Toplumda mevcut olan hosgörüsüzlük (herkesin kendi ülke veya kültürlerini öne çikarma çabasi)

YANIT

Sevgili kardeşim, kendimizi sanırım anlatamamışız. Anlatmak için makale yazmak gerek, biz ise sorulara verdiğimiz yanıtlarla tanınıyoruz ve genelde bu yol kendimizi tam olarak yansıtmak için yetersiz kalabiliyor.

En başta açıkça ifade edeyim: "Anadolucu" değiliz. Biz "herhangi bir şey"ci hiç değiliz. Örneğin Ana Tanrıça lafını bile diğer paganların kullandığı manada değil, ağız alışkanlığı ile kullanıyoruz. Allah-ü tealâ da bizim tanrımızdır. Baba Tanrı Şiva da… Buna karşın Anadolu gerçekten üzerinde durulması gerekli bir coğrafyadır. (Burada bir parantez açayım: Anadolu derken Trakya'yı da bu kapsamda görüyoruz.)

Bizlerin (özellikle Kibele yazı dizisi ile; ki, Dionysos ve Şiva diye devamı da vardır) vurgulamak istediğimiz konu, ya da vermek istediğimiz mesaj, Batılıların "yüce efendiler" olarak gördükleri Helen/Grek kültür ve inancının Anadolu ve Yakın Doğu çıkışlı gerçeklerin (güzelliklerin) çarpıtılmış, ataerkilleştirilmiş hali olduklarıdır. Bu teori bize ait değildir; pek çok batılı araştırmacı da bu gerçeği korkusuzca savunmaktadır.

Böylece "sizdede buna çok benzer paralel görüsler görmekteyim(belki bu derece ciddi bagli olmasaniz bile bu tarz görüslere). Bu bir temenni mi yoksa arastirmalariniza mi dayali?" sorunuzu yanıtlamış oldum.

"Son dönemlerde bunlar zirveye çikti."
Hiç haberim yok. Bizler genel akıma uzak yaşarız. Bunun da bir zararını görmedik.

Araştırmalarımıza (ve aldığımız bilgilere) göre PEyi celp eden Anadolu ve Trakya benzeri coğrafyalar olduğu gibi, korkarım ki NE yayan bölgeler de vardır. Ancak Yahudilik ve Kabala dahil her yerden, her inançtan PE çıkarılabilir. Belki kimi yer ve öğretilerde PE elde etmek biraz daha zordur… ama PEyi kararlı şekilde celp etmek isteyene hiçbir güç engel olamaz; çünkü PE özgün (doğal) yapıdır. Doğala dönmek daima kolaydır.

"Madem Anaerkinin besigi/merkezi burasi buna yakin zamanda nasil ulasabilecegiz?"
Anaerkinin beşiği değil, beşiklerinden biri Anadolu'dur (Çatalhöyük ve Hacılar). Hindistan, Mohenjo Daro ve Harappa kültürlerini de unutmamak gerekir.

"500 belki 2000 yil sonra belki Anaerki bu topraklarda yeniden zirveye çikabilir ama bu kadar süreye ihtiyaç olmasi bir yinede sorunlu sayilmazmi?"
Hah, işte şimdi bildiğimi yerden sordunuz. Kuantum mekaniği ve izafiyet teorisinin ortaya çıkarttığı gibi zaman diye bir şey yoktur.

(Editörün notu: Bu konuda bilgi edinmek için Janus'un GEÇMİŞ VE GELECEK ŞU AN VARDIR (ÖZEL RÖLATİVİTE) adlı makalesini okuyabilirsiniz.)

Yani Anadolu'da anaerkinin antik çağlardaki, Lidya dönemindeki gibi yaşandığı halen bir zaman vardır.

(Editörün notu: Bu konuda bilgi edinmek için Janus'un Ana Tanrıça KİBELE - 4 - Anaerkinin Benzersiz Diyarı Lidya adlı makalesini okuyabilirsiniz.)

Dahası; bizlerin halen yaşamakta olduğumuz zaman da vardır. Eğer evrimimizde yeterli değişimi elde edersek bu zaman parçasına, edemez gerilersek, büyücü ve cadıların yakıldığı zamanda doğacağız. Yani tarihte bir evrim, gelişme yoktur. Bilinçler dalgaboylarına göre bu kompakt sayfaların herhangi birinde, senkronize olabilecekleri paralelde yeniden bedenlenirler.

"Madem burada bu kadar özel görevli ruh var neden çogu uykuda(ya da daha kibarca uykuda gibi yaziyim)?"
Ben böyle bir şey demedim ki? Biz böyle şeylere (bunlara cin-min de dahildir) inanmayız. Görevli bir şeye gerek yok… herkes kendine yeter. (Yaratıcı ve siz… inançsızsanız evren/doğa ve siz… O kadar basit.)

"Türkiye, Anadoluyu defalarca yüceltmenize ragmen suanki toplumda mevcut olan hosgörüsüzlükten dolayi sizin grubunuzdan bile aninda nefret edebilecek binlerce insan vardir eminim:"
Yahu bizim "o şekilde" bir grubumuz da yok. Defalarca yazdım, yıllar yılıdır toplanıp rit yaptığımız yoktur. Ama 3-4 yıl önce tüm toplumu ilgilendiren çok ciddi bir olayda birkaç kez -o da uzaktan- çalıştığımız oldu. Sonuç bizce başarılıydı. (Tabidir ki rastlantı da olabilir.) Bizler sadece cennetin yolunu arayan 4-5 araştırmacı arkadaşız. Çok görüşen insanlar da değiliz.

Hoşgörüsüzlük diyorsunuz, benmerkezciliğe dokunduruyorsunuz; bunu herkes söylüyor, bu iki kavram bir benim yaşadığım çevrelere ulaşamadı gitti. Sosyal medya mesajlarında bol… okumazsınız olur biter. Filmlerde mebzul miktarda… izlemezsiniz olur biter. Benim çevremde herkes dost, güler yüzlü, yardımcı. Hastalığımda kapının önüne meyve, yemek bırakanlar oldu. Tanımadığım kişilerdi bunlar! Birisi köktendinci, sakalı belinde bir beyefendiydi. Sokağa çıkığımda o kadar çok insan yanıma gelip konuşuyor ki, bebeği gezdirme saatlerini erkene aldım, bir arkadaşıma "servise yetişir gibi erken kalkıyorum" diye takıldım. Sitemiz 2015den beri kendi alanında aktif (önceden iki yıl ücretsiz alanda idi) tek bir küfürlü mesaj almadık; ki benim ilk "ayrılmam" öncesinde hitler (ziyaretçi sayıları) 1500ü görüyordu. Ciddi -ağır diyebileceğim, küfürsüz- eleştiri sayısı 3-4ü geçmedi. Ağır eleştirenlerden biri ile (kapalı bir hanımdı) çok da yakın dost olduk. Önemli bir yakınımı yitirdiğimde bana en büyük desteği o verdi. Ekşi sözlükte de beni ağır eleştirenlerden iki kişi ile arkadaşız. Bir kişi ile başaramadım. Tabidir ki sözlerimize bir sürü kişi sinir oluyordur; ama bu demektir ki, bizi okuyanlar -sözlerimizi beğenmeseler de, herkesle aynı fikirde olmak olanaksız- nazik ve saygılı insanlar.

"Pagan oldugunuz için, farkli oldugunuz için, insanlarin sözde kültürlerine ters görüsleriniz oldugu için, geçmisinizde yaptiklariniz/deneyimleriniz için."
Ben varoş denilebilecek bir yerde yaşıyorum. İnsanların büyük çoğunluğu konservatif değerlerle yaşamaktalar. Ve hazır mısınız duymaya? Pagan olduğumu çoğu biliyor. Hiçbir tepki almadım. Hatta bazen bu konuda konuştuğumuz (kavgasız, gürültüsüz konuşabildiğimiz) bile oluyor.

Bu duruma bir hanım arkadaşım "Müslümanlığa olan sevgin yüzünden böyle" şeklinde bir yorum yapmıştı… ama değil. Eğer Kabalistlerin, Golden Dawn'cıların, ya da Rose Cross'cuların (bu üç gruba gıcığım ) arasında yaşasam hiçbir şey fark etmeyeceini biliyorum. Nedeni basit: Çoğunluğa ve farklı görüşlere YÜREKTEN saygılıyım. Kendi kafamda, özelimde "Ya, ben şuna-şuna gıcığım" da derim… o başka bir şeydir.

Bunu geçin, 7 yıl kadar önce cinsel ahlakla ilgili ciddi bir kriz yaşadım. Genel cinsel ahlak anlayışına ters hayat görüşüm olduğu deşifre oldu. Ciddi tepki doğdu… ama tanrıma şükür, herkesi geri kazanabildim. Bana en sert tepkileri verenler bu gün bile bana selam verir, hatır sorarlar.

Sabahları sahipsiz köpeklerle dolaştığım için cadde ortasında avaz avaz bağıran iki hanım bu gün dostum. Karşılaştığımızda hal hatır sorarken -dikkatimi çekti, bir arkadaşıma söz ettim- hazır ol gibi bir beden dili sergilemekteler. Tabidir ki ben de onlara…

İnsanları kazanabilirsiniz kardeşim. Hoşgörüsüzlüğü bir ölçüde de olsa aşabilirsiniz. Ama bunun için ciddi çaba göstermeli, özverilerde bulunmalı ve EN EN EN EN EN önemlisi. BUNU İSTEYEREK, SEVİNÇLE, ÖZLEMLE YAPMALISINIZ. İsteyerek, özlemle, sevinçle yapmak için ise insanları gerçekten sevmek, en azından düşman olmadıklarını, kendimiz kadar çaresiz ve hatta korku içinde olduklarını çözmüş olmak gerek. (Bunları size değil, sizin nezdinizde ortaya söylemekteyim.)

"Bunlar Anadoluculuk ve bahsedilen özel ruhlar konularina tezat degilmi sizce?"
İşte bu güzel cümleniz koruyucu şucu-bucu ruhların olduğu hakkındaki görüşleri çürütmektedir; çünkü gerçekten çevrede acı çeken ve öfkeli insan sayısı -zikrettiğiniz gibi- boldur. Koruyucu ruh kişinin kendidir dostum. Beyin elektriğinin pozitif dalga boyundan başka koruyucu ruh yoktur.

"Yani demek istedigim bunu her okültist yapiyormu acaba yani Tibetli,Fransiz, Hintli,Amerikali, Latin Amerikali, Afrikali, Pakistanli vb. hepsi kendi ülkesini mi öne çikariyor ve özel oldugunu iddia ediyor sanki konu ne olursa olsun?"
Değil diyemeyeceğim. Bu teorileri bize çok uzak... Bunlar bölücü şeyler. Her yerden pozitif ve negatif kişiler çıkabilir. Tutun ki gökten bir melek geldi ve sizin ailenin çok süper bir şey olduğunu söyledi; eğer PE'niz varsa bunu kimseye SÖYLEMEZ, saklar; çünkü böyle bir laf etmenin var edeceği negativiteyi bilirsiniz. Tutun ki bu duyuldu ve insanlar size gelip "Yahu ailen senin çok muhteşemmiş" dedi; o zaman da "Aman efendim böyle dendiğini biz de duyduk, bilemem, ama bizim için eski dostluğumuz önemli, oradan devam edelim lütfen" demeniz gerekir. PE böyle celp edilir. Çevrede ben bunun tersini görmekteyim.

" Kime ve neye göre..."
Şu cümle var ya… artık benim başka bir laf ötmeme gerek kalmadı.

" yine sizin yazilarinizda Büyük Iskender'in Iran'i fethetmesi ile ilgili bölümlerde buna uyuyor bence)"
Valla hocam, hiç istemediğim yerden açtın, artık dilimi tutman zor. Öncelikle şunu diyeyim: Dört (rakam ile 4) adet İranlı arkadaşım oldu; biri hanım. Onların kibarlığını, alçak gönüllüklerini, eli açıklıklarını Türklerde az gördüm desem umarım kimse kızmaz. Ancak evet; "persya" Yahveh elindedir. (Bunu Tevrat da diyor.) Günümüzde bile negativte altında olduğu, tıpkı bir zamanların demir perdesi gibi, bu kez insanları değil, kadınları demir perde arkasında tutmasından bellidir. Baş kapatılabilir. İnsan isterse günümüzde bile komünist ideolojiyi çok beğenebilir. Bunlar seçimdir. Kimse karşı koyamaz, eleştiremez. Ben de iki kolumu dövme ile doldururum; buna da kimse karışamaz. Ama kapatmayı istemeyen kadınları buna zorlamak demek, başı kapalı bir hanımın başını zorla açmak; ya da benim "herkes dövme yaptırıcak işte" dememle birdir. İran'da negativite var… üzgünüm. Ama bu İranlıların (hatta Yahudilerin/Arapların) fert-be-fert olarak kötü insanlar oldukları manasında asla değildir.

"Ayrica örnegin bu "x" kentinin önemli bir kismi Havas çalissin diyelim :) sizin Kuantum&Okült bilgilerinize sahip olmadan nasil o kadar "basarili" olucaklar mesela?"
Mesajınız baştan aşağı söylemek istediklerimi söyleme şansı verdi bana; ama en iyisi bu son cümle! Maji yapmak için kuantum bilmek şart değildir. Dua da ufak bir majidir; bilmem kaç kez Profundis duası okumak da, tespih ile zikir yapmak da… Bunun da ötesinde, önceden yazmıştım: diyelim elinize bir gizli doküman geçti ve orada "10 kere gıdakla, 5 kere zıpla, sonra 10 kere kanat çarp ve arzunu söyle" yazıyor… eğer bu yazılanlara gönülden (Planck seviyesinde dust speck olmadan) inanırsanız… yöntem çalışır.

Ancak kuantum fiziğini bilmek, majiyi yaptığınız yeri/ortamı/dünyayı/evreni ve oraların işleyiş kanunlarını bilmektir. Bunları bilmeyenler sıkı bir dua etmiş gibi maji yaparlar; ulaşabilecekleri en uzak yer, arabaları ile tatile güneye gitmektir. Mikrokozmosun işleyişini bilenler ise bir jeep'te vahşi ormana dalıp, derinlerdeki gizli hazineye ulaşabilirler; çünkü onlar sadece direksiyon kullanmayı değil, coğrafyayı, yabancı dilleri, sağlık bilgilerini, harita okumayı ve daha pek çok önemli bilgiyi de bilmektedirler.

"Ben sadece meraktan soruyorum"
Umarım merakınızı giderebilmişimdir. Merak ettiğiniz bir konu hakkında bana soru yönettiğiniz için teşekkür ederim.