanlığa yakınlığımın nedeni), erdemleri Müslümanlıktan başka hiçbir inançta -Gaia felsefesi olarak öne sürülen inançlarda bile- bu kadar sahih ve net olarak bulamamamdır.
]

Gariptir; Yahveh ise defalarca "Benden korkun" demektedir.

[Yasanın Tekrarı 6
10 Tanrınız RAB sizden ne istiyor? Yalnız şunu istiyor: Tanrınız RAB'den korkun.

Mezmurlar
2 11 RAB'be korkuyla hizmet edin, Titreyerek sevinin.

34 9 RAB'den korkun, ey O'nun kutsalları, Çünkü O'ndan korkanın eksiği olmaz.

76 7 Yalnız sensin korkulması gereken, Öfkelenince kim durabilir karşında?
]

Fizik ortamda benzer ama zıt parçaların bulunduğunu ve bunların sürekli birleşme eğiliminde olduğunu görmek gerçekliğin ikiye bölünmüş olduğunu ve belki de bizim teorinin doğruluğu hakkında güvence gibidir.

Konuya örnekler vereyim.

• Elektron ve proton biri negatif, diğeri pozitif olduğu halde birbirini çeker.

• Ünlü Kuantum dolanıklığını var eden parçacıkların spinleri (spin, atom altı, yani atomdan küçük parçacıkların bir kuantum özelliğidir) kural olarak terstir.

• Elektronlar negatiftir… ancak onlar bile birinin spini up diğerininki down ise birbirilerini çekerler ve Lewis çifti oluştururlar.

• Bazı atomlar iyondur… bunlar proton ve elektron sayıları eşit olmayan "kararsız atomlar"dır. Çekirdek, kararlı denilen eşitliğe (ve eşleşmeye) ulaşmayı özler. Bu yüzden fazla enerjisini boşaltır. Bu boşaltmayı ya alfa ya beta parçacıkları ya da gama ışını ile yapar. Proton ve elektron sayıları eşitlenmiş kararlı atomlara ise "mutlu atomlar" denir. :)

• Atomların BİRLEŞMESİ, TAMLAŞMASI sayılabilecek moleküller nasıl olur dersiniz? Bildiniz bence: Atomların dış orbitallerini (buna yörünge diyelim) eksik elektron olduğu için diğer atomla tamamlamaları ile…

• Atom altı temel parçacıklardan bizler dahil maddeyi var eden ferniyonların spini yarım (arım eksik veya bölünmüş demektir), bu aleme ait olmayan (kuvvet taşıyan) bozonlarınki tamdır (bölünmemiştir).

Bu konuda serbest radikallerden, anti-maddeden, süpersimetriden söz edebilirim… ama konuyu daha fazla farklı alana yönlendirmek istemiyorum. Yine de şunu ekleyeyim: Eğer yarımların birleşme tutkusu öncel bölünmeye kanıt ise, iyi ve kötü sınırları kesin olarak belirlenmiş biçimde var demektir.

Buraya dek söylediklerim bilmem etkin olabildi mi? Oladığını varsayarak yine bilim ortamında, farklı bir konuya geçelim.

EM spektrum, tüm EM dalgaların dalgaboylarına göre dizili olduğu bir cetveldir. Bu cetvelin ortasında ışık adlı EM dalga bulunur. Ancak ışık da tek bir dalgaboyu değildir ve yedi (bilime göre altı, ezoterizme göre hala Newton'un dediği gibi yedi, unutmayalım, Newton gerçekte bir okültisttir, ünlü Rozkrua-RoseCross örgütündendir) renkten oluşur. Bu dizilişte ışık adlı dalgaboyları bir uçta mavi renkler, diğer uçta kırmızı renkler olarak dizilidirler. Işık adlı dalganın bir yandaki mavi, diğer yandaki kırmızı tonları ötesinde de EM dalgalar vardır. Önemli nokta şudur: Kırmızı taraftakiler insan dostudur. Mavi taraftakiler ise merkezden uzaklaştıkça artan ölçüde insana zararlı yapıdadırlar.

Bizim iddiamız, en sonraki yararlı ve zararlı dalgaların ötesinde de dalgalar olduğudur; çünkü spektrumdaki dalgalar da zaman içinde, teknoloji geliştikçe keşfedilmiştir. Bize göre bu keşfedilmemiş dalgalardan mavi taraftaki NE, kırmızı taraftakiler PEdir.

(Editörün notu: Keşfedilmemiş dalgalar hakkında detaylı bilgi edinmek için Janus'un BURÇLARDAN GELEN ENERJİ: BURÇLAR, ELEKTROMANYETİK ETKİLERİ VE KARAKTER (Bir Hipotez) adlı kitabına başvurabilirsiniz.)

Eğer yanılmadıksa, spekturumun iki ucunda keşfedilmemiş ama insan üzerinde etkin olan (bir yandaki zarar veren, diğer yandaki yarar sağlayan) PE ve NE adını verdiğimiz dalgalar varsa, bunlar da keşfedilmişler kadar kesin sonuca bağlı şekilde iyi ve kötü olarak isimlendirilebilirler… yani sınırları çizili olan ve bakış açısına göre değişken olmayan bir iyi ve kötü vardır.

[Bir de dipnot düşeyim: Fermi Gamma-Ray Teleskobu yeni bir EM sınır yakaladı! İnsan gözüyle gördüğümüz ışığın 2 ila 3 elektron volt aralığındaki fotonlardan oluşmakta. Fermi'nin tespit ettiği yeni gama ışınları ise, 20 milyondan 300 milyar elektron volta kadar milyarlarca kat daha enerjikler.

Mysterious Objects at the Edge of the Electromagnetic Spectrum
"Bu gama ışını fotonları o kadar enerjik ki, sıradan teleskoplarda bulunan aynalar ve mercekler tarafından yönlendirilemiyorlar. Bunun yerine Fermi, teleskoptan çok Geiger sayacına benzeyen bir sensör kullanıyor."

İşin daha ilginiç yanı şu: BU yeni fotonların nereden geldiği (kaynağının ne olduğu) bulunamamakta.
]

Özetle: Bize göre bir iyilik var. Bu iyilik sadece insan bedeni ve ruhunu iyileştiren (onu rahatlatan, sağlık veren, mutlu eden) şey ya da şeyler. Bu sözümü duyan kimi kişiler içlerinden "Ben de hatalı sollama yapan kazmayı yakalayıp patakladığımda, ya da pencereyi açıp yazdırdığımda rahatlıyorum" diyebilirler… Ancak iddiamıza göre, kötülük insanları kendi yanında tutmak adına tıpkı uyuşturucu gibi yanlış duygulanmalar var ediyor ve bu duygulanmalara rahatça rahatlama ve mutluluk sanılabiliyor.

Bize göre pozitif yapının (iyiliğin) bir de çıkış noktası var: Okültizmin astralı, bilimin mikrokozmosunda yer almakta. Bu konuda bazı bilimsel varsayımlar da bulunmakta: Standart kuantum yorumuna göre çökmeyi (gerçekliği var eden quantum collapse) ölçüm ya da kimi yorumlara bilinç var eder. Oysa Penrose'a göre bu standart yorumun dışında bir çöküş oluyor… Müdahil bir çöküş bu. Kaynağı derinler olan bir çöküş. Bohm'un pilot dalgasını biraz andıran bir yapı… Ve de bu yapı şöyle tanımlanıyor: "Platonik değerler, matematik yapı, estetik ve etik kavramlar ve saflık ile yüklü".

Kim bilir? Belki de tanrı budur.

Söyleyebileceklerim bunlar arkadaşım. Sözlerimi sizi ya da diğer (bize karşı görüşteki) arkadaşları etkilemek ve onları "doğru yola" getirmek için yazmadım. Sadece sorunuzu 722 sistemi temelinde yanıtladım ve güzel bir soruydu.

Bizler NE ve PEnin kesin sınırları olduğuna inansak da, diğer yandan herkesin kendine iyi geleni bulabileceği düşüncesini de savunuruz. İdeal noktaya varana dek sapılan ve bizi hedefe götürmeyecek yollar birer hata değil, derslerin anlaşılmayan yerlerini açıklayan hocalardır. Yaşarken o hocalara da ihtiyacımız vardır; ama hocalarımızı kendimiz seçmeliyiz.

Diğer yandan, madem ki siz bana bu soruyu sordunuz, o zaman size, sadece size ve sadece bu soruyu sorduğunuz için şunu söylemek isterim: "Bize yakın olduğunuz açık. Bu yol doğru olan mıdır bilemem; ama inanın, bizler, diğer pek çok kişiye oranla (tabidir ki saçmalamadığımız sürece) sanki biraz daha keyifli yaşamaktayız."