722 EĞİTİMLERİ

Temel Maji   |   Manyetik Maji

Pozitif Enerji

SİTEYE ÜYE OLUN
ÜYE GİRİŞİ

MAJİ SORULARI

JANUS'a SORUNUZU SORUN!

SORULAR ANA SAYFA        |        SON EKLENEN SORU        |        TÜM MAJİ SORULARI

Önemli Açıklamalar        |        Soruların Kabul Edilme Kriterleri



= TÜM SORU KONULARI =

722 Ekolü ve Eğitimleri     |     Maji     |     Astroloji     |     Kuantum ve Bilim     |     Ezoterizm

Pozitif/Negatif Enerji     |     Müslümanlık     |     Farklı İnançlar     |     Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar     |     Fal/Tarot

Ruhsal Sorunlar     |     Yaşam ve İlişkiler     |     Özel İlişkiler     |     Janus

2 Eylül 2024
Vefkten enerji yansıtmak

Merhaba değerli Janus umarım iyisinizdir
Sizi rahatsız etmemek için önceden vermiş olduğunuz yanıttan aklıma takılan bir yeri sormak istemedim ama yinede merakıma yenik düştüm kusura bakmayın lütfen
Önce esmamızı envoke ediyoruz. (Zikir, envokasyon metotlarında en kolay yol
olduğu için eğitimde zikir önerilmektedir. Biz nadiren zikir yaparız.)
İyice kontak kurulunca bu alanı vefkten (sanki vefke hızlıca üfler gibi)
yansıtıyoruz. (Zaten alan vefke ulaşır ve yansırsa vefk dönmeye başlıyor).
Bu horolombo oluştuğunda imajinasyonu -bütün beyin/majikal gücümüz ile- capcanlı yapıyor, arzuyu görüyoruz.
Esma envoke si ile ilgili kısma takıldım.Anladığımı yazıyorum lütfen yanlışsa düzeltin.
Mesela vedud esması diyeli 20 kez vedud ismini çekeceğiz karşımızda hazırladığımız vefk e bakacağız Vefke üfleyecekmiyiz buradaki yansıtma ne demek anlayamadım.Vefkin dönmesi nasıl oluyor yani üfleyincemi dönmeye başlayacak ve bu durum vefke yüklenen enerjiyimi gösteririyor yani vefk böylemi çalışıyor.Son olarak vefki döndürdükten sonramı imajine yapacağız.
Sorularım saçma olmuş olabilir lütfen kusura bakmayın metodu anlamaya çalışıyorum
Ve en önemlisi Gama majisi eğitiminizi sabırsızlıkla bekliyorum
Saygı ve sevgiler

YANIT

Sevgili kardeşim, hata bütünüyle bana ait. Sizin öğrencimiz olmadığınızı (yani bizden eğitim satın almamış olabileceğinizi) düşünemedim. Sormakla çok iyi ettiniz. Sormaya hiç çekinmeyin… ne siz, ne de beni okumakta olan diğer kişiler çekinmesinler. Yorgunum; ama soruları severek yanıtlıyorum. (Bu yüzden bu kadar uzuyorlar. ) Kafam o kadar dolu ki, o kadar çok iş yapıyorum ki, arada unutkanlıklarım, derdimi anlatamama durumlarım oluyor; idare edin.

Sizin sorununuz, yani sözlerden anlayamamanız, sonnnnnn derece doğaldır. Her maji öğrencisi (öğretmen filan değilim, öğrenci sözcüğünü bu alana yeni giren kişi anlamında kullandım) bu belirsiz sözlerden mana çıkaramaz.

Kendimden örnek vereyim: Benim zamanımda şimdilerde internetten vız diye indirilen kitapların adını bulmak bile zordu. Bunlar ülkede satılmazlardı. Sander veya Hacette kitabevine gider, yüksek meblağlarla getirtir, gelmelerini de bir-iki ay beklerdiniz. Bu yolla aldığım ve elimde tuttuğumda heyecandan bayılacağımı sandığım Regardie'nin talismanlar kitabında aynı kader beni de bulmuştu. Regardie ha babam, "talismani şarj edin" demekteydi. İyi de, bu nasıl yapıldı ki? Bülent'in grubuna ilk girdiğimde ise çekingenliğimden bir süre soramadım. Sonra onunla arkadaş olduğumuzda sordum… ama net yanıt hiç alamadım. Bunun nedeni kesin bir yanıt olmamasıdır! Kendinize göre "alafortanföni" bir şeyler yapacaksınız. Yaptığınıza inanırsanız, kuşku duymazsanız "işler".

