722 EĞİTİMLERİ

Temel Maji   |   Manyetik Maji

Pozitif Enerji

SİTEYE ÜYE OLUN
ÜYE GİRİŞİ

MAJİ SORULARI

JANUS'a SORUNUZU SORUN!

SORULAR ANA SAYFA        |        SON EKLENEN SORU        |        TÜM MAJİ SORULARI

Önemli Açıklamalar        |        Soruların Kabul Edilme Kriterleri



= TÜM SORU KONULARI =

722 Ekolü ve Eğitimleri     |     Maji     |     Astroloji     |     Kuantum ve Bilim     |     Ezoterizm

Pozitif/Negatif Enerji     |     Müslümanlık     |     Farklı İnançlar     |     Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar     |     Fal/Tarot

Ruhsal Sorunlar     |     Yaşam ve İlişkiler     |     Özel İlişkiler     |     Janus

18 Kasım 2024
Çok zor şartlar altındayım (Basit bir korunma çalışması)

Editörün notu: Sorucu sorusunun yayınlanmasını istememiştir.

YANIT

Evet sevgili kardeşim; durumunuz hayli zor. Ama pek çoğumuz yaşamımız boyunca bir şekilde tehlike altında kalabiliyoruz... burası makro... Ama aynı makro -yakında küçük çaplı da olsa yüzleştiğim gibi1- mucizeler ortamı da. Şimdi gelin neler yapabileceğimize bir göz atalım; önce teorik konuşalım, sonra pratik bir çalışmaya geçelim: Üç düşmanı tanıyalım, üç dostla da tanışarak onlarla el ele vermeye ilerleyelim.

Bizim sistemimiz yüzleşilen olumsuzlukların nedeninin bireyin kendi beyin elektriğinin dalga boyu olduğu üzerine kuruludur. Bu düşüncenin temelinde von Neumann- Wigner kuantum yorumu vardır ve bu yorum gerçekliğin (yani yaşadığımız kaderin ve her şeyin) bireysel bilinç ile oluştuğunu (dalga fonksiyonunu bilincin çöktürdüğünü) öngörür. Bilincin dalgaboyu değiştiği oranda;
- bir teoriye göre süperpozisyondan olumlu (sorunlarınızın adım adım giderildiği) olasılıklar çökmektedir,
- bir diğer teoriye göre olumlu (sorunlarınızın adım adım giderildiği) bir paralel evrene sıçranmaktadır.

Bana içinde bulunduğunuz ölçüde olumsuzluğu yaşatacak kadar NE sahibi olmadığınızı söyleyebilirsiniz… ki, büyük ihtimalle haklısınızdır. Ancak doğum anı da bir çöküştür (kuantum çöküşüdür) ve önceki karmanızdaki kimliğiniz sizin bu kaderde çökmenize nedendir. Özetle; her şey sizin beyin EM alanınızın dalgaboyuna bağlıdır. (Kuran'da bu görüş doğrulanır. Enfal 53'de de kişinin davranışı değişmedikçe şartların değişmeyeceği söylenmektedir.)

Kötü haber odur ki, olumsuz kaderlerde yüzleşilen acı veren olaylar yüzünden dalgaboyunu pozitive etmek hayli zordur… ama hala da yapılacak başka şey yoktur.

İyi habere gelelim: Dalgaboyunuzu değiştirmeniz -yaşamak zorunda olduklarınız yüzünden- zor olsa da, destekleyici, size "el veren" bazı dostlar (uygulamalar) da vardır.

Bunlardan ilki kesinlikle her şeyin "iyi" denen biçime evrilmesini isteyen, bunun için çabalayan, bu sonuca ulaşılmadığında bir insan gibi acı çeken bir yaratıcının size yardım edeceğine ve sorunları düzelteceğine inanmaktır. Bu inancı (imanı) elde etmek için bilimden (ETC teorilerinden) yararlanmak olasıdır! ETCye göre bilinç bir EM alandır, çok süptil olduğu için EM tayfta yer alamamaktadır. Ancak bir alan olduğu için ve bu yüzden bir radyasyonu bulunduğu için ve aynı nedenlerle uzay-zamanda yer aldığı için BENZERİ İLE senkronize olacak, rezonansa girecek ve genliğini genişletecektir. Söz ettiğim tanrı ile rezonansa girecek dalgaboyuna (kimliğe, hayata bakış açısına) geçtiğinizde onun engin inayetinden yararlanmaya başlarsınız.

Rezonansa girecek kimlik ise sanılanın aksine çok dindar ya da çok erdemli bir karakter bile olmayabilir! Eğer gün boyu şu üç niteliği; acı/korku/öfkeyi benliğinizden atabilirseniz, senkronizasyon oluşmaması için imkan yoktur. Başarınız ne ölçüde olursa, önce sempatizasyon, giderek senkronizasyon ve en sonunda rezonans gerçekleşecektir.

Dinsel esine yakın olmayan kişiler ise quantum evreninde -bazı bilim adamlarının bile varlığını kabul ettiği- bilinçsiz, ama -onların değimi ile- "bütünü ile Platonik (buna pozitif diyelim) değerlerden oluşmuş" bir derin (ve temel) katmanın olduğuna inanabilir; onunla senkronizasyonu hedef alabilirler.

Farkındayım; yukarıda içinde yaşadığınız zorlu koşullarda PE celbinin zorluğunu kabul ettikten sonra, şimdi "size el vermeye hazır odaklar"la etkileşim için acı/korku/öfkeyi azaltma gerekliliği gibi zor bir öneri getirerek kendimle çelişmiş oldum. Zor şartlarda PE celbinin zor olması gibi, senkronizasyon için gereken acı/korku/öfke minimizasyonu da aynı şekilde zordur.

O zaman işi biraz daha kolaylaştırılabilir ve bir diğer dost odaktan daha yararlanılabilir: Bu da majidir.

Hayır; detaylı ritler yapmanız, buhurlar yakmanız, dualar okumanız çok da gerekli değildir. Tabidir ki bir konuda ne kadar teknik (ve tradisyonel) davranırsanız, başarı elde etmek bir o kadar kolaylaşır. Ancak içinde bulunduğunuz durumda artık eğitime ayıracak zaman yoktur. Zaman işleri kolaylaştırma ve çabuklaştırma zamanıdır.

Söz ettiğim sonuç için size 722 sisteminin temeli olan esmalardan üçünü önereceğim:
Bunlar > Hafiz - Basit - Kerim'dir.

Sizden bunları tek tek zikretmenizi istiyorum… ta ki onları hissedene dek. Adede, tespihe gerek yok.

"Hissettim mi?" benzeri sorular hissedememenize neden olur. Onlar zaten sizinledir. (Kuran Kaf 16: "Ben sana şah damarından yakınım.")

Onların adını içinizden gelerek söylediğinizde kontak bir ölçüde de olsa kurulacaktır. (İnanmak çok önemlidir. "Yahu ben ne yapıyorum, saçmaladım iyice" ya da "Yok, ben ne olsa başaramam" yaklaşımları kontağı olanaksız kılar. Düşünmeyin, akıl yürütmeyin, araştırmayın.)

  • Önce Hafiz ile kontak kurarak onu çevrenize sarın; korunma isteyin ve/veya korunduğunuzu imajine edin.

  • Ardından Basit ile kontak kurarak onu beyninize, kalbinize, cinsel organınızla göbeğinizin arasına ve ayak tabanlarınıza alın; sizi rahatlatmasını, evrene yaymasını, beyninizdeki olumsuz alanları dağıtmasını imajine edin.

  • Ardından size çok iyi arkadaş olabilecek bir Venüs esması olan Kerim ile kontak kurun, onu karşınıza alın, dertlerinizi anlatın, ABARTMAYIN, ACINDIRMAYIN, KENDİNİZİ de ÇOK DEĞİL, BİRAZ ELEŞTİREREK ANLATIN. Ve yardım isteyin. (Kerim erkek adı olsa da esma Venüs esması olduğu için feminendir.)
Bundan sonra işin daha zor kısmı gelecek:
Her acı duyduğunuzda,
her korktuğunuzda,
her öfkelendiğinizde,
tanrıyı (size olan sevgisini ve yakınlaşma isteğini, beyninizdeki hatalı alanlar, yani düşünce kalıpları yüzünden yakınlaşamamaktan üzüntü duyduğunu) ya da bilinçsiz katmanı düşünün… Tanrıdan yardım almak / alandan nemalanmak için KENDİNİZİ bu kötü üç tehlikeye ENGELLEYİN.

KİŞİSEL ÇABA YOKSA (meat space'de zorlanma, atılma, gayret yoksa), pozitivite amaçlı majikal çalışmadan başarı elde edemezsiniz.

Bu gerçek Kuran'da bir ayette ve bir hadis'i kutside (Yani hz. Muhammet'in görüşünü değil, Allah'ın sözünü aktaran hadiste) ve halk sözünde çok güzel anlatılmıştır.

“İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder.” (Necm 39)

"Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir zira yaklaşırım, o bana bir zira' yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim." (Hadis-İ Kutsi)

"Önce tedbir, sonra tevekkül".

Özetleyelim: Üç duyguyu minimize etmeyi şu veya bu şekilde becerdiğiniz anda, (beyinde olumsuz duygular var eden NTlerin salgılanmasını iradi olarak ya da majikal destek ile engellediğinizde), kontağın kurulmamasına ve akıl almaz yardımların gelmemesine -Güneş batıdan doğup doğudan batmadığı takdirde- imkan yoktur. Sonuç gerçekleşmiyorsa beyninizi biraz daha temizleyin, bu üç duyguya biraz daha dikkatle yaklaşın.

Elimden gelen bu kadar kardeşim.

Bu kadar zor anınızda benden yardım istediğiniz için teşekkür ederim. Her şey -belki biraz sürse bile- düzelecek; çünkü mesajınızdaki benzersiz nezaket, içtenlik ve anlatımınızdaki pozitivitenin muhakkak geri dönüşü olacaktır. Tanrı (ya da pozitif kuantum ortamı) yardımcınız olsun demiyorum, çok daha olacak.



DİP NOTLAR

[1] [Merak edenler için küçük çaplı mucizeden söz edeyim: Çocukluk ve gençliğim üst seviye zenginlik içinde geçtiği için ulaşım adına şoförlü araçlar ile büyüdüm. Sonra -kaç kez anlattım yanıtlarımda- satanizm benzeri büyük hatalarım sonucu dibe vurdum... 20 yıl içinde anaerki ile toparlansam da, varoşta yaşamaktan başka yolum kalmamıştı artık. Anaerki ile dengemi kurarak çok güzel bir hayata eriştim. Ama toplu taşım araçları bana hep ürkütücü geldi.

Yıllardır yaşadığım mütevazi semtte minibüsler inanılmaz sıkışık. Aracın içi -tıpkı temerküz kampına götürülen Yahudiler gibi- balık istifi anlayışı içinde dolduruluyor. Sosyo-ekonomik durumu alt seviyede olan semt insanları -belki de alıştırılmaya dayalı bir boyun büküş içinde- bu duruma itiraz etmemekte. Aracım olmadığı için imkanım dahilinde (genelde imkanlarımı zorlamacasına) taksi kullanmayı zorunlu bulsam da, kimi zaman mecburen minibüslere binmem şart oluyor.

Kısa süre önce de ulaşımın tek yolunun aklaziyan ölçüde kalabalık minibüsler olduğu bir yere gidip dönmem gerekti. Minibüs yolculuğu kaçınılmaz olduğunda gideceğim yerlere ortalığın tenha olduğu saatleri seçerim. Söz konusu -taksi şansının olmadığı yere- minibüsle gitmek ise her ne kadar tenha saatleri seçsem de, kalabalık yüzünden her zaman bana büyük sıkıntı vermiştir. Oysa bu kez minibüse binmem gereken saat tam da iş yerlerinin kapanış saati idi.

Arkadaşlarım beni iyi tanıdıkları için tedirgin oldular. Gideceğim yere başka bir gün, tenha saatte -görece daha rahat- gitmemi önerdiler. Onların koruyucu hali bana cesaret verdi; ertelemekten cengaverce vaz geçerek gitmeye karar verdim. Dostlarım ise kaygı doluydular. Sanki bir Indiana Jones macerasına çıkmaktaymışım gibi "İnince haber ver", "Eve ulaşınca mesaj at" benzeri ricalarda bulundular.

Ve minibüse bindim.

Biner binmez şaşkınlıkla minibüsün boş olduğunu gördüm. Öyle ki, ilk kez olarak ayakta bile kalmadım. Kapı yanındaki (kapıya yakın) koltuğa kuruldum, pencereden dışarısını seyrederek gideceğim yere vardım.

Rahatlamıştım. Ama bu işin bir de dönüşü vardı. Saat ilerlediği için, etraf artık daha "cıvcıvlıydı". Sıkıntı ile minibüs beklemeye başladım.

Ve yine minibüs geldi.

Minibüs yine bomboştu!

Yine kapı yanındaki koltuğa oturup pencereden insanları, hayatın kıpır kıpır akışını seyrederek evime vardım.

Bu mucizenin olma nedeni gitmem gereken yere, tam saatinde gitmeyi seçmem, sıkışıklık sıkıntısından korunmak için randevumu ertelememem, "kalabalık minibüs korkusu" diyebileceğim negatif alanımı yenerek, yapmam gerekeni yapmamdı.

Korkmak kadar NE çeken şey yoktur; korkuyu aşmak kadar PE çeken şey de… Korkuların üzerine gidecek güce erişince Tanrı ya da inanca göre evren sevgisini size güzel bir armağan yollayarak en mucizevi şekilde veriverir.

"Güçlü mümin, Allah katında zayıf müminden daha hayırlı ve daha sevimlidir." (Hadis)
]


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -