722 EĞİTİMLERİ

Temel Maji   |   Manyetik Maji

Pozitif Enerji

SİTEYE ÜYE OLUN
ÜYE GİRİŞİ

MAJİ SORULARI

JANUS'a SORUNUZU SORUN!

SORULAR ANA SAYFA        |        SON EKLENEN SORU        |        TÜM MAJİ SORULARI

Önemli Açıklamalar        |        Soruların Kabul Edilme Kriterleri



= TÜM SORU KONULARI =

722 Ekolü ve Eğitimleri     |     Maji     |     Astroloji     |     Kuantum ve Bilim     |     Ezoterizm

Pozitif/Negatif Enerji     |     Müslümanlık     |     Farklı İnançlar     |     Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar     |     Fal/Tarot

Ruhsal Sorunlar     |     Yaşam ve İlişkiler     |     Özel İlişkiler     |     Janus

8 Ağustos 2024
Vajrayana/Tibet Budizmi hakkinda görüsleriniz

Merhabalar Janus,

Majiyi Vajrayana üzerinden/sisteminden çalisan, bu sistemde ileri seviye bir büyücü/majisyen olarak Vajrayana(ayni sey olmasada daha bilinen adiyla Tibet Budizmi) ile ilgili görüslerini çok merak ediyorum.

Sisteminizde kendi sistemini yarat görüsüne paralel olarak sizin kisisel görüsünüze göre Vajrayana (çalismalariniza, deneyimlerinize/veya görüslerinize göre) diger sistemlerle arasindaki bagi/beraber çalisilmalarini nasil görüyorsun? Eminim Kabala kadar karsi oldugun sistem, görüs, disiplin degildir. Yinede hertür görüs,fikir, elestirilerini merak ettim. Sonuçta bir sistemde ileri seviye olmamiz onun hakkinda elestiri kabul etmiyoruz anlamina gelmiyor, eminim farkli fikirlerle kendimizi dahada gelistirebiliriz :)

YANIT

Bir ekolde ileri seviyedeki bir kişinin kendi ekolü hakkında görüşümü merak etmesi bizleri onurlandırdı. Bunun için teşekkür ederek başlayayım. İkinci olarak ekleyeyim: Tibet'ten kötü şey çıkmaz. Söylemler görüşlerimize uyar/uymaz… o farklı bir konudur. İnsan mutluluğuna çok değişik yollardan gidilebilir. Kaç adet parmak izi varsa, o kadar bilinç vardır ve bu bilinçlerin her birinin yolu ve ihtiyacı farklıdır. Bu yüzden ciddi zarar vereceğine inanmadığımız sürece her ekol ile kardeş sayılırız.

Ancak korkarım ki Vajrayana sistemi hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Hatta itiraf etmem gerekir ki, bu sistemi mesajınızla öğrendim. Bizler son derece kültürsüz okültistleriz. Kendi sistemimizden başka sistemlere hiçbir merakımız yoktur. Uzun yıllardır öyle bir çalışma içindeyiz ki, başka ekolleri incelemeye "derman" bulamıyoruz. Bunun bir eksiklik olduğunun da bilincindeyiz. Ayrıca ne kadar okültist olduğumuz da tartışmalıdır, çünkü bizler okült, mistisizm, spiritüalizm benzeri alanlardan çok, bilim konularına (kuantum mekaniğine) -tabidir ki son derece alçakgönüllü ve haddimizi bilerek- yakınız. Bizim sistemimizde bilimsel nedenselliği -bir ölçüde de olsa- bulunmayan şeye yer yoktur. Ayrıca "kuantumculara" da korkarım ki yakın değiliz (sözcüğü tırnak içine alma nedenim küçümsemek değil, o sözcükle belli bir grubu kastettiğimi vurgulamak içindir).

Yine de sorunuz ilgimi çekti ve biraz interneti araştırdım; bu kısa zaman içinde o denli derin bir ekolü tanımama imkan olmadığı için bir yorum yapamayacak olsam da, naçizane görüşüme göre beğendim, en azından taraftarlarının Kabala gibi zarar görmeyeceklerini düşündüğüm bir sistem olduğu intibaını edindim.

Anlamadığım nokta ise böyle bir ekolü maji ile nasıl bağdaştırdığınız (bu cümlem eleştirel tını taşımıyor, sadece merak içeriyor). Ekolünüzün temeli aydınlanmaya (evrime) dayalı; oysa, ben gerçeklerden korkmam, maji evrimde engel olabilir. Bu nedenle "majiyi kendi beyninize uygulayın" demekteyiz. Maji 3. kişilere, ya da kaderde sadece canının istediklerini elde etmeye yönlendirilirse zararlıdır. Size eleştirim şu olabilir: Eğer sisteminize inanıyorsanız, maji yapmanız gerek yoktur; majinin verecekleri gerekli oranda (evriminize paralel olarak) sisteminiz tarafından verilecektir (ya da sisteminizde ilerledikçe kazanımlarınızı doğal olarak artacaktır).

Sisteminiz hakkında bilgim olmadığı için -izin verirseniz- sisteminizi genel olarak doğu ekollerine benzer olarak kabul edip bazı şeyler söyleyeyim:

Sisteminiz spiritüel bir sistemdir ve spiritüel sistemler maji ile uyuşmazlar. Bülent Kısa'nın spiritüalistlerle çatışmaları meşhurdur. Bizler onun karakterinde değiliz, kimse ile çatışmayız. Çatışmak (tabidir ki karşımızda reel bir düşman yoksa) bize göre çok gereksiz, verimsiz, yani saçma bir iştir. Buna karşın çatışmamak, kabullenmek anlamına gelemez.

Bu sözlerimin ötesinde eğer hayata bizlerin penceresinden (majikal pencereden) bakıyorsanız, bizlerin kafasındaysanız, Tibet ve Hint ekolleri sizi mutlu edemez. Söz konusu ekoller "kurtuluşu" yaşamı ruhani ortama çekerek vaat ederler. Bizler ise genel (yaygın) anlamı ile tanınan kurtuluş ile pek ilgilenmeyiz! Bana "O zaman neden PEyi bu kadar savunuyorsunuz?" diye sorarsanız, cevabım "Cennet'in en eğlenceli gece kulüplerine benzediğine inandığımız (buna emin olduğumuz) için" olur.

Başka bir konuya geçeyim: Gama dalgaboyu -bildiğinize eminim- maji için şarttır. Doğu ekollerinde ise alfa ve teta yüceltilir. İşin ilginç yanı ise doğu ekollerinin de giderek gamaya merak sarmasıdır. Oysa burada bir mantık hatası bulunmaktadır. Massachusetts üniversitesinin Shaolin manastırı rahipleri ile gerçekleştirdiği ünlü deneyi bilirsiniz. Deneyde rahipler meditasyon yaparak ortalama 100Hz e çıkmışlar ve bunun gerisinde yoğun meditasyon antrenmanları olduğunu söylemişlerdir. Ancak eğer maji yapmayacaklarsa gamaya çıkmanın ne gibi bir anlamı olduğunu anlamam zordur.

Hayır! Giderek yaygınlaşan (bilinçli olarak yayılan) "Gama dalgası ile yaşamak bir erektir " söylemi gerçekleri yansıtmaz. Gama yorucu bir frekanstır ve yararı "arada sırada" bu dalgaboyuna ulaşmakla elde edilebilir. Çıkmanın da reelde -maji yapmak, aklı fazla çalıştırmak, çok çabuk öğrenmek- benzeri bir amacı vardır. Oysa söz konusu ereklerin inzivadaki rahiplerin ne işine yarayacağı tartışma götürür.

Bir diğer eleştirimiz ise meditasyonun Baba Tanrımız Şiva'ya ait olduğu temelindedir.

[Bizler Şiva'nın Müslümanlığı tek tanrısı Allah'ın ilk görünümü olduğuna inanmaktayız. Yoga/namaz benzerliği bu gerçeğin pek çok kanıtından biridir. Namaz, Hacer-ül Esved adlı (dişil isim verilmiş olan) ve Bülent Kısa'ya göre sürekli pozitif EM radyasyon yayan bir taşa (Kabe'ye) dönerek yapılan "yoga hareketli meditasyon"dur. Bu yüzden standart meditasyona göre daha olumlu kazanımlara ortam yaratabilir.

Zaten düşünülürse Allah'ın bir öncel hali olması gerektiği noktasına kolayca gelinir. "Müslümanlıkla var olmuş yaratıcı" fikri anlamsızdır.
]

Meditasyon yaratıcısı Şiva ekolünde meditasyonun teta ile yapılır. Meditasyonun ereği olan beyni (böylece de ruhu) rahatlatacak dalgaboyu teta ve alfadır.

Dalgaları bırakalım, farklı bir konuya gelelim: Tibet ve Budizm çıkışlı görüşler evrime yöneltseler de (zararlı olmasalar da, hatta değerli olsalar da) bize göre işi lüzumsuz yere zorlaştırmaktadırlar. PE celbi (evrim ve mutluluk) için bu kadar bilgiye, derinliğe, detaya, farklılaşmaya, belki karmaşıklığa (biraz da kendini kasmaya ve kahır çekmeye) bize göre hiç gerek yoktur. Evrim ve mutluluğun (ikisi paralel gelişir) tek yolu "eğlen, ama 3. kişilerin alanına girme" söyleminden öte değildir. Dangalakça, düzeysiz ve basit olarak nitelenebilecek düşüncenin zorluğu sistemimiz eğer denenirse ortaya çıkacaktır. Eğlenmek, makrodaki en zor işlerdendir. Tüm sistem/doğrular insanlar eğlenemesin diye planlanmıştır. Ayrıca sistemimizde en güvendiğimiz yan, ilerledikçe (eğlenilecek gün sayısı arttıkça) kazanımların kuşkuya yer vermeyecek kadar netleşmesidir. Ayrıca eğlenmenin zorluğuna karşın, 3. kişilerin alanına girmeden eğlenmek başlı başına bir güç bir iştir.

Bizim ekolümüzde "an" değerlidir ve harcanmamalıdır. Bu yüzden uzun meditasyonlara sıcak bakılmaz. Hatta -eğer bitirebilirsem- yeni gama majisi eğitiminde majikal çalışma süresini de çok-çok kısalttık.

Hepsini ötesinde Doğu felsefeleri, bu ülkelerin kişilerinin kafa ve karakter yapılarından türemiştir. Bu yüzden batılılara ve biziler gibi yarı batılılara uygun olmayabilir.

Anladığım kadarı ile değerli bilgiler içindesiniz. Ancak hala da bu elbisenin sizin bedeninize göre biçildiğine inanamıyorum. Bu yüzden içerikteki kıymetli ve benzersiz şifreleri biriktirmenizi, bunları güncel yaşama daha uygun biçimde ele alarak kendi kıyafetinizi yeniden dikmenizi, bunun size daha iyi geleceğini düşünüyorum. Unutmamak gerek: "Hayatın gerçek amacı bilgi değil, eylemdir." - Thomas Henry Huxley.

Bize (722 Sistemine) göre pozitif karakter (buna paralel olarak da iyi yaşam) dopamin ve sertonin devrelerinin aktivasyonundan gelir (ki, bu bilgi "ölümüne" gizlenmektedir; hatta şeytan tarafından "dünyasal zevkler" suçlaması ile "cehennemlik günah" çerçevesine sokulmuştur; Müslümanlığın bu tuzaklardan asude olduğunu hemen söylemek isterim). Doğrudur, doğu felsefeleri ile de beyinde bu devreler aktive olabilir; ama doğulu olmadığınız için sonuçta bir tarafınız (yarı batılı tarafınız, ya da Türk tarafımız) tatminsiz kalacak olabilir.

Ayrıca, insan adlı canlı -doğusu ile batısı ile- ne yazık ki cebelleşme, didişme, zirvelere oynama, düş kırıklığı yaşama benzeri olumsuz eylemler olmadan kendini bulamayacak bir yaşam formudur. Doğru felsefelerinde ise bu nitelikler yok edilmeye çalışılır (bu sözlerim bir eleştiri değildir; böyle de olmalıdır, ama bu güzel arzu, hala da insan adlı canlıya uygun değildir). Bana "size de az önce çatışmadığınız söyleyerek doğu inançlarına paralel konuşmuş olmadınız mı?" diyebilirsiniz. Oysa bizler, ihtiyaç duyulan -ne diyeyim?- "yaramazlığı" içerikte bolca -sınırsız ama aşırı olmayan!- seks olan eğlenceye öncelik vererek tatmin ediyoruz.

Aslında bu kadar popülerleştirmeye çalıştığımız eğlence ve zevk kavramı her gece bara pavyona gitmek, hatta çok eşli olmak manasında alınmamalıdır. Eğlenmek, istisnasız her bir gün, yüzleşilen her tersliğe rağmen, ortamda hoş, hatta komik bir yan bulmak, süreçte bir şeyler öğrenildiği için kendini şanslı görmek, bu yüzden hayata (tanrıya) müteşekkir ve medyun olmak, hiçbir şeyi fazla kafaya takmamak, ama diğer yandan aşırı savruk, miskin ve gevşek de davranmamak demektir. Diğer insanlara ve sorunlara bu gözle bakmayı başardığınız anda bir kapı açılmakta, bereket ve şans ya da beklenen her ne ise, gelmeye koyulmaktadır.

Hayat bu kadar basittir. Derinlere inmeye -tabidir ki bu kişisel bir beklenti (zevk) değilse- gerek yoktur. Derinlerde güzel manzaralar olsa da kuytuluklarda nelerin saklı olduğu her zaman anlaşılamayabilir.

Soru yöneltmeniz kadar, nazik ve PE içeren (birleştirici/kaynaştırıcı) mesajınız için de teşekkür ediyorum. Eğer bu ruh halini size kazandıran Vajrayana ise onun sizin sisteminiz olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kişisel olarak yapılması gerekeni ancak sakin bir yürekle bulabilirsiniz. Sizin yüreğinizde bu erdemin bulunduğunu izledim. O zaman her nereye ulaşsanız da, nerede duruyor olsanız da, orası doğru mekan olacaktır.

Editörün notu
Yukarıdaki yanıtın sorucuya yollanması sonrasında kendisinden
- Vajrayana sistemini maji icin kullanan bir ekolde çalıştığı,
- bu ekole Tantric buyuculuk dendiği ve uzmanlık için calisma suresinin en az 10 yili bulmasi gereken ciddi bir ekol olduğu,
- ekolün geleneksel Vajrayana ve Tibet Budizmi ile arasında farlılıklar bulunduğu
hakkında bir açıklama geldi.

Bu açıklamayı da kendisi talep etmediği halde, okurları bilgilendirmek amacıyla (Janus'un onayıyla) ekliyorum.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -