29 Temmuz'da yayinlanan "Ülkedeki artan asiri sinirlenme durumlari, sinir patlamalari, ve NE baglantisi" başlıklı soruya yanitiniza elestiri
29 Temmuz tarihli soru cevap bolumundeki son cevabiniza kesinlikle katilmiyorum bazi yerlerde bos seyler yazmissiniz. Soruyu soran benim.
1) Judo siyah kusak birinin asla gereksiz kavgaya girmeyecegini bilmeniz gerekir. Bunu Bülent Kisa ve Üstadinizdan bilmeniz gerekir. Sokakta gezen basibos adammi sandiniz bizi önüne gelenle dalasan?
2)Yani konu benimle alakali degil. Hayatimda SADECE 1 kez saldiriya ugradim ondada kendimi savundum. Yanitta beni kavgaci göstermissiniz asiri saçma olmus.
3) Toplum içindi daha çok sorum benimle ilgili degildi.Türkiye ve Osmanli güzellemesi yaparak sorunlara yanit olusturmuyorsunuz- üzgünüm sadece paspasin altina itiyorsunuz...Türkiyede binlerce kisi var sebepsiz saldiriya ugrayan. Sizin çevreniz Türkiye disinda galiba ya da haberleride izlemiyorsunuz.
"Ben bu geçimsiz, asosyal, özelimdeki kadinlara cellat halimle iyi yasayabiliyorsam, eger bilseniz, siz ne kadar daha iyi yasayacaksiniz. Ancak mailinizin her noktasindan bu bilgiye uzak oldugunuz anlasiliyor." Cok komik. Mailimden birsey anlasilmadigi ortada.
YANIT
Üzgünüm sevgili arkadaşım, işinize yarayacak laflar edememişim. Soruları nasıl yanıtladığım hakkında bir açıklama yaparsam belki biraz hoşgörünüzü elde edebilirim: Gelen mesajı okuyorum; içimden ne gelirse, insiyaki denilecek şekilde, bir anlamda robot, ya da otomat gibi, yanıt veriyorum. Planlamıyorum, üzerinde düşünmüyorum, kafa yormuyorum.
Bu yolu bilerek seçiyorum; çünkü böylelikle yanıtlar sadece benim değil, kontakta olduğum kaynakların da oluyor. Düşünsem, planlasam, beyin enerjisi aktif olur… ki, bizde bu tarz işler -düşünceler- pek de tutulmayan şeylerdir.
Ancak bazen yorgun oluyorum. Soru yanıtlamak, sanılanın aksine, zor bir iş. Yorgunken kontak kopuyor belki de… bilemem.
Şimdi eleştirilerinizi yanıtlayayım.
1) Judo hakkına bilgim yok, kusura bakmayın kırmışım sizi. İnsanların düşkün oldukları konularda olumsuz ahkam kesilmesi adamı nasıl gerer bilirim. Ben bunu öyle çok çekiyorum ki… Sizin judoya düşkünlüğünüz gibi, ben de dansa düşkünüm. Kendimi sizin yerinize koydum ve yaptığım gafı fark ettim. Ancak inanın, sizi eleştirmemiştim. Vurgulamak istediğim tek şey, aşırı güvenlik arayışının ters teptiği idi. Dikkat ederseniz, sözlerimde "eğer sadece kendinizi savunmak için bu sporu yapıyorsanız" gibi sözler var.
2) Bence aşırı hassas davranmışsınız. Beynimi önünüzde teşrih masasına yatırıyorum: Sizi kavgacı olarak göstermek gibi bir düşüncenin katresi aklımdan geçmedi. Ama kavga hakkında çekinceleriniz, ya da pek çok kişi gibi hatalı kanılarınız olduğunu -evet- düşündüm. Bu kanıların nedeni sizlerin beyninde oynanan oyundur arkadaşım. Ana haber bültenleri ile… Sosyal medya mesajları ile… Dizi ve filmlerle… Nasıl bir oyun olduğu, gerisinde bilmemne lobisinin bulunduğu... Aman neyse... Ama keşke anlatabilsem… İnandırabilsem… Onların çoğu insan değil. Şunu demek istedim: Onlar insan suretinde... (Adam bunadı deyin, geçin. )
Lütfen rahat olun: Judo ile bir spor olarak ilgilendiğinizi beynimde anladım. Dedem de jui-jitsucuydu.
(Editörün notu:
Bu konuda bilgi edinmek için OBSEDE OLMA HİKAYEM >> 2 - RUHÇU DEDEM
linkini ziyaret edebilirsiniz.)
Beni de biraz çalıştırmıştı. Benim eleştirim, ki, sözümün arkasındayım, self defence sporlarına -af edersiniz- "dayak yememek, ama atmak" için girenleredir. Self defence, gerisinde bir felsefe olan NADİR sporlardandır. Bildiğinizi gördüğüm gibi PE eğitimimizin her noktasının sahibi olan üstat, defalarca yazdım, Kung-fu'cuydu. Çift kol -yanlış yazdımsa bağışlayın- "nançaku" yaptığına defalarca tanık oldum. Ama çok darda kalmadıkça kavga etmezdi. Hatta bir gün bana "Bana saldıran olunca teknik yapmam, bir sopa alır kafasına indiririm" demişti. Bu sözlerinin amacı Kung Fu'nun, tıpkı maji, meditasyon ve yoga gibi bir "ekol" olduğunu, kavga aracı olmadığını vurgulamaktı.
3) Bu şıkta sizinle hemfikir olamayacağım arkadaşım. Sizi ve okurlarımı ikna edemeyeceğim hakkında yoğun bir kuşkum olsa da, laf açıldı, söylemek zorundayım artık.
Önceden de yazdım: Gördüğünüz her şey zahiridir. Beyin elektriğiniz hangi frekansta ise -kabul etmesi çok zor, bilirim, ama inancımız budur, bilim de bizi desteklemektedir- o paralel evrende, o ZAHİRİ görüntülerle yaşarsınız. Az önce söz ettiğim üstadımız sadece pozitivite konusunda büyüktü. Biziler gibi araştırmacı değildi. Fizikten anlamazdı. Bu gerçeği ona delillerle gösterdiğimizde, tüm kişilik gücüne rağmen bir süre sarsılmıştı.
Kardeşim; verdiğiniz tepkiden beyninizin -size izletilen görüntülerden- yaralı olduğu apaçıktır. Lütfen inanın, kendinizi biraz rahat bırakır, her şeyi (inanın ne aşırı romantik, ne kişisel gelişimci, ne de "kuantumcuyum") iyi yanından almayı becerirseniz; negativitenin üzerinize yıktığı olaylar karşısında beyniniz eğitir ve anında PE ye geçebilirseniz, o "kapıdan" de geçeceksiniz.
Elimden gelen bu kadar ne yazık ki… Umarım sizi daha fazla germedim. Bildiklerim bunlar.
"Ben bu geçimsiz, asosyal, özelimdeki kadinlara cellat halimle iyi yasayabiliyorsam, eger bilseniz, siz ne kadar daha iyi yasayacaksiniz. Ancak mailinizin her noktasindan bu bilgiye uzak oldugunuz anlasiliyor." demişim. Sanırım en çok da bu -biraz sınırı aşan- lafıma gerildiniz… ki haklısınız. Jargonda kendini beğenmişlik esprisi var sanırım. Kesinlikle böyle bir amacım yoktu; alçak gönüllü biriyimdir. Ama -inanmanızı rica ederim- çok, ama çok yorgunum. Ekşi Sözlük hesabımı kapattım. Bana güvenen bazı öğrencilerimden "bir süre yokum" izni aldım. Bu -bir anlamda tükenmişlikte- haddi aşmışım. Ama iyi oldu yazdığınız. Toparlarız kafayı… Düşe-kala gideceğiz. Söylemim abartılı ve amacını aşmış olsa da, hala da sizlerin benden, Janus'tan daha fazla PE sahibi, ama daha az bilgi sahibi olduğunuzu iddia ediyorum.
Tüm yanıtta söylemek istediğim şuydu: ADIMLARINIZ BELLİ BİLGİLERLE ATARSANIZ, BİLİNCİNİZDE NEGATİVİTE OLSA BİLE, İYİ YAŞARSINIZ. Nice pozitif kişi, bilgi noksanı yüzünden, sürekli hatalı davrandıkları için acı çekmektedirler. (Hemen basit örnek: Bu iyi insanlarda "haber izlememek, sosyal medyada zaman geçirmemek, film-dizi pek izlememek gerekir" bilgileri bulunmamaktadır. Tanrı, ya da iyilik hata yaparsanız size ulaşmakta zorlanır. İyi yaşamanın EN-EN-EN BAŞLICA YOLU BEYİN ELEKTRİĞİNİN ŞEN, VE ÖFKESİZ OLMASIDIR. Oysa nice erdemli (örneğin yardımsever, anlayışlı, özverili) ve zeki kişi, sıklıkla öfke duydukları ve temelde şen ve "hafif" bir beyin elektriğine sahip olmadıkları için olumsuzluklarla karşılaşabilmektedirler.
Yanılıyor da olabilirim, olabiliriz; düşüncelerimizi savunmak için elimizdeki en güçlü argüman teorileimizin gerisinde bilim bulunduğudur. Yine de hiçbir zaman bir bilge, bir hoca, bir üstat olduğumu düşünmedim, bunu öne sürmedim, böyle laflar etmedim. Bana bu payeleri vermek isteyen çok oldu. 722'yi yeni bir din olarak yayalım diyenler de… Hepsine karşı çıktım. Sorular sayfasını ilk olarak (birkaç yıl oldu) bunlardan sıkıldığımdan kapattım. İyiler iyisi Janus olmak benim için bir cendereye TIKILMAKTIR. Ben de biraz, sizler kadar olmasa da, savaşçıyım; ya da özde ben bir dansçıyım.
O yerlerin adamı olsam, valla parsellerdim. Ama DEĞİLİM. Bu konumlar beni boğuyor. Geri adım atmam: İyi bir okültist ve araştırmacıyım. Yine de kimsenin sorumluluğunu alacak, kurtarıcı olacak, büyük laflar edecek biri değilim. Sağ olun, soruyorsunuz, bildiğimi diyorum. Beğenirseniz dinlersiniz, beğenmezseniz, es geçersiniz olur biter. Hiçbir zaman "dediklerimiz mutlak gerçeklerdir" demedim, demedik.
Bazı nedenlerden bizlere ilgi duyduğunuzu biliyoruz. Bu bizi memnun ediyor. Öğrenmek istiyorsunuz. Merak ediyorsunuz. Sağ olun… Sorunuz (ya da sorularınız varsa) derin ve anlamlı olduğu için gerçekten şeref duyuyoruz. Ricam: Beni, bizi, özel yerlere taşımadan, arada saçmalayacağımı göze alarak yanımızda kalın. Kontak, kontaktır… Kurulmuş bağlantıları yapılan hataları hoş görerek kopartmazsanız şahane PE celp edersiniz. Arayı açmayalım… Bağlantıyı koparmayalım… Olur mu? Ve sizin hakkınızdaki kanımızı paylaşmama izin verin: Bir minik uyarımız olmuştu sanırım yorgunluğum hakkında, hemen frene basmanız aramızda takdir edilmiş, yani konuşulmuştu. (Sizi kavgacı filan görmüyoruz. Değer veriyoruz, kaybetmek istemiyoruz.)
Yanıtımı, sizi daha fazla gerginlikte kılmayayım diye yorgunlukla yazdım. Hemen yolladılar… Adresinizi iptal etmişsiniz. Umarım siteyi kontrol edersiniz, sanırım yanıtı yayınlamayı yarına yetiştirecekler. İnşaAllah sözlerim sizi bulur (ve yine kızdırmaz ).
Ve son ahkamımı keseyim: Hoşunuza gitmeyen şeylere öfke duymak size zarar verir arkadaşım. Dilerseniz bize yine yazın, izin verin, eleştiri mesajınızı PE içererek (kendinize zarar vermeyerek) nasıl yazmanız gerekirdi, size anlatmaya çalışayım.
Birbirimizi tanımasak da, hala arkadaşız değil mi?
Teşekkürler.