PEBH
9 - Sukhasana Pozunun Uygulanışı (Spor/yoga sevmeyenler için de! )
<< Önceki Bölüm
|
Sonraki Bölüm >>
İlk bölümden okumaya başlayın
|
Tüm bölümler
Araştırma ve yazı: |
|
Biz Türkler, batılı kültür yayılmacılığı etkisi altında doğal yapımızdan uzak tutulan kimseleriz. Bu yüzden bizlere "Hadi bağdaş kur, sağlıklı ol, seks duygularını geliştir" dendiğinde heyecan ile bağdaş kursak bile çoğumuzu bekleyen duygu rahatsızlık, bel/diz ağrısı olur. Bu yüzden bu pozu rahat etmek için biraz değiştireceğiz. Anlatacaklarım özellikle fazla hareket etmeyi sevmeyen, ama bedensel sağlık ve huzur da isteyen kimseler için bire-bir!
Yoganın yatakta yapılamayacağı söylenir. Belki… Yoga hareketleri zordur ve sert zemin gerektirebilir. Ancak bazı yoga hareketleri (örneğin suhkasana) yogacı olmak istemeyen, ama bedensel/ruhsal rahatlama isteyenlerce yatakta denenebilir ve böylece yogaya yumuşak bir giriş oluşturulabilir. Zaten istek ne kadar fazla olsa da ilk başta sert zemine oturtup adalelerini gerdirmek birçok insanda tepki yarabilir. En istekliler bile alışma sürecine girince (ilk heves sona erince) rahatsızlıklarla yüzleşirler ve isteksizlik meydana gelmeye başlar. O zaman hadi gelin, hareketleri rahatlatalım.
1 - Yatak odanıza geçin; yalnız yaşamıyorsanız oda kapısını kapatın, oda sıcaklığı uygunsa üzerinizdeki kıyafetleri çıkartın. (Yoga ve dans -kim ne derse desin vız gelir- bana göre çıplak yapılır.
2 - Yatağınıza çıkın ve yastığınızı (ya da başka bir yastığı) poponuzun altına koyun.
3 - Bacaklarınızı bağdaş kurma şeklinde toplayın. Dizlerinizin yatağa yakın olması gerekmez.
4 - Çift kişilik yataktaysanız, yanınızdaki yastığı (ya da başka bir yastığı) TAM OLARAK bel boşluğunuza koyarak sırtınızı yatağın başlığına (benim gibi yatak başlığınız yoksa duvara ) dayayın.
Eğer rahatsızlık duymayacaksanız sırtınızı bir yere dayamayın. Sadece belinizi ileri itin, göğsünüzü önce çıkartın.
5 - Mudraya falan boş verin, bileklerinizi dizlerinize dayayarak torsonuzu (üst bedeninizi) ileri itmek için destek alın... önemli olan dik (hatta dimdik, bel girik, popo çıkık) durmaktır. Hanımlar, memelerinizi ileri uzatın(!) ve hissedin. (İçimden "fırtlatın" ya da "patlatın" demek geldi. Özgürleştirin de demiş olayım. Anlatabildim değil mi?) Homofobisi olmayan erkekler de bunu yapabilirler. Bizlerin de göğüsleri hassas... ve canlı!
Dik durmak, omurganın doğal duruşudur. Bel kemiği doğal hali ile dimdiktir. Yeni yürüyen bebekler ve çok küçük çocuklar kural olarak dik dururlar. Kambur duruş ve bozuk posture zaman içinde yaşam sürecinde karşılaştığımız zorluklardan sakınma pozu alarak bilinçsizce korunmaya çalışmamızla oluşur. Bu yüzden doğala dönmek adına dikleşmek de şarttır. Omurga sonunda orijinal konumunu gelebildiği için üst beden tüm olarak rahatlayacaktır. Doğal, özgün olduğu için daima rahatlatır.
6 - Cinsel bölgenizin önünde bir üçgen olmasına (üçgenin biri ucunda bir diz, diğerinde diğer diz, tepsinde cinsel organ vardır) gayret edin.
En önemlisi: Lütfen yogayı, pozu, pozu doğru yapmayı unutun: POZİSYONDA RAHAT OLUN!
Tradisyonel yogada bu düşüncelere pek prim verilmese de eski gurular bile meditasyonda daha fazla rahatlık aramaktan geri durmazlar. Örneğin zen meditasyonunda zafu adlı bir yuvarlak ve şişkince yastık üzerine oturulur.
17. yüzyıldan kalma bir heykel, bir gurunun bile daha rahat etmek (gerilmeyi önlemek) adına bir kemer kullandığını göstermektedir. (Yukarıda "bileklerden destek alın" sözlerim ile yeterince açık olamadımsa, lütfen bu heykelin duruşunu örnek alın.)
Artık gevşeyin… artık bir şey düşünmeyin. Yerin altındaki kutsal enerjilerin cinsel bölgenize eriştiğini hissedin. Bu enerjileri önünüzdeki üçgene doldurun. Doğal, öncel, rahat, cinsellikle dolu şekilde dinlenin (partneri altına/üstüne almak ve zıplamak/zıplatmaktan söz etmiyorum, "can veren enerji" ve yedi derde deva enerjiden söz ediyorum. Çok kısır şekilde "cinsel enerji" denen, daha tradisyonel olarak "kundalini" adı verilen enerji dinlendirir... çünkü rahatlatır... çünkü tamlaştırır.) Beyne, imajinasyona, mantraya boş verin. Üçgeninizdeki ısınmayı hissedin. "Can" beyinde değil, o yasak bölgede, o zevk laboratuvarında oluşuyor ve dünyaya kadınların o kapısından geliyor. (Üzgünüm, burası yoga merkezi değil, 722 paganizm sayfası. )
Hint kültürünün çileci bir yanı vardır. Atalarımız olan Osmanlı kültürü ise zevk ve sefa ile doludur. Bizde hem divan adlı güzel bir mobilya ve de o divana bağdaş kurma geleneği bulunur. Bağdaş kurmayı sukkhasana gibi havalı bir ad ile çağırsak da, aslında bu pozu almak öz kültürümüzün (geçmişi yüzyıllara dayalı birikimimizin) konfor alanına girmek anlamındadır.
Eğer bu pozu bıkmadan HER GÜN BİR DAKİKA rahatlık içinde denerseniz, bence kısa sürede bu poza alışacaksınız. Daha doğrusu, bedeniniz bu pozu almanız için istekte bulunup duracak.
Bu "mertebeye erişirseniz" bedeninizin bu talebini HER FIRSATTA yerine getirin. Örneğin üst düzey bir yönetici iseniz, ofisinizin kapısını kapatın, ışıkları kısın, ayakkabılarınızı çıkarın, kravatınızı gevşetin, sukkasana pozunu alın. Dört-beş dakikalık bir süre bile sizi daha zinde kılacak. (Öğrenciyseniz study hall'da, ya da o kadar cesaretiniz yoksa campus yatak odanızda bunu yapın.)
Tutun ki, birisi aniden kapıyı vurup içeri daldı ve sizi gördü. Harika! Bana güvenin bu tavrınız size kadınların ezici çoğunluğunun hayranlığını, erkeklerin yarısının saygısını kazandıracak. Görülmekten çekinmeyin. Hatta görünür olmaya çalışın! Kendi politik görüşünüz, hayat felsefeniz, ticari eylemleriniz, cinsel/dinsel seçiminiz için değil, HERKES İÇİN hayırlı bir iş yapıyorsunuz. Tanrı ya da pozitif alan sizi olumsuz yaklaşımlara karşı koruyacak!
Yukarıdaki resim düzemece, bir arkadaşımız yaptı. Ama ben HER SABAH bebeği (köpeğimi) yürüyüşe çıkarttığımda, bir parka geldiğimizde "hop" diye ıslak çimenlere çöküveriyorum. Kimse de bu güne deki garip-garip, ya da kınar gibi bakmadı. Parkların birinde sürekli antrenman yapan eski bir şampiyon greko-romenci var. Bir keresinde onu yerde otururken gördüm... bana güldü ve "Topraklama yapıyorum" dedi. İnanın, bir beyaz yakalı olsam, verdiğim talkınları AYNEN uygulardım.
Bu poza alıştığınızda doğala (öncele, özgüne) dönmüş olduğunuz için sürekli yere oturmak isteyecek, arkadaş toplantılarında iskemleleri reddedecek, mesire yerlerindeki banklar size itici gelecektir.
Yogaya, ya da beden hareketlerine yakın değilseniz lütfen olaya bedeniniz denilen ve sizi makroda en iyi şekilde taşımakla görevli dostunuzun zevkine, keyfine bir katkıda bulunmak olarak bakın. Ve lütfen, lütfen, lütfen bir süre deneyin. Unutmayın: İşin sırrı rahat olmak ve sırtı DİK TUTMAKTA. Bel içeri, göğüs önde, sırt dik, bacaklar kenetli… beden ve ruh el ele dans etmede!
Süpersiniz!
<< Önceki Bölüm
|
Sonraki Bölüm >>
İlk bölümden okumaya başlayın
|
Tüm bölümler
|