722 EĞİTİMLERİ
Temel Maji
Manyetik Maji
Pozitif Enerji
Maji Nedir?
Maji Artık Bilimdir
Eğitim Hakkında Bilgiler
Ücret Sorgulama
Eğitime Katılın!
SİTEYE ÜYE OLUN
ÜYE GİRİŞİ
RUHSAL SORUNLAR SORULARI

JANUS'a SORUNUZU SORUN!

SORULAR ANA SAYFA        |        SON EKLENEN SORU        |        TÜM RUHSAL SORUNLAR SORULARI

Önemli Açıklamalar        |        Soruların Kabul Edilme Kriterleri



= TÜM SORU KONULARI =

722 Ekolü ve Eğitimleri     |     Maji     |     Astroloji     |     Kuantum ve Bilim     |     Ezoterizm

Pozitif/Negatif Enerji     |     Müslümanlık     |     Farklı İnançlar     |     Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar     |     Fal/Tarot

Ruhsal Sorunlar     |     Yaşam ve İlişkiler     |     Özel İlişkiler     |     Janus

Psikologlar ve Psikoterapi/Analiz hakkındaki görüşlerimiz için ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR linki, Temel İnançlarımız başlığında yer alan Psikologlar hakkında ve
Psiko-terapi ve psiko-analiz hakkında linklerine başvurabilirsiniz.

20 Haziran 2024
ders konusunda bir tembelliğim var, yenemiyorum.

Uzun süredir ders konusunda bir tembelliğim var, bu tembellik yıllardır beni Dracula'daki gelinler gibi tutuyor. Defalarca kez harekete geçsem de bu konudaki atılığımı yenemedim.

Ders konusunda diye özellikle belirtmemin sebebi spor-oyun olarak falan aktifim, onun dışında birkaç defter alıp şiir yazmaya da başladım, başka hobilerim de var zaman öyle geçiyor.

Bunu yenebilmek mümkün mü? Bana bilimsel olmadan (ökült yorumu seviyorum) bunu anlatabilir misiniz?

YANIT

Merhaba sevgili arkadaşım.

Evet, siz de bizim bilimsel yaklaşımımızı pek tutmayan öğrenci/dostlarımdansınız. Bunda da bir yanlış yok. Ancak maji ve okültü tradisyonel olarak kullanmayı tercih etmekte bir hata olmasa da, bir eksik olabilir; çünkü sadece hoşunuza giden, ama nedenselliği olmayan yöntemlere inanma eğilimdeyseniz, gün gelir, bütünü ile yanlış olan şeylere de inanır ve zaman yitirir, hatta belki de zarar bile görebilirsiniz. Oysa beyninizi "ben bir ölçüde de olsa kanıt olmadan bir şeyi üstlenmem"e odaklarsanız, metotlar, pratikler arasında daha işlevsel olanı seçebilirsiniz. Bilim ise bir şeyin nasıl işlediğini, vuku bulduğunu gösterir. Söz konusu "akış"ı kaptığınızda artık bizimkiler dahil, onun-bunun metoduna gerek duymaz, kendi kafanıza (beyin yapınıza, karakterinize) uygun, kendinize özel, bu yüzden de size göre daha başarı odaklı yöntemler geliştirebilirsiniz. Bu yüzden -bize göre- bizim eğitimlerin üstünlüğü, verdiğimiz majikal pratikten çok, işin nasıl yapıldığının bilimsel açıklamasıdır.

Okült çözümlere gelelim.

Evet; majiyi beğenmediğiniz huylarınızı aşmakta kullanabilirsiniz. Maji gerçekliği iradi olarak biçimlendirmektir (dalga fonksiyonunu iradi olarak çöktürmektir). Beyin de, beden de gerçeklik unsurları olduğuna göre, bedendeki defektleri değiştirebilir, beyin NT salınımlarını düzenleyebilirsiniz. Bizim idealize ettiğimiz çalışmalar zaten bunlardır.

Bizler son zamanlarda (benim hastalığım sonrasında) benim yönlendirmem ile majikal eğitimi kolaylaştırma amacını edindik. Nedenler uzun, soran olursa yanıtlarım. Önceki yöntemde bir üslubumuz vardı (yani eğitimler üç aşamalıydı); o da şuydu:
1 - Nedenselliği öğren (bilim).
2 - Kullanacağın ekipmanı/unsurları tanı (majikal bilgi).
3 - Uygula (pratik çalışmalar).

Bitirebileceğimize söz veremiyorum, beynime hiç güvenemiyorum artık, ama biterse bir Gama Maji eğitimi hazırlıyoruz. Burada fazla bilime girmeden, bizim temel unsurlarımız olan esmaları bile kullanmadan, salt beyin gücü ile gerçekliğe biçim vermeyi (kuantum mekaniğinden ve gerçeklikten, dalga fonksiyonlarından uzun uzadıya söz etmeden ) öğretmeyi hedefliyoruz. Olumsuz huylarınızı bu çalışmalarla elemine edebilirsiniz. Ama bunun için de bir eğitim gerekli. Yani korkarım ki bir yanıt içinde okült açıdan bir şey öğretmem mümkün değil.

Şimdi gelin, biraz tembellik konusunda maji-dışı, teorik şekilde konuşalım.

Tembellik adlı tutumu iki farklı tabanda değerlendirmek mümkündür. Tembellik genel bir beyin negativitesinin yansımalarından olabilir; ya da bilincin, kendisine ait olmayan alanlara itildiğinde verdiği tepki sayılabilir. Bunların her ikisi de tek bir kişide bulunabilir.

Genel beyin negativitesinin nedeni bir ölçüde kişilik, bir ölçüde de bu kişilik özelliğini besleyen ailesel/çevresel (kültürel) tutumlardır. Genelde pozitif bir beyin elektriğini zorlayarak negative etmek aile ve çevre baskısı ile bile zordur. Ancak eğer negativite, genelde olduğu gibi geçmiş enkarnasyonlara ait bir kalıntı ise, bu konum aile ve çevre tarafından da beslenirse, giderek güçlenip hiç tahmin edilemeyen yerlerden gün ışığına çıkabilir, yani önceki enkarnatif kimliğinizde hiç de yer almayan bambaşka olumsuz huylar geliştirebilir.

" Bunu yenebilmek mümkün mü?"
Evren bir mucizeler evrenidir ve her şey, aklınızın alamayacağı şeylerin bile gerçekleşmesi mümkündür. Bilim insanlarının süperpozisyonda ortalama iki milyon seçenekten söz etmeleri önemlidir. Kötü haber ise seçenekleri seçen etmenin beynimizdeki EM alan, daha doğrusu, alanın dalga boyu olmasıdır. Bu nedenle dalga boyunu (hayata bakışı, alışkanlıkları, düşünce sistemini) değiştiren, daha iyi paralel evrene nano saniyede sıçrayacaktır. Yeni evrende geçilen sokaklar aynıdır, meslek aynıdır, tanışlar, aile, eş aynıdır… ama sorunlar kendi kendine çözülmeye başlamıştır.

Sorunlar zaten ANCAK kendi kendilerine çözülürler! Kişi değişmeden hiçbir sorun çözülemez. Kişi değişince ise sorunlar kendi kendine çözülür. Bu durumun nedeni gerek değişen kişinin beyin elektriğinin güzel gerçeklikler ile senkronize olup onları çöktürmesi, gerekse genliği daha geniş bir PE alanın (dilerseniz buna tanrı diyebilirsiniz) koruyuculuğunu aktive edebilecek ortam bulmasıdır. Siz aynı elektriği taşıdığınız sürece ne kadar uğraşırsanız uğraşın, haksızlıklara uğranılan evrende kalmaya mahkumsunuzdur. Elde edeceğiniz yegane başarı, yüzleştiğiniz haksızlıkların biçimini değiştirmekle sınırlıdır. Uğrunda savaştığınız haksızlığı elimine edip görece adalet sağlasanız bile, kendi evreninizde bambaşka bir haksızlık kaderinizde yer alacaktır.

Ancak çıkmaz şuradadır: Beyin elektriği (düşünce biçimi) nasıl değiştirilecektir? Zaten sorunuz da aslında budur.

Dediğim gibi, bunun için maji kullanabilirsiniz. Çağdaş maji zaten bu, yani beyin elektriğini değiştirme amaçlıdır. Beyin değişince kader zaten değişim oranında güzelleşeceği için, mutluluk adına münferit konularda maji yapmaya gerek kalmaz.

İkinci önereceğim şey değişirseniz elde edeceğinize inanmak (inanarak dağları yürütebilirsiniz) ve değiştiğinizde elde edeceklerinize odaklanmaktır. Hepimiz hayatta kalma içgüdüsünün uzantısı olarak bir ölçüde en çok kendini seven ve kollayan canlılarız. Bu olağan yanınızı olumsuz huyları aşmada kullanabilirsiniz. Şöyle açıklayayım: En arzu ettiğiniz ödüllere odaklanın. Bu ödül güzellikten, paraya, rahat bir hayattan, mutlu bir aileye dek her şey olabilir. Ve şuna inanın: Olumsuz huyunuzu yendiğinizde, o büyük ödüle, yenme başarınız oranınızda kavuşacaksınız… Bu inanç size muhakkak ki olumsuzluğu yenmek için güç verecektir. Bir sözümüz vardır: Şu anda ondaya bir uzaylı örümcek girse, hepimiz varlığını tahmin edemeyeceğimiz hızda koşmaya başlarız. Yani güç, istekle aktive olur. Ödül ise istek yaratır. Bana inanın, olumsuz huyunuz, size zaten tanrının ya da doğal sistemin vermeye hazır ve istekli olduğu (ve de hakkınız olan) o ödülü alamayın diye verilmiştir.

Şimdi tembelliğin tepkisel olduğu konuya girelim. Spor ve oyun gibi konularda aktif olmanız apaçık olarak aslında tembel olmadığınızı, sadece belli konularda tembel olduğunuzu göstermekte. Bu "belli konular" daima size dayatılan, karakterinizle ilgili olmayan, size uygun olmayan, bu yüzden bilincinizin -kendini korumak adına- tepki gösterdiği konulardır. Bizler -sözlerim risklidir, bilincindeyim- eğitimin bazı kişilere felaket bile getireceğine inanmaktayız. Eğitim güvenceli meslek için gerekli olabilir; ancak fark edilmelidir ki pek çok zengin iş adamı eğitimi yarım bırakmış ve kendi bildiği gibi çalışmayı seçmiş (kendi olmayı seçmiş) kişilerdir.

[Bir kriter olmasam da, bana soru yöneltme nezaketiniz açısından önemli bir örnek olabilirim: Lise eğitiminde fen derslerinde inanılmaz ölçüde zorlandım. Yine de bizim zamanımızda "fen puanı" ile alınan çok seçkin bir üniversiteyi kazandım… ama üniversiteyi terk ettim. Bu son derece radikal (hatta pek çok yakınım açısından delice) bir karardı. Bu gün ise siz dahil pek çok öğrencimi sıkıntıdan patlatacak kadar -ve gece gündüz- ağır bilimsel konularla iç-içeyim. Özellikle maddesel açıdan çok, ama çok zor günlerim oldu, ama dürüstlüğüme inanın, o kararımdan tek bir gün değil, tek bir mili-saniye pişman olmadım. Kesinlikle kimseye okulu bırakın demiyorum. Ben de bırakmadım. Ben üniversiteyi bıraktım… ki, bu farklı bir şeydir. Bunun anlamı, sonuna dek denemek ve gerçekten çıkış yol olmadığını görürseniz vazgeçmektir.
]

Ben sizin babanız olsam (ancak "bekara karı boşaması kolaydır" denir, benim de çocuğum olmadığı için, kolay laf ediyor olabilirim) sizi spor ve oyuna yönlendirir, tembel olarak nitelendiğiniz ya da kendinizi nitelediğiniz alanları hayatınızda minimize ederdim. Esnek bakmaya istekli, kuralcı olmayan ve de cesur ebeveynlerle kafa kafaya verip (onların deneyiminden yararlanıp) bir çözüm aramak ve çokluk karşılıklı özveri ile bulmak mümkündür.

Şiir yazmak başlı başına bir iştir. Kolay sanılır kimilerince, oysa yazmanın ciddi bir yetenek gerektirmesinden öte, bunu istemek de çok önemli bir durumdur. Bu arzunuzu küçümsememenizi ve enerjinizi bu alana davvermenizi önerebilirim. (Yine kendimi katayım, sayfalarca makaleyi kısacık sürede yazabilsem de, istememe karşın, tek bir satır şiir yazmayı bu günde dek becerememiş biriyim.)

Başka hobilerinizin olduğunu da söylemektesiniz. Anaerkide bir kişinin hobisinin olması, ona güvenli yarınlar sağlayacak bir işe girmesinden daha önemli ve değerli görülür. Kötü olan sadece güvenlik vaat eden iş sahibi olup, hobinin olmamasıdır.

Ancak makroda net kurallar vardır. Bunlardan biri de avlanma gereğidir. Makro, gerçeğin (güzelliğin) saldırıya uğraması ile var olmuş bir mekandır. Tam (kompakt) değildir, zor yanları vardır (bunları aşmak ve anında paralel evrene atlamak da mümkündür). Bu zor yanlardan biri avlanma gereğidir. (Tevrat'a göre çalışma gerekliliği Yahveh'nin insanoğluna lanetlerindendir.) Çağdaş yaşamda avlanma, iş sahibi olma durumuna evrilmiştir; bu demektir ki bir işinizin olması, para kazanmanız şarttır. Bundan kaçmaya kalkan -özellikle erkekse- başına taşıyamayacağı kadar dert açar. Zorluk, erkekleri "adam eder". Bizler yük taşıyarak gelişen cinsiz. Adalelerimiz bile zorlayarak gelişir. Kadınların kasları istedikleri kadar zorlasınlar, androjen hormon almadan gelişmez. Bu yüzden bir erkek olarak sağ duyu, kararlılık ve hatta inat ile, bir avlanma alanı bulmanız, bu alanda zorlanacağınızı göze almanız gerekir. Ve unutmayın: Alanınız istek ve ideallerinize ne kadar yakınsa ve/veya ne kadar marjinal ise, zorlanma katsayınız o ölçüde artacaktır. Ataerkil sistem bireyleşme karşıtıdır. Oysa kaç adet parmak izi varsa, o sayıda karakter bulunur. Kendiniz oldukça yaşamın zorlaşacağını bilin… ama unutmayın: Yüceltilmiş olsa da zorla itildikleri alanda yetersiz, hatta miskin olanlar; istedikleri, seçtikleri, kendilerini mutlu eden, kendilerini ifade etme şansı olan alanlarda birer cengavere dönüşebilirler.

Özetle, tembellik olarak nitelediğiniz huyunuzu geride bırakmanız için ödüllere odaklanarak enerji toplamanızı, avlanma alanınızı yeniden belirlemenizi, bu alanı hobilerinize olabildiğince eşleştirme olanakları aramanızı, bunun için planlar yapmanızı ve istediğiniz alanda başarıya ulaşmak için ciddi ödünler vermeye, özverilerde bulunmaya hazır olmanızı önerebilirim.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -