722 EĞİTİMLERİ
Temel Maji
Manyetik Maji
Pozitif Enerji
Maji Nedir?
Maji Artık Bilimdir
Eğitim Hakkında Bilgiler
Ücret Sorgulama
Eğitime Katılın!
SİTEYE ÜYE OLUN
ÜYE GİRİŞİ
RUHSAL SORUNLAR SORULARI

JANUS'a SORUNUZU SORUN!

SORULAR ANA SAYFA        |        SON EKLENEN SORU        |        TÜM RUHSAL SORUNLAR SORULARI

Önemli Açıklamalar        |        Soruların Kabul Edilme Kriterleri



= TÜM SORU KONULARI =

722 Ekolü ve Eğitimleri     |     Maji     |     Astroloji     |     Kuantum ve Bilim     |     Ezoterizm

Pozitif/Negatif Enerji     |     Müslümanlık     |     Farklı İnançlar     |     Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar     |     Fal/Tarot

Ruhsal Sorunlar     |     Yaşam ve İlişkiler     |     Özel İlişkiler     |     Janus

Psikologlar ve Psikoterapi/Analiz hakkındaki görüşlerimiz için ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR linki, Temel İnançlarımız başlığında yer alan Psikologlar hakkında ve
Psiko-terapi ve psiko-analiz hakkında linklerine başvurabilirsiniz.

18 Eylül 2023
KAD Balık (Darlık, bastırılmışlık)

Dünyada olma onun içinde nefes aliyor olabilmenin ne kadar büyük bir darlik oldugunu ve bu bastirilmisligin bu enkarnede hissedilebilir bir durum oldugunu hiçkimseye anlatamam. Fakat en azindan sizden yapmam gerekenler ile ilgili çok önemli buldugunuz bir kaç öneri alabilirim.

YANIT

Canınızı biri, birileri ya da bir şey fena sıkmış belli… :) Sıkıntılı anınızda bizlerin görüşünü almak istediğiniz için teşekkür ederim. Tabi ki birkaç gün sonra güzel bir şey yaşayacak ve bu etkiden sıyrılacaksınız. Belki de sıyrıldınız bile. Ben ilerdeki can sıkıntıları için yine de bir şeyler söyleyeyim.

Yanıtıma geçmeden önce site izleyicilerimizin "KAD Balık" sözcüğünün anlamını bilmeyebileceklerini düşünerek, bunun "Kuzey AY Düğümü Balık" manasına geldiğini açıklayayım. Sorunun içeriğinde bu konuya değinilmediği için yanıtım fazlaca astrolojik olmayacak.

(Editörün notu: Ay Düğümleri konusunda bilgi edinmek için Janus'un Ay Düğümleri Nedir? adlı yazısını okuyabilirsiniz.)

Bana yazdığınıza göre, bir ölçüde görüşlerimize inancınız var demektir. O zaman sizde en başta bir ricada bulunayım: Sözlerime (söyleyeceklerime) bütün iyi niyetiniz ve gücünüzle inanmaya çalışın. Kimseye umut vermek gibi ne bir huyum, ne de yaşam koçluğu gibi şeylere sempatimiz var. Söyleyeceklerim, yıllara dayalı -elden geldiğince bilimsel bilgilere başvurarak- araştırmalarımız; onları tebliğlerle doğrulamamız ve sonuçlarını kendi yaşamımızda müşahede etmemiz sonucu elde edilen verilerdir. Bu bilgiler, tahmin edemeyeceğiniz kadar kötümser olan beni bile keyifli bir adama dönüştürmüştür. Seçilmişlerden olsam da (bu seçilmişler Gora'dakilerden değil :) ) doğum anımda aldığım bir saldırı ile bir baş belasına dönmüş bir kimliği gerçekten kendinden gurur duyacak ölçüde pozitive etmişlerdir.

(Editörün notu: Janus'un obsede olması hakkında bilgi edinmek için Obsede Olma Hikayem linkini ziyaret edebilirsiniz.)

(Eklemeden geçmem doğru olmaz; majiden de büyük ölçüde yardım almışımdır, hala almaktayım. Güne daima minik bir çalışma ile başlarız.)

Şimdi öfkenizi uyanmadan dizginleyin ki, konuşmaya başlayalım; önce haklı olduğunuz yerden girelim konuya.

Makro zor bir yerdir. Evet, bir çeşit cehennemdir; çünkü özgün yapının saldırıya uğrayıp bölünmesi ile var olmuştur.

Ancak her bir dalga, buna "ruh" diyelim, dalgaboyuna (yapısına) uygun yer ile senkronize olur ve çöker (quantum reduction, quantum collapse).

(Editörün notu: Bu konuda bilgi edinmek için BASİTLEŞTİRİLMİŞ KUANTUM MEKANİĞİ - 4. Bölüm: Dalga Fonksiyonunun Çökmesi linkini ziyaret edebilirsiniz.)

Çökme (bedenlenme) nedeni ruhtaki olumsuzluktur. Olumsuzluk katsayısı artarsa (dünyadaki yaşamda evrimde -düşük olasılık taşısa da- ileri yerine geri gidersek) ölüm ötesinde daha zorlu bir yerde çökeceğimiz kesindir. Bu yapı Müslümanlıkta "Cehenneme gitme" olarak ifade edilir. Bizim içinde yaşamakta olduğumuz (çöktüğümüz) evrenimiz ise seçme şansı (kaçma şansı) taşıdığı ve son derece güzel kısımlar içerdiği için "Tatil köyü Cehennem" denilebilecek bir yerdir. Bu dünyada birbirine bakabilen her bir kişi, burada çöktüğüne göre hem benzer, hem de aslında o kadar kötü olmayan, bilakis, evrimde ilerlemeleri kolay olan ruh taşımaktadırlar. Bu fırsatı, evrim olayına "asılarak" (yani evrim için çabalayarak) değerlendirmek yerinde olacaktır.

Buraya dek sözlerim anaerki temelli 722 sistemi doğrularıdır. Size inandırıcı gelmemiş olabileceklerini düşünerek biraz bilim alanına geçelim.

Makroda beş duyumuzla algıladığınız her şey, önceden "bulaşık" (smear) şekilde olan bir olasılıklar (buna da kaderler diyelim) bulutundadırlar. Kuantum mekaniğinde buna süperpozisyon denir. Bilimciler, söz konusu olasılıkların iki milyondan fazla olduğunu varsaymakta ve esprili bir şekilde "Bu olasılıklardan birinde tabidir ki Hitler savaşı kazandı ve dünyanın hakimi oldu" demektedirler. İşin can alıcı noktası şudur: Bu olasılıklardan biri "ölçüm" ile "çökmekte" ve kaderimizi var etmektedir. Ölçüm, (yazgımız) sanıldığı gibi doğum anında belli değildir ve her nano saniyede yeniden belirlenmektedir. Ünlü ve aşırı karizmatik bilim adamı (kıskandığım nadir erkeklerdendir :) ) Max Tegmark bu konu hakkında "trafikte ilerlerken karar değiştirip saptığımız yol bile bir süperpoziyon (kader) seçimdir" demektedir.

Ancak asıl üzerinde durmak istediğim iki kuantum yorumudur. Bunlardan biri olan ve destekleyicisi Wheeler, Stapp, Penrose gibi dehalar olan Wigner-von Neumann yorumu der ki, "Süperpoziyondan çökmeyi ölçüm değil, bilinç yapmaktadır". Bunun manası çevrenizde gördüğünüz her şeyin, karşılaştığınız her olumlu ve olumsuz durumun kişinin KENDİSİ tarafından var edildiğidir. Negativite (buna da Şeytan diyelim), işte bu yüzden, elimizden bu şansı almak ve illaki bizi sıkıntı içinde yaşatmak için (ve enerjimizle beslenmek ve varlığını sürdürmek için) hatalı bir kültür yaratır; insanları bunun doğruluğuna inandırır. Bu hatalı doğruları beyinlere kendileri tarafından perkittirir. Böylece dünyayı hayli olumsuz şekilde görmeye başlarız. En azından güzelliklerini ve fırsatları görmez oluruz.

[Yanlış doğulara bir örnek vereyim: Rekabet! Başarının birbirimizi geçmeye çabalamak ile geldiğine inandırılmışlık. Oysa önde olmak, birilerini geride bırakmak demek olduğu için bölmedir.

Başarı tabidir ki çaba ile gelir; ama çabayı doğru yerde sergilemek şarttır. Çaba; erdemli olmak, dengeli olmak, birleştirici olmak için üretilmelidir. Başarılırsa, istenen konuda başarı VERİLECEKTİR. Müslümanlıktaki "Başarım ancak sendendir Allahım" sözlerinin anlamı, Yahudilikteki gibi bir ulaşılmaz tanrı tarafından yönetilindiği için "İstersen verirsin, istemezsen vermezsin" manasında asla değildir. Ayette (Hud 88) zaten sözler "senin YARDIMINLA gelir" şeklindedir.
]

Bu yorum sonrası pek çok kişi "Tüh, beynimde bu olumsuz alanlar var, o zaman ben battım" düşüncesine saplanırlar. Ama makroda mucizeler bitmez.

Yukarıda söz ettiğim ikinci yorum olan Orch OR yorumu der ki: "Evet, kuantum olayları genelde Schrödinger denklemine uygun gelişmektedir. Sistem (denklem) doğrudur. Ama bazen -burası çok önemli- çökme kendi kendine (insan ölçümünün dahli olmadan) olur! Üstelik bu çökme kuantum evreninin (atomdan küçük varlıkların, bizim evrene benzemeyen kurallarla var olduğu evrenin) en derininde mutlak olarak Platonik niteliklerin bulunduğu bir yerden gelmektedir."

Bu bütünü ile pozitif katman 722ye göre tanrının yansımasıdır.

Ne demek istiyorum bu sözlerimle?

Şunu demek istiyorum: Ne kadar sıkıntıdaysanız, kendiniz o kadar suçlayın demeyeceğim, kendinizi asla suçlamayın, ama o kadar "Yahu bu kadar hatayı nasıl da yaptım? Hemen toparlanmam gerek! İyi ki fark ettim. Bu da bir şans" demeniz ve ardından şöyle devam etmeniz gerek: "Bana çok zor durumda kaldığımda yardım eden bir yaratıcı tanrı var (inançsızsanız tanrı değil "bir mutlak pozitif ve bana ulaşabilen bir yapı var"), o beni daha iyiye götürecek."

Sizi duydum! "O zaman neden yardım etmedi de bu kadar sıkıldım?" dediniz. :) Ona engel olan (o bir adımı, ama biraz zor adımı atmayan) yine -tabi ki fark etmeden; belki de kötümser bakış açınızla) sizsiniz.

("Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir zira yaklaşırım, o bana bir zira' yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim." Buhariden hadis-i kutsi, yani Hz. Muhammet'in kişilsel sözü olmayan hadis.)

Biz kimseye dindar olun, Müslüman olun, pagan olun demeyiz. Biz -bakın paganizmin demiyorum- MÜSLÜMANLIĞIN görülemeyen ana hedefini öneriyoruz. Bu hedef şudur: Mutlu olun!

Bence şimdi de "Sanki kolaydı, ben olamadığım için sana yazdım" diyorsunuz. Ama yine yanılıyorsunuz. Beyin (düşünce şekilleri) son derece plastik, yeniden yapılandırılabilen, şekil verilebilen bir organdır. Eğer öyle olmasaydı negativitenin tek silahı bizleri yanlış-yunluş şeylere inandırmaya uğraşmak olmazdı. İnanç… inanırsanız her şeyi başarırsınız. Şu aşamada minik bir adım atın: "Her şeyin aslında güzel olduğuna inanacağım" deyin ve buna çabalayın. Zor mu geldi? Tamam, biraz kolaylaştıralım: "Hayatımda güzel şeyler olduğuna ve görmediğime inandım, onları bulup, bunlardan keyif alma uğraşına giriyorum Janus" deyin. Hemen bir şey ben sizin adınıza buldum: Gençsiniz. :) Bence ciddi bir sağlık sorunuz yok. Ya da ellerinizi veya bacaklarınızı, hatta gözlerinizi kullanabiliyorsunuz. Benim gibi kel değilsiniz. :) Ve daha önemlisi: Güzel ruhunuz var. (Yanıtımın son iki paragrafına bakın.) Keyiflenmeye bunları düşünerek hemen başlayın.

Beyninizde an bazında -yine dikkat edin- mutluluk demiyorum, bu zor iş, bir şeyler bulup KEYİF veya RAHATLIK var ettiğiniz anda, bunun anlamı negativiteyi (yani şeytanı) yok etmeniz olduğu için, tanrı ile, ya da kuantum uzayı geometrisi ile, kontak kurdunuz ve onun sizin adınıza güzellikleri çöktürme imkanı verdiniz demektir.

Biz tembel, ahmak, kolaycı, gevşek adamlar olduğumuz için değil, beyindeki ödül devrelerini tetiklemenin, yani PE celp etmenin tanrı ile kontağı sağlayacağını bildiğimiz için rahatlık ve keyif çabası öneriyoruz. Kendinizi sıktığınız her anda (ve unutmayın, bunun nedeni yanlış bilgi yüzünden süperpoziyondan yanlış seçenek ile senkronizasyondur) şeytan'a (ya da bu kadar teatral olmayalım ve "negativiteye" diyelim) "burada ücretsiz besin" daveti yollamaktasınız.

Beyninize hakim olun kardeşim. "Yok" dediğinizde, eğer inanabilirseniz (eğer beyninizde volüm transmisyonu var edebilirseniz) tanrının ya da geometrinin işleri sizin adınıza düzeltmesine olanak vermiş olursunuz. BİRAZ ZORLAMAK VE İNANMAYA ÇALIŞMAK ŞARTTIR AMA! Her şey o kadar kolay değildir. Henüz Cennette değiliz. Abartıyorum, farkındayım, yine de söyleyeceğim: Bu durumu beynimde at koşturan, orayı parsellemeye çeşni enerjilerle göğüs göğüse gelip, resmen bir güreşçi gibi itmeye benzettiğim olmuştur.

Ve şunu unutmayın: "Nöroplastisite" adlı beyin yeteneği ile beyinde (fizik planda bile) yepyeni bir yapı var etmek mümkündür. İnsanda beynini yeni baştan şekillendirme yeteneği vardır. Beyninizdeki hatalı yolaklar yüzünden şu anda güzellikleri göremiyor olabilirsiniz. Sakın "Yok işte" demeyin. "Onlar var, göremiyorum. Kendimi zorlayıp başaracağım. Hayata -evet önceleri biraz kendimi biraz zorlayarak- farklı (daha olumlu) bakacağım. Böylece tanrısal (ya da geometriksel :) ) yardım alacağım ve giderek bunu tek başıma başaracak, süperpoziyondan en güzel seçenekleri çöktüreceğim" demeniz, ama bunu inançla, şevkle, heyecanla demeniz gereklidir.

Bu enerjiyi bulamadınızsa hemen gidin o almayı çok istediğiniz ayakkabıyı (ya da kravat ve kol düğmesini :) ) alın, midenize düşkünseniz kendinize güzel bir yemek ısmarlayın (yan çizmeyin, bunları yapın). İstediğiniz ama yapmadığınız bir şey yaparak kendinizi ödüllendirin (serotonin sistemini tetikleyin). Hayır; sakın ARKADAŞINIZA TELEFON AÇIP DERT YANMAYIN. Kovun bu isteği. Kovun, o telefonu açtıracak düşünceyi/sıkıntıyı. (Daima gülüşe, eğlenceye, hafifliğe oynayın.) Biraz ödül devreleri aktive olunca kendi kendinize acemi majisi yapın ve "Bir daha olumsuz düşünmeyeceğim işte" diye beyninizde yeni bir alan yaratın. Zorla olsa tebessüm edin. Çevrenizdeki her insana, bunları bilmedikleri için biraz acıyın. ;-) Siz artık o gereksizce yaratılan "gayya kuyusu"na bye-bye demektesiniz.

Ve en önemlisi: Kendinize zaman verin. Kötümserliklere alıştırılma tarihiniz yaşınızla birdir. Rafine olmak için kendinize EN AZ iki yıl tanıyın. Daima "Bir daha deneme… bir daha… bir daha… bir daha…" mottomuzu aklınızda tutun. Başarısızlıkları şanssızlık ve olumsuzluk değil, sizi daha iyi götürmek için dertlerini anlatmaya çalışan öğretmenler olarak görün.

Mesajınızdan bu dediklerimi başaracak gücünüz olduğunu kesinlikle aldım. Bu cümleyi bana yazan başka kişilere de söylemem, bunun bir prototip cümle olduğunu sakın düşündürmesin. Çok ciddiyim: Bana yazmanız bir güç kanıtıdır… ama ben yıllar içinde bu frekansı maillerden almayı öğrendim. Kimseye boş ümit dağıtan biri değilim, bunun zararlı olduğuna bile inanmaktayım.

İki laf da astroloji konusunda edeyim: Kuzey düğümü Balık olanlar, eğer başarırlarsa, insan-ı kamil olmaya (yani süper keyifli hayata) adaylardır. Lütfen dürüstlüğüme inanın, kim bu konuda ne demiş, zerrece bilgim yok. Bizler başkaları ne demiş ile ilgilenmeyiz, bildiğimizi söyleriz. Size güzel bir şans verilmemiş, siz karakterimizle bu hedefe sahip olacak biri şeklinde çökmüşsünüz. Boşu boşuna sıkılıp bunalacağınıza biraz kendinize dönseniz… içinizdeki gizli hasletleri fark edip onlara yönelseniz… Her şey daha kolay olacak.

Sözün özü (velhasıl-ı kelam) ben oyumu sizden yana kullanıyorum. Sizi saran bunaltıyı dağıtmayı öğreneceksiniz. Bu an "yeni hayat" sürecinin ilk anı. Sözlerimi okudunuz ya... Değişim başladı bile. :)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -