722 EĞİTİMLERİ
Temel Maji
Manyetik Maji
Pozitif Enerji
Maji Nedir?
Maji Artık Bilimdir
Eğitim Hakkında Bilgiler
Ücret Sorgulama
Eğitime Katılın!
SİTEYE ÜYE OLUN
ÜYE GİRİŞİ
JANUS SORULARI

JANUS'a SORUNUZU SORUN!

SORULAR ANA SAYFA        |        SON EKLENEN SORU        |        TÜM JANUS SORULARI

Önemli Açıklamalar        |        Soruların Kabul Edilme Kriterleri



= TÜM SORU KONULARI =

722 Ekolü ve Eğitimleri     |     Maji     |     Astroloji     |     Kuantum ve Bilim     |     Ezoterizm

Pozitif/Negatif Enerji     |     Müslümanlık     |     Farklı İnançlar     |     Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar     |     Fal/Tarot

Ruhsal Sorunlar     |     Yaşam ve İlişkiler     |     Özel İlişkiler     |     Janus

17 Haziran 2024
Beyaz Canli Janus (Janus'un beden gençlik sırları)

Esenlikler Janus ! Enerjini nasil artiriyorsun yani vücudunda ki canliliktan bahsediyorum.Bunu sormamin sebebi fotograflar bembeyaz nur gibi capcanli duruyorsun var mi beyazlatacak tavsiyen :D:D:D

YANIT

(Editörün notları: 1 - Janus'un yanıtındaki teorik bilgileri atlayıp, pratik önerilerini okumak için tıklayın!

2 - "fotograflar bembeyaz nur gibi capcanli duruyorsun" cümlesi ile Janus'un dans sitesindeki fotoğraflarından bahsedilmektedir. Dans sitesinin açılma nedeni için "PAGAN DANSÇI" WEB-SİTESİNİN AÇILIŞ ÖYKÜSÜ linkini ziyaret edebilirsiniz.)

Kardeş gözüne-gönlüne sağlık, ne güzel yazmışsın. Bedenimi övmüşsün, dahası "nur" gibi bir kutsallığı bana ibla etmişsin. İnancın varsa Allah razı olsun. Yoksa, gönlün bollukla dolsun.

Ama bu beyaz cildin beni nasıl üzdüğünü anlatmak zor… Çünkü eski kafalı bir ihtiyarım. Bizim devirde kadın beyaz, erkek bronz tenli olurdu!

Gerçekten de kadınlar binlerce yıl tenlerinin beyaz kalması için binbir yol denemişlerdir; çünkü beyaz ten safiyeti, kırılganlığı, temizliği, gençliği, tazeliği çağrıştırır. Bu bronzlaşma modasının start alma nedeni Kova Burcu Çağı'dır. Bu çağ her şeyin tersine döneceği, kadının erkek, erkeğin kadın olacağı çağdır.

(Editörün notu: Bu konuda bilgi edinmek için KOVA BURCU ÇAĞI adlı dizi filmimizi izleyebilirsiniz. )

Bedenime geleyim: Hayalimde gençlikten beri "pazu bend" bir adam olmak vardı. Body çalıştım yıllarca, biraz da bilirim işi. Ama hiç "bodyci" gibi olamadım. Bunun gerisinde ise genetik var. Babam kendi ile acayip barışık bir playboydu… ve kendi bedenini gülerek "lokum" diye dalgaya alırdı.

(Editörün notu: Janus'un babasını tanımak için YARAMAZ BİR BABA VE ESKİ İSTANBUL adlı yazısına başvurabilirsiniz.)

Velhasıl-ı kelam, tenim beyaz olsun değil, olmasın diye (bronzlaştırıcı sürmek dahil) 40 takla atıyor, becermiyorum.

Ama şu var: Derim canlı olsun (pejmürde olmasın) diye 10-15 takla atıyorum ve belki de biraz olsun beceriyorum galiba.

Arkadaşlar, dile kolay, 56 doğumluyum. Yayınlarda kimseye çaktırmıyoruz yaşı-başı elden geldiğince… ama "gözyaşları yalan söylemez" diye bir laf vardır… kuyruklu palavradır… aslında yalan söylemeyen beden cildidir. Yüzünüze gençleşme adına bir sürü uygulama yaparsınız, olmadı bıçak altına yatar, gerdirirsiniz. Belki poponuzu da gerdirir, implant koydurursunuz. Ama işin içine bütün beden girince yaşlılıkta olanaklar acayip azalır. Canınıza dişinize takıp olaya asılmak gerekir. Bir yere kadar başarılabilir de… ama asıl önemli olan bu bakıma 30lu yaşlarda başlamaktır. 50-55 yaşında birden aynaya bakıp, Ömür Göksel'in "Olamaz bu ben değilimmmmm!" şarkısını okumaya ve kolları yeni sıvamaya başlarsınız, yine de birşeyler başarabilirsiniz, ama son anda yakaladığınız geminin 1. ve hatta 2. meviklerinde yer bulamazsınız.

Yine de "Sezarın hakkını sezara verelim". Bu yaşta çıplak dans etmek her babayiğidin harcı değildir. Bu durum birşeyler başardığımın, daha önemlisi, birşeyler bildiğimin kanıtı değilse nedir?

O zaman gelin size "Nasıl oluyor da beyaz tenliyim?"i ya da "Beyaz ten için ne yapılır?"ı değil, "Nasıl bu yaşta bu bedenimi biraz olsun korumuşum"u anlatayım.

[Dostlar, "herif amma kendini bir şey sanıyor" demeyin. Bedenimdeki yaş izlerinin bilincindeyim. Ama yine de, yine de, kendimi başarılı görüyor ve kendimde akıl verme hakkım olduğunu düşünüyorum.
]

Hangi konu olursa olsun, bir şeyi elde etme sırrının ilk argümanım istektir arkadaşlar. Bana inanın: Kamyonette mevsim sebzesi satan kendi halinde adam, trafikte makas atmayı hakkı sayan riskçi hotan (bu lafı ben uydurdum) kadar istediğini elde etme yeteneği ile doludur. "Çok istedim, olmadı" diyen kişizade ya işi "Cık, bu olmuyo" diye yarı bırakmış, ya da kuralına göre (kuralı bilmediği için) oynayamamıştır. Tamam; istek önceldir, ama yeterli değildir. Kuralı da bilmek gerekir.

Bu yüzden derim ki, eğer bir istek ihtiras seviyesinde ise ve de kişi manyaklaşmadan kuralları (o ihitiras ateşine rağmen, arada frene basarak) izleyebiliyorsa, isteğini elde etmeme yolu yoktur. Bu da bir makro kanunudur.

Süreçte ilerlerken özgüven de şarttır. Amacın foslama, en azından pırtlama nedeni güven (kendine inanma) zayıflığıdır; çünkü makro ortamında inanmak adlı eylemi realize etmek sanılandan zordur. İnancı zayıflatan, hep derim ya, dağları yürütemememize neden olan, Penrose'a göre "Planck seviyesindeki dust speckler"dir. Bir şeye "inanıyorum" demek bir işe yaramaz. Maharet dürüstlükle aslında derinde inanmadığını itiraf etmektir. Onarım, ancak itiraf varsa başlar.

İnanmaktan öte, çaba da gereklidir. Önceden yazdım: En azılı hackerlar "sanalda savaşmak yetmez, meat space de savaşmalıdır" derler. Müslümanlıktaki "Önce deveni bağla" düsturunu bilirsiniz. Ayrıca konu ile ilgili Kuran'da “İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder” (Necm 39) şeklinde bir ayet vardır. Yani inancın ötesinde çabalamak da şarttır.

Çabalamak ise çok yanlış anlaşılır. Bir dolu kişi bir sürü iş yapar… bunlar çabadır… ama sonuç alamaz. Bunun nedeni çabayı hep istediği konularda yapmasıdır. Oysa çabanın (hatta savaşmanın) anlamı daha çok "istemediğin şeyleri yapmak"tır. Sevmediğin adamla uzlaşmak, istemediğin yere gitmek, inanmadığın şekle girmek, sana ters gelen şeyleri kabul etmek...

Hemen bir örnek:
Koyu Erdoğan'cı birinin gönülden "Tamam, kabul etmek gerekir ki Atatürk de şunu-şunu iyi yaptı";
koyu Atatürk'çü birinin gönülden "Tamam, kabul etmek gerekir ki Erdoğan da şunu-şunu iyi yaptı"
diyebilmesi gibi bir iştir. (Atatürk ve Erdoğan'ı örnekleme nedenim son yılların en popüler zıtlığının bu iki lider konusunda olması.)

Çabanın gerekli olma nedeni ise istemediğimiz şeyleri yapmanın anlamının çokluk bir korkuyu yenmek olmasıdır. Korku yenilince kapılar açılır, Tanrı'nin inayeti ya da inanca göre doğal mekanizma devreye girebilip işleri halleder.

Kendimden örnek vereyim: 2019da dansa geri dönüğümde tek istediğim tekrar sahneye çıkmaktı. Sahne yaşamdır. Seyirciyi görmekten öte, onlarla EM kontak kurarsınız.

(Editörün notu: Janus'un dansçılık geçmişini öğrenmek için Altar Baykal takma adı ile yazdığı DANSÇI adlı kitabını okuyabilirsiniz.)

Oysa hayat bana "Oğlum sen bu şansı kaçırdın, ancak kendini hafiften saklayıp dans edebilirsin" dedi. Yaşına göre çok aktif ve yerinde duramayan biri olsam da, artık sahne hayatının yorgunluk ve koşturmacasını kaldırmam epey zordu. Yani tek seçeneğim sanal olmaktı.

Bunu duyunca (ya da bu sonuca gelince) isyan edebilirdim. Şansıma küsebilirdim. "Bunca yıl dans edememe nedenim şu şu şudur, ben deyilimmm" diyebilirdim.

O zaman sanallığı da yitirirdim; çünkü bana o sözleri söyleten beyin enerjisi (yani öfke) NE yi davet eder, beni bir tabak enfes şeytan öğününe çevirirdi.

Ben ise -kötümser bakış açısından "boyun eğdim" denilir… ama aslında realite ile uzlaştım. Önemli nokta: Canımı dişime sıkıp değil, gönülden, rahatlıkla, bundan zevk alarak, geriye bakmayarak, planları değiştirerek uzlaştım. Söz konusu durum ise PE celp etti… keyifli bir sürece girdim.

Bilmem anlatabildim mi formülü?

Sana gelelim sevgili arkadaşım: Beyaz cilt istiyorsan, ya da istediğin her neyse, önce yoğun istek var edeceksin. Sonra elde etme sürecinde kurallara göre oynayacaksın. Kendine -kırıntı kuşkusuz- inanacaksın. Ve çabalayacaksın; yani istemediğin şeyleri istekle üstleneceksin.

Bu felsefi tantanayı kesip konuyu senin soruna getirelim: Bana sorduğun gibi, bir yandan kırk kapının ipini çekeceksin, her bir kişiye soracak bıkmadan danışacaksın, duyduklarının bileşkesini alacak bıkmadan uygulayacaksın. Sonuç alamayınca asla yılmayacaksın başka metoda geçeceksin ve -burası çok önemi- BU İŞLERLE EĞLENECEKSİN. Ve işin sonunda zaman uzun olsa -hatta beklediğinden çok uzun olsa bile- başaracağına inanacaksın. Şu da var: Bana gönül okşayan laf etmişsin. Bu sana puan kazandırdı, Levh-i mahfuz veya karma puan kitabında. Bu puanlar -olur a- kırık not aldığında, yardımına yetişir, "kanaatimiz var, geçirin sınavı" diyecek yardımcı hocalar ya da sınav gözetmenleridir.


Bu kadar vaazdan sonra realiteye, bedenime nasıl baktığıma, neler kullandığıma geçelim.

1 - Kremler.
Senelerdir sadece çok sarhoşsam ve yatıya hanım misafirim varsa (ki çok nadirdir) atlamak kaydı ile bedenime HER gece sıkılaştırıcı (Q10), sabahları cilt nemlendiricisi (Nivea) sürüyorum. Nivea'yı tercih nedenim, ucuz olması, bizim devirden kalma ve köklü bir firma olması, yaşadığım varoşta satılıyor olması.

2 - Kolajen.
Day-to-day, ya da Solgar. Ben çok yararını gördüm, Placebo da olabilir; önemli olan sonuç. (Tanıtım ücreti almadım, Zaten ikisi rakip firmalar. ) Kesemi delip geçiyor ücreti... ama değiyor.

3 - Vitaminler.
Magnezyum, aralıksız. Supradyn Daily, aralıksız. GlikozaminSülfat, arada. (Vitamin ve kolajen takviyeleri ile normal tüketiminizden daha fazla su için.)

4 - Spor.
Her gün, Pazar hariç farklı antrenmanlarım var. Gün aşırı, body ve stretching. Body: Evimde bir Weider aleti ve kilolarım var. Kesinlikle bulk çalışmam. Bu yaşta antrenmanı bırakınca sarkmaları toplamak zor olur. Bu yüzden moderate antrenman yapmaya özen gösteriyorum.

Yayınım olmadığı ve spor programım hafif olduğu geceler yatmadan hemen önce aerobik antrenman. (Bunun nedeni sarhoşken müzik ile zıplamayı çok sevmem. )

Spor yapan arkadaşlar için de yazayım. Sakatlıklarım için Kartix ve Kamfolin kullanıyorum. Kartix'i öneriyorum.

Bunların ötesinde yatak odamda harsh light alan bir konumda iki karşılıklı ayna var. Korkusuzca haftada bir kez gibi soyunup aralarına girer ve acımasızca bedenimi incelerim. Gördüğüm defektlere göre antrenman programımı değiştiririm.

"Üf, bu kadar cancağızımı sıkamam, spor bana göre diil. Tüh, keşke sağlık için kolay hareketler olsaydı :(" dediyseniz ve de aşırı atıllığın NE celp edeceğini düşünüyorsanız (daha doğrusu bunu biliyorsanız) öteki sitemdeki "Pozitif Enerji Beden Hareketleri" adlı dizi yazımı tavsiye edeyim.

(Editörün notu: Bu konuda bilgi edinmek için PEBH - Pozitif Enerji Beden Hareketleri yazaısını okuyabilirsiniz.)

"Ay başka siteye filan gidemem" derseniz, bana sorun, anlatırım. :)

5 - Maji.
Evet, yüzüm değil ama bedenim diri olsun diye çalışmam da var.

Aklıma bir fıkra geldi: Dünyanın ileri gelen zenginlerinden birini bir TV programına konuk olarak davet etmişler. Adama ticari başarıları hakkında sorular sorulacak, o da anlatacak. Spiker başlamış sormaya... O sormuş, adam anlatmış; ama sonunda "Bu anlattıklarınızı aşağı-yukarı biliyoruz. Ben sizden sırlarınızı, ya da en azından duymadığımız şeyleri anlatmanızı isterdim!" diyerek milyarderi sıkıştırmış.

Milyarder "Demek zenginliğimin gerisinde size anlattığım ticari bilgilerden öte şeyler olduğunu düşünüyorsunuz" demiş; sonra da gülerek "Peki" diye devam etmiş; "o zaman iyice geçmişe gitmemiz gerekecek". Millet merak içinde beklemeye, milyarder de ifşaatına başlamış.

"Taşradan NewYork'a geldiğimde meteliksizdim" diye girmiş söze. "Ne yapacağımı düşünürken yerde bir file limon buldum. Çürüksüz… Tertemiz. Hemen onları kaptım, yıkadım, parlattım, sattım. Kazancımla iki file aldım. Onları da sattım. Böylelikle kısa zaman içinde minik bir tezgah aldım… Artık limonları tezgahta satıyordum. Daha kazanınca…"

Bu minval üzere nasıl adım-adım para kazandığını dile getirmeye koyulmuş. "Aradan 4 yıl geçti. Sonunda minik bir manav dükkanı açmayı başardım" diye devam etmiş. "Artık hayata güvenle bakıyor, gelecek 4 yıl içinde daha büyük bir dükkana geçmek hakkında planlar yapıyordum. Ama tam bu aşamada bir haber geldi: Yıllar önce Tanzanya'ya göçüp orada altın maden sahibi olmuş uzak bir akrabamın öldüğünü ve varını yoğunu bana bıraktığını öğrendim. İşte zenginliğimin kaynağı ticari deham kadar, elime geçen fırsattır da!"

Maji de imkansızı var etmek için bir fırsat olabilir; ama yine de meat space'de de çaba şarttır.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -