Daha ilgi çekici olmak için ne yapilabilir? (Janus'tan hanımlara cinsel çekicilik kazanma sırları)
YANIT
Hazır olun; bir sürü şey anlatacağım… ama bu kez "uyuyup kalmamak için power drinklerinizi hazır edin, ya da uykunuz kaçtığında bu yanıtımı kolayca uyumak için okuyun" demiyorum. Sözlerim bence -özellikle hanımların- ilgisini çekecek… belki de kimilerini ufaktan kızdıracak. Üzgünüm… hayat koçu mu ne… ondan değilim. Yaşamın farklı aspektlerinde feleğin çemberinden cebi tamtakır etmekten başka, yani çok da yara almadan geçmiş bir adamın sözlerini duymak isteyenler okusun lütfen.
Daha çekici olmak için majiyi önerebilirim tabidir ki… Esma olarak da Rakib'i… Dahası, Ay suyunu. Ancak her zaman söylediğim hacker sözünü yineleyeyim: Başarı için sanal olmak yetmez; meat space'de de çaba şarttır. Makro yasaları gereği oturduğunuz yerde her ne yaparsanız yapın, erişeceğiniz başarı cılız olacaktır.
Önce sanallıkla (biz majisyenlere göre mikrokozmos ortamında) başlayalım:
İnsanları çekmenin ilk şartı rahat, sorunsuz, kaygısız bir aura (ya da doğru söyleyiş ile EM alan) sahibi olmaktır. Sinapslarda salgılanan NTler sürekli olumsuz ruh halleri var edecek cinsten kimyasallarsa, onları salgılatan elektriğin var ettiği EM alan negatif olur. İnsanların hedefi mutlu olmaktır. Bu yüzden mutlu insanlar (iyi insanlar, ya da PE insanlar) bize cazip gelirler. Hatta mazohistlere bile… Negatif EM alan ise insanları -kendilerine zarar gelecek diye- bilinçsizce korkutur. Savunma mekanizması olarak uzaklaşma eğilimine girerler. Acı, öfke ve stres, insanları (pozitif olan, ya da pozitif olmaya istekli insanları) kaçırır.
İticilik yaratan beyin süredurumu niteliklerini -hafiften güçlüye- şöyle sayabiliriz:
ACI: Hüzün, elem, keder, kasvet.
ÖFKE: Gerginlik, kızgınlık, öfke, hırs, hınç, kin.
STRES: Tedirginlik, huzursuzluk, endişe, tasa, kaygı, korku.
Sizin ise konu hakkında kaygılarınız olduğu sorunuzdan bellidir ve büyük olasılıkla BU YÜZDEN fazla çekici olmadığınızı söylemek mümkündür.
Toparlayalım: Sanal space'de
"Çekici miyim" diye kaygınız varsa,
"Neden ben çekici değilim? diye öfkeniz varsa,
"Ben çekici değilim" diye acınız varsa,
kendiniz için ne kadar masraf yapsanız da, çekici olmanız zordur.
Bu düşünceleri var eden ana etmen ise fiziksel olarak kendinizi beğenmemenizdir. Fiziksel olarak kendilerini beğenmedikleri için çekiciliklerini yitirenler ise kesinlikle yanlış inanışlar içindedirler (ataerki yönetimindedirler); çünkü çekicilik nadiren fiziksel görünümle ilgilidir! (Güzellik kutsaldır; çünkü bakana mutluluk verir. Ancak cinsel çekicilik çok farklı bir kavramdır.)
Bu yüzden nice estetik açıdan güzel sayılabilecek insanlar fark edilmez, seksi olarak nitelenmez; çok da güzel olmayan bazı kişiler "cazip" olarak algılanırlar.
Görüntünüze güvenmediğiniz için çekiciliğinizi yitirmekten kurtulmanın yolu: "Tamam çok güzel değilim; ama Janus'un 'Çok güzel sayılmayan kadınlar da erkeklerin aklını, çok güzellerden daha çok alabilirler' sözüne inanıyorum" demektir.
Dediniz mi bunu? İnandınız mı bana? Kalbinizi/beyninizi sözlerime açtınız mı?
Harika!
O zaman gelin, neler yapabileceğinizi konuşalım.
(Sözlerim cinsel çekicilik hakkındadır.)
Bir kadının cinsel çekicilik elde etmek için yapacağı ana hata, çirkin olduğuna inandığı uyarıcı bölgelerini kapatmaya uğraşmasıdır. Öğrenmesi gereken ise erkeklerin gözünde "güzelliği görmeyi engelleyen sanal gözlükler" olduğudur. Bu evrende belki de insanın erkeği kadar salt güzellikle uyarılmayan başka canlı türü yoktur. Biz erkekleri uyaranlar ise güzellikten çooooook başka şeylerdir.
Erkeklere cinsel olarak çekici gelmenin ana kuralı "kapının aralık olduğunu" hissettirmektir. Kapı ne ardına kadar açık olacaktır… ne de sımsıkı kapalı.
Kapının aralık olduğunu üç yöntemle anlatırsınız.
1 - Giyim.
2 - Beden dili.
3 - Bakış.
Bu üç konuda gerekeni yaparsanız, ister çok kısa bacaklarınız olsun (günümüzde hanımların batı kültürü baskısı ile bu konuyu sorun ettiklerini bildiğim için bunu yazdım, ben kısa bacaklı hanımları, uzun bacaklılardan çok daha çekici bulurum), ister selülitiniz bulunsun; ister sıska olun, ister şişko; sözlerimi dinlerseniz erkeklerin çoğuna çekici gelir, hatta akıllarını başlarından alırsınız.
1 - Giyim: Kesin dekolte olmalıdır. Erkekler sizin hatlarınızı değil, ne kadar açtığınızı görürler. Açarsanız (yolunda-yönteminde-dozunda açarsanız), uyarılan erkekler hemen güzel olduğunuzu düşünürler.
HAYIR! Pop kültürü, gülünç kadın sitelerindeki "Güzel yerlerini aç, çirkin yerlerini kapa" benzeri kadın kafası ürünü öğütleri unutun! Açacağınız, ya da sergileyeceğiniz yer illaki bacaklarınız, poponuz ve memelerinizdir.
Bacaklarınız çok mu ince? Açın.
Çok mu kalın? Açın.
Çarpık mı? Açın.
Tombul mu? Daha da açın. (Biz erkekler, beynimiz ne kadar ağır şartlanmalar altında olsa da, hala da içgüdüleri yitirmedik, yuvarlak ve yumuşak ile kafayı yeriz… hatta laf ederken en "ıyyy" diyenimiz bile. Deneyin… görün.)
Göğüsleriniz dümdüz de olsa açın, kocaman da olsa (daha dikkatle) açın.
Poponuzu erkek mıknatısı kılmak için "dar" adlı kavramdan yardım alın. Bir giysinin asla yeterince dar olmayacağını bilin. Daima "Daha dar"a yönelin.
Şu da var: Eğer SİZ SERGİLEDİĞİNİZ HALDE bir erkek sizi
bacağınız ince/kalın/çarpık/tombul,
memeliniz çok küçük, çok büyük,
poponuz düz/fırlak
diye beğenmedi ise bilin ki hazret ya ağır ataerki kuklasıdır (çok eğlence kaçırıyordur); ya da seks, eğlence, coşma heyecanı ile dolu bir kadını keyiflendirecek/eğlendirecek özelliklerini yitirmiştir. Seks heyecanı ile dolu kadınlardansanız çizin üstünü gitsin… zaten birliktelik yürümeyecektir.
2 - Beden dili: Erkeklerin gözüne kendinizi sokmak için belli bir yürüyüş sitilinizin olması şarttır ve bu stil tektir, evrenseldir; Aborjini erkeklerini de, eskimo erkeklerini de, İngiliz aristokrat erkeklerini de, IŞİD militanlarını da -hormonları işlevselse- uyarır.
Göğüsleriniz KURAL OLARAK önde olmalıdır: Onlar sizin oklarınız. Yayda gerilmiş gibi öne itin ve erkekleri vurmaya hazır gibi durun.
Belinizi arkadan içeri "göçtürün" (omurganızın bel kısmını öne itin), popoyu geri itin. Bunun için sürekli yoga Kobra hareketi çalışın. Bu duruş en ilkel içgüdüleri tetikleyen doggy şeklinde "verme" posture'udur. Ben size sekste bu pozu sevin, yapın, baş tacı edin demiyorum. Neyi sevdiğiniz, ya da sevmediğiniz sizi ilgilendirir. Size bunu KULLANIN diyorum.
Yürürken çok değil, biraz zıplamalısınız. Saçlarınız uzunsa uçurun, uçurabildiğiniz kadar… Varlığımın sözü ile "saç uçurmak, uzaktan atılan bir çığlıktır." Yaşadığınız semt, çevre ve ortama göre memeleri ve popoyu DOZUNDA sallamak da erkek avlamak adına çok etkin bir "yatırımdır". Memeler, zıplatılmak; popo, çalkalanmak için o kadar yumuşak, yuvarlak ve tatlıdırlar. Ataerki sizi bu silahlarınızdan uzak tutmak için elli takla (yalan) atar… yemeyin.
3 - Bakış: Ben danışmanlık verirken şu sözü derdim: "Gözlerinden yıldızlar akıt". Bakarken gözlerinizde yıldız pırıltıları olmalı. Gözler açık, parlak, neşe ve ümit dolu şekilde bakmalı! Biz erkekler karakterimiz gereği olayları hep ağır tarafından alırız. Hayatı zorlaştırma ve altında ezilme mühendisleriyiz. (Hemen kanıt: Bizlerin dizayn ettiği hayata bak, anla! ) Karşımızda "hafif" bir hanım bulunca gevşer, tatile gelmiş gibi oluruz. Kimse şahane tatil beldesinden ayrılmak istemez. Ama ne yalvarır gibi bakın, ne döver gibi (cool modası)… Döver gibi bakınca yaygın moda yönetimindeki birkaç ataerkil sizi beğenebilir… Ama bu beğenenlerden bence KAÇIN! Onlar kadın eğlendirmeyi bilmeyen, yani kadına dişiliğini yaşatamayacak pek modern erkeklerdir. Onları kazanmak bir muharebeyi kazanmak adına meydan savaşını kaybetmeyi göze almaktır. Zaten ben bu yaşıma kadar pırıl-pırıl ve istekle bakan kadını değil, döver gibi bakanı yeğleyen tek bir erkek görmedim. Çoğumuz döver-bakandan başkasını bulmayıp suyuna tirit yaşayan zavallılarız.
Editörün notu: Janus'un, Altar Baykal mahlası ile yazdığı A-STİL KALİTE, SEKSAPEL ve İMAJ KURSU adlı kitabında erkekler için verdiği benzer önerileri bulabilirsiniz. Kitabı inceleyin! Kitabı satın alın!
Çağdaş hanımlar bu önerilerime kimi zaman kızarlar. Kendilerini onlara "kişilik" diye "kakalanan" bir cendereye kapatırlar. Oysa erkeklerin aklını başından alan kadındır asıl kişilikleri ile erkeğe ulaşacak olan! Akıllı-makıllı adlı ataerkil kalıplara tıkılı kadınları erkekler ASLA önemsemezler, "yatağa atmak için" erkek yalanları mood'una geçerler. Bu kadınlar erkekler tarafından erkekleri yönetecek kadar yakına sokulmazlar. Oysa seksiliği ile erkeğin cephesini alaşağı eden kadın, onun boynuna ilmiği geçirmiş ve gerçekleri, ANAERKİYİ ulaştırmanın fırsatını bulmuş olur. Erkekler kendilerini uyaran ve de mutlu eden kadınların yanında (kadın aşırı "ram" olmamışsa, oyunu kuralına göre oynayabiliyorsa) GÜÇLERİNİ KAYBEDERLER.
Erkekleri uyarmak onların KULU OLMAK DEĞİLDİR. Kadınların pek çoğu ataerkil yalanlar yüzünden bu iki kavramı karıştırırlar. Hem çok seksi, hem de karakter sahibi/güçlü olmak sonnnnnnnnn derece mümkündür. Erkeği mahvedecek (KURTARACAK) kombo sadece BUDUR. BU gerçek realize olmasın diye Şeytan kadınlara "akıllı kadın" adlı itici modeli dayatmaktadır.
Yahu, kim aptaldan hoşlanır? Biz erkekler dangalak mıyız aptalları yeğleyeceğiz? Bizleri bu kadar küçümsemeyin! Bizlerin uykusunu getiren ve "verse de gitsek" mode'una sokan, akıllı kadın adlı gerçek dışı, erkek özentisi, kadınlığının sıcaklığını yitirmiş modeldir. Hiçbir erkek kendinde bolca olan özelliğin, akıl adlı doğadışı şeyin, kıytırık modelini yeğlemez. Zaten zeka bu değildir. Zeki kadın erkeği avcuna alandır. Bir zeka, ya da akıl, erkeği avcuna aldıramıyorsa, hatta kaçırıyorsa, ne değeri vardır ki? Bu hatalı yönlendirmelere kanıp "erkek kaybedicisi"ne dönüşenler yazık ki bu kez de kendilerini "erkek akıl sevmez" adlı zerre gerçekliği olmayan bir diğer ataerkil mahzene kaparlar. (Bu mahzenlerden biri de "Erkekler gençleri sever" adlı kalıptır.)
[Arkadaşlar, bırakın rahat konuşayım. Ne erkek arıyorum, ne müşteri arıyorum; tepki duyulmasını göz alarak sizler, sahip olamadığım kız çocuklarım gibi sevdiğim kadınlar için -sanal/çok modern baba olarak- konuşuyorum: Benim bu ihtiyar halimle, kel kafamla peşimde, para ödemeyi göze alarak görüşmeye hazır bir sürü biseksüel (dikkat edin, gay değil, bisex, hatta evli) erkekler var. Anaerkide ruhban sınıf olmasa da, kendini din adamı atamış Janus, yemin altında bu sözü ediyor. Erkekleri TA-NI-MI-YOR-SU-NUZ. Erkekler kadar kolay manipüle edilen bir yaşam formu ile başa çıkamıyorsunuz.
Zor olan kadınlardır.
Duysaldırlar… duygusal açıdan doyuracaksınız.
Zariftirler, kırılgandırlar… frene basacaksınız.
Zekidirler, içgüdüseledirler… çoooook dikkatli olacaksınız.
Biz erkekler hayvan gibiyiz. (Bir hayvansever olduğumu anımsatayım.) Sorun bana… anlatayım. Bu kadar kolay bir arenada, Tanrının sizler için dokuduğu bu evrende, bu kadar acı çeken kadın olması beni çok üzüyor.
]
UTANMAZ OLUN. Yaşam ortamınıza uygun miktar ve biçimde, DOZUNDA, kışkırtın. Kuralları es geçin, pervasızlıktan korkmayın (tabidir ki sadece seks alanında).
Şimdi de yapmamanız gerekeneler:
Şunları demeyin:
- Akıllıyım derseniz, hemen sizi "cinselliği zayıf" sınıfına aktarırız.
- Özgürüm, bağımızım derseniz, biraz korkar, biraz "kolay verir" deriz.
- Duygusalım derseniz… acil çıkış kapısı ararız.
Tabi ki zeki, kendine yeten (erkeklere gerek duymayan), duygu yüklü cinssiniz. Bu güzelliklerinizi yüzünden annelik adlı göreve seçilen cins oldunuz. Ama av (flört ve eğlence) ortamının kuralları vardır ve bu kuralları iyi ve doğru değil, avlar belirler….
Flört başlangıcında kimliğiniz hakkında küçük bilgilendirmeler yapınmayı ihmal etmeyin. İşinizi, başarılarınızı kısaca belirtin. Yok olmayın. Ama kimliğinizin mihveri ASLA bu konular olmasın.
Kız arkadaşlarınızı dinlemeyin; ne derlerse tersini yapın. Bir şeyi eleştiriyorlarsa o giyim, tavır, aksesuar vb.nin çok seksi olduğunu anlayın. Kadın beyninin üretimi olan zevkler bir erkeğe soğuk duş etkisi yapabilir. Moda dergileri/siteleri yerine, porno kanallardaki kadınları örnek alın.
Birkaç örnek:
- Dudak dolgusu ördektir, kazdır laflarına kanmayın, dudaklarınızı (makul ölçüde) kalınlaştırın. (Dudaklar, cinsel organ dudakları ile aynı şekilde algılanır.)
- Size ne kadar yakıştığı söylense de saçlarınız kesmeyin. Saçlarınız azsa çıt çıt kullanın. Çok esmer değilseniz sarıya boyatın. Sakın ola "Kahverengi moda" herzevekilliğini dinlemeyin.
- "Doğal güzellik" adlı zırvaya gülün geçin. Duştan çıkar çıkmaz makyaj yapın.
- Rahatsız ayakkabılar (stilettolar), giysiler (tanga), sırtınızı ağrıtan duruşlarla zorlanın, pişin, donun… İşin ucunda erkek avlamak var. Bana "Aaa… bu da ne demek??? Çok saçma!" mı dediniz? Olabilir. Demektir ki bizden farklı bir kültürdensiniz; bunda da bir yanlış yok. Ama o zaman ben de size "Size uygun bilgim ne yazık ki yok. Kendi başınız size en uygun yolu bulacağınızı biliyorum." derim.
Sakın erkeklerin peşinden koşmayın! Sakın! Hatta aramayın. Aşıksanız, eşleşmişseniz tabi ki koşun, arayın, armağanlar alın… ben flörtten, adam baştan çıkartmaktan söz ediyorum. Gelecekse gelir. Bir kere ödün veren… hep verir. Kadınların en güçlü olduğu dönem flörtün başlangıcıdır. Ne "kopartırsanız" bu dönemde koparırsınız.
Kapris asla yapmayın. Sorun anlatmayın. Dertleşmeyin. Hesap sormayın. (Bunları aşkınızla, eşinizle bol bol yaparsınız… bizler eğlenceden, coşmadan, hayatı dibine-dibine yaşamaktan ve yaşatmaktan söz ediyoruz.) Eğlenin ve eğlendirin.
VE EN ÖNEMLİ NOKTA: Erkek ayırmayın! (Tabidir ki iyi niyetli pozitif erkeklerden söz ediyorum. Allahın hotanlarından değil, onların yüzüne dahi bakmayın… hatta onlardan sakının.) Her erkekte bir cevher olduğunu bilin, ondaki özelliği bulup çıkartın, keyfine varın. Kiminin parası, kiminin gözleri, kiminin gücü, kiminin eli açıklığı, kiminin seks becerisi, kiminin şefkati, kiminin uysallığı, kiminin serseriliği (itlikten, kopukluktan söz etmiyorum)… hepsini tadın… Havuzunuz geniş olsun; geniş olsun ki eşleşmek adına size en uygun adayı bulma şansınız da yüksek olsun. Aklı başında olan her-her-her-her-her erkekle (dozunda, adamına göre) flörtleşin. Canlandırın özsularınızı. Hem kendinizin… hem erkeklerin… Anaerkide bu kutsallıktır. Evrene PE akıtın. Erkeklerin ödül devrelerini tetiklemek kutsal bir iştir. Erkek temelde bir insandır.
İlişki kurmak istemediğiniz erkekleri fazla azdırmayın. Erkekler tehlikeli olabilirler. Diğer alemde buluşmak için pakt imzaladığım, delice aşık olduğum, beni öldüreeğini söyleyen ağabeyinin karşına çıkıp "ayırma bizi abi" dediğim (sanırım hayatımda ilk ve son "abi" deyişimdir) ilk hanımı döverek merdivenlerden aşağı atmış, belfıtığı olmasına neden olmuştum. (Cezamı çektim. Belimde dans etmemde sürekli sorun yaratan, yıllardır süren bir sakatlık var.)
Her flörtünüzle eşleşmeyin. Önlemci, hatta kuşkucu olun. Sınayın! Eşleşme ciddi iştir. Eğlence değildir.
Bu dediklerimi harfiyen, eksiksiz uygulayın… ama korkmadan, utanmadan, strese girmeden… sonra bakın bakalım adamlar ne hale geliyor.
"Manyetik Maji egitiminizi satin sldim okuyorum ama anlayabildigimde pek söylenemez."
Haklısınız… Zordur. Amerika'da yaşayan -çok çok değerli bir öğrencim (bir diğer şahane kadınımız) yapay zekacı- "Bu eğitim için yardım aldım" demişti.
Ama hala da en beğendiğim eğitimdir. Altından kalkabilirseniz güçlü bilgi veren eğitimdir.
Zor yanı sadece anlamanın zor olması değildir. Asıl zor olan beyni manyetizmaya "perkitmektir". Bunu yapamazsanız çalışmaların gücü ciddi ölçüde azalmaktadır.
Gama Majisi eğitiminde bu -bir anlamda- eksikleri ya da zorlukları elimine etmeye çalıştık. Egzersizler daha net. Çalışmalar kısa süreli. Esma yok. (Müslümanlığa yakın olmayan kişiler esmalarla zor çalışmaktaydılar.)
Tüm bu söylediklerime rağmen benim oyum Manyetik Majiden yana. Mıknatıslarla kollabore olmayı beyniniz becerirse önünüzde büyük imkanlar açılır. Yineleyeyim: Manyetik Maji eğtiinin zorluğu, beyin ile mıknatıslar arasında bağlantı kurmaktadır. Açık olayım, çok öğrenci bu başarıyı elde edememiştir. Yani eğitimdeki zor olan ilk bölümü su gibi anlasanız bile kontak zordur. Anlamasanız kontak daha zordur. Ama umutsuzluğa düşmeyin. Elinizde kullanılması zor olsa da işlevselliği yoğun olan bir araç var… vazgeçmeyin derim.
Hep hatırlayın: Eğitimleri her satın alan istediğini şıp diye elde etmeye başlasa, eğitim çoktan CIA eline geçmiş, bizler de diğer alemde olurduk. Çalışmak, sebat etmek, zaman vermek, sabırlı olmak şart… Bizler üstün vasıflı adamlar değiliz. Biz yapıyorsak… bizim gibi olursanız… siz de yapacaksınız demektir. Bu kadar basittir denklem.