722 EĞİTİMLERİ
Temel Maji
Manyetik Maji
Pozitif Enerji
Maji Nedir?
Maji Artık Bilimdir
Eğitim Hakkında Bilgiler
Ücret Sorgulama
Eğitime Katılın!
SİTEYE ÜYE OLUN
ÜYE GİRİŞİ
YAŞAM ve İLİŞKİLER SORULARI

JANUS'a SORUNUZU SORUN!

SORULAR ANA SAYFA        |        SON EKLENEN SORU        |        TÜM YAŞAM ve İLİŞKİLER SORULARI

Önemli Açıklamalar        |        Soruların Kabul Edilme Kriterleri



= TÜM SORU KONULARI =

722 Ekolü ve Eğitimleri     |     Maji     |     Astroloji     |     Kuantum ve Bilim     |     Ezoterizm

Pozitif/Negatif Enerji     |     Müslümanlık     |     Farklı İnançlar     |     Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar     |     Fal/Tarot

Ruhsal Sorunlar     |     Yaşam ve İlişkiler     |     Özel İlişkiler     |     Janus

28 Eylül 2023
Yetenek ve para iliskisi

Sevgili Janus,
Depresyon, anksiyete, terapi, sifa çalismalari ile geçen yillar sonunda gücümü toplayip iki hayati karar aldim. Bir yil önce evliligimi sonlandirdim; kizimizin velayeti babasinda olmasi kosuluyla, (o dönem evlilikten çikisimin tek yolu buydu) ve bu yil kurumsal hayatta basindan beri sevmedigim isime son verdim. Su an özel dersler+ issizlik maasiyla maddi olarak çok kisitli ama tuhaf bir sekilde özgür, huzurlu, kendim gibi bir hayat kurmaya bir adim attim. Hatta bu arada askin ve seksin güzelliklerini, kendi disiligimi de tatma firsatim oldu. 2017den beri düzenli meditasyon yapiyorum. Yillardir yazdigim ve bir blogum var. Bir de kitap yazdim. Sarki söyleyebilirim, el sanatlari, resim, dekorasyon konusunda da fena degilim. Koçluk, enerji çalismalari egitimleri aldim. Sanati, zevkli seyleri, hayati, yemeyi, insanligi ve seksi de yeni kesfediyorum diyeyim, severim, severmisim. Yillarca uyanamadim bazi seylere. Mesele su. Bir sürü sevdigim ugras, egitim var fakat yillardir bu islerden herhangi birinden bir türlü para kazanamadim. Mesela bir ilan veriyorum, iki kisi çikiyor, biriyle ancak devam ediyorum. Bir sitede resimlerimi satisa çikariyorum, bir tanesi ancak satiliyor gibi. Beni taniyan, tanimayan insanlar yaptigim seyleri begeniyor ama gerisi gelmiyor. Sadece agizdan agiza tavsiyeyle veya beni taniyip sevdigi için ders alan ve nadir sayida özel ögrencim var. Onlardan ikisi derslere ara verdi mi benim etekler tutusuyor. Hayalim her zaman, sevmedigim isi sevdigim seylerden biri vesilesiyle birakabilmekti. Sizin önerinizi de su anda yapiyorum. Bayilmasam da özel ders veriyorum. Çalistigim ortamlarda insanlar tarafindan da sevilirim saygi görürüm. Insanlar durup dururken bana sirlarini anlatmaya baslar vs. Simdi sorum su: Benim göremedigim ne var? Kendimi ruhen biraz topladim derken çikan bu maddi sikintilardan dolayi bir daha yikilmaktan çok korkuyorum

YANIT

Uzun olacak yanıtımı okumak istemeyenler için önce konu hakkında kısa bir bilgi aktarayım, sonra konuşmaya başlayalım.

Arzularımızı elde edemememizin genelde iki nedeni vardır. Bunlardan biri, elde etmemizi sağlayacak olan odak ile (buna imanlı iseniz Tanrı, inanç sahibi değilseniz "Kuantum uzay zaman geometrisinin en derininde bulunan bütünü ile platonik değerlerle kaplı katman" diyebilirsiniz) senkronize olacak beyin elektriği dalgaboyuna (yeterli PEye) sahip olmamamızdır. Diğeri ise söz konusu odağın -ona fazla yakın olmasak da- yine de olaya müdahil olup bizi, bize çok daha uygun (bizi çok daha mutlu edecek) kadere bir çeşit pilot dalga ile (bu konuyu bilimsel temelde, Bohm implicate order yorumunda bulabilirsiniz) yönlendirmeye çalışmasıdır. Bana belki de "Yönlendirme PE sahibi olduğum içindir" diyebilirsiniz. Ancak yeterli PEye sahip olan, zaten yönlendirmeye gerek olacak şeyleri istemez; kendine uygun hedefler belirler. Bir kez daha özetleyeyim: Arzumuzu elde edemiyorsak ya NE yüzünden bize (mutluluğumuza) uygun bir hedef belirleyememişizdir ve bundan korunuyoruzdur; ya da bize (mutluluğumuza) uygun bir hedef belirlemiş olsak da, NE yüzünden onu elde edemiyoruzdur.

Ne yazık ki bu iki koşuldan hangisinin işlemekte olduğunu bilmek kolay değildir.

Şimdi de size makronun yapısı hakkında üç done vereyim. Bunları sentezlerseniz, sorunuza kendi kendinize yanıt bulacak olabilirsiniz

  • Makro -üzülerek söylemem gerek, tabidir ki abartıyorum biraz ama- bir çeşit cehennemdir. Nedenleri, gerçekleri vb. uzun, konumuz dışı. Yine de kısaca söz edeyim: Tüm mitolojilerde yaratıcı olan Ana Tanrıça kozmik bir savaşta YENİLMİŞ, yenildiği için makro oluşmuştur. Bu yenilme, mitolojilerde (722nin temel görüşüdür) ikiye bölünme olarak ifade edilir. Tabidir ki yaratıcı dişi değildir; anne değildir. Ama öyle bir karşılıksız vericidir ki, ilk çağ insanı onu çokluk anneye, kimi zaman da babaya (Baba TAnrı) benzetmiştir.

    Bölen tanrı, ona Şeytan diyelim, böldükten sonra parçaları yeniden biçimlendirir… kendine yaratıcı der. Ama sadece bölücüdür.

    What is Gnosticism?
    Gnostics believe a transcendent god that is supremely good and an inferior creator god who made the material world."

    Bu bölücü tanrıya Demiurgos derler. Söz konusu düşünce sadece Gnostiklere ait değildir.

    Tevrat'ta Yahveh'nin ilk işi evreni bölmek ve yeniden, kendi arzusu yönünde biçimlendirmektir. Bu arada -kendi yarattığını iddia ettiği insanı da günahkarlığı yüzünden lanetler. Erkeğe en büyük laneti iş hayatıdır. "Ekmeğini zorlukla ile elde edeceksin" der. (Yaratılış 3:17).

    [Bir minik dipnot: Kadına laneti iki adettir ve bunlardan bir "Erkek seni yönetecek"tir. Biz bu sözleri "Erkeğin dediği olacak" şeklinde okuyor, ataerkil kültürün bölünme sonrasının laneti olduğu noktasına varıyoruz.

    Erkeğin ruhunda (doğal yapısında) belirleyicilik (buna liderlik diyelim) vardır. Ancak kuralları koyması gereken KESİNLİKLE kadındır. Anaerki, kadınların erkeğin yerini alması (erkek adlı modelin cinsiyet değiştirse de işlevsel kalması) DEĞİL, kadınların kural belirlemesi, ama egemen cins OLMAMASIDIR. Söz edilen kuralları ifa edecek (aktif olacak) olan yine erkektir. (Bu sözlerim kadın aktif olmayacak demek hiç-mi-hiç değildir.)
    ]

    Bu yüzden bu hayatta elde edilebilecek en büyük başarılardan biri para kazanırken mutlu olmaktır. Bu iki şart, içerdiğimiz NEye paralel olarak nadiren bir arada gelir.

  • PE sahibi olmak aslında çok kolaydır; hepimizin özü pozitiftir, çünkü bölünen öncel evrenin (tanrının) parçalarıyız. Bu yüzden öze dönmek kolaydır. Ama makroda bedenlenmemiz (bölünme) sonrasında beynimize öncelikle ailemiz (tabi ki iyi niyetle), ardından çevremiz tarafından yerleştirilen hatalı düşünce formları işi zorlaştırır. Bunların var olma nedeni zaten tanrısal olmamızı, tanrı ile bütünleşmemizi engellemek, böylece acı çekmemizi sağlamak ve bu acı ile beslenmektir.

  • Çok istenen şeyler, çok istendikleri için (onlara büyük ölçüde ihtiyaç duyulduğu için) elde edilemeyeceği korkusu da taşırlar; çokluk "ya olurum, ya ölürüm" biçiminde arzulanırlar. Onları elde edemememizin bir nedeni yukarıda söz ettiğim gibi yeterli PEye sahip bulunmamamız olduğu kadar, bir diğer neden de söz konusu korkunun celp ettiği NEdir. Bu yüzden çok istenen şeyler için savaş verirken beynimizin bir bölümünde -başarmak biraz zor olabilir ama- onlara fazla önem vermeme alanı yaratmamız şarttır.

    Şöyle düşünmemiz gereklidir: "Arzumu elde etsem süper olur; ama olmazsa da fazla canımı sıkamam. Ben çabalayayım, bu süreçte eğlenirsem, celp ettiğin PE ile zaten iyi bir şeyler olur… ve bu olanlar benim için MUHAKKAK Kİ arzumdan daha keyif vericidir. Bu hayatta biraz esnek olmak gerek". Bu düşünce biçimi eğer kişi kendini aldatmadan var edilebilirse (sözlerine inanabilirse) arzuları elde etmek büyük ölçüde kolaylaşacaktır.

Bunlar bizim sistemimizin (722nin) temel makrokozmoz yapısı doneleridir. Bu -bize göre- şaşmaz, değişmez gerçekleri (bir anlamda yasaları) içinize sindirebilirseniz pek çok olumlu sonuca ulaşacak olabilirsiniz.

Şimdi mesajınız üzerinden konuşalım. Ama korkarım ki sizi üzeceğine inandığım şeyler söylemek zorunda kalacağım. Bir kez daha anımsatayım: Sözlerimizin mutlak gerçekler olduğu konusunda iddiamız yoktur.

İçinde bulunduğunuz ve -sağ olun- bana ulaşmanıza neden olan sıkıntı bazı NE celp eden hatalardan kaynaklanıyor olabilir. Bu nedenle mesajınızı mercek altına alıp, hatalı olduğunu düşündüğüm bazı davranış şekillerinden söz edeyim:

- Çalışılan işe son vermek son derece radikal bir karardır. Karar verme ve ifa etme aşamasında kolay olmadığı gibi, sonrasında yaşanacaklar da bir o kadar zordur. Süreğen bir sistemi değiştirmek (öncekine son verip, yenisine başlamak) bir çeşit ölümdür. Ezoterizmde ölüm, yeni ve daha iyisi için bir geçiş kapısıdır, ama bazen bir ölçüde acı verebilir. İşinize son verdiğinizde, sonrasında yüzleşeceğiniz zorlukları bilmeniz gerekirdi. İstenen işe geçmek başlı başına bir özgürlük ve mutluluk arayışıdır; ama makroda -taşıdığımız NE yüzünden- her şeyin bir bedeli vardır. Siz elde etmek istediğinizi -özgürlüğü, tutsaklıktan kaçmayı- zaten elde etmişsiniz. Ultimate Aim dediğimiz sonucu başarı ile elde etmişsiniz. Şimdi bedel ödeme zamanı.

Sakin olmak (çok dindarca bir söz olacak ama pagan olduğum halde gerçek budur) "şükretmek", yani elde edilene odaklanmak ve bundan keyif duymak, daha açık bir söylem ile "elde ettiğinizin TADINA VARMAK" PE celbi için şarttır.

- Yıkılmak… ne demek bu kardeşim? Nasıl bir kötü söz? Tabi ki hepiniz kafamız kızınca arada kullanıyoruz. Siz de benimle dertleşirken ağzınızdan kaçtı ise sorun yok. Ama bu sizin beyin thought form'unuz gibi… çünkü önceden de yıkıldığınız "bir kez daha yıkılmak"tan söz etmenizden anlaşılıyor. Ayrıca depresyon ve anksiyeteve benzeri şeylere inanmanız, insanları çıkmaza sürükleyen enerjilerden yapılı kültürde olduğunuzun kanıtı. Henüz "Bizımla deyılsınız".

- Mesajınız boyunca karakterinizin olumlu yanlarını güzelce dile getirmişsiniz. Ancak içerikte hiçbir hatanızdan söz etmemeniz olaylara biraz tek yanlı baktığınızı düşündürüyor. Kendinizi (içinde olduğunuz durumu) uzun yazmanız çok güzel; ama kendinizi anlatırken sürekli haklılığa vurgu yapılması NE göstergesi olabilir. Keşke bir ölçüde de olsa pişmanlıklarınızdan, yanılgılarınızdan, size rahatsızlık veren yanlarınızdan da söz etmiş olsaydınız. Bir olayı anlatırken, danışırken, anlatımın kendin savunmak yapısını içermesi -burası çok önemli- anlatım sırasında NE celp ettirir. Anlatımda sürekli kendini suçlamak da benzer sonuca gebedir. Anlatırken çok, çok dikkatli olmak gerekir.

Eğer kuşkulandığım gibi az da olsa kendinize dönük biriyseniz, örneğin Aslan burcuysanız, bu durum da hayli NE celp nedenidir.

- Öğrenciniz azalınca, ya da sıfırlanınca tedirgin olduğunuzdan söz ediyorsunuz. Ardından ise bu işe bayılmadığınızı belirtiyorsunuz. "İsteksiz namaz göklere ağmaz" şeklinde basit ama çok şey ifade eden bir söz vardır. Siz önemli isteğinizi elde etmiş biri olarak artık hayatta kaçınılmaz olan zorluklara göğüs germeye (yeni hayatınızda önünüze dayayacakları ciddi zorluklara) hazır olmalı; bunları şevkle, heyecanla, en güçlü halinizle göğüslemeliydiniz. İstenen hayata, ya da mesleğe geçmek, ASLA zorlukların sona ereceği anlamında değildir. Bu adımın değeri, artık istediğimiz (bize uygun) ortamda olduğumuz için, zorluklara çok daha kolay karşı koyma gücüne sahip olmamızdadır. Eğer yeni hayatınızdaki zorluk ders vermek ise, bu zorluğu baş tacı etmeli, ve bu zorluğu göğüslerken EĞLENMEYİ becermeniz gerekmektedir. Sizin yeni zorluğunuz budur. Oysa bu yeni zorluk, artık kendi kendinizin efendisi olduğunuz için, kendiniz olduğunuz için, eliniz kolunuz bağlı olmadan gücünüzü aktive edebileceğiniz için, kolay tolere edilecek ve başarılacak bir durumdur.

- Ürünleriniz satılmıyorsa hata sizindir. Kesinlikle ürettikleriniz kötüdür demiyorum. Değerli şeyler üretmek ile para kazandıracak şeyler üretmek zorunda olmak farklıdır. Para kazanmak için çoğunluğun istediğini vermek şarttır. Einstein yıllarca bilim adamı olarak iş bulamamış ve basit bir memur olarak çalışmıştır. Ancak "beni kimse anlamıyor" ya da "ne kötü kaderim varmış" diye kaderine küsmemiş ve zar zor (ancak bir yakının kayırması ile) bulduğu memuriyette severek çalışmış, bu süreçte gelecekte kendisine çok yararlı olacak şeyler öğrenmiş ve bunlar Özel Göreliliği keşfinde yardımcı olmuşlardır.

Yapıtlarınızı çoğunluğun seveceği (onlara MUTLULUK VERECEK, ONLARI EĞLENDİRECEK) biçime sokmaya soyunmak, bunun nasıl yapılacağını bilmiyorsanız bunu öğrenmek, "sanat halk içindir"e oynamak, sizi üzen tıkanıklığı açabilir. Çoğunluğu eğlendirebilir, onları mutlu ederseniz, PE celp olacak ve işleri yoluna koyacaktır.

- Bence en ciddi hatanız ise boşanmak için çocuğunuzu babasına bırakmaktır. Şartlarınızı bilmiyorum kardeşim, sözlerim hatalı olabilir, eğer böyle ise affedin; ben -sizi olayın dışında tutarak- genel olarak anaerkiden söz edeceğim.

Anne olmak kesinlikle bir görev, en kutsal iş veya her evliliğin doğal sonucu değildir… bir seçimdir. Bir kadın kariyeri, özgürlüğü ya da başka bir hedefi anneliğin yerine koyabilir, bunda en küçük bir hata yoktur. Her kadının anne olduğunu iddia etmek çok doğru bir görüş sayılmaz. Annelik ile iyilik farklı şeylerdir. Ancak dünyaya bir canlı getirmenin bir sorumluluk almak olduğunu fark etmek gerekir. Sorumluluktan kaçmak, sizi bir kez daha tenzih ederim, bencilliktir ve bencillik ciddi ölçüde NE celp eder.

Bir annenin en önemli görevi kariyer yapmak, ya da özgür olmak değil; kendisinin isteği/seçimi/arzusu ile dünyaya gelmiş bir canlıya, çocuğuna, EN AZ beş yıl süre boyunca "anne-çocuk yakınlığını" yaşatmaktır. Erkekler hiçbir zaman -her ne kadar başarılı baba olsalar da- annenin (bir dişinin, y kromozomu olmayan, östrojen taşıyan, ruhu -beyin elektriğinin yapısı- Öncel Evrenle kontak halindeki bir cinsin) yerini tutamazlar. Çok kötü sanılan bir anne bile, kendi ile benzer genetik yapıya sahip çocuğu için çok iyi bir üvey annenin ya da uzmanın vereceğinden daha iyisini veriyor olabilir. Bizlerde annelik (tabidir ki bilinçle seçilmişse) öylesine tanrısal bir konumdur, öylesine bilgi yüklüdür ki, bu ilişkiye baba dahil diğer ebeveynlerin, hele ki "uzmanların" bile fazlaca müdahil olması sakınca yaratabilir. Bir kadın anne olduğunda tanrısal kontağa ulaşır. Bu yüce konum saygı ile taşınmalıdır.

Aynı durum pet sahibi olma seçiminde de etkindir. Bir pet, hele ki bir çocuk sahibi olmaya karar veren kişi, özellikle kadınsa, yaşamının EN AZ 1/4ünü o canlıya ayırması gerektiğini göremiyorsa, NEden kaçınması zor olacaktır.

Olgunlukla karar almak, kararların getirdiği zorluklara gözüpekçe göğüs germek PE için şarttır. Yüzleşilen zorluklar geçicidir. İstekle vermekte (GÖNÜLSÜZ YAPILMAYAN özveride, fedakarlıkta) öyle bir PE celp olur ki, kısa sürede ve yaşanan sıkıntıları unutturacak güzellikler yaşamı süslemeye koyulur.

Söyleyebileceklerim bunlar; umarım sizi kırmamış veya öfkelendirmemişimdir.

Siz en büyük isteğinizi elde edebilmişsiniz. Zaman; sakinlik, biraz bu ödülün keyfini sürme, biraz da bedelini (parasızlığa tolere ederek, yeni zorlukları SEVEREK göğüsleyerek) ödeme zamanıdır. Bu süreç ilanihaye sürmeyecektir tabidir ki. Celp ettiğiniz PE biraz palazlanmaya, çark dönmeye başlamaya görsün… her şey giderek güzelleşmeye başlayacaktır.

İnancınız varsa Tanrıya, yoksa o gizemli, belki bilinçsiz, ama yine de karşılık vermeye odaklı geometriye güvenin. Ona uygun davrananın muhteşem güzelliklere sahip olacağı iddiası romantik ve aşırı iyi niyetli bir yorum değil, bir fizik kuralıdır.

Değişmek, yara bandınız biraz acı verse de söküp, önceki tedavinin iyileştiremediği yarayı temizlemek ve sonra kendi derimizi dikmek pek çoğumuza başta biraz zor gelebilir. Oysa mesajınızdan yayılan vibrasyonlar buna hazır olduğunuz kadar, bu eyleme büyük yeteneğinizin de olduğunu gösteriyor. Kimseyi yalandan övecek biri dileğim, inanın. (Bizler yaşam koçluğuna inanmayız.) Hatanız sadece yanlış kültür içinde kalmış olmanız. Hayata biraz farklı bakmak ve yeni doğruları benimsemekten başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Yapılan hatalara karşın, geleceğinizi çok da janjanı (eğlenceli ve pırıltılı) görmekteyim.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -