Uyuşturucular, içki ve seks

YANIT

Eski öğrencime merhabalar…

Kendimizi ne isimle adlandıracağımızı bilemiyoruz: Okültizme yıllardır uzağız ve fazla sempati duymuyoruz. Bilim adamı değiliz. Paganistiz desek de, paganizm kapsamında bize ters olan da bir dolu şey var. Müslümanlık ya da satanizm hakeza… Bu yüzden şöyle bir isim taktık konumuza: “Cenneti arayan araştırmacılar.” (Cennet bizlere göre mutlak iyi olan ve evren ile evren ötesini hem var eden, hem de kendi olan gerçeklik.) Yani ne gerçek satanistler gibi "kötülük enerjisi”, ne milenyum satanistleri gibi “kişisel kurallarla, özgürlük adı verilebilecek bir yaşam arayışı" peşindeyiz; ne paganistler gibi farklı tanrılara tapıyoruz/inanıyoruz; ne de Müslümanlık adlı dinin tapım kurallarına yakınız.

Öğretimiz; kesinlikle baskıcı olmayan, ama sıklıkla genelgeçer kurallara uygun düşmeyen, bu yüzden kendi sınırlı dünyamızda realize edilen; diğerlerine saygılı, farklılıklarını afişe ve empoze de etmeyen insanlarız. İnancımıza göre herkes rahat bırakılırsa kendine neyin gerekli olduğunu sezecek yeterliliktedir.

Bu kadar lafı neden dedim? Şu nedenle: Biz kimseye “Avvv, bu çok ayıp, sakın yapma”, ya da “deli misin, sakın yapma”, hatta “boyunca günaha girersin, sakın yapma”, yani “sakın yapma” demeyen kişileriz. Bu geniş sınır, “İntihar edeceğim” sözlerini duyduğumuzda bile daralmaz. Bizler öğüt vermeyiz. SORANLARA bildiklerimizi aktarmak ve önerilerde bulunmak ile kısıtlayıcı ve NEDENSELLİKTEN YOKSUN kuralları öğütlemek farklı şeylerdir.

Ama yine de, belki de sadece bu konu için kendimle çelişeceğim ve “sakın yapma” diyeceğim.

Nedenselliğe gelelim: Beyin, gerçekliği var eden, ETC’a göre yönetimi -nöronların rastlantısal çakmasında (sinyalleşmesinde) değil, kişinin elinde olan bir merkez üssüdür. Daha iyi çalışması için bile farklı yöntemlerle tahrik edilmesi çok sakıncalı sonuçlar doğurabilir… çünkü bilim dünyasında hala bilincin ne olduğu ve nasıl meydana hakkında ortak bir görüş yoktur.

O beyin; insanoğlu kadar tüm beyin sahibi hayvanları da günümüz ortamında zorlu şartlarda hayatta tutmayı başarmaktadır. Yani rahat bırakılırsa (rahat bırakmayan en çok da kişinin kendidir) otomatik pilota geçer; doğal bir vibrasyonla kontak içinde, kişinin gününü gün etmesini sağlayabilir.

Elde böyle bir yetenek, ya da imkan varken beyni tahrik edecek -yöntem bile değil- kimyasallarla halvet olmak bence şeytanın kucağına oturmak anlamındadır.

Bizler içki ve seksi kutsadığımız halde, hem çevrede seks diye kakalananlara karşıyız; hem de içki içmenin bir eğitiminin olması gerektiğini savunuruz. İçki ve seks birer araçtır ve tıpkı taşıt araçları gibi kullanmayı öğrenmek gerekir. İçki ve seks, kullanmayı bilenleri farklı coğrafyalara taşıyan araçlardır.

Yani içkiyi bile “Yav biz paganistiz, gel içelim, hadi içelim, kendimizden geçelim” yaklaşımında değilizdir.

[Ne yazıktır ki alkol kullanımına bu bilinçle pek az yaklaşılır. Bu da Şeytan’ın bir oyunudur. Bu konuda Müslümanlıkta çok güzel bir mesaj vardır: Alkol önce dinde SERBESTTİR! Hatta önerilmektedir.

Nahl 67
Hurmaların meyvesi ile üzümlerden bir içki ve güzel bir rızk edinirsiniz. İşte bunda aklını kullanacak kavim için şüphesiz bir alamet vardır.

Ancak SONRADAN bu ayet nesh edilmiş, kaldırılmıştır.

Bakara 219
Sana sarhoş edici içkileri ve kumarı sorarlar, de ki: ya Muhammet, ikisinde de hem büyük günah, hemde insanlara fayda vardır. Günahları faydalarından daha büyüktür.

Bu değişiklik, uzun felsefeler yapmadan, içki konusunda (biraz üstü kapalı olsa da) son derece açıklayıcıdır; bizim görüşlerimize bütünü ile paraleldir.]

Arada, güvenilir ortamda, güvenilen kişilerle, kapalı ortamlarda sınırlar aşılabilir… Bu da bir çeşit tapımdır; ama bu “aşmanın” bile -mantıksız görünse de- kuralı, kısıtlaması, önlemi vardır.

Önemli olan ne içki içmek, ne sabaha kadar sevişmek, ne şu, ne de budur. Önemli olan tek şey yaşamak, yani heyecan içinde ilerlemek, başarmak, doymak, bir üst levele atlayıp yeni derslere kaydolmaktır.

Bu nedenle ilerleme hızını azaltan, yoldan kaldırıma çıkartan, hatta duvara toslatan her şey (içki/seks dahil her şey) yanlıştır.

Bu bilgilerden sonra size sorayım: Bizim inancımızdaki kişilerin uyuşturucuya elini sürmesi mümkün olabilir mi?

Seks ve alkol, kullanımı öğrenilebilen araçlardır… uyuşturucu ise değil. Alkol doğaldır, doğa tarafından üretilir. Buğdaydan hem kutsal taam ekmek, hem alkol elde edilir. Alkol KENDİ KENDİNE bile oluşur. Tütün bile doğal sayılır. Seks, doğal içgüdüdür.

Uyuşturucu ise doğa dışıdır. Laboratuvarda imal edilir.

Bu noktada bana hemen esrar lehinde argümanlar sunulur, batıda bir çok ülkede serbest olduğu vurgulanır.

Yanıtlarım hazırdır:

• Ülkemizdeki esrar, batıdakinden serttir.
• Anaerkil ezoterizmde Hava -tıpkı Tarot kartlarında en lanetli element olması, akıl ve belayı yönetmesi benzeri- en tutulmayan elementtir. Sigara ve esrar, hava ile ilgilidir. Anaerkil ortamda hiç sevilmezler. Alkol ise sudur. [Ben yine de sigara konusunda günde 2, en-en fazla 3 sigarayı hoş görürüm. Arada bir, özel ve güzel bir yemeğin üzerine (ki, zararı artar), şahane bir gün batımı izlerken, bir arkadaşın “gel, iki sigara tellendirelim” sözleri ile davet ettiği sohbet ortamında bir sigara içilebilir. Günde 3 sigara içen kritik eşiktedir.]
• Esrar içen içki içmez. Oysa kutsal olan alkoldür. Esrar, insanı alkolden ayırır. Bir kişi her ikisini bir arada kullanırsa kafasını patlamış kanalizasyon kanalına sokmuş olur.

Yaşamdaki zor anlardan yakayı kolay kurtarmak, sıradan anları sıkıp, pozitif öz suyunu çıkartmak, eğlenceli anlarda hemen coşmak, yolu-yöntemi ile arada-sırada çılgınlaşmak, yani bize benzemek isterseniz, bizden olmayı istemekteyseniz, uyuşturucudan uzak durun.

Yerine; içkiyi edebi ile kullanmayı ve doğru şekilde seks yapmayı öğrenin. Böylece elde edeceğiniz rapture, uyuşturucuların vereceğinden misli ile fazladır.

Ancak unutmayın; bu yaşama gezip eğlenmek için değil, ilerlemek, yani elde etmeyi ÖĞRENMEK için geldik. Eğitimin başında diploma istemeyin. Çalışın, öğrenin, sabredin. Diploma ilerde sizi sabırla beklemekte…

Bu soruyu bana sorduğunuz için mutlu oldum... Teşekkür ederim.