Aslinda usta diyesim geliyor, sonuçta ögrencinim:) ama böyle sifatlari pek sevmedigini bildigim için Janus diye hitap ettim. Uzun etmeden, seni de yormadan mevzuya girmek istiyorum fakat ne zamandir soru sormak söyle dursun, arada yeni eklenen sorulara bakmak disinda siteye girmiyordum. Biraz kendi içime çekildim, ögrendiklerimi pratik etmeye çalistim ve tabii is güç, dersler vs. derken uzak kaldim. Hal hatir sormaktan, bir iki ufak sohbet etmekten zarar gelmez deyu düsünüyorum.
Nasilsin? Umarim her sey yolundadir ve hayat gönlünce akiyordur. Arada arkadaslarla muhabbet ederken aklima geliyorsun, adam ne hayat yasamis diyorum içimden. Vallahi lütfen yagcilik gibi algilama ama bir erkek olarak bazi konularda inanilmaz imreniyorum sana. Çok unique bir insan oldugunu düsünüyorum.
Öyle iste, bana gelince bir zamandir ne kadar isim takmayi sevmesem de zorlayici düsüncelerle ugrasiyorum, genel anlamda zaten takintili bir kisiligim var fakat artik bu konularda tecrübeli oldugum için nasil davranacagimi az çok biliyorum ve prim vermemeye çalisiyorum. aslinda çözüm basit fakat, ertesi gün aklima gelmeyebiliyor ve programlanmisim gibi ayni seyleri düsünüyorum yine.
Konu su: Basliktan da anlasilacagi üzre, zaman içinde istemli ya da istemsiz hareketlerim ve eylemlerim sonucu damlaya damlaya ufak ufak negatif enerji gölü olusturup, ilerde bu biriken negatif enerjiden zarar görme kaygisi yasamak. Ha biliyorum ki eger sürekli böyle bir kaygi yasarsam istemsizce bu durumu yaratmis olacagim. :D o da ayri mesele. Pek izah edemedim ama anlatayim, aslinda bir yandan komigime de gidiyor, kafami mesgul ettigim seylere bak yahu!
Sanki HER ZAMAN ezgin, mütevazi, uyumlu, güleryüzlü, sempatik vs. vs. davranmazsam negatif enerji biriktirecegim ve bu biriken negatif enerji bana kötü bir sekilde dönecek gibi zorlayici düsüncelerim var bir süredir. Ama senin deyiminle 'makroda' her zaman böyle davranmak mümkün mü, yahu her zamani geç her zamanin çeyreginde bile böyle davranmak mümkün degil. Çünkü bu davranis paternlerini insanlar farkli algiliyor çogu zaman ve seni suistimal etmeye çalisiyorlar.
Isin sosyal boyutunu da geçelim, is hayatinda da çogu zaman biraz kurnaz olmak gerekli, isini bilen birisi olmak gerekli. eskiler nasil der; gemisini yürüten kaptan olmak lazim zaman zaman. sporda da mesela uygun kontra-atagi ya da pozisyonu yaratmak için kurnaz davranmak lazim, zaman zaman hakkini savunmak için, kendini ezdirmemek için icabinda karsindakine Hadi len ordan demek lazim. Yanlis anlasilmasin benim kafamdaki negatif enerji biriktiricegini düsündügüm hareketler yazdiklarimdan da anlasilacagi üzre öyle adam kesmek, millete kötülük yapmak, insan lanetlemek, onun bunun malina çökmek degil yani. En ufak kendimi önceleyecegim ve 'çikarima uygun buldugum' harekette sanki NE çekecekmisim gibi çarpik bir zorlayici düsünce olustu. Ve tabii NE çekince de en korktugum, basima gelmesini istemedigim seyleri deneyimleyecegim düsüncesi.
Biraz uzun ettim farkindayim fakat kastettigim seyi umarim izah edebilmisimdir. Izninle 2 sorum var;
1.a) Negatif enerji toplamak/biriktirmek benim kafamda geçen zorlayici düsünceler gibi mi gerçeklesiyor? Yaptigi hareketin kötü oldugunu düsünmeyen AMA kötü bir hareket yapan(bu herhangi bir sey olabilir) kisi mesela negatif enerji toplar ve ilerde bundan zarar görür mü? yoksa beyninde/zihninde o hareketin kötü olduguna dair bir input olmadigi için bir zararini görmez mi?
1.b) isini bilen kurnaz bir tüccar/esnaf, kendini ezdirmeyen ve her zaman uyumlu bir tavirda olmayan hakkini savunan biçkin bir genç, basarilarindan dolayi insanlara zaman zaman kibirli ve üsten bakan bir ceo, maçlarina ihtirasla hazirlanan ve sampiyon olmak için rakibine zarar vermekten kaygi duymayan bir boksör mesela Negatif Enerji mi topluyor?
2. Bu tarz zorlayici düsüncelerden ve kaygilarimdan nasil kurtulabilecegim hakkinda sözlerine deger veren genç bir dostun, okuyucun ve ögrencin olarak ne yapmam gerektigi hakkinda tavsiyelerini bekliyorum.
Simdiden verecegin cevaplar için çok tesekkür ederim.
Önce saygi, sonra sevgilerimle.
YANIT
Merhaba değerli kardeşim. Yeniden bu sitede aktif olmak senin gibi bazı arkadaşlarımla bir kez daha buluşmak imkanı verdiği için beni mutlu ediyor. Saygıyı falan es geç. Saygın biri katre değilim. Sosyal hayatta okka çekmeyi biliriz, ailem sağ olsun… ama özelimde bammmbaşka biriyim: Neşeli, uçuk, zıpır, değişken, ele avuca sığmaz, oyuncu, yaramaz sözcüğüne anlam kazandıracak kadar yaramaz… azgın. Beni onurlandırmak istiyorsan araştırmacılığıma odaklan istersen; çünkü bu konuda iyi olduğumu düşünüyorum.
Lafı uzatmadan başlayalım laflamaya; ortama kolay cümlelerle girelim, giderek ciddileşelim, erdeme filan gelelim… ne de olsa en sevdiğim konu bu. Zıpırız mıpırız ama yürekten bir erdem savaşçısıyız da. Düştüğüm bataktan zaten önce tanrı sevgim ve güvenim, ardından erdeme inancımla çıkabildim.
" Aslinda usta diyesim geliyor,"
Esnaf ve zanaatkarlar (elleri ve bedenleri ile çalışanlar) anaerkide kutsaldır. Onur duyarım. Ama musluk keçesini bile değiştirmeyen bir beceriksizim. Bütün enerji beynimde ve bedenimdedir (danstan söz ediyorum).
" böyle sifatlari pek sevmedigini bildigim için Janus diye hitap ettim."
Harika! Ama bir gün tanışırsak ve gerçek adımı verirsem isim ardına bir "bey" takısı koyarsan mütehassıs olacak kadar ihtiyarım da.
" adam ne hayat yasamis diyorum içimden."
Bildiklerin iceberg'in tepesi sadece. Evet; çok hızlı yaşadım ve artık eskisi gibi olmasa da yaşıma göre hala çok marjinalim. Seçimlerimle çok şey yitirdim; ama ahmaklıklar dışında seçimlerimden hiç pişman olmadım! Bu şu demek: Aynı marjinal seçimleri aklı başında şekilde yapabilirdim, yapamadığıma pişmanım. Yani kötü olan marjinal seçim değil, bunu kotarmayan dangalak kafadır.
" Vallahi lütfen yagcilik gibi algilama ama bir erkek olarak bazi konularda inanilmaz imreniyorum sana."
Bence imrenme. Kapalı kapılar ardında rahatsız edici olaylar bol. Soran olursa anlatırım.
Ve ufaktan konuya girelim:
" Ha biliyorum ki eger sürekli böyle bir kaygi yasarsam istemsizce bu durumu yaratmis olacagim."
Evet, doğru.
" programlanmisim gibi ayni seyleri düsünüyorum yine."
Evet beyindeki bazı alanları programlanmaya benzetebiliriz. Ama hala da çaba ile programları silmek mümkün. Ancak çaba pek çoğumuzun hiç de yakın olmadığı bir özellik ve bunun farkında bile değiliz.
" kafami mesgul ettigim seylere bak yahu!"
Bilakis; insanların büyük çoğunluğunun ortak kaygılarını taşımaktasın. Eminim ki bu sorun çok fazla sayıda okunacak. Ciddiyim. Ben bu sitede en şevkle bel altı konularda yazarım. EM ortamları da çok severek yazarım… ama ister inan, ister inanma, hiçbir uzmanlığımın olmadığı, sadece arkadaş sohbeti babında verdiğim psikoloji konulu yanıtlar en çok okunanlardır… an az ise bel altı konular.
" Sanki HER ZAMAN ezgin, mütevazi, uyumlu, güleryüzlü, sempatik vs. vs. davranmazsam negatif enerji biriktirecegim ve bu biriken negatif enerji bana kötü bir sekilde dönecek gibi zorlayici düsüncelerim var bir süredir."
Bu cümleyi teşrih masasına alalım: Ezgin ve mütevazi/uyumlu olmak birbirinden çok farklı şeylerdir. Mütevazi, uyumlu, güleryüzlü kişilerin ezgin olacağı çok hatalı bir düşüncedir.
Kendine güvenen, kendini seven ve -moda cümleyi kullanayım- sorunlarını halledip/aşıp kendi ile barışmış kişiler uyum göstermekten ve alçak gönüllü olmaktan korkmamaya ve bu iki niteliği sergilemeye başlarlar. Daha ileri evrim düzeylerinde, bundan büyük tatmin duyarlar, zevk alırlar. Aslında söz konusu özelliklere dönmek, "yüce konuma ulaşmak/ermek" değil, fabrika ayarlarına dönmektir. Her insan tanrının parçası olduğu için orijinal olarak erdemli ve iyidir. Güler yüzlü ve sempatik olmak bir erdemdir.
[Mümin kardeşinin yanında suratı asık durana melekler lanet eder. Hatib
Mümin kardeşinin yüzüne tebessüm etmek sadakadır. C. Sagir
Din kardeşine güler yüz göstermek, (..) birer sadakadır. Tirmizi
]
Önemli olan rahatlıktır; ancak kimlikteki olumsuz nitelikleri engellemek de -rahatsız olma pahasına- gereklidir. Eğitim -ki içerikte kişisel gelişim de var- zorlanmakla koşuttur. Değişmek çok da kolay bir şey değildir. Ancak beyin zorlanarak çok, ama çok şeyi öğrenebilir. Bu yüzden güleryüzlü, uyumlu, alçakgönüllü ve sempatik davranmaya -kendini çok da boğmadan, strese sokmadan, NE üretmeden- zorlamak güzel bir şeydir. Beyin bir süre sonra bunu öğrenir, olağana alır ve bu senin öz huyun olmaya koyulduğu için artık tedirgin olmadan, ezilmekten korkmadan, kendi doğalına dönüştüğü için istekle, yani zevk alarak uygulamaya başlarsın.
Kapı böyle açılır zaten.
" is hayatinda da çogu zaman biraz kurnaz olmak gerekli, isini bilen birisi olmak gerekli."
Müslümanlıkta ve anaerkide ticaret kutsaldır. Pazarlık kutsaldır. Pazarlık bir anlamda biraz da satma cambazlığıdır, hatta reklam stratejileri sergilemektir; ufaktan çalım atma da içerir. Oysa adam kazıklamak başka bir şeydir. Uyanık (yüksek algılama ve seçim yapma yeteneği sahibi) olmak ile fırsatçılığı da ayırmak gerek. Uyanık olanların diğerlerinin alanına gireceği düşüncesi yanlıştır. İnsan bir yandan uyanık olup, diğer yandan uyanıklığı ile "diğer kişileri" gözetebilir, destekleyebilir. Bunlar hiç zor şeyler değil.
" sporda da mesela uygun kontra-atagi ya da pozisyonu yaratmak için kurnaz davranmak lazim, zaman zaman hakkini savunmak için, kendini ezdirmemek için icabinda karsindakine Hadi len ordan demek lazim."
Spor karşılaşmaları ile yaşam içinde hakkını savunmanın en küçük ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Ve şurası çok önemli: "Kendini ezdirmemek" için bir şeyler yapma girişimi olanların, buna gerek duyanların, böyle bir endişe taşıyanların NE altında oldukları düşünülebilir. Bu tip korkuları taşıyanlar, korkuları ile çektikleri NE yüzünden insanlar tarafından ezilmeye başlayabilirler. Bilge kişi, ya da bazı şeyleri öğrenmiş, çözmüş kişi, kendisi kadar bilemeyenlerin kendisine yaptıkları hataları -tabidir ki bir yere kadar- kolaylıkla hoş görebilir. Bu da ona rahat bir beyin elektriği ve böylece celp ettiği PE ile korunma verir.
" En ufak kendimi önceleyecegim ve 'çikarima uygun buldugum' harekette sanki NE çekecekmisim gibi çarpik bir zorlayici düsünce olustu."
Bu "en ufak" olayın ya da seçeneğin ne olduğu büyük önem taşıyor. Keşke açıkça yazsaydın. Ama genel olarak adımları dikkatli atmak bize göre doğru tavırdır.
Şimdi gel, bu cümleyi de masaya yatırlım: Tavrını (düşünceni) "çarpık" olarak nitelediğin anda artık teşhisi koydun, ya da koymuşsun bana onaylatmak istiyorsun demektir. "Teşhis koymak, kesin kılmaktır". Ayrıca "çıkarına uygun" olarak adlandırdığın davranış birilerinin çıkarına uygun değilse hatalı bir davranıştır. Zaten cümledeki "çıkar" sözünü kullanman hatalı bir bakış açısının bulunduğunun kanıtı olabilir. Çıkar adlı kavramda daima birilerinin alanına girmiş olma durumu söz konusudur. Senin "çıkarın" varsa, büyük olasılıkla birilerin kaybı var demektir.
" NE çekince de en korktugum, basima gelmesini istemedigim seyleri deneyimleyecegim düsüncesi."
Bu tarz korkular başlı başına istenmeyen şeyler davet edebilirler. Anaerkide (ve 722 de) en reddedilen şey Tanrı dahil birinden ya da bir şeyden korkmaktır. (Kokutucu tanrı düşüncesinin kaynağı Yahveh'dir.) Korku varsa negativite vardır.
Ve soruna geleyim.
" Negatif enerji toplamak/biriktirmek benim kafamda geçen zorlayici düsünceler gibi mi gerçeklesiyor? Yaptigi hareketin kötü oldugunu düsünmeyen AMA kötü bir hareket yapan(bu herhangi bir sey olabilir) kisi mesela negatif enerji toplar ve ilerde bundan zarar görür mü? yoksa beyninde/zihninde o hareketin kötü olduguna dair bir input olmadigi için bir zararini görmez mi?"
Makroya fizik açıdan bak; felsefi değil:
Her şey vibrasyondur.
Her vibrasyonun bir frekansı vardır.
Aynı frekanslar senkronize olur ve rezonansa girerler.
Düşünceler elektriktir; çünkü düşünceleri nöron çakması (elektrik) ile salgılanan nörotransmiter var ederler.
Nerede elektrik varsa, orada EM alan vardır.
EM alanların da frekansı bulunur.
Bu yüzden her düşünce ve duygunun bile senkronizasyon kapasitesi vardır.
Ama hepsi anlıktır. Beyin elektriğinin dalga boyu bir saniyede değişebilir. O anda da paralel evrene atlanır.
" isini bilen kurnaz bir tüccar/esnaf, kendini ezdirmeyen ve her zaman uyumlu bir tavirda olmayan hakkini savunan biçkin bir genç, basarilarindan dolayi insanlara zaman zaman kibirli ve üsten bakan bir ceo, maçlarina ihtirasla hazirlanan ve sampiyon olmak için rakibine zarar vermekten kaygi duymayan bir boksör mesela Negatif Enerji mi topluyor?"
Burada birbirinden farklı kimler ve davranış modelleri var. Bir tüccar kazıkçı ise NE çeker. Uyumlu tavırda olmayan genç sürekli haksızlığa uğrayacak ve hakkını savunmak adına daha da NE çekecek olabilir. Kibir ve üstten bakmak Müslümanlıkta büyük günahlardandır
[“Size cehenneinsanlm ehlini de bildireyim: Onlar katı yürekli, kibirli ve hileci, ululuk taslayan kimselerdir.” Sahih-i Buhari
]
Kendini beğenmişlik, tepeden bakma, kendine benzemeyeni küçümseme anaerkide hiç onaylanmaz. Zaten bu gibi huylar, güç değil, karakter güçsüzlüğü ile ilgilidir. Boks, spor değildir. Gerisinde -sevenler darılmasın- futbol gibi derin bir negativite vardır. Zaten rekabet (buna spor karşılaşmaları da dahildir) anaerkide fazla sevilen şeyler değildir. Antik anaerkil uygarlıklarda spor değil, gösteri vardır. Spor rekabeti, savaşçı ve ataerkil Yunanlılar ve ardından Romalılar ile ortaya çıkmıştır.
" Bu tarz zorlayici düsüncelerden ve kaygilarimdan nasil kurtulabilecegim hakkinda sözlerine deger veren genç bir dostun, okuyucun ve ögrencin olarak ne yapmam gerektigi hakkinda tavsiyelerini bekliyorum."
Yanıtım çok basit ve çok zor: Beynine hakim ol ve duygularını an bazında değiştirmeyi öğren. Beyin senin organın. Bir dançı nasıl bedenini esnetmeyi, bir sporcu kondisyonunu geliştirmeyi başarıyorsa, olağan bir kişi de beynini değiştirmeyi -aklına koyarsa- başarır. (Ve dikkat et: Yine "zorlayıcı" diyerek olumsuz teşhis koydun ve NEyi çektin. Şöyle düşünmeye, yazmaya çalış: "Bu tarz beni biraz üzen ve sıkılmama neden olabilen düşüncelerden"... Anlatabildim mi?)
Buraya dek PE tabanında sözler ettim, bu sözlerden bir düşünce yapısını çıkarabilirsin ve sana ters gelmedi ise uygulayabilirsin. Zaman içinde farklı doğruları beynine yerleştirebilirsen ve daha önemlisi, bunları hoşlantı içinde uygulayabilirsen, yaşamının güzelleşeceğini, evrenin sana daha iyi seçenekler sunacağını, ya da bizim teoriler göre "beyin elektriğin pozitive olduğu için süperpozisyondan daha eğlenceli ve tatmin edici seçenekler çöktürdüğünü" göreceksin.
Ve asıl işime, büyücülüğe geleyim: Beyin elektriğini maji ile değiştirebilirsin. Maji, meditasyondan daha güçlü bir seçenektir. Üstelik maji öğrenerek sadece meditasyondaki gibi rahatlamakla kalmaz, daha reel yaşama dair sonuçlara da varabilirsin.
Ancak yıllar içinde herkesin maji yapmaya istekli olmadığını gördüm. Maji, bazı beyin yapılarına çekici gelen bir yöntem, bir çözümdür. Bu yüzden -eğer bitirebilirsek, ki, bir daha söz vermem- Gama Maji eğitimi almanı öneririm. Bu eğitim bir anlamda beyin majisi… Ezoterik hiçbir şey yok… daha iyi haber, bilim minimize edilmiş durumda.
Hiçbir şey yapmayacak olsan bile, oyumu senden yana kullanıyorum; bence kısa sürede beyin alanlarını yenileyeceksin. Senin özün iyi… ama her nedense bunu sevmeyi ya öğrenmemişsin, ya da sevmemen öğretilmiş. Bence negativite senin pozitiviteni beyninde -farklı ve aslında uyuşmayan kavramları birmiş gibi gösteren- yanlış kalıplarla ("İyi olan ezilir" korkusu yaratarak) durdurmaya çalışmakta. Sakın sosyal medyadaki laflara kanma, hatta sosyal medyaya girme. (Buraya kadar çıtayı indirdik.) Onlar mutsuz insanların sözleridir. İyiysen,
kaybetmene ve acı çekmene imkan yoktur.
[Ellere talkın verip salkım götüren takımından değiliz: Sitemiz her hafta iki kez güncellenecek kadar aktif olsa da, tek bir (neredeyse kullanılmayan, fi' tarihinden kalma) Twitter hesabı vardır, Instagramda hiç yoktur. Bunun anlamı para kaybetmektir. Oysa mottomuz: "Bizde PE varsa, gereken gelir (bizi anlayacak kişiler bizi bulur)"dur.
]
İyilerin daima kazanacağı hakkındaki inancımın reel olduğuna (boş laf etmediğime, boş ümit verme peşinde olmadığıma, buna gerçekten inandığıma) bir kanıt vereyim: Ben kötü biriydim. Yasadışı işe girmedik, uyuşturucu kullanmadık... ama kötülüğün alası enerjilerle yapılır. Bizler pek çok kişinin tahmin edemeyeceği kadar bilinçle negativite yaydık. Bizler dengesiz beyin elektriklerimiz yüzünden pek az insanın girmeye cesaret edeceği yola girmiş kişilerdik… gerçek satanistler… Ve o yola girdiğim ve ilerlediğim için -sizlerin görmediğiniz, dilerim göremeyeceğiniz kadar- çıkış yol olmadığını ve o güzergahta insanı ne akıl almaz felaketlerin beklediğini (dinlerin Cehennem diye anlattıkları şeylerin gerçekliğini) gördüm.
Bu yüzden döndüm.
Beni okuyan insanları iyiliğin koruyuculuğu ve mutluluk vericiliğine inandırmak adına kendimi daha da beteliyeyim: Eğer bir minik çıkış olsa orada kalırdım. İsteksizce, MECBUREN rücu ettim… ama an-be-an buranın ne güzel olduğunu gördüm… giderek tutkunu oldum.
Kendinden -iyiliğinden- korkma. İyilikten korkutmalarına izin verme. Ve şunu hiç unutma: İyilik tanımları genelde yanlıştır. İyilik, şahane EĞLENCELERE, keyiflere ULAŞMANIN TEK YOLUDUR. Bunun için kuru kavun bir şey gibi sunulur, aslında bu zorlu hayat içinde, zevk (ödül devreleri) düşkünü biz insanlar arasında açıkça söylenmese de aynı nedenlerle pek bir popülaritesi yoktur.
Buradan beni okuyan herkese sesleniyorum: Erdemleri aferin-maşallah almak için değil; kral Süleyman gibi yaşamak için (büyük aşklar, şahane seks ilişkileri, gizemli ve değerli bilgiler, zenginlik, çekicilik, saygı, heyecan, özgüven, kişilik gücü, KORKUSUZLUK sahibi olmak için) üstlenin.
Bu modelin kadın karşılığını ne yazık ki bilmiyorum; ama Saba Melikesi değildir. Belki Kraliçe Jezebel… Hani kendini öldürmeye gelen -çirkinliği ve iticiliği bizzat Tevrat'ta anlatılan- Yahudi peygamberi İlyas'ın (tüm Yahudi peygamberleri her nedense iticidir, yani Tevrat böyle yazar) karşısına çıkmadan süslenen; Yahudi ülkesine paganizmi getiren benzersiz kraliçe… (ama o aşık ve evli olduğu için pek çok hanım okuruma çok da cazip gelmeyecek olabilir. )
Durun, durun; aklıma bizden bir örnek geldi. Kişisel görüşümdür (gerisinde araştırma falan-filan yok, sizlerle bar sohbeti yapıyorum farz edin): Ajda Pekkan! Bana göre kendisi bir dişilik gücü abidesidir. Hep lüks içinde, hep zenginlik içinde, hep zevk içinde, hep güzel olarak (güzelliğe saygı duyarak, önem vererek) yaşamış; yenilgilerini cengaverce üstlenip her seferinde aşmış, daima ölüp-ölüp yeniye (yeni olana) ulaşmayı şiar edinmiş ve başarmış bir hanımdır.
İyilik belki de sadece korkuları yenmek, karakter içinde korkulanı yapmayı becermektir. Bu düzeye erişen ise -eğer istiyorsa, hedefi/gayesi bu ise- yukarıda örneklediğim yaşam modellerine, ya da her ne istiyorsa ona ulaşacaktır. Yaratıcı, ya da pozitif kuantum katmanı, vermeye odaklıdır ve asla ayırım yapmaz. Verebilmesi için tek gereken ona senkronize olmaktır, yani ona benzemektir. Bu kişi ise zaten yanlış bir şeyi hedefleyemez, isteyemez.
Bu sözlerim iki kere ikinin dört ettiği gibi bir gerçektir çok sevgili arkadaşım. "Sen yapabiliyor musun?" mu dedin? Hayır, ne yazık ki yanıtım hayır. Ama tanrı öylesine eli açık bir gerçektir ki, benim aşırı istekli ama aşırı başarısız çabamı hiç de hak etmediğim şekilde ödüllendirmektedir.
Sen dahil pek çok okurum, dostum, izleyicim, lütfen inanın, benden misli ile pozitif ama hatalı kimselersiniz. Yapmanız gereken tek minik şey: Doğruları öğrenmekle sınırlı.
Hemen ilk doğruyu (belki de öğrenilecek tek doğruyu) söyleyeyim mi? Öfkelenmeyin ("Gadab etme" Hadis).
Bu kadar basit.