Yine de size biraz daha açık anlatmaya uğraşayım.

Zikir diye bir şey yoktur! Bir varlığı, ya da esmayı, adını ebced değeri ile zikrederek tabi ki envoke edersiniz. Ama envokasyonu yapan beyninizdir. Şöyle anlatayım: Aynı kelimeyi birbiri ardında söylediğinizde beyninizi bir anlamda (bir çeşit) oto-hipnoza sokarsınız; böylece mikrokozmosa geçersiniz ve beyin elektriğinizin dalga boyu ile esma alanının radyasyonunun dalga boyu arasında rezonans yaparsınız.

Peki; ilgili ismin astralda illaki rakamı kadar yankılanması mı bu sonucu doğurur? Bu düzeyimde (bu ileri düzeyimde diyemedim) artık emin değilim. Bence bu sözlerin değeri yok; çünkü tek bir alfabe yok. Aynı harf o alfabede başka, bu alfabede başka değerde. Diyeceksiniz "Kelime hangi dilde ise o alfabeyi kullanırım". Ben de size "Olur mu öyle şey? Her sesin tek bir değeri olabilir" diyeceğim. Bir harfin birden fazla değeri varsa belki de değer ya yoktur, ya da bilinemiyordur.

Bir örnek vereyim: Kabalist çalışıyorsunuz diyelim ve ünlü Lucifuge Rofocale'yi envoke edeceksiniz, L harfinin İbrani alfabe karşılığı değeri alırsınız. Sonra bir diğer gün İslami tradisyona geçer, bir işi hayrlı kılmak için Latif'i kullanmaya karar verirsiniz ve doğru bir iş yaptığınızı düşünerek L harfinin Arap alfabesindeki değerini alırsınız. Ve kontrol edersiniz… Her ikisinin değeri de 30dur. Ancak hala da bir Latin alfabesi, hatta Türkçe latın alfabesi vardır ve buradaki L harfinin değeri 60dır. Sorun ise tek bir "LLLLLLL" sesi olmasıdır.

Bunu da geçelim. Doğada "ü" harfi ile gösterilen bir ses vardır ve bu ses Arap ya da İbrani alfabesinde hiç yoktur. Dahası Latin alfabesinde de yoktur… ama hala da ağzınızdan "üüüü" diye bir ses çıkmaktadır. Matlup adı Ümmiye ise mecburen elif ile yazar ve 1 değer verirsiniz. Ancak malubun adı Aliye ise yine A harfine 1 rakamı vermişsinizdir; oysa "aaaa" ve "üüüü" sesleri birbirinden bambaşkadır.

Biz deriz ki, milenyumda bu ortaçağ kafasını artık kendi haline bırakmak zamanı gelmiştir.

Bize göre zikir, yukarıda dediğim gibi bir öz-hipnoz ile kontaktır. (Eklemek isterim: Bizler zikir kullanmayız; çünkü beyinlerimizin aramızda "majisyen beyni" adını taktiğimiz bir yeteneği gelişmiştir.) Yani amacınız, görülmeyen bir EM radyasyonla beyniniz arasında bir "birleşme" yaratmaktır. (Bana "Görünen EM radyasyon olur mu? Hıh!" diyenlere yanıtım "Görünen radyasyon vardır, o da ışıktır" olur.) Kontak kurulunca Bülent'in değimi ile "o esma olursunuz". Bize göre bu beyinsel bir kontaktır sadece. Hangi açıklama size yakınsa onu gerçek olarak alabilirsiniz. Sonuçta şöyle veya böyle, radyasyon artık sizin kontrolunuzdadır.

Bundan sonraki aşamada YİNE İMAJİNASYONLA, TERCİHEN GÖZLERİNİZ KAPALI OLARAK, bir anlamda üzerinizde (beyninizde) biriktirdiğiniz enerjiyi vefke yollarsınız. Bunun imajinasyonu kişiye özeldir. Çok amiyane olacak ama "yapa-yapa bir yol tutturacaksınız". Unutmayın, çalıştığınız yer olan mikrokozmosta kural yok! Her şey iç içe (bulaşık) halde. Birden var oluyor, birden yok oluyor, aynı anada birden fazla yerde oluyor… Tam masal alemi… ama bu sözler bilimsel deneysel bilgi.

Bülent'e göre esma zikri bitince bu "yansıtma" işi yapılmalıdır. Bizler daha esnek bakmaktayız ve diyoruz ki bir yandan zikir ile radyasyonu çekin, bir yandan yansıtın, karmanyoladan korkmayın, METODUNUZU VAR EDİN. Mikrokozmosun kuralsızlığından yararlanın. İŞ Kİ İNANIN.

Dönme olayı ise tüm zikir boyunca oluyor. Yani zikre başlıyorsunuz, ilk birkaç dakikada, en fazla beş dakikada diyeyim (bu kadar kesinlik de doğru değil, ama sizi rahatlatmak ve elden geldiğince sahih olmak istiyorum) dönmeye başlıyor. Siz zikrediyorsunuz, o dönüyor; siz zikrediyorsunuz, o dönüyor; öyle oluyor ki artık iplik daha fazla "burulamıyor" ve vefke görünmez bir el sanki ufacık tokatlar atar gibi sarsılmaya başlıyor. İmajinasyon ise -Bülent'in sisteminde- en sonda olduğu için dönmesi ile imajinasyon arasında bir bağlantı yok.

Büyük olasılıkla vefki döndüremeyeceksiniz. Çok da kolay bir iş değil. Uzun süre ben de döndüremedim. Hanımım (Bülent'in grubuna birlikte girmiştik) ilk denemesinde fırıldattı. Ancak altını çizeyim: Dönmediği zaman da sonuç alınıyor. Beyninizden ne ölçüde yüksek gama yayılıyorsa, belki de o kadar çabuk ve hızlı dönüyor… yani sonuç daha kesin oluyor. Yine de dönme-dönmeme olayına fazla takılmayın. Majide ENNNNNNN önemli argüman beyin gücü ve ondan da önemlisi yaptığına (metoda) ve yapacağına (kendinde) inançtır.

" Gama majisi eğitiminizi sabırsızlıkla bekliyorum"
Çok teşekkürler… Eğitimi bitti. Son okumalara/düzeltmelere başladık. Görseller yapılacak… Sayfalar hazırlanacak. (Sonra ben casss diye cayacağım, başka bir konuya atlayacağım. Her şey yine sekteye uğrayacak, Ergin yine "Ama müdürüüğğğmmm..." diye bir küçük kriz daha geçirecek! ) Daha zaman alır. Bu eğitimde ne esma, ne zikir, ne de vefk var. Çok yeni, devrimci bir metot… Biz güveniyoruz. Güvenmesek yapmazdık zaten. Ama son sözü deneyenler söyleyecek.

Bana sorarsanız -tanrı aşkına "adam eğitim satmak için laf çeviriyor" gibi bir şey düşünülmesin- işin en doğrusu Temel Maji Eğitimi ile başlamak. Çok çalışmak… yanlış oldu, çok, çok, çok çalışmak. Sonra Manyetik Maji Eğitimine geçmek… En sonra gamayı almak… Ancak bütün kalbimle ilk iki eğitimi almamış, deneyimsiz beyinlerin bu eğitimden yararlanmasını diliyorum. Varsın ben para kaybedeyim. Eğer bu eğitim tek başına kişilere yardımcı olabilirse, bu insanlık için bir kazanım sayılabilir; çünkü maji denen zorlu olayı basitleştirmiş ve bir anlamda "halka uygun" hale getirmiş olur.

Maji bir kurtarıcıdır. Meditasyon bu kadar moda ve kutsanıyor. Maji, meditasyona beş değil, on beş basar. Adı kötüye çıkmış ne yazık ki. Eğer sıradan kişiler Gama eğitimi ile başarı gösterebilirlerse, diğer eğitimlerin satışı düşecektir; ama madem ki bizler olağan kişilerin düşlerine ulaşmasına demeyeyim, daha "bizden" konuşayım, istediklerini elde edip sevinmelerine aracı olabileceğiz… o zaman bu demektir ki söz konusu sonuçtan KESİNLİKLE nemalanacağız. Edilen her yardım, mutlu edilen her kişi, doğal iyiliğe ya da tanrıya bir adım yaklaşmış olmak ve tanrının karşılıksız vericiliğinden pay almış olmak demektir. Varsın para olmasın. Doğa, ya da tanrı, ne vereceğini çok iyi bilir. İş ki onunla kontak oluşsun.

Nazik, düşünceli ve incelik dolu sorunuz için gönülden teşekkürler sevgili kardeşim.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